Bu yazı, Ocak 2017 tarihli “Öğretmen Dünyası”nda yayımlanmıştır.
Adana’nın Aladağ ilçesindeki Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneğine ait Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda, 29 Kasım 2016 tarihinde meydana gelen yangında, aralarında 6 yaşındaki bir kız çocuğu, bir ‘eğitmen’ ile 10 ilköğretim öğrencisinin yer aldığı, toplam 12 kişi yanarak can verdi. Yurdun, ‘Süleymancılar’ olarak bilinen tarikata ait olduğu belirtiliyor. Selma Kasap’ın haberine göre, yurdun açılış tarihi 4 Haziran 1997’dir (AA, 01.12.2016).
Olayda Fatma Canatan (Eğitmen), Sare Betül Genç (Yurt Müdürü Cuma Ali Genç’in 6 yaşındaki kızı),Sema Nur Aydoğdu, Zeliha Avcı, Sevim Köylü (8. sınıf öğrencileri),Gamze Bagir, Sümeyye Yetim, İlknur Maden (7. sınıf öğrencileri),Nurgül Pertlek 6. sınıf öğrencisi), Bahtınur Baş, Tuğba Aydoğdu, Cennet Karataş (5. sınıf öğrencileri) 11’i çocuk 12 kişi yitirdi. Yangında, 24 çocuk da yaralandı.
Olaydan sonra Yurt Müdürü Cuma Ali Genç ve Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Başkanı İsmail Uğur’un da aralarında olduğu dört kişi tutuklanmış, bir kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Adli soruşturmaya Aladağ Kaymakamlığı ile İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün dâhil edilmediği görülmektedir.
Olayla ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)de Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştur.
Olay, büyük üzüntüye yol açtı ve kamuoyunda cemaat-tarikat vb. ortaçağ kurumlarının yurt-okul açmaları konusu tartışmaya açıldı.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, Habertürk TV‘ye yaptığı açıklamada, “Yangın merdiveninin kapısının içeriden kilitli olduğu ve kapının ardından cesetlere ulaşıldığı öğrenildi. Öğrenciler dışarı çıkmayı başaramamışlar. Bir tane görevli hanım var anahtar da ondaymış. O da öğrencilerle birlikte hayatını kaybetmiş. Çocukların yangın eğitimi aldıklarını sanmıyorum.” ifadelerini kullanmıştır (Habertürk, 29.11.2016).
Olay yerinde açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, yangın çıkış kapısının kilitli olduğu yönündeki iddiaları yalanlamıştır: “Biz 03.30’da oradaydık. Orada bize hem Aladağ savcımız hem olay yeri inceleme ekiplerinin verdiği ilk bilgi, kilitli değil, kilidin hiç olmadığı şeklindeydi.” (Aydınlık, Yeniçağ, 01.12.2016).“Bize verilen bilgi, yangın çıkış kapısının kilitli olmadığıdır.”(Habertürk, 29.11.2016).
Tutuklanan Yurt Müdürü Cuma Ali Genç, ifadesinde, itfaiyeyi suçlamıştır: “İtfaiyede ne oksijen tüpü ne maske vardı. Kurtulanları da vatandaşlar kurtardı.” (Yeni Şafak, 08.12.2016).
İş güvenliği uzmanı tarafından hazırlandığı belirtilen bilirkişi raporunda, binanın 1. katındaki yangın merdiveninin kapısının plastik yapıya sahip PVC şeklinde olduğu, bu yangın merdiveni kapısının kollarının bulunmadığı, yangın kapısının dışa açılır şekilde yapıldığı, ancak kapı kolları olmadığından ve kapı açılamadığından buradan çıkıp kurtulan kimsenin olmadığı görüşüne yer verilmiştir (Milliyet, 01.12.2016).
Yangın merdivenlerinin kapısının kilitli olduğu konusunda Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün açıklamaları, iş güvenliği uzmanının raporuyla da doğrulanmış oluyor. Bu durumda, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın, kapının kilitli olmadığı yönündeki açıklaması, Belediye Başkanının verdiği bilgi ve bilirkişi raporuyla çelişmektedir. Aladağ Kaymakam Vekili Kürşad Özdemir’in de, kendisini ziyarete gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, kapının kilitli olduğuna ilişkin ellerinde delil olmadığını söylediği ifade edilmektedir (Cumhuriyet, 04.12.2016). Temel sorun, yangın merdiveninin açık ya da kilitli olması da değil kuşkusuz. Tarikat yurt ve okulları sorgulanmadan, bu tür acı olaylar sağlıklı biçimde değerlendirilemez.
