Bir Zamanların Medarıiftiharı: Göbek
Bir zamanlar övünç kaynağıydı. Sıfır beden, yoksulluğun göstergesi sayılırdı. Servet sahibi olanların vazgeçilmeziydi. Bir kişinin serveti, onunla ölçülürdü. Mala mülke sahip olmak, ona da sahip olmaktı.
Yüklü alışverişlerde mağaza sahiplerinin sepetinize küçük bir hediye koyması, âdettendir. Zenginlik, iştah açıcıdır. Göbek, alışveriş sepetine konan sürpriz hediyeler gibi, mal varlığının ‘bonus’udur.
Göbeksiz insan balkonsuz eve benzer!
Göbek, apartman ya da müstakil evlerin nefes alınan balkonları gibi sahibine itibar kazandırmaktadır.
Recai Bey’in göbeğine maşallah, Allah nazardan saklasın! Rabbim çalışan kullarına veriyor.
Servet, bol tereyağlı yemek ve hamur tatlılarına harcanmayacaksa neye harcanacak? Canınız şekerpare mi çekti, yedi gün yirmi dört saat hizmet veren bir tatlıcıya koşarak tatlı bir doyum sağlayabilir, bedeninize birkaç santim ekleyebilirsiniz.
Geçmişte milletçe övündüğümüz, gurur duyduğumuz, statü göstergesi olarak kabul ettiğimiz göbekle ilgili duygu ve düşüncelerimiz hızla değişiyor.
Göbekle İlgili Yargılar Değişiyor
Yaşlılığım, toplumun medarıiftiharı göbeğin kâbusa döndüğü yıllara denk geldi.
Terk edilmiş köy evlerini hiç gördünüz mü? Toprak damlı köy evleri ilkbahar ve sonbahar yağmurlarını depolayarak sonunu hazırlar. Kaderleriyle baş başa bırakılmış, sahipsiz binalardan içeri su damlar. Tek katlı toprak evlerin kara ve yağmura karşı koyma yeteneği zamanla zayıflar. Böylece, tonlarca toprağı taşıyan mertekler su emmekte, bina sarsılmaktadır. Mertekler suya doyduğunda çürümeye yüz tutmaktadır. Çürüyen mertekler, göbek veren duvarlar binanın ömrünü iyice kısaltır. Bina büyük bir gürültüyle çöker! Yıllar sonra yıkıntıların arasında bulursunuz kendinizi. O evlerde geçirilen acı ve tatlı anlar, içinizi burkar. Bazı evler şişkin göbekli duvarlarıyla doğaya direnmeye devam eder. Onların yıkılması, yıllarca can çekişen bir hastanın acılarını çağrıştırır.
Binalar da can çekişir!
Pülümür Kırmızıköprü Ortaokulundan sınıf arkadaşım İsmail Arslan’ın Salördek köyünde yıkılan evi, tıpkı Mezra köyündeki evimiz gibi, her gördüğümde içimi yakmaktadır. O evde, bir köy düğününden dolayı misafir olarak kalmıştım. İsmail’in babası Hıdır amca, Mezra köylülerini ağırlamıştı. Güzel bir gün geçirmiştik. O gece ağırlananların sayısı fazlaydı, ama Hüseyin Fırat, Güner Fırat, Düzgün Arslan, Haydar Susam (Akdik) kalmış aklımda. İşte o ev yıkılmış! Yıkılan evin ağırlandığımız odasında ceviz ağacı boy vermiş. Isırgan otlarıyla kaplanmış yıkıntılar hüzün verici…
Göbek vermiş duvarlar yürek burkar…
Yıkılan evler travma nedenidir. Bir bebeğin ilk çığlığı, annenin sevinci, babanın coşkusu yıkıntıların altında kalmıştır. Yıkılan evle birlikte emeklediğiniz oda, tutunarak ayağa kalktığınız sandalye, yemek yediğiniz mutfak, annenize sarıldığınız sıcak yatak çalınmış olmaktadır. Bir evin, mahallenin, köyün belleği silinmektedir.
Yaşanan, bir tür faili meçhul hırsızlık vakasıdır.
Çağımızda her göbek hüzün vericidir.
