Yaşlı karı kocanın 90 yaşına girmesine az kaldı. Süreğen hastalıklarla başa çıkmaya çalışıyorlar. Yazın oturdukları evin kapısını çalan köpeği geri çevirmediler. Aylarca baktılar köpeğe. Görme yeteneği iyice zayıflayan kadın, yemek kabını köpeğin önüne koyarken zorlanırdı. Elleriyle çevresini yoklayarak, ağır ağır giderdi köpeğin yanına. Hiç ihmal etmedi köpeği. Sadece kadın değil, kocası ve kızı da köpeğe yakın ilgi gösterirdi. Köpek, birkaç ay içinde iyice alıştı aileye. Onların evde olmadığı sayılı günlerde kapıdan hiç ayrılmadı. Yaz geride kalıyor, havalar soğumaya başlıyordu. Yaşlı adam, sakalını sıvazlayarak baktı ormana. Orman sararmaya başlamıştı. Kışın habercisi sonbahar geliyordu. Kavaklar sararıyor, alıç ve armut ağaçlarının yaprakları morarıyordu.
Kışın o evde barınmaları mümkün görünmüyordu. Köyde hava çok soğuk oluyor, evler kara gömülüyordu. Yanı başında, balkonda şekerleme yapan köpeğe baktı. Yüreği sıkıştı. Onu nasıl bırakıp gidebilirdi? İki yaşlı insan, yaklaşan kış mevsimiyle başa çıkabilecek durumda değildi. Sıcak bir bölgeye, rahat ısınabilecekleri eve taşınmak zorundaydılar. Köpeği emanet edecek kimse bulunamamıştı. İki hafta kadar önce evden ayrıldılar. Bu, onların belki en zor ayrılıklarından biriydi. Köpek için daha fazla yiyecek bırakmışlardı. Otomobile doğru yürürken son bir kez dokundular köpeğe… Köpek, onlarla birlikte otomobilin yanına kadar gitti. Onların uzun bir ayrılık için yola koyulacaklarını anlamış gibiydi. Başıyla, patileriyle dokundu son bir kez onlara. Otomobilin kapısı kapandığında, nemlendi gözler. Dönüp geriye baktılar yaşlı gözlerle. Kadın, birkaç metreden bile zor ayırt edebildiği köpek için saklamıştı son gözyaşlarını. Ağladı kadın, hıçkıra hıçkıra… Ağladı adam, sessiz sedasız, sakalından süzüldü yaşlar… Onlar köye veda ettiğinde köpek evin önünden ayrılmadı. Umutla yollarını gözlüyor şimdi o iki yaşlı insanın. Kışı atlatabilirlerse yeniden kavuşacaklar birbirlerine.
(Pülümür-Kırmızıköprü/24 Ekim 2019)