Olay yerinde bakanların yaptığı açıklamalarda, ülkeyi karanlığa sürükleyen yasadışı tarikatlara karşı en küçük bir tavıra rastlanmamaktadır. Çağdışı odakların Türkiye’yi çürütme faaliyetlerine gösterilen ‘teveccüh’, Türk Devlet gelenekleriyle çelişmektedir.
Bilinen Tarikatlar
Cumhuriyet Devrimi Kanunları’na göre yasadışı olan tarikatların, yurt ve okul açmalarına izin vermek ya da göz yummak ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bu yasadışı merkezlerin tamamı iktidar olmayı hedeflemektedir. Bugün küçük çıkarlar uğruna tarikatları koruyanların, 15 Temmuz Amerikancı FETÖ darbesinden ders almaları beklenir. Tarikatlara parça parça verilen ödünler, ülkenin tamamının verilmesiyle sonuçlanır. Sabahattin Önkibar, ülkemizdeki 22 tarikatı şöyle sıralamaktadır: 1) İsmail Ağa Cemaati (Mahmut Ustaosmanoğlu), 2)Fetullah Gülen Gurubu (2016’da Fetullahçı Terör Örgütü kapsamına alındı), 3) İskender Paşa Cemaati (Zahit Kotku, Esat Coşan ve şimdi oğlu Nurettin Coşan), 4) Erenköy Cemaati/Muradiye Vakfı (Tahir Büyükkörükçü, Ahmet Taşgetiren ve Topbaşlar), 5) Süleymancılar (Kemal Kaçar’ın torunları Denizolgun kardeşler), 6)İhlascılar (Enver Ören), 7) Kırkıncı Hoca ve Yazıcılar gibi diğer Nurcu guruplar, 8) Nakşibendi Yahyalı Cemaati (Ramazan Dinç), 9) Melamiler (Ahmet Arslan), 10) Hakikatçiler (Ömer Öngüt), 11) Hazneviler (Muhammet Muta Haznevi), 12) Menzilciler (Abdulbaki Erol), 13)İcmalciler (Prof.Dr. Haydar Baş), 14) Uşşakiler (Fatih Nurullah), 15) Cerrahiler (Ahmet MisbahErmenkul), 16) Kadiri Muhammediye (Muhammet Ustaoğlu), 17) Hizbül Tahrir, 18) Tillocular, 19) Galibiler (Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu), 20) Halveti Tarikatının Şabaniye kolu, 21) Adnan Hoca Gurubu, 22) Mustafa İslamoğlu Gurubu(Ulusalkanal, 21.07.2012).
‘Süleymancılar’ın Yurtları, FETÖ Yurtlarından da Fazla!
Türkiye’de 2 bin 242 ortaöğrenim, bin 645 yükseköğrenim yurdu olmak üzere toplam 3 bin 887 özel öğrenci yurdu faaliyet gösteriyor. Toplam 374 bin 327 kontenjanı olan yurtlarda 203 bin 996 öğrenci barınıyor (AA, 01.12.2016). Bu yurtların önemli bir bölümünün tarikatların denetimi altında olduğu biliniyor. Resmî kayıtlara girmeyen yurtlar dikkate alındığında, bu sayının daha yüksek olduğu söylenebilir.
Genelkurmay Başkanlığının, Mayıs 2002 tarihli, “İrticai Örgütlerin Tehdit Değerlendirmesi” başlıklı raporunda, ‘Süleymancılar’ın 800 dernek, 1200 yurt ve pansiyon, 16 vakıf ve 28 şirket aracılığı ile örgütlendiği bilgisi yer almaktadır (Aydınlık, 01.12.2016). Sözü edilen tarikatın 2016 yılında sahip olduğu yurt, okul, dernek, vakıf ve şirketlerinin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün gücüyle kıyaslanabilir hâle gelmesi, tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermektedir. FETÖ’ye ait 109 öğrenci yurdu düşünüldüğünde, ‘Süleymancılar’ın 1200 yurtla daha büyük bir tehdit olduğu görülmektedir.
