MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÇOCUK KİTAPLARI (CİMRİNİN KEDİLERİ VE BAYRAM ŞENLİĞİ) Adlı Kitapları)

 “CİMRİ’NİN KEDİLERİ”  İLE   “BAYRAM ŞENLİĞİ”  ADLI KİTAPLARIN İÇERİK,  DİL VE EDEBÎ YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

 (Bu yazı, ABECE dergisinin Mart 2007 tarihli 247.sayısında yayımlanmıştır.)

 

   ÖZET

 

 Millî Eğitim Bakanlığı (MEB)  tarafından yayımlanan bazı çocuk kitaplarında edebî,  bilimsel, görsel   tasarım  ve  mantık  hatalarına  rastlanmaktadır. Bu yazıda, MEB’in yayımladığı iki çocuk  kitabı  ele  alınmakta ve  konuyla ilgili  önerilere  yer  verilmektedir.  Sözü edilen kitaplarda ağırlıklı  olarak  çaresizlik ve kadercilik  duygusu  işlenmektedir. Edebî  ve  bilimsel  kaygıların sıklıkla   göz ardı edildiği  kitapların,   6-13  yaş  grubundaki çocukların kolay  etkilenme  özellikleri  de dikkate alındığında,  laik  ve  bilimsel  eğitim  açısından   sakıncalar  doğurduğu  düşünülmektedir.  

  GİRİŞ

Edebiyat duygu,  düşünce ve  hayalleri  dil  yardımıyla  sözlü   ya da yazılı  olarak etkili  bir  tarzda  ifade  etme  sanatıdır (Şimşek, 2002: 20).  Çeşitli düşüncelerin çocuklara  göre  ve  sanatla  ilişkilendirildiği  veya   büyükler  için  yazıldıkları  hâlde  çocukların da  anlayarak, zevk  alarak   okudukları eserlerin   hepsi çocuk  edebiyatını  teşkil etmektedir (Demiray, 1963: 16).  Çocuk  edebiyatı;  çocukların  büyüme  ve  gelişmelerine,  hayal, duygu,  düşünce, yeteneklerine,   zevklerine  hitap  eden,  eğitirken  eğlenmelerine  katkıda  bulunan   sözlü  ve  yazılı  verimlerdir (Aytaş ve  Yalçın, 2002: 5). Çocukların  duygu, düşünce,  zevk  ve  hayallerine  hitap  eden  edebiyata  çocuk  edebiyatı  ya  da  çocuklar  için  edebiyat  denir  (Okay, 2002).  

Çocuk  edebiyatının hedefleri: Kendine  güven  duygusunu geliştirmek, başarma  isteği ve çabası uyandırmak,  insana  ve çevreye  karşı  duyarlı  olma  bilincini  kazandırmak,  sosyalleşme  ihtiyacını duyurmak, çocukta  dil  gelişimini  sağlamak,  hayal  gücünü ve  yaratıcı  düşünme  yeteneğini  geliştirmek,  çocuğun duygusal, zihinsel  ve  kişilik gelişimine  katkıda  bulunmak  (Şimşek, 2002: 34).

Çocuk yayınları;  aile, millet,  insanlık, tabiat  ve  hayat  sevgisi,  telkin  etmeli; güzelliğe  karşı  hayranlık  ve koruyuculuk  aşılamalı;  nezaket, hakka saygı, yardımlaşma,  kahramanlık,  mertlik,  dürüstlük ve feragat  gibi  erdem  olarak  kabul  ettiğimiz  konuları  ihtiva etmeli; devrimlerimiz ve  sosyal  hayatımızı  kökleştirmeye  ve geliştirmeye  hizmet  etmeli; çocuk  dünyasına  ve  psikolojisine  uygun  olmalıdır  (Gökşen, 1975: 27).

