Kırmızıköprü’yü (Pırdosür) çevre köylere bağlayan köprü, 1960’lı yılların başında inşa edildi. 1959 yılında bucak statüsünü Danzik’ten (Dereboyu) devralan yerleşim birimi, çağdaş anlamda bir köprüden yoksundu. Köylüler, 1960 yılına kadar, hemen her yıl yenilenen ilkel asma köprüyü kullanmak zorundaydı.
At, katır, eşek vb. binek hayvanları, küçük ve büyükbaş hayvanlar Pülümür Çayı’nda ıslanmadan karşıya geçemezdi.
Köprüye uygun görülen ‘kırmızı’ sıfatının, köprüyle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Kırmızıköprü adının, yerleşim biriminin batısından doğusuna doğru uzanan, bileşiminde demir bulunan kırmızı kayalıklardan aldığı öngörülmektedir.
Resmî kayıtlarda, ilkel ahşap köprünün, ilkbaharda deli gibi akan Pülümür Çayı’na verdiği kurbanların kaydı âdeta buharlaşmıştır.
GÖKÇEKONAKLI HIDIR ESEN PÜLÜMÜR ÇAYI’NA KAPILIR
1957 yılında Gökçekonak Köyü İlkokulunda öğrenim gören Hakkı Aslan (1947), Hıdır Esen’in, asma köprüden Pülümür Çayı’na düştüğünü unutmayan köylülerden. Gökçekonaklı (Seyit) Hasan Esen’in oğlu (Seyit) Hıdır Esen, köylüsü Hakkı Aslan’dan birkaç yaş büyüktü. Tahminen 1955 yılında suya düşmüştü. Ahşap köprüden suya düştüğünde 10 ya da 11 yaşlarında olmalıydı. Seyit Hıdır’ın köprüden düşüşüne tanıklık eden Pülümür Mezralı Ali Canpolat (1934-2018), büyük acı duymuştu. Pülümür Gökçekonaklı Seyit Hıdır Esen’in cansız bedeni Pülümür Çayı’nda yaklaşık 60 km sürüklenmişti. Aktuluk (Türüşmek) köyü yakınlarına kadar sürüklenen cansız bedene on gün sonra ulaşılabilmişti.
KÖPRÜ, SEL FELAKETİNE YENİK DÜŞER
Pülümür Kırmızıköprü’yü Mezra, Kaymaztepe, Akdik, Kovuklu, Boğalı, Kocatepe, Sarıgül, Dağbek, Çakırkaya ve Karagöz köylerine bağlayan köprü, doğal yıkıma direnemez. Kırmızıköprü’ye adını veren köprü, 1980 yılında bölgede yaşanan sel felaketi sırasında yıkılır. Devlet, yıkılan köprünün yerine yenisini yapar. Yeni köprünün ömrü, kısa sürer.
Köprünün ayaklarında kullanılan beton dökülür, demirler açığa çıkar.
Mafyalaşan sistem, köprünün betonundan ve demirinden çalmıştır.
Ovacık Yalmanlar (Lertıg(Lertik) köylülerinin de kullandığı köprünün yıkılmaya yüz tutması, yurttaşları kaygılandırır.
KÖY MUHTARLARI TEDİRGİN, KAMU YÖNETİCİLERİ RAHAT!
Mezra Köyü Muhtarı Hıdır Sadıkoğlu (Müdürağa, 1919-2002) , çevre köylerin muhtarlarıyla görüşür. Sorunu Pülümür Kaymakamlığına iletir. Kaymakamlıktan ses soluk çıkmaz. Bu arada köprüdeki çatlaklar büyür.
Köprü, mülki amirler kadar sabırlı değildir.
Muhtar, destek arayışına girer. Kırmızıköprü Sağlık Ocağı Tabipliğini, Pülümür Kırmızıköprü Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (Barbaros Hayrettin Paşa YİBO) Müdürlüğünü, Kırmızıköprü Jandarma Takım Komutanlığını ziyaret eder.
Sorunu, o tarihte Kırmızıköprü’de görev yapan 28. Piyade Tabur Komutanlığına da iletir. İlgili kurumların yönetici ve komutanlarından destek talebinde bulunur.
Mezra Köyü Muhtarı, köprünün yanı sıra bozuk köy yolları sorununu da gündeme getirir. Muhtar, görüşmelerden herhangi bir sonuç alamayınca, Pülümürlü arzuhâlcilerin kapısını çalar.
Acaba hangi arzuhâlcinin kapısını çalmıştı?
DİLEKÇEYİ KALEME ALAN ARZUHÂLCİ
Dilekçelerin yazıldığı 1999-2000’li yıllarda Pülümür’de Osman Farukoğlu, İsmail Hakkı Erdem (1923-2016), Şükrü Çiçek, Hakkı Erdem (1932-2019) ve Cemal Yıldıran arzuhâlcilik yapmaktadır.