Tarikat yurt ve okulları, Anayasa’nın 174. Maddesine aykırıdır. 3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası)’na göre, tarikatlara okul ya da yurt açma izni verilemez. Çünkü “Anayasa’nın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik niteliğini koruma amacını güden, … inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasa’ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.” (Anayasa, Madde 174).
Özel öğrenci yurtları, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’ndeki esaslara göre faaliyet yürütür (Resmî Gazete, 03.12.2004). Söz konusu Yönetmelik’te (Madde 4/b, Değişik : 15/12/2009-2009/153692 B.K.K.), yurtların ortaöğrenim ve yükseköğrenim öğrencileri için açılabileceği belirtilmektedir. İlköğretim öğrencilerinin ortaöğrenim öğrenci yurtlarında barındırılması, mevzuata aykırıdır.
Yurtta ilköğretim öğrencilerinin barındırılmasına, idari ve mülki amirler tarafından göz yumulması, görevin kötüye kullanıldığını göstermektedir. Bir öğrencinin yasal olarak barındırılamayacağı tarikat yurdunda barınmasına izin veren makamlar, öğrencilerin ölümünden birinci derecede sorumludur.
Kamu Davası Açılmalı
Yönetmelik hükümlerine rağmen, yangında yaşamını yitiren ya da yaralanan ilköğretim öğrencilerinin yurtta barındırılması, idari yargının yanı sıra Türk Ceza Kanunu’nun 85. Maddesi gereğince ele alınmalı ve ‘takibi şikâyete bağlı olmayan’ suç kapsamında değerlendirilmelidir:
“(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Yurt yangını ölümleri, tasarlanmış cinayetlerden farksızdır. Göz göre göre gelen ölümlerin sorumlularını kurtarmaya yönelik girişimlerin perde arkasında tarikatları temize çıkarma düşüncesi yatmaktadır. Gözü yaşlı anne ve babaları şikâyetten vazgeçirme çabalarının boşa çıkartılması, Cumhuriyet hukukunun ödünsüz uygulanmasıyla mümkün olabilir. Kamu davasının açılması bu yönüyle önem kazanmaktadır.
Denetim Raporu Açıklanmalı
MEB Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’nde denetimin kimler tarafından, nasıl ve hangi aralıklarla yapılacağı belirtilmektedir:
“Bakanlık, gerekli görüldüğünde yurtları denetler.
Kaymakamlık/valilik yılda iki kez denetim yapar.
Mülki idare amirlerince yapılan denetimler sonrasında, eksikleri tespit edilen yurtların denetleme raporları ile eksikleri bulunmayan yurtların listesi, denetlemenin sona ermesini müteakip 15 gün içinde valiliklerce Bakanlığa gönderilir.”(Madde 39).
Olay yerinde yetkililerin yaptığı açıklamaya göre, yurt, Haziran 2016 tarihinde denetlenmiştir. Anadolu Ajansı’na göre, yurt, Haziran 2016 tarihinde değil, 26 Mayıs 2016 tarihinde denetlenmiştir (AA, 01.12.2016). Bu durumda, olay yerinde yapılan açıklamanın neye dayandırıldığı merak konusudur. Mayıs 2016 tarihli denetimin Aladağ İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünce yapıldığı, raporda, binada yangına karşı gerekli tedbirlerin alındığı tespitine yer verildiği belirtilmektedir (AA, 01.12.2016).
Yanan yurtta,15 günlük süre içinde MEB’e gönderilmesi gereken Mayıs 2016 tarihli denetim raporu kamuoyuna açıklanmalıdır. Böylece, Aladağ İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünce, yurttaki usulsüzlüklerin kayıt altına alınıp alınmadığı, kayıt altına alınmışsa, niçin işlem yapılmadığı soruları yanıtlanmış olur. Usulsüzlüklere rağmen, MEB’e ‘temiz’ raporu gönderilmişse, ilgililere, görevi kötüye kullanmak ve sahte evrak düzenlemekten adli ve idari soruşturma açılması gerekir.
Yönetmelik’te, yurtlarda, Cumhuriyet karşıtı faaliyetlere izin verilemeyeceğine ilişkin hükümler de yer almaktadır:
“Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı hareket eden, Anayasa’da ifadesini bulan temel hak ve hürriyetleri kötüye kullanan ve öğrencileri bu suçlara yönelten,
Devletin, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü bozma doğrultusunda faaliyet gösteren,
Yapılan uyarılara rağmen tabi oldukları mevzuat hükümlerine ve bu Yönetmelik’te belirtilen esaslara uymayan,
Öğrencilerin ve personelin güvenliğini sağlamayan, sorumlu olduğu öğrencilerin barınma, beslenme ve diğer sosyal ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüklerini yerine getirmeyen yurtlar hakkında tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre kapatma işlemi Bakanlıkça/valilikçe yapılır. Valilikçe alınan kapatma kararı Bakanlığa bildirilir.” (Madde 45).