 Kızlarda 6-11 yaş, erkeklerde  ise  6-13  yaş  son  çocukluk  dönemi  olarak  adlandırılmaktadır. Bu  dönemde,  aşırı  duyarlılığın yanında  görülen  diğer  bir  özellik de,  kolay  etkilenmedir. Yaşam  süreci  içinde,  belki  de  hiçbir  dönemde  rastlanamayacak  düzeydeki  kolay  etkilenme bu  evrede  görülür (Yavuzer, 1992: 118). 

 Çocuk  yayıncılığı anlayışının   ciddî değişime  uğradığı  günümüz  koşullarında, çocuk  kitapları   önemli  bir  eğitim  aracı  işlevi  görmektedir. Yavuzer’e (1992: 201, 203) göre, kitap, çocuğun  zihinsel, duygusal  ve sosyal  gelişiminde  önemli  bir  uyarandır. Çocuk,  kişiliğinin gelişiminde  bir  modelle   kendini özdeşleştirir. Yayıncı  Ramazan  Gökalp  Arkın,   konuyla  ilgili şu  düşünceleri  dile  getiriyor:    “1930’larda   çocuğun  hemen  hep  ders kitabı  okuması  istenirdi.  Ders kitabı okumayıp,  şurada  burada  bulduğu   kitapları okuyan çocuk,  tembel, havai  çocuk sayılırdı.”   (Kaynardağ, 1985: 73). 

 Ahmet  Hamdi Tanpınar’ın (2004:8) bir  romanında   kitap okumayla  ilgili şu  satırlar da  dikkat  çekicidir: “Babam ilk  zamanlarda  Emsile  ve  Avamil  gibi  Arapça sarf  ve  nahiv kitaplarından  gayrı, sonraları mektep  kitaplarının dışında  kitap  okumanın aleyhinde  idi. Belki  bu  sansürün  veya  tahdidin yüzünden  ben  düpedüz  her  türlü  okumayı  reddetmiştim.”

 Ülkemizde  çocuk  kitaplarının  yayımında  önemli  bir artış  olduğu  bilinmektedir.  Yayın  sayısındaki  artış,  ister  istemez  yayınların  nitelikleriyle  ilgili  tartışmayı  da  beraberinde  getiriyor. 

 

CİMRİ’NİN KEDİLERİ

Üzeyir  Gündüz’ün (2004)   Cimri’nin Kedileri   adlı  çocuk  kitabı  üç  masaldan  oluşuyor: Cimrinin Kedileri, Koca Dev ile  Peri Kızı,   Ormanda  Kaybolan  Kız.    66  sayfadan ibaret  olan  kitap, Millî Eğitim Bakanlığı  Yayımlar Dairesi Başkanlığı  tarafından  üç  kez basılmış.   1998, 2003  ve  2004 yıllarında  toplam  13  bin 564 adet  basılan  kitapta, kitabın  Bilim ve  Kültür Eserleri/ Çocuk  Kitapları  dizisinde   yayımlandığı  bilgisine yer  verilmiş.

 

Bu  bilgiden de  anlaşılacağı  gibi,  Cimri’nin Kedileri   bilimsel  niteliklere sahip    çocuk  kitabı  savıyla  yayımlanmıştır. Zaten yasa  ve  yönetmelikler,  Millî  Eğitim Bakanlığının  hazırlayacağı   kitapların   bilimsel  niteliklere  sahip  olmasını  zorunlu kılmaktadır. 

MEB Yayımlar  Dairesi Başkanlığının  görevleri 30 Nisan 1992  tarih ve  3797 sayılı yasada  belirtilmiştir:   “Öğretim kurumlarında kullanılması uygun görülen ders kitapları ile yönetici, öğretmen, Bakanlığın diğer personeli ve öğrenciler için kaynak ve yardımcı olacak eğitim dokümanları  ile basılı evrak ve diğer uygun eserleri basmak ve     bastırmak.” 