Ünlü dava takipçisi Mustafa Kişioğlu, sonsuzluğa uğurlanmıştır.
Hıdır Sadıkoğlu’nun, dilekçeleri, Pülümür Hükûmet Konağı’nın karşısındaki iki katlı sarı binanın ikinci katında bürosu olan Hakkı Erdem’e ya da ağabeyi İsmail Hakkı Erdem’e yazdırmış olması, akla yatkın geliyor.
Hakkı Erdem, adliyeden emekliye ayrılmış Başkâtipti. İsmail Hakkı Erdem, emekli Pülümür Nüfus Müdürü’ydü. Her iki arzuhâlci, kamu yönetimi konusunda deneyimliydi.
Mezra Köyü Muhtarlığı, Kaymakamlık kanalıyla Valilik Makamına 11 Ağustos 1999 tarihli yazılı bir başvuruda bulunur. Dilekçede köprünün önemine, ayak direklerindeki aşınmaya, açığa çıkan demirlere dikkat çekilir. Resmî- gayrı resmî vasıtaların ve tankların köprüden geçtiği, behemehâl (mutlaka) onarılması gerektiği vurgulanır.
Dilekçe, Mezra Köyü İhtiyar Heyeti üyeleri İsmail Susam (Sosun, 1924-2009), Kamer Güler (1949) ve Hıdır Canerik (1934) tarafından da imzalanır.
11 Ağustos 1999 tarihinde benzer bir dilekçe daha hazırlanır. Dilekçenin altında sırasıyla Kırmızıköprü Sağlık Ocağı Tabibi, İlköğretim Okulu Müdürü, Kırmızıköprü Jandarma Takım Karakol Takım Komutanlığı, 28. Piyade Tabur Komutanlığının isimleri açılır.
Pülümür Kaymakamı Kubilay Ant, dilekçeyi bir üst yazıyla Tunceli Valiliğine iletir.
Yetkili makamlar, yazılı başvuruya cevap bile vermez!
Muhtarlık, 5 Nisan 2000 tarihli yeni bir dilekçe daha kaleme alır. Bozuk köy yollarının onarılması amacıyla verilen dilekçe Mezra, Kovuklu, Kocatepe, Boğalı ve Sarıgül köy muhtarları tarafından mühürlenir ve imzalanır.
Tunceli Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü, adı geçen köy muhtarlıklarına, İl Müdürü Muzaffer Arslan imzalı, 23 Mayıs 2000 tarih ve 2526 sayılı yazıyla cevap verir:
“… Köy yolunuz, 2000 yılı programında olmadığından herhangi bir çalışma yapılmayacaktır.”
Bu arada Pülümür Kaymakamı Kubilay Ant’ın yerine Şevket Atlı atanır.
PÜLÜMÜRLÜ ARZUHÂLCİDEN OKKALI BİR DİLEKÇE
Pülümürlü arzuhâlci, 16 Ağustos 2000 tarihinde bürosunda ağırladığı Mezra Köyü Muhtarı Hıdır Sadıkoğlu’nu dikkatlice dinler. Daktilonun başına geçen deneyimli arzuhâlci, Vilayet Makamının emir ve müsaadeleri için talepte bulunur:
“Yukarıdan beri arz ve beyanda bulunduğumuz Kırmızıköprü ile Kocatepe grup köyleri ve hatta Ovacık kısmen köylerinin ve daha birçok resmî ve gayrı resmî kuruluşlarının ulaşımı sağlayan önemli köprünün ACİLEN onarılması için bir evvelki müracaatımızın bir fotokopisiyle birlikte yeniden müracaatımızı sunmakla ilgili Köy Hizmetlerinin bir an önce durumu ele alıp yapılması için emir ve müsaadelerinizi saygı ile arz ederiz.”
16 Ağustos tarihli dilekçe, iki gün sonra, 18 Ağustos’ta Pülümür PTT’sinden iadeli taahhütlü olarak postaya verilir. Peki, dilekçeyi hangi memur kabul etmişti? Pülümür PTT’sinde görev yapan Cemal Fırat, Güler Kurucan Dursun, Yıldız Fidan ya da bir başkası iadeli taahhütlü dilekçeyi deftere kaydeder, alındı belgesini onaylar. Dilekçe, 68 km uzaklıktaki Tunceli’ye tam altı gün sonra, 24 Ağustos’ta ulaşır. Köprü dilekçesi, bir gün de Tunceli PTT’sinde bekletilir. Pülümür’den bin bir umutla postaya verilen dilekçe, tam bir hafta sonra, 25 Ağustos’ta Tunceli Valiliğine teslim edilir. Valilik görevlisi N. Torun (Nevin Torun?), sarı zarftaki dilekçeyi imza karşılığı teslim alır.