Yukarıda sıralanan maddeler, bu ve benzer yurtların kapatılması için yeterlidir.
‘Yangına Dayanıklılık’ Raporunu Kim Onayladı?
Özel yurt açma izni valiliklere aittir. MEB Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’ne göre özel yurt açılması için uyulması gereken koşullardan biri de binanın yangına dayanıklı olduğuna ilişkin rapordur (Madde 7/m).Yurt açma başvurusunda valiliğe sunulan bu rapor, olayın aydınlatılması ve sorumluların saptanmasında kritik öneme sahiptir. Aynı Yönetmelik’te, mevzuata uygun yangın merdiveni, yangına karşı söndürme malzemesi ve tesisatının bulunmasına ilişkin hükme de yer verilmektedir (Madde 6/c-16).
Yangın merdiveninin mevzuata uygun olmaması, binada yangın tüpleri ve yangın söndürme tesisatı bulunmamasına rağmen yurt açma izni verilmesi, yurt açma izninin mevzuata uygun olmadığı kuşkusunu güçlendirmektedir. Adana Valiliği, yangına karşı dayanıklılık raporunu kamuoyuna açıklamalı, gerçeğe aykırı düzenlendiği öngörülen rapor hakkında yasal işlem yapılmalıdır.
‘Eğitmen’i Kim Görevlendirdi?
Yangında yaşamını yitiren ‘eğitmen’le ilgili sorular, ihmalin aydınlatılmasına katkı sağlayabilir. Yönetmelik’e göre, özel öğrenci yurtlarında, yurt müdürü valiliklerce görevlendirilir. Yurt müdür yardımcıları, belleticiler, yönetim memurları ile diğer personelin görevlendirilmeleri; yurt müdürünün müracaatı, il/ilçe milli eğitim müdürlüğündeki ilgili şube müdürünün teklifi ve il/ilçe milli eğitim müdürünün onayı ile gerçekleşir (Madde 27, Değişik ikinci fıkra: 15/12/2009-2009/15692 B.K.K.).
Yurtlarda görev yapan müdür, müdür yardımcıları ve belleticilerin yükseköğretim mezunu olması gerekir. Belleticilerin, öğretmenlik koşullarına sahip olması, zorunludur. (Madde 26/a-b). Yurtta yaşamını yitiren ‘eğitmen’, belletmen vb. çalışanların yükseköğretim mezunu olup olmadığı, öğretmenlik koşullarını taşıyıp taşımadığı, kim ya da kimler tarafından görevlendirildiği soruları yanıt beklemektedir. Benzer sorular yurt müdürü, müdür yardımcısı ve diğer personel için de yanıtlanmalıdır.
Yurtta çalıştırılan bütün personelin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları da incelemeye alınmalıdır.
Tarikat Yurtlarına Yasadışı Nakil
Okul öncesi ve ilköğretim okullarında öğrenci nakillerinin nasıl yapılacağı, MEB Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 12. Maddesiyle tanımlanmaktadır. Nakillerin, söz konusu Yönetmelik hükümlerine göre yapılması gerekir. E-okulda, öğrencinin nakil geliş nedeni olarak gösterilen, “Özel öğrenci yurtlarında kalıyor.” ifadesi, Yönetmelik’e aykırıdır. MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde de, özel yurtlarda barınan öğrenci nakilleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. E-okulda, mevzuata aykırı olarak, tarikat yurtlarında barınan öğrencilere nakil ayrıcalığının tanınması ile ilgili idari soruşturma açılması gerektiği düşünülmektedir.
Tarikat Yurtlarından Yükselen Alevler
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yangını, şu sözlerle değerlendirmiştir: “Bu olaydan ders alacağız. Bir daha tekerrür etmemesi için ne gerekiyorsa, ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaya çalışacağız.” (Yeniçağ, 01.12.2016).