 

Demek ki MEB Yayımlar Dairesi  Başkanlığınca   basımı gerçekleştirilen  kitaplar öğretmen, yönetici  ve öğrenciler  için kaynak  ve  yardımcı eğitim  aracıdır.  Kaynak  ve  yardımcı eğitim  araçlarının  bilimsel  nitelik  taşıması,   yasal bir  zorunluluktur.

 

Malvarlığının  Kaynağı: Dua

 Cimrinin Kedileri’nde,  efendi-köle  vb. feodal  ilişkiler  zinciri  günümüze  taşınmakta,  çağdaş ekonomi  yasalarıyla  çelişen  bir    ekonomi  modeli  savunulmaktadır. Dua,  Gündüz’ün  kitabında  hemen  her  ‘kritik’  sorunu  çözen  sihirli  bir  güç  işlevi görmektedir.  Kitap, duayı,  kökeninde  emeğin  yattığı sermaye  birikiminin kaynağı  olarak  açıklamaktadır.  Kitapta, bolluk  ve  bereketin  ana nedeni  olarak  görülen  duanın  yapılmaması  durumunda  insanın yoksullaşacağı öne  sürülmektedir. Kediler,  masalda, iş güvencesinin  yok sayıldığı ve   işsizlik  sorununun ancak  ‘rızık   kapısı’nın  aralanmasıyla   çözümlenebileceği  bir  toplumsal  düzenin   figüranları   olarak  sunulmaktadır:

 

Anne kedi, ‘cimri’  sahibi  tarafından  evden  kovulunca,  ‘rızık’  kapısının  aralanmasını diler: “Allah’ım, diyormuş. Bu işsizlik  ne kadar  zor!… Herkes gibi  bana da bir  rızık  kapısı  aç. (…) Efendimin  yüreğini  yumuşat.”  (s.17).  Yazar,   çocuklara, kedinin  duasının amacına  ulaştığını  müjdeler: “Allah’ın  gücü  nelere  yetmez ki, çocuklar? Anne kedinin içtenlikli   yaptığı bu  dua  boşa  gitmemiş.” (s.18).  ‘Cimri’ adamın  evine  gelen   bir  konuk, ‘uyuz  kedilerin’ kovulduğunu  öğrenince,  ev  sahibine  sorar: “Sen zekât  veriyor musun  dostum? (…)  Fakire   fukaraya  yardım edip,  sadaka  dağıtıyor musun? (…)  Biz  onlara  verdikçe,  onlar da  bizim iyiliğimiz  için dua  ederler. Duaların  içerisinde  bereket vardır. Malımızı  artırır.  Vermeyip  cimrilik  yapacak  olursak,  bu  bereket  kaybolur ve  günün  birinde  her  şeyimizi  yitirmiş   oluruz ”  (s.20-21).

 

Dünya  İşleri  Doğaüstü  Güçlere  Emanet

 Koca Dev ile  Peri  Kızı’nda,  doğa  yasaları  ve bilimsel   gerçeklere  aykırı  düşünceler işlenmektedir. Doğaüstü  güçlerin  yaşam  üzerindeki  ‘etkilerinin’  olağanüstü abartıldığı  masalda,   güzelleşmek  için ‘iyilik  büyüsü’  peşinde koşan  ‘çirkin  dev’in, ‘peri kızı’ndan  dinlediği  öğütler    şöyle  ifade ediliyor:  “Her şeyden önce  Allah’ın yarattığı hiçbir  varlık  çirkin değildir.  (…)  Zaten  Allah da  insanın  suratına  değil, kalbine  bakar.” (s. 32).   Peri kızının  öğüdüne  uyan  dev   yoluna  devam ederken, arıların  yardım  talebini  yerine  getirir. Doğal  olarak arıların ‘hayır’ duasını da  alır: “Allah  senden razı olsun  dev  kardeş,  sen olmasan  biz  ne  yapardık?”  (s.36).  Zambakların  duasını da  alan dev,    küçük peri kızına  hak  verir: “Küçük  dev  olsaydım, bunların  hiçbirini  beceremezdim. Demek ki  Allah’ın  yarattığı  hiçbir  vücut  anlamsız  değil.” (s.41). 

