ENVER PAŞA’YA SUİKAST!

Günlük  gazetelerde yer alan Enver Paşa haberlerine tepki duyan oldu mu, bilemiyorum. Haberler, başından sonuna kadar sorunlu ve acı verici. İttihat ve Terakki’nin gözü pek liderlerinden Enver Paşa’yla ilgili yapılan haberler, ülkemizde yaşanan sıkıntıları gözler önüne seriyor.  

Paşa’nın özel eşyalarının,  torunu tarafından satılması konusu, ülkemizde yeterince tartışılmadı. Enver Paşa’nın, ölümünden  94 yıl sonra işportaya düşürülmesi, hepimizin ayıbı…

Enver Paşa’nın ‘özel’ eşyaları, 2015 yılında, İstanbul’da açık artırmayla satışa sunuldu. Buna göre Enver Paşa’nın paşa kıyafeti 40 bin,  bronz heykeli 175 bin,  Purdey marka tüfeği 225 bin, üzerinde ‘Osmanlı Fatihi’ yazan  sancağı 80 bin, yağlı boya tablosu 20 bin, eşi Naciye Sultan’la birlikte çektirdiği fotoğraf bin liradan başlayan fiyatlarla açık artırmayla satışa  sunulmuş (Posta, 27.06.2015).  Aynı haberden, Enver Paşa’nın satışa sunulan eşyalarının  bunlarla  sınırlı olmadığını, toplam 122 adet nesne  ve fotoğraftan oluştuğunu da öğreniyoruz. 

Gazete, ‘satış’a,  şu ifadeleri eklemeyi de ihmal etmiyor:

“İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderleri arasında bulundu. 1913’te ‘Bâb-ı  Âli Baskını’ adı verilen askeri darbeyle cemiyetin iktidara gelmesini sağladı. 1914’te Almanya ile askeri ittifaka  önayak olan Enver Paşa, Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’na girmesinin de sebebidir. Bu süreçte Sarıkamış Allahuekber Dağları’nda Enver Paşa kumandasındaki 80 bin asker donarak öldü. O dönemde Harbiye Nazırı (Savunma Bakanı) ve Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, 1921’de Orta Asya’daki Türk halklarını ayaklandırmak için  bölgeye gitti. Türkistan’da Bolşeviklere karşı çatışırken öldü.”

Posta, Enver Paşa hakkında, haber sınırlarını zorlayan bir hüküm vermiş: Oh olsun!

Haberde  özetle şu iddialar gündeme getirilmektedir:

Enver Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na  girmesine neden olmuştur.

Askeri darbeyle, İttihat ve Terakki’yi iktidara getirmiştir.

Sarıkamış’ta 80 bin askerin ölümünden sorumludur.

O hâlde, bu kadar suç işleyen bir komutana ait nesnelerin satışa sunulması doğaldır.

Acı verici bir olay…

Haberde,  şu sorulara yanıt verilmemektedir:

Emperyalizmin paylaşmaya karar verdiği Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşmaktan başka bir seçeneği var mıydı?  Savaş, İmparatorluğun tercihi miydi, yoksa günün koşullarının dayatması mıydı? Haberde, 17 Ocak 1913 tarihli Bab-ı Ali Baskını’nın, Hürriyet ve İtilaf yanlısı Sadrazam Kâmil Paşa’nın, Edirne’yi Bulgarlara bırakmak istemesi üzerine gerçekleştirildiği  konusunda da bilgi verilmiyor, ama Paşa’ya askeri darbe suçlaması yöneltiliyor.

 Günün modası, ne de olsa, asker  karşıtlığıdır. 

Enver Paşa’ya ait 122 özel eşyadan 64’ünü Yıldız Sarayı Müzesi ile Genelkurmay Başkanlığına bağlı Askeri Müze, diğerlerini ise özel koleksiyoncular satın almış (Yeni Şafak, 30.06.2015).   Demek ki, eşyanın sadece yarısını Devlet alabilmiş! Gerisi ‘özel’ koleksiyonculara kalmış. Koleksiyoncular ne de olsa Devletten zengin!