Tarikat yurtlarında ölümle sonuçlanan yangın vb. faciaların çetelesini tutmak hiç de kolay değil. ‘Özel’ yurtlardaki yangın facialarının son yıllarda giderek arttığı gözlenmektedir. Daha önce ‘ders’ alınmayan, bundan sonra ‘ders’ alınacağı umut edilen bazı yurt yangınları şöyle özetlenebilir:
Konya Taşkent’te, ‘Süleymancılar’a yakınlığı ile bilinen Balcılar Kasabası Okul ve Kurs Talebelerine Yardım Derneğinin işlettiği, 3 katlı ve ruhsatsız binada faaliyet yürüten Özel Boğaziçi Kız Öğrenci Yurdunda, 1 Ağustos 2008’de, LPG tankından sızan gazın patlaması sonucu 1 ‘eğitmen’ ve 17 yatılı öğrenci ölmüş, 29 öğrenci de yaralanmıştır (Aydınlık, Cumhuriyet, 01.12.2016). Kütahya’da, ‘Süleymancılar’a ait olduğu ifade edilen, Özel İkizhöyük Orta Öğretim Erkek Öğrenci Yurdunda, 22 Ağustos 2015 yılında, kaçak çalıştırılan 12 yaşındaki Nurettin Ekşi, sağ kolunu kıyma makinesine kaptırarak kaybetmiştir (Hürriyet, 05.12.2016).
01.12.2016 tarihli Aydınlık’ın derlediği bilgilere göre, son 3 yılda yangın çıkan yurtlardan bazıları: Sivas Şarkışla Aşık Veysel Meslek Yüksek Okulu binasının yanındaki özel bir yüksek öğrenim kız öğrenci yurdunun çatısında yangın (Mart 2013), Uşak merkezde bulunan 168 kız öğrencinin kaldığı özel yurtta elektrik panosundan çıkan yangın (Mayıs 2014), Kahramanmaraş’ta 104 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdunda yangın (Aralık 2015), Erzurum’da daha önce Kur’an kursu yurdu olarak kullanılan ve depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle boşaltılan yurt binasında yangın (Aralık 2015), Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Karaağaç köyündeki yatılı Kur’an Kursu binasında çıkan ve 6 öğrencinin yaşamını yitirdiği yangın(Aralık 2015), Sultangazi’de bir derneğe ait olduğu öğrenilen yurtta yangın (Mart 2016), Adana Seyhan’da özel bir kız öğrenci yurdunda yangın (Ekim 2016).
Sonuç ve Öneriler
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a, son üç yılda, yedi öğrenci yurdunda meydana gelen yangınlardan niçin ders çıkarılmadığı, yangınların niçin ‘tekerrür’ ettiği sorusunun sorulup sorulmadığı bilinmemekle birlikte, olası yurt facialarına karşı alınması gereken önlemler şöyle özetlenebilir:
1. Tarikat yurt ve okulları, Türk Milletinin vatan sevgisini, duygu ve düşünce birliğini tahrip eden yıkıcı faaliyet merkezleridir. Aklı ve bilimi dışlayan bu kurumlara, Anayasa’ya rağmen, göz yumulamaz.
2. Tarikatlara yurt ve okul açtırmak, ‘teşvik’ adı altında kaynak aktarmak Anayasa’nın 174. Maddesiyle güvence altına alınan 3 Mart 1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası)’na aykırıdır. Devletin, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılında, çoğu tarikat okulu, özel okullara 3 milyar 133 milyon 422 lira ödemesi (NTV, 09.11.2016),Anayasa’ya aykırıdır. Bu uygulamaya son verilmeli, kaynaklar, kamu eğitim kurumlarının güçlendirilmesi amacıyla kullanılmalıdır.
3. Yurt yangınıyla ilgili adli soruşturmada, takibi şikâyete bağlı olmayan suç olgusu dikkate alınmalı ve ilgililer hakkında kamu davası açılmalıdır.
4. Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’ne göre, özel yurtlar ancak ortaöğretim öğrencileri için açılabilir (Madde 4/b).
5. Yurtta denetimlerinin usule uygun yapılmaması ve usulsüzlüklere göz yumulması, kamu görevinin kötüye kullanıldığını göstermektedir.
6. Yurt, adından da anlaşılacağı gibi, ortaöğrenim yurdudur. Yurtta bir tek ortaöğrenim öğrencisinin bulunmaması, yasadışılığın en büyük kanıtıdır. Bu durumdan Aladağ Kaymakamlığı ve Aladağ İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü birinci derecede sorumludur.