 

Ormana Bırakılan Kız’da,  duayla  çözümlendiği  öne  sürülen  sorunlara  bir  yenisi  daha eklenir: Nazlı’ya  âşık olan  ‘yanık’ Kerem’in,  “Yüce Tanrı  bana  iki güçlü kol vermiş.  Çalışıp  kazanmasını bilirim.”   sözü üzerine,   yaşlı  kadın,  ormanda  kaybolan Nazlı’yı  bulabilmesi  için  Tanrı’ya  dua eder (s.60).

  

BAYRAM  ŞENLİĞİ

Üzeyir Gündüz’ün (2003),  Millî  Eğitim  Bakanlığı    tarafından  basımı  gerçekleştirilen    diğer  kitabı    Bayram  Şenliği adını   taşıyor. Bu  kitabın  ilk  basımı  2003 yılında  MEB  tarafından  yapılmış.  79  sayfa  ve  on  bir  öyküden  oluşan  kitapla,  çocuklara  ilginç  mesajlar  verilmektedir.  Bayram  Şenliği,  yazarın Türkçe 6  ders  kitabındaki  (Yıldırım,  2001: 61)  özgeçmişinde  de  yer almaktadır.

 

Kırık  Nota   Nazar  Boncuğu 

Bayram Şenliği’nde,  kadınlara   geleneksel  rol  biçilmekte  ve dinsel  yaşam  konusunda  örtük  mesajlar  verilmektedir. Bayram  sabahı   anne, hala  ve  nine  evde  çeşitli  hazırlıklar  yapar.  Dede  ve  enişte  bayram  namazı  için  camiye  gider: “Dedemle  eniştem, camiden döner  dönmez  bayramlaşma  faslı  başladı.” (s. 12).

 

Anne  Müjde  adlı  öyküde,  bilimsel  temelden  yoksun   düşünceler  işlenmiştir.    Karnesinde  ‘geçer’i   olan  öğrenci,  annesinin  tepkisinin  nazardan  kaynaklandığını  düşünür:  “Anladım,  nazar  olmasın  diye söylüyorsun.   Ama  benim  boynumda  nazarlığım var.”  (s.  21).

 

 Dedemin Pili  başlığını taşıyan  öyküde,  çocuklara  dedelerinin  ömürlerini  nasıl  uzatabilecekleri  konusunda ilgi  çekici  bir  düşünce  sunulmaktadır.        Halasının   getirdiği  oyuncak  treninin pili  biten  çocuk,  dedesinin  ‘pili’nin   bitmemesi    için,  nemli  gözlerini  ve  ıslak  kirpiklerini  göğe  kaldırarak  dua  eder:  “Allah’ım, trenimin   pili  bitti  görüyorsun. Ne  olur  dedemin  pili  bitmesin  e  mi?”  (s.  30).

 

Sahtekâra İlahî Ceza

 Şirin Osman’la  Dikkulak’ta,    toplumsal  sorunların   çözümünde dikkatler doğaüstü  güçlere  çekilmekte,  yüksek fiyata  mal satanların   ancak    ilahî  bir  kuvvetle  cezalandırılabileceği  düşüncesi  savunulmaktadır.  Oysa  çocuk  kitaplarının  konuları  çocuğun  güncel  hayatı  ile    doğrudan  ilgili  olmalı  ve  gerçeğe   uygun  düşmelidir (Aytaş  ve  Yalçın, 2002: 32). 

 

 Şirin Osman,    babasından  habersiz  yeni  ayakkabı  almak  için    meyveleri  pazarda  pahalıya  satmak  isteyince,  kasırga  çıkar  ve  eşeği  ile  birlikte  bütün  meyveleri   sürükleyip  götürür. Akşam  eve  dönünce,  babasının  öğüdüyle  karşılaşır:  “Sen  sahtekârlıkla  para  kazanıp, yeni ayakkabılar  almayı  düşünürken, eskilerini  bile  kaybettin.  Yüce  Allah  hiçbir  sahtekâra  fırsat  vermez. Bu kasırgada   canını  kurtardığına  şükret.”  (s. 42).