Eskiden nazar değmesin diye dua ettiğimiz göbekli insanlarımız için bugün de duacıyız. Bugün edilen dualarda, o koca göbeğin yaratabileceği risklerden korunma düşüncesi ağır basmaktadır.
Göbeğin riskli olarak tanımlandığı yıllar iştahımın açıldığı yıllardır. Bitmek tükenmek bilmeyen yeme tutkusuyla başımın dertte olduğunu itiraf etmeliyim.
Göbek veren duvarların yıkıldığına tanık olduğumda sıkıntılarım daha da arttı.
Ne olacak benim bu hâlim!
Akşam yemeğine oturduğumda bir sonraki günün menüsünü merak ediyorum!
Acaba yarın yemekte ne var?
Ağızda eriyen bir bonfile hiç de fena olmaz!
Ya akşam yemeği?
Mangal ne güne duruyor. Kasap Hilmi’ye para kazandırmak gerek.
Tedarikli biri olduğum için haftalık, aylık yemek listelerini de hazırlamak zorundayım.
Yeme içmeye olan aşırı ilgiden dolayı hatırı sayılır bir göbeğin sahibi oldum. Eskiden göbeğimi içeri çekerek giyebildiğim pantolonlar bacağımdan bile geçmiyor. Kemerim tespih kadar küçülmüş gibi geliyor.
Göbekte Sağlanan Toplumsal Uzlaşma
Göbeğim alarm verince endişelerimi dostlarımla paylaşmaya karar verdim. İlk değerlendirme arkadaşım Ayşenur Zarifoğlu’ndan geldi:
“Ayol, sen buna göbek mi diyorsun! Göbeksiz erkek, balkonsuz eve benzer! Balkon ustalığında muvaffakiyetler! Sofrandan hiçbir şey eksik olmasın.”
Ayşenur’a diğer arkadaşlarım da destek verdi! Pantolon daralınca birkaç beden büyüğünü alır giyersin, sorun da böylece hallolur, diye düşünenler çoğunluktaydı. Şu kısa dünyada yemeden içmeden yapılacak tasarrufla biriktirilecek üç beş kuruşun hayrını gören olmamıştı. Onlara göre göbeğim TSE standartlarına uygundu! Amerikalı ünlü doktor Younan Nowzaradan‘ın kliniğinde ameliyat olmam için önümde uzun yıllar vardı.
Siyasette özlemini çektiğimiz toplumsal uzlaşmanın göbek konusunda mevcut olmasının, sadece gıda sektörünün ali menfaatlerini değil beni de yakından ilgilendirdiğini belirtmeliyim.
O gün rahatladım…
Beslenme alışkanlığımda değişiklik olmayınca göbeğim gelişme çağındaki çocuklar gibi büyümeye devam ediyordu.
Yeme içme isteğimi frenleyemeyince doktora gittim.
Doktor, koca göbekten kurtulmazsam kısa sürede ‘yolcu’ olacağımı uygun dille anlattı. Çok yağlı ve şekerli yiyeceklerden, kızartmalardan, hamur işinden uzak durmamın zorunlu olduğunu belirtti. Özetle, beslenme alışkanlığımı değiştirmem gerekiyordu. Doktorun bir önerisi de sporla ilgiliydi. Günde en az on bin adım atmak zorundaydım. Doktoru dinlerken söylediklerini harfiyen yerine getirmeye karar verdim.
Muayeneden çıkar çıkmaz ilk işim hastane kantinine uğramak oldu. Sabah kahvaltı yapmadan gittiğim için çifte kaşarlı iki tostu çoktan hak etmiştim. Tost ayransız gitmez, bir de ayran istedim. Kısa bir süre sonra, eli açık kantinci iki tost, ayran ve iki fıstıklı baklavayla çıkageldi! O gün doğum günü olduğu için ilk yüz müşterisine baklava sürprizi yapmaya karar vermiş. Bu arada 62. müşteri olduğumu öğreniyorum. Bahtiyarım! Baklavayı, tabağı kazıyarak yediğimi gören bonkör kantinci iki dilim takviye ederek takdirimi kazanıyor.