7. İdari ve adli yargılamalara, Aladağ Kaymakamlığı ve Aladağ İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün dâhil edilmesi gerektiği açıktır.
8. Ölüme sebebiyet verenlerin başında kuralları uygulamayan kamu görevlileri gelmektedir. İdari ve mülki amirlerin, Türk Ceza Kanunu’nun 85. Maddesi kapsamında adalet önüne çıkarılmaları, kamu vicdanını rahatlatmak bakımından büyük önem taşımaktadır.
9. Yurt yangınıyla ilgili idari soruşturma, Adana Valiliği ya da Aladağ Kaymakamlığı tarafından değil, doğrudan Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülmelidir.
10. İdari ve adli soruşturmaya dayanak olabilecek belgelerin, olayda ihmali olduğu düşünülen yetkililerden istenmesi, belgelerin güvenirliğini tartışılır hâle getirmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle, idari ve adli yargılamanın sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla, Kaymakam ve İlçe Millî Eğitim Müdürü, tedbir amaçlı, görevden uzaklaştırılmalıdır.
11. Mayıs 2016 tarihinde yurtta denetim yapılıp yapılmadığı sorusuna açıklık getirilmelidir. Soru, yurtta kalan öğrencilerin ifadelerine başvurulması durumunda yanıtlanmış olur.
12. Yurt denetimleri kâğıt üzerinde yapılmışsa, soruşturmaya, evrakta sahtecilik suçu da eklenmelidir.
13. Aladağ İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü yurdu denetlemişse, Mayıs 2016 tarihli denetim raporu açıklanmalıdır. Bu raporda, hangi eksikliklere yer verildiği, sözü edilen eksikliklerin giderilmesi için yurt müdürlüğüne bildirimde bulunulup bulunulmadığı, bildirimde bulunulmuşsa eksikliklerin giderilip giderilmediği, giderilmemişse herhangi bir yaptırım uygulanıp uygulanmadığı konusu aydınlatılmalıdır.
14. Mayıs 2016 tarihli raporda, yurtta barınan öğrencilerle ilgili kayıtlara yer verilip verilmediği (İlköğretim öğrencilerinin barındırılıp barındırılmadığı), yurt görevlilerinin usule uygun görevlendirilip görevlendirilmediği (O tarihlerde yurtta görev yapan personelle ilgili bilgi mevcut mu?), yurttaki fiziksel eksikliklere (Yangın çıkış kapısının plastik oluşu ve kapı kolunun bulunmaması, yangın tüplerinin işlevsel olup olmadığı vb.) değinilip değinilmediği konularına açıklık getirilmelidir.
15. Yurtta, Adana İl Millî Eğitim Müdürlüğünce yapılan 26 Ekim 2015 tarihli denetim raporu kamuoyuna açıklanmalıdır.
16. Yurtta, Yönetmelik gereği tutulması zorunlu olan ‘Denetim’ ve ‘Nöbet’ defterleri kurtarılmışsa, ilgililere teslim edilmeli ve incelenmelidir.
17. Yangında yaralanan 24 öğrencinin hangi eğitim kademesinde olduğu bilgisi, kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
18. Devlet, asli görevi olan eğitim hizmetlerini ‘özel’ maskeli gerici örgütlere devretmekten vazgeçmelidir. Yurt hizmetleri, zorunlu eğitim kapsamında, devletin Anayasal görevi olarak yürütülmelidir.
19. ‘Süleymancılar’ın yurt, okul, dernek, vakıf ve şirketlerle yarattığı ekonomik ve siyasi gücün, önümüzdeki dönemde Türkiye’yi tehdit etmesi kaçınılmazdır ve önlem alınmasını zorunlu kılmaktadır.
20. Devletin istihbarat raporları doğrultusunda, Millî Güvenlik Kurulunca, ‘Süleymancılar’ başta olmak üzere tarikat/cemaatler tehdit kapsamında ele alınmalı, malvarlıkları kamulaştırılarak tasfiye edilmelidir.
21. Tarikat yurt ve okulları kamulaştırılmalı; eğitimin her kademesinde öğrencilerin barınma, beslenme, kırtasiye ve ulaşım giderleri devlet tarafından karşılanmalıdır.
22. ‘Sübyan’ okulları başta olmak üzere, küçük yaşta ‘yatılı’ tarikat eğitiminin kökü kazınmalıdır.