 

Sahtekârlığın  ancak  ilahî  bir  kuvvetle  cezalandırılabileceği düşüncesi,  bugünkü   devlet  yapımızla  çelişmektedir. Yasalarımıza  göre    sahtekârlık  suçtur.  Yargı  organlarını  ilgilendiren  konuların ilahî  kuvvetlere  havale  edilmesi,  din  ve dünya işlerini  birbirinden ayıran cumhuriyetin  laiklik    ilkesine aykırıdır.

 

Şeytan  da  Sahnede

 Dört  Kardeşe Dört Balta’da,  şeytan,    kötü  fikirlerin  kaynağı  olarak  sunulmaktadır.    Mükremin Efendi;   Hâlim,  Selim, Kerim  ve  Şirin  adlı  oğullarına, yol  güvenliği   için  birer  balta  vererek  şehre  gönderir. Şirin  dışındaki  kardeşlerin  hepsi  baltalarını   ya  satar  ya  da  başka  bir  amaç  için  kullanır. Kerim,  baltasıyla   leylek  avlamaya  kalkışınca, balta  paramparça olur:  “Şeytan,   Kerim’in   aklına  kötü  bir fikir  soktu.  (…)  Allah’ın  işi  bu  ya, olan  yine  Kerim’e olmuştu.” (s. 48).  Şirin,    babasının arkadaşı  Nalbant Mustafa  Çavuşu ormanda     bulunca, “Bak   Allah’ın  şu  işine,  diye haykırdı.” (s. 50).

 

 Balıkçı  Memiş  adlı  öyküde,   balık  yakalama  eylemi  bile  dinsel  örtüyle  sunulmaktadır: “Bir sabah, ezanla  birlikte  uyandılar. … Babası, Memiş’e  öğütler  vermeye  başladı: ‘Bak oğlum’,  dedi, ‘(…) Yüce  Rabb’imizin  adını anmadan, tekneye  adımını  atmayacaksın. Oltanı  suya salarken,   her  seferinde  besmele  çekeceksin.’ Memiş,  ‘ (…)  Ya  Allah, bismillah!’  diye  bağırdı.”  (51).

 

Cehennem  Ateşi, Eşkıyayı Dizginliyor

 

Cumhuriyetin  ilk  yıllarında laik   eğitim  konusunda  önemli  adımlar  atılmış, ders  kitaplarında doğanın  ve  canlıların  oluşumu  bilimsel  olarak  açıklanmıştır. 1931’den 1941 yılına  kadar  liselerde okutulan Tarih ders  kitaplarında İslâmiyet’in  tarihsel-sosyolojik  gelişmelerin  ışığında değerlendirilmesi (Anonim, 2005: 89,90,91), Kemalist yönetimin  resmî  tarih  tezi  olarak  kabul  edilen  ve  Atatürk’ün  el  yazıları  ile  yazdırdıklarının yer  aldığı  Türk  Tarihinin  Ana Hatları’nda   (Anonim a, 1999: 28, 35)  evrenin ve insanın  oluşumunun bilimsel  olarak  açıklanması,   Cumhuriyet Devriminin özellikle  1930’lu  yıllarda  orta çağa  karşı  ödünsüz   bir  çizgi  izlediğini  göstermektedir.