Enver Paşa’nın kurmaylık diploması bir mafya babasının çalışma odasına ya da özel güvenlik bürosunun duvarına  asılmış olabilir mi?

Şapkasını  bugün kimin taktığından haberi olan var mı?

Naciye Hanım’ın fotoğrafları nerede peki?

Ya Paşa’nın  karakalem çalışmaları… Bu çalışmalar da mı ‘özel’lerin eline geçti?  

Hürriyet, Kelebek ekinde ‘satış’ı haberleştirmiş. Gazetede, açık artırma yoluyla satışa sunulan eşya konusunda şu ayrıntılar yer alıyor:

“Enver Paşa’ya 2. Abdülhamit tarafından verilen binbaşılığa terfi beratı 15 bin, üniforması 40 bin, arazide kullandığı başlıklar 10 bin liradan alıcı buldu. Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm’in 1917’de Türkiye ziyareti sırasında hediye ettiği özel miğfer 85 bin, üzerinde ‘Allah bizimledir’ yazısı bulunan merasim kılıcı 12 bin, Sultan Reşad tarafından hediye edilen altın ve gümüş işlemeli kılıç 170 bin, yine Sultan Reşad’ın hediye ettiği 1888 yapımı Purdey marka tüfek 225 bin liraya satıldı. Eşyalardan kamçısı 50 bin, Japon İmparatorluğu tarafından hediye edilen harakiri bıçağı 40 bin, paşanın savaşlarda boynunda taşıdığı küçük Kur’an-ı Kerim 15 bin, mühürleri 20’şer bin ve özel sancağı 80 bin liradan satıldı.” (Hürriyet Kelebek, 30.06.2015).

Kutsal kitabın bile mezata düşürülmesi, olayın boyutlarını  anlamak bakımından derslerle dolu.

Paranın dini imanı yok!

İmparatorluğun kaderinde önemli roller üstlenmiş tarihi bir şahsiyete ait özel eşyanın satılması, olağan karşılanabilir mi? Parayı  verenin o eşyalara sahip olması, doğal mı? Enver Paşa’nın üniformasının satılması, ikinci el giyim pazarında,  müteveffa Hüsnü Bey’in elbiselerinin  satılması kadar sıradan bir olay olarak görülebilir mi? 

Osmanlı Fatihi’nin sancağının, 80 bin liradan başka bir anlamı yok mu?

Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm’in 1917’de Türkiye ziyareti sırasında Enver Paşa’ya hediye ettiği özel miğferin, mezatta 85 bin  liraya alıcı bulmasını, övünülecek bir ticari faaliyet olarak görebilir miyiz?

Paşa’nın kıyafetine 40 bin lira değer biçenlerin gözünde bayrağımız ne ifade etmektedir?

İmparatorluğun gözü pek kumandanının Purdey marka tüfeğini parayı basan bir İngilizin ya da şımarık bir zenginin elinde görmek, bize acı  vermez mi? (Neyse ki tüfek ve gümüş işlemeli kılıç  Yıldız Sarayı Müzesince  satın alınmış).

Paşa’nın, eşi Naciye Sultan’la birlikte çektirdiği fotoğraflara, bin lira gibi bir değer biçilmiş! Pazarlamacıların yeteneklerine diyecek yok da Devletin ilgili birimlerine ne demeli? İttihat Terakki fobisinin, bizleri, en büyük zenginliklerden yoksun bıraktığının farkında değiller mi?

İttihat ve Terakki karşıtlığı ile ülkemizin direnme potansiyeli hedef alınmaktadır. Enver Paşa’ya karşı saygısızlık da bu kapsamda değerlendirilmelidir. 