23. Yatılı Kur’an Kursları, yasadışı tarikat eğitiminin en sorunlu alanlarından biridir. Sözü edilen kurslarda ‘yatılılık’ uygulamasına son verilmeli, bu alanda faaliyet yürüten tarikatlar tasfiye edilmelidir.
24. Yangın akşamı, yangın merdiveninin ‘kilitli olmadığı’ konusunda verilen bilginin, bilirkişi raporuyla çelişmesi, devlet adamlarının konuşmalarına özen göstermeleri gerektiğini yeniden hatırlatmış olmalıdır.
25. 30 Nisan 2013’te yürürlükten kaldırılan, kaçak eğitim kurumu açanlara 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun 263. Maddesi yeniden yasalaşmadır.
26. 15 Temmuz Amerikancı FETÖ Kalkışması, gerici odakları güçlendirmenin yaratabileceği tehlikeleri somut hâle getirmiştir. İktidar, ayakta kalabilmek için, cemaat ve tarikatları ezerek millete dayanmaya mahkûmdur.
27. MEB Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne aykırı olarak, E-okulda, özel öğrenci yurtlarında kalan öğrencilere nakil olanağı sağlanması, mevzuata aykırıdır ve suç kapsamındadır. Öğrencilerin ulusal veri tabanındaki adreslerine bakılmaksızın özel yurtlarda barınmalarının nakil gerekçelerinden biri sayılması, mevzuata aykırıdır. E-okulda, mevzuata aykırı olarak tanımlanan, tarikat yurtlarında barınan öğrencilere sağlanan nakil kolaylığı yetkisi derhal kaldırılmalı ve ilgililer hakkında yasal işlem yapılmalıdır.
28. Yerel yönetimlerin, tarikat yurt ve okullarına sağladıkları olanaklara büyüteç tutulmalı ve ilgililer hakkında yasal girişimlerde bulunulmalıdır.
29. Devlet okullarında velilerden bağış alınması adeta suç kapsamında değerlendirilirken, tarikat okul ve yurtları için para toplanmasının bir anlamda ‘teşvik’ edilmesi, yasadışı kurumların güçlendirilmesine hizmet etmektedir.
30. Tarikatların dernek vb. adlarla yardım toplamalarına engel olunmalıdır. İş yerlerine konulan ‘sadaka’ kumbaraları, esnaftan gıda ve ihtiyaç maddelerinin toplanması, pazarlarda bağış alınması ve uygulamalara karşı etkin önlemler alınmalıdır. Mülki amirler, Anayasa’ya aykırı bu kurumların, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’na dayanarak yaptıkları yardım toplama başvurularını geri çevirmelidir.
31. Taşımalı eğitimde yaşanan sorunlar ve tarikat yurtları göz önünde bulundurularak, fiilen kaldırılan Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO) yeniden açılmalıdır.
Kaynakça:
http://aa.com.tr/tr/turkiye/ogrenci-yurtlarinin-ruhsat-yetkisi-mebe-geciyor/697483 Erişim: 12.12.2016.
http://www.aydinlik.com.tr/turkiye/2016-kasim/konya-dan-ders-almadilar Erişim: 01.12.2016.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/1330359-adanada-ogrenci-yurdunda-yangin-12-ogrenci-hayatini-kaybetti Erişim: 01.12.2016.
http://www.milliyet.com.tr/aladag-daki-kiz-yurdu-yanginiyla-gundem-2353940/ Erişim: 01.12.2016.
http://ogm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2016_11/03111224_ooky.pdf Erişim: 03.12.2016.
http://mevzuat.meb.gov.tr/html/23919_0.html Erişim: 03.12.2016.
http://www.ntv.com.tr/egitim/ozel-okul-tesvikleri-3-milyar-lirayi-asti,pNzzG-g85ESUG1k0dkib0g Erişim: 07.12.2016.
http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/11/30/son-dakika-adana-aladagdaki-yurt-yanginin-nedeni-belli-oldu Erişim: 07.12.2016.
https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2011.pdf Erişim: 03.12.2016.
http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/turkiyede-kac-cemaat-var-h4408.html Erişim: 07.12.2016.
https://www.dernekler.gov.tr/tr/Mevzuat/yonetmelikler-.aspx Erişim: 03.12.2016.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/637980/Yine_ayni_tarikat__8_yil_once_18_kisi_olmustu.html Erişim: 01.12.2016.