 

Cumhuriyet  eğitiminin  kuruluş  döneminin  en  güçlü  Millî  Eğitim  Bakanı  olarak kabul  edilen   İsmail  Safa (Özler),    1920’li  yıllarda  açıkladığı  “maarif  misakı”nda  şunları dile  getiriyor:  “Toplum  hayatında  dünya  ve ahiret  cezaları korkusundan  doğan  ahlâk  yerine,  hürriyet ve barış  içindeki  gerçek  ahlâk  ve  erdemleri  hâkim  kılmak.”  (Ergün, 1982: 23). Günümüz MEB  kitaplarında  çocuklar ahiret  korkusuyla  eğitilmektedir. 

 

Yörük Beyi ile  Eşkıya  adlı öyküde,  çocuklar  cehennem  korkusuyla  tanıştırılıyor.  Öyküde  insana  ‘hiç’lik  duygusunun kazandırılmaya  çalışılması,  gelişim  basamağının  ilk  evresindeki  çocukların  kişilik    oluşumuna  zarar  verebilir. Çocuğa  kesin,  tartışılmayan,  mutlak  hakikatler  vermek,  gerçeğin  tek  ve  bir  olduğu  gibi   öznel  yaklaşımlar  takınmak;   çocuğun  yaratıcı ve eleştirel  gücünü  kırabilir (Güleryüz,  2002: 40). Aytaş ve  Yalçın’a  (2002: 31) göre,  yazar,  çocukları kendi  düşünceleri  ve  bakış açıları  doğrultusunda  yönlendirecek  ve çocukların  ruh  dünyalarına  olumsuz etki  yapacak  konuların  seçilmemesi   konusunda özenli  davranmalıdır.  

 

Kervanıyla  birlikte  Halep’e  giden  Yörük beyinin   obasına eşkıya baskın  düzenleyince, kadın ve  çocuklar  dua  eder:  “Allah’ım,  ne olur  beyimizi  bir  an  önce  gönder.” (s.  60).  Bey, obasına geri  döndüğünde  eşkıya  başıyla  karşılaşır  ve  nasihatlerde bulunur: “İyi  dinle  oğlum. (…) Bu  dünyada  şanı  yüce  olan  Allah’tan başka, her şey  bir ‘hiç’tir. Sen de, ben  de bir  hiçiz.  Her şeye  karşın, bu  hiçlik  içerisinde   öbür  dünyaya  götürebilecek   iyiliklerimiz olmalı.  Yiğit (…) din  kardeşiyle  omuz omuza  verip düşmana  karşı  savaşır.  Şehit olur,  ünü  kalır. Arkasından dua  edilir. Allah’ın  cennetine girer.  Gerçi  Allah’ın  cehennemi  de  haktır. Ama  ben  senin  gibi  bir  yiğidi  cehennem  ateşine   lâyık  görmüyorum.” (s. 64).  Bu  sözler üzerine  eşkıya  onurlu  bir  yiğit olarak  cennete  girmek  istediğini  ifade eder.

 

 Öyküde, ağırlıklı  olarak,  çocuklarda   yaşama  sevincini ortadan  kaldıran  düşünceler işlenmiştir. Cehennem  ateşi  vb.  gizemli  korkular,  çocuklarda  karamsarlığa   ve  yaşamın  gereksizliği düşüncesine  yol  açabilir. Okuyucuda  kadercilik,  çaresizlik  vb. duyguları  besleyen  öykü,  özellikle  ilköğretim  çağı  çocuklarında çeşitli psikolojik  sorunların  oluşmasına  neden  olabilir.

 

Halamın Umresi’nde  de  okuyucuya  ilginç  mesajlar verilmektedir:

 

   -Halamla  eniştem  yine mi  hacca gidiyorlar  baba?

 

  -Hayır, bu  seferki  umre.

 

-Umre  ne  demek?

 

-Kâbe’yi  hac  mevsiminin  dışında  ziyaret  etmeye  umre  denir  (s. 72).