Günümüz kuşağının İttihat ve Terakki’yi yeterince tanıdığı söylenemez.  Resneli Niyazi’yi kaç gencimiz tanır? İstibdada karşı dağa çıkan ve 2. Meşrutiyet’in ilanında rol oynayan Resneli Niyazi’den söz ediyoruz. Dr. Bahattin Şakir için de benzer şeyler söylenebilir. Genç kuşakların, Bahattin Şakir’i tanıdıklarını söylemek zor.  Talat Paşa’nın adını duyanlar olsa da onun  Ermeni bir terörist tarafından, Berlin’de,  1921 yılında  göz göre göre şehit edildiğini bilenlerin sayısı sınırlıdır. Katilin gördüğü himaye, ‘özgür Batı’nın tetikçilere hoşgörüde sınır tanımadığını anlamak bakımından, öğreticidir. 

Büyük vatansever Talat Paşa’ya kurşun sıkan emperyalizme sadakatte kusur etmeyen günümüz ‘sol’cularının varlığının yüzümüzü kızarttığını belirtelim.

İştirakçi Hilmiler için yüz yıl sonra  da bir şey değişmediğini not edelim. Anlaşılan, İştirakçi Hilmi’nin ruhu farklı bedenlerde yaşamaya devam etmektedir.

Kimlik ve beden değiştiren hainlik, ayrık otu gibidir; bir damla su ve tırnak arası kadar toprakla buluştuğunda yeniden canlanır.

Bu ülke Resneli Niyazilerin, Talat Paşaların, Mithat Paşaların, Namık Kemallerin, Enver Paşaların bıraktığı mücadele birikiminin üzerinde yükseliyor. Mustafa Kemal de bu mirasa sahip çıkarak Millî Mücadeleyi zaferle sonuçlandırmıştır. Kelle  koltukta vatan savaşına baş koyan bu fedailerin adı bile mafya artıklarının  tansiyonunu yükseltiyor. İttihat ve Terakki’ye tükenmek bilmeyen öfkeleri bu yüzdendir.

Toprağın altından çıkarılan hazineler nasıl kamuya aitse Enver Paşa da her şeyiyle bize aittir. Paşa’nın mektupları, fotoğrafları, karakalem çalışmaları,  silahları, kıyafetleri, kitapları vb. Türk Milletinindir. Bugün yapılması gereken, sadece Enver Paşa değil, tarihi şahsiyetlere ait  nesnelerin tamamının koruma altına alınarak müzelerde sergilenmesidir. Tarihimizle barışık olmanın ön koşulu, millî ve manevi değerlerimizi metalaşmaktan kurtarmaktır. Bu amaçla, öncelikle yasal düzenlemelere gidilmesi, tarihi kişiliklere ait bütün nesnelerin kayıt altına alınarak kamu mülkiyetine geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir.. 

  (Kırmızıköprü;13.07.2016)

http://www.yenisafak.com/gundem/enver-pasanin-ozel-esyalari-satildi-2173076

http://www.hurriyet.com.tr/enver-pasanin-ozel-esyalari-muzayedede-satildi-29409461

http://arsiv.sabah.com.tr/2002/01/09/y07.html    Erişim: 8.06.2016.

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    • Kasım 19, 2024
    • 10 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ  KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    • Kasım 5, 2024
    • 38 views
    PÜLÜMÜR EFEAĞILI KÖYÜNDE  HÜSEYİN (ALİ) ŞANLI’NIN  110 YAŞINDAKİ EVİNDEN ARTAKALANLAR

    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    • Ekim 30, 2024
    • 1420 views
    ORTAOKUL FOTOĞRAFLARIMIZ

    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    • Ekim 24, 2024
    • 52 views
    PÜLÜMÜR  KOVUKLU AZGULERE’DEKİ   KOÇ BAŞLI MEZARLARA NE OLDU?

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    • Ekim 11, 2024
    • 93 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDE BEYCELİ  BİR GELİN: GÜLÜZAR FIRAT

    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ

    • Ekim 8, 2024
    • 49 views
    SORU VE YANITLARLA NARİN GÜRAN CİNAYETİ