Mümin Göçmen, 1968’de adım atmıştı anavatanına. Meriç’in azgın sularıyla boğuşa boğuşa karaya çıkmış, sınırda görevli askerler tarafından kısa bir sorguya çekilmiş, ardından serbest bırakılmıştı.
Hemen her şeyini Yunanistan’da bırakmıştı.
Evi, eşyası, ders kitapları, kalem ve defterleri…
22 yaşındaydı.
Meriç’e atladığında tek sermayesi, beline doladığı birkaç altındı.
Bir de ortaokul diploması…
O diplomayı bir ömür boyu sakladı.
Osmanlı İmparatorluğunun birer birer kaybettiği Balkanlar, anavatana dönen vatandaşlarımız için büyük bir travmaydı. Doğup büyüdükleri Balkanlar’da ‘düşman’, anavatanda ise ‘gâvur’ diye karşılanmışlardı.
Mümin Göçmen, Meriç’ten Türkiye’ye akan aydınlıktır.
Onunla ilk olarak Derince Turgut Reis İlköğretim Okulunun bahçesinde karşılaşmış olmalıyım. 2010 yılı ilkbaharında….
İki torunu, Onur ve Berke için okula gelir, ders çıkışı eve götürürdü.
Kesintili eğitim, Derince Turgut Reis İlköğretim Okulunun yaklaşık yüzyıllık birikimine büyük zarar verdi. 1926 yılında kurulan okulun arşivi, bir eğitim magandası tarafından iki yüz liraya hurdacıya satılmıştı. Maganda, 1940’lı yılların diploma defterlerini çöpten toplayan öğretmene, “Onların diplomaya ihtiyacı mı var? Allah rahmet eylesin.” diyerek ‘satışı’ savunmuştu.
Mümin Göçmen, okul arşivinin üç kuruşa pazarlanmasına tepki göstermiş, yaşanan utanç verici eyleme isyan etmişti:
Olmaz be kardeşim, olmaz be ya!
Yüreği aydınlıktı. Selanik’in aydınlığını Kocaeli’ye taşıdı. Kocaeli Derince Koruma Klor Alkali San. ve Tic. AŞ’den emekli olmuştu. Geride güzel dostluklar ve anılar bıraktı. Kızı Özlem Erden ve damadı Şükrü Erden, Selanik Beyefendisi babanın övünç kaynağıydı. Hemen her görüşmemizde torunları Onur ve Berke’den övgüyle söz ederdi.
Koronavirüse yakalanmadan önce evde yürüyüş yapıyor, adımlarının sayısını kaydediyordu. Virüse yakalandığını duyduğumda derin bir üzüntüye kapılmıştım. Virüsü, iyimserliğinden aldığı güçle yenilgiye uğratacağından emindim. Hastanedeyken, telefonuna çocukları çıkıyordu. Kızı Özlem Hanım, babasının virüsü atlattığı bilgisini paylaştığında çok mutlu olmuştum. Özlem Hanım’ın, anne ve babasıyla yakından ilgilenmesi, övgüye değer.
5 Haziran’da Mümin amcadan gelen telefonla büyüdü sevincim.
Ancak bugün 07.59’da çalan telefonla sıkıştı yüreğim. Sevgili oğlu Önder Göçmen, babasının acı haberini paylaştığında yürüyüşteydim. Ağır ağır attım adımlarımı. Bir tavşan dik yokuşu zıplayarak tırmanıyordu. Odun kömürü işçileri çoktan iş başı yapmıştı. Yaban armudunun ince dalında yan yana dizilen serçeler kanatlandı. Akşamdan kalan yağmur damlacıklarıyla ıslandım.
Cumhuriyet sevdalısı, Atatürk hayranı Mümin Göçmen, geride güzel anılar ve dostluklar bırakarak yıldızlara kavuştu. Selanik Beyefendisini kaybetmek, acı verici. Magandalığın, hoyratlığın, bencilliğin kol gezdiği bir dünyada güzel bir insandan ebediyen ayrılmak, çok zor.
İzmit Serdar Mahallesi Girgin Sokak, ıssız ve hüzün verici artık.
Derince Merkez Mezarlığında bugün sonsuzluğa uğurlanan Mümin amcayı saygıyla, özlemle, sevgiyle anıyorum.
Güle güle güzel insan, yüreğimizde derin izler bırakan…
(Erzincan Çağlayan, 13 Haziran 2021)