   

Baba,   Oğlunun  Yanında   Sigara  İçiyor

 Bayram  Şenliği’nde kullanılan  resimlerin  tamama  yakını  standartlara uygun  olarak hazırlanmamıştır.  Kitabın  görsel  tasarımının  başarılı olduğunu  söylemek  zordur. Örneğin resimlerde çocukların  ilgisini  çekecek renkler  yerine tek  tonlu  soluk  renkler yeğlenmiştir. Oysa  çocuk  kitaplarındaki resimlerde canlı  renklerin  kullanılması gerekmektedir.  Resimlerdeki  tiplemeler  çocukların  hoşuna  gidecek  niteliklere  sahip  değildir.  Figürlerdeki  ifadelere yeterince dikkat  edilmeyen  kitapta,  çocuklar sevimsiz  birer  yetişkin  olarak  resmedilmiş,  45.  sayfada  ise  çocuklardan  birinin  ‘kalçası’  önde  olacak  biçimde çizilmiştir.  Resimlerde  iletişim  biçimine  dikkat  edilmediği  ve    resimlerdeki  kişilerin  görünüşlerinin  hedeflenen   gruba  uygun  olmadığı  gözlenmektedir.    Elde sigara  oğluyla  konuşan  babanın  resmedilmesi,   çocuklara  sigara   vb.  kötü  alışkanlıklar  kazandırmada  olumsuz  bir  model  olarak değerlendirilmektedir  (s.66).

 

Ders Kitapları ve Üzeyir Gündüz

Üzeyir  Gündüz’ün  eserlerine  MEB  tarafından  onaylanmış  ders  kitaplarında  da  yer  verilmiştir.     İlköğretim  7.  sınıf   Türkçe  ders  kitabında  (Yıldırım, 2001:  144) yer alan  Yeni  Çantalar da  Eskir  başlıklı  anı  Üzeyir  Gündüz’ün  imzasını  taşımaktadır: “Allah  sizi  inandırsın!  Babama  yalvara  yakara  aldırdığım  o güzelim  çanta, gerçek  anlamda  paçavraya  dönmüştü”. Gündüz’ün diğer eserlerine  Güzel  Konuşma  ve  Yazma 1 (Özcan  vd.,  2001: 17), Türkçe  6 (Yıldırım, 2001 a: 59),  Türkçe  5  (Gören  vd., 2005:  20) ders  kitaplarında  da  rastlanmaktadır.

 

Sonuç ve Öneriler

Ø  Cimrinin  Kedileri   ile  Bayram  Şenliği,  okuyucuda  kadercilik,  umutsuzluk,  yaşamın gereksizliği  vb.  duyguların  oluşmasına  yol  açabilecek  içerikte  hazırlanmıştır.

 

Ø  Sözü edilen  kitaplarda  çocuklara  olumsuz  niteliklere (kendisini  savunmaktan  aciz,  zorluklara  karşı  mücadele  yeteneğinden  yoksun vb.)  sahip modeller örnek  olarak  sunulmaktadır.

 

Ø  Kitapların  hazırlanmasında   bilimsel    kaygılarla  hareket  edilmemiştir. 

 

Ø  MEB,  çocuk  yayınlarını  bilimsel ve  edebî yönden  inceleyecek  özel  bir  uzmanlar kurulu  oluşturmalıdır. Söz konusu kurul, MEB’in  yayımladığı  çocuk  kitaplarını  geriye  dönük  taramalıdır.  

 

Ø  Kitaplar,    çocukların  kolay etkilenme  özellikleri   dikkate  alınarak,    edebî  ve  bilimsel   yönden   yeniden değerlendirilmeli, bilim dışı ve edebî değer taşımayan ögelerden arındırılmalıdır.

 

Ø  Yayınlarda  kadercilik, umutsuzluk,  çaresizlik  vb.  duygular  işlenmemeli,  çocuklara sorunlarla  başa  çıkabilme  duygusunun  kazandırılması  amaçlanmalıdır.

 

Ø  Söz konusu   kitapların  kapağında,  hangi  yaş  grubu  için  uygun   görüldüğü  belirtilmelidir.

 

Ø  Kitapları  inceleyen  ve    yayımına  karar  veren  yetkililerin  adı  künyede  yer  almalıdır.

