15 Ocak 1927’de, soğuk bir kış günü, Pülümür Kocatepe (Askirek) köyünde gözlerini dünyaya açmıştı. Kara gömülmüş toprak damlı evden yayılan bebek çığlığına, İmam Hüseyin-Gülüzar Arslan çiftinin gözlerinden süzülen sevinç gözyaşları karışmıştı.
Davullu zurnalı sünnet düğünü yapıldığında 11 yaşındaydı. O sabah köylüleriyle birlikte evinden alınmış, sürgüne gönderilmişti. Askirek-Panciras-Danzik yolunda günlerce süren, binyıla eşdeğer acıların tanığıydı artık.
Isparta Eğirdir Sorkuncak köyünde yaprak dökümü başlar. Eğirdir Sorkuncak İlkokuluna başladığında annesiz kalır. Annesi Gülüzar Hanım, Kasım 1938’de, geride 40’ını bile tamamlamamış bir bebek bırakarak yıldızlara kavuşur.
Dedesi Seyit Hüseyin Arslan ve babaannesi Gülsüm Arslan, 1939 yazını göremez.
Babası İmam Hüseyin Arslan, 1939 yılında gittiği askerlikten 1943’te döner ve birkaç ay sonra o da yaşama veda eder.
Yetim kardeşlerin yükünü omuzlamak kolay mı, bulabildiği hemen her işte çalışır.
1943’te, Isparta Gönen Köy Enstitüsünden Erzurum Pulur Köy Enstitüsüne sürülür.
Sürgünden sürülmüştür bu kez.
1946’da Erzincan Tanyeri Tren İstasyonu’ndan, Kocatepe yoluna düşer. Yasaklı köye ulaştığında zifiri karanlıktır. Kesme taşı yastık yapar. Çocukluk anılarının gömüldüğü yıkıntılara damlayan gözyaşlarına yıldızlar tanıklık eder.
1948’de Erzincan Cumhuriyet İlkokuluna atanır. Erzincan Maarif Müdürü’ne ‘kafa tutan’ 21 yaşındaki ‘dik başlı’ öğretmen, ‘sarı zarf’la tanışır.
Başı dik yaşamanın da bir bedeli var.
Erzincan merkezden Refahiye Altköy’e sürülür.
Koşar adım gider Refahiye’ye…
Sürgünden sürgüne koşar.
Sürgünlerle geçer bir ömür.
Acının hemen her türüyle tanışır.
Anne, baba, kardeş, eş ve evlat acısıyla tutuşur yüreği.
35 Başbakan, 13 Cumhurbaşkanı gördü. Aile bireylerinden geriye sadece o kalmıştı. Şimdi onun da veda
haberi geldi.
İki ayağı üzerinde doğrulmayı öğrendiğinden bu yana hiç eğilmedi.
1949’da kendi çabasıyla Osmanlıcayı öğrenmiş, eski eserleri kaynağından inceleme olanağına kavuşmuştu.
9 Eylül’de günlük yürüyüşünü yapmış, ertesi gün kalp krizi geçirmişti. Doktorları, yoğun bakımdaki Pulur Köy Enstitülü öğretmenin bilincinin açık olduğu bilgisini paylaşmıştı.
O, bilinci hep açık aydınlarımızdandı.
Hep ayaktaydı, ayakta veda etti dostları ve sevenlerine.
Yüzyıla yaklaşan koca ömründe nice acı ve sevinçlere tanıklık etmiş, zorluklara ve zorbalıklara göğüs germişti.
95 yaşına kadar kitap ve gazete okumuştu. Gözlerinin iyi görememesi, okumamak için bir gerekçe değildi. Büyüteci kitabın sayfalarında gezdiriyor, önemli satırların altını çiziyordu.
İlk görev yeri, Erzincan Cumhuriyet İlkokuluydu. Refahiye Altköy, Pülümür Kocatepe, Tercan Kuzören, Tercan Başbudak, Tercan Sarıkaya, İzmit 27 Mayıs, İzmit Ulugazi ve Derince Cumhuriyet İlkokullarında görev yaptıktan sonra 1972 yılında emekliye ayrılmıştı.
Yerel gazetelerde, Ulus, Hürriyet ve Milliyet’te 28 yıl muhabirlik yaptı.
Türkiye’nin son yüzyılına tanıklık etti.
15 Ocak 1927’de yaşama gözlerini açan İbrahim Seyitcemaloğlu, 10 Eylül 2023’te Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitesinde dostlarına veda etti.
Dostları ve sevenleri, onu 11 Eylül’de Kocaeli Derince Esentepe İmam Hüseyin Cemevinden son yolculuğuna uğurladı.
Işıklar içinde uyu Son Enstitülü…
Yüreğine bin yıllık acıları sığdıran…
(Derince, 11 Eylül 2023)