Tunceli Valisi Mustafa Erkal (1954), dilekçeyi Köy Hizmetleri İl Müdürlüğüne sevk eder. Tunceli Köy Hizmetleri İl Müdürü Muzaffer Arslan, memurun hazırladığı cevaptaki tarihe göz atar. 11 Eylül tarihli yazıya 11 Ağustos tarihi atılmıştır. Tutumlu İl Müdürü, kâğıt israfından kaçındığından, 08’in üzerine siyah renkli kalemle 09 yazılır. Kurum, böylece gereksiz kâğıt, daktilo şeridi ve emek israfından .kurtulmuş olur.
Cevap mı?
“Kamer Çiler
Mezra Köyü Muhtarı
PÜLÜMÜR/TUNCELİ
İLGİ: Vilayet Makamına vermiş olduğunuz 16.08.2000 tarihli diyekçeniz.
İlgi yazınızda Kırmızıköprü-Bucağı ile grup köyyolları üzerinde kurulu köprünün bakım ve onarımını talep etmektesiniz.
2000 yılı programında olmadığından herhangi bir çalışma yapamamaktayız. İleriki dönemlerde proğrama dahil edildiği takdirde gerekli çalışmalar yapılacaktır.
Bilgilerinize rica ederim.
Muzaffer ARSLAN
KÖY HİZMETLERİ MÜDÜRÜ”
KÖY HİZMETLERİ, MUHTARIN ADINI DEĞİŞTİRİR
Tunceli Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünün yazısındaki dil ve yazım yanlışları hoş görülebilir. Kurumun resmî yazısını, iş yoğunluğundan dolayı, Ali Okulundan dereceyle mezun olmuş bir yerdeşimiz kaleme almış olabilir. Dilekçenin ‘sehven’ diyekçe olarak yazılması, hafif sıyrıkla atlatılan trafik kazasından farksızdır. Program veya proğram, ne fark eder! Köy yolu ya da köyyolu için de benzer şeyler söylenebilir. Kırmızıköprü’nün bucak statüsüne, yazının yazıldığı tarihten yirmi beş yıl kadar önce son verilmesinin de bir önemi yok. Ne var ki Pülümür Mezra Köyü Muhtarı’nın adını değiştirmek, muhtara, Pülümür İlçe Nüfus Müdürlüğü kayıtlarında rastlanmayan Kamer Çiler adını vermek, anlaşılır gibi değil. İl Müdürlüğünün, Hıdır Sadıkoğlu’nun adını, emekli Nüfus Müdürü ve arzuhâlci İsmail Hakkı Erdem ya da emekli Başkâtip Hakkı Erdem’in yazdığı tahmin edilen dilekçeye verdiği cevapta Kamer Çiler olarak değiştirmesi, behemehâl onarılması gereken köprünün yaşadığı trajediyi unutturacak türdendir.
Köprüye ne mi oldu? Köy muhtarlarının, Pülümür köylülerinin uykularını kaçıran köprünün üzerinden nice resmî ve gayrı resmî araç geçti. Düğün alayları, askeri birlikler, her sabah okula giden öğrenciler ve niceleri… Pülümür Kırmızıköprü Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun öğretmenleri, oy için köylülerin kapısını çalan siyasetçiler, pos bıyıklı ve fötr şapkalı köylüler… Bozayılar, tilkiler, kurtlar, tavşanlar ve diğerleri… Yıkılmakta olan köprüden habersiz… Yıllar sonra ‘proğram’a alınan köprü onarıldı. Açığa çıkmış demirler sıvayla kaplandı.
ARZUHÂLCİ ARANIYOR
Köprünün şimdiki hâli mi?
Çağımız beton kemirgenler çağı! Demirler yeniden açıkta… Köprünün ayakları yine titriyor. Arzuhâlcilerimiz Hakkı Erdem ve İsmail Hakkı Erdem yıldızlara kavuştu. Dönemin Mezra Köyü Muhtarı Hıdır Sadıkoğlu, köprünün onarımına bile tanık olamadı.
Mezra Köyü Muhtarı Düzgün Arslan, şimdi kara kara düşünüyor:
Köprüdeki tehlike için acaba kimin kapısını çalsam? Kırmızıköprü’de bana destek verecek kurum kalmadı. Şöyle okkalı bir dilekçe yazacak arzuhâlci de yok!
Pülümür Kırmızıköprü’yü çevre köylere bağlayan köprünün ahvalini devlet ricaline duyuracak, okkalı dilekçe yazabilen arzuhâlciler aranıyor…
Ücret dolgundur!
(Pülümür Kırmızıköprü, 15 Temmuz 2021)