Kantinden tok ayrılmanın mutluluğuna yüksek kalorinin gölgesi düşüyor.
Diyet için önümde uzun yıllar vardı. Bunu düşünerek karamsarlıktan kurtulmaya çalışıyordum.
O akşam diyete başlamak için erken sayılırdı. Doktordan yeni dönmüştüm. Hem sofrada yok yok! Tatlısıyla tuzlusuyla zengin bir sofraya sırtımı dönemezdim. Sofra için verilen emeğe de saygısızlık olurdu bu.
Hiçbir şey vardan yok, yoktan da var olamaz!
Gittikçe büyüyen göbeğim ünlü kimyacı Antoine Lavoisier’i haklı çıkarıyor.
Göbekle mücadele konusundaki çabamı duyan bir arkadaşım, önüme, gelişmekte olan 117 ülkeyle ilgili hazırlanan Küresel Açlık Endeksi‘ni koyuyor. Şebnem Turhan‘ın değerlendirdiği rapora göre, Küresel Açlık Endeksi 2015’te 21.7’ye gerileyerek 15 yıl öncesine göre yüzde 27 iyileşme göstermiş. Dünya Uluslararası Gıda Politikası Araştırma Enstitüsü (IFPRI), Alman kalkınma ve insani yardım örgütü Welthungerhilfe ve İrlandalı sivil toplum örgütü Concern tarafından yayımlanan rapordan, 52 gelişmekte olan ülkede açlığın ‘endişe verici’ ve ‘ciddi’ seviyede olduğunu öğreniyoruz (Hürriyet, 18.10.2015).
Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Tedavi Oldum
Yetersiz beslenme sıralamasında yüzde 46,9’la en başta yer alan Orta Afrika Cumhuriyeti‘nde bir süre yaşayarak zahmetsiz biçimde kilo vermeye karar veriyorum. Gezi uzmanları, yokluk içindeki ülkede koca göbekli bir yabancının ‘zengin’liğiyle dikkat çekeceğini, bunun da ‘cep boşaltma’ faaliyetlerine neden olabileceğini öne sürüyor. Bu uyarıların benim için bir önemi yok. Amerika’da Dr. Younan Nowzaradan‘ın kliniğinde ameliyat masasına yatmaktansa Orta Afrika’da yokluk içinde yaşayarak göbekten kurtulmayı tercih ediyorum. Afrika’da zayıflamanın maliyeti de oldukça düşük sayılır.
Yaklaşık bir yıldır bu yoksul Afrika ülkesinin Betokomia köyünde yaşamaktayım. Paoua‘nın Betokomia köyünde keyifli zaman geçiriyor ve köylülerle yoklukları paylaşıyoruz. Burada en büyük lüksümüz, haftada bir, bamya ve hurma yağından yapılan muamba de galinha yemektir.
Paoua Belediye Başkanı Marc Ouefio‘nun, 13 Ağustos Bağımsızlık Günü’nde yaptığı jestle mutlu oluyorum. Başkanın bana verdiği Fahri Hemşehrilik Beratı‘nda şu ifadeler yer alıyor:
“Uzaklardan, çok uzaklardan gelerek karnında taşıdığı büyük serveti Betokomia köyünde cömertçe harcayan Kamber Pülümürlü’yü, Paouna kentinin gerçek dostu ilan ediyor ve vatandaşlığa kabul ediyoruz.”
Betokomia’nın kamış evlerinde sağlığıma kavuşuyorum. Koca göbeğim, güneş görmüş kar kütlesi gibi eriyor. Günler, haftalar, aylar geçiyor… Önümde asılı duran balkon yıkılmaya yüz tutuyor. Biliyorum, Ayşenur buna çok üzülecek, ama artık balkonsuz bir ev sahibi olmanın tadını çıkarıyorum.
(Körfez, 17 Haziran 2018)
Kaynakça:
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/dunyada-52-ulke-ac-40003046 Erişim: 17.06.2018.
https://gezimanya.com/orta-afrika-cumhuriyeti Erişim: 17.06.2018.
http://sinirtanimayandoktorlar.org/saha-projeleri/orta-afrika-cumhuriyeti-asilama-kampanyasi/ Erişim: 17.06.2018.