 

Ø  Çocuk  kitaplarının görsel  tasarımında   alanında uzman   kişiler  görevlendirilmeli, resimlerde  canlı  renkler kullanılmalıdır.

 

Ø  Resimlerde  olumsuz  modellerden  (sigara, alkol  kullanma vb.)   kaçınılmalıdır

  

(*) Huriye Pak İlköğretim Okulu Derince/KOCAELİ

 

  Kaynakça

Anonim. (2005). Tarih 2  Kemalist  Eğitimin  Tarih  Dersleri (1931-1941).  İstanbul: Kaynak  Yayınları.

Anonim a. (1999).  Türk  Tarihinin Ana  Hatları(Kemalist  yönetimin  resmî  tarih  tezi).  İstanbul: Kaynak  Yayınları.

Aytaş, Gıyasettin; Yalçın, Alemdar. (2002). Çocuk  Edebiyatı.  Ankara: Akçağ  Yayınları.

Demiray,  Kemal. (1963).  Türkçe  Çocuk  Edebiyatı.  İstanbul: Millî  Eğitim  Basımevi.

Ergün, Mustafa. (1982).   Atatürk  Devri  Türk  Eğitimi. Ankara: Ankara  Üniversitesi  Dil  ve  Tarih-Coğrafya  Fakültesi Yayınları,  Yayın  Nu:  325.

Gökşen, Enver Naci. (1975). Örnekleriyle  Çocuk  Edebiyatımız.  İstanbul: Hikmet-Dava-Çağ  Yayınları.

Gören, Nalân;  Yener, Zuhal;  İldeniz, Aysun;   Aksal, Hulus Sıtkı;  Arıöz, Nuray. (2005). İlköğretim  Türkçe  5  Ders  Kitabı.   İstanbul:  MEB  Devlet  Kitapları Müdürlüğü.

Gündüz, Üzeyir. (2003). Bayram Şenliği.  Ankara: 4. Akşam Sanat Okulu Matbaası,  Millî   Eğitim  Bakanlığı Yayınları: 2393, Bilim  ve  Kültür Eserleri:  604 (Çocuk  Edebiyatı).

Gündüz, Üzeyir. (2004). Cimri’nin Kedileri.  İstanbul: Millî   Eğitim  Bakanlığı Yayınları. Yayın Nu:  2789, Bilim  ve  Kültür Eserleri: 758 (Çocuk  Kitapları).

Güleryüz,  Hasan. (2002). Yaratıcı  Çocuk Edebiyatı.  Ankara:  Pegem  A  Yayınları.

Kaynardağ,  Arslan (1985). Eğitim  ve  Yayın  (Ramazan  Gökalp  Arkın’la  Söyleşi).  Arkın  Kitabevi.

Okay,  Cüneyd. (2002). Meşrutiyet   Dönemi   Çocuk  Edebiyatı.  Medyatek, 1. Baskı.

Özcan, Yusuf; Olçum, Yurdagül; Demirel, Fikret;  Gönenç, Ferdi. (2001). İlköğretim  Seçmeli  Güzel  Konuşma  ve  Yazma  Ders Kitabı.  İstanbul:  Millî Eğitim  Basımevi.

Şimşek, Dr.  Tacettin. (2002). Çocuk  Edebiyatı. Ankara: Rengarenk  Yayınları

Tanpınar, Ahmet Hamdi. (2004). Saatleri  Ayarlama  Enstitüsü.  İstanbul: Dergâh  Yayınları.

Yavuzer, Prof. Dr.  Haluk. (1992).  Çocuk Psikolojisi.  İstanbul: Remzi   Kitabevi.

Yıldırım, Veysi. (2001). İlköğretim  Türkçe   Ders Kitabı 7.  Ankara:  Özgün  Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.

Yıldırım, Veysi. (2001 a).  İlköğretim Türkçe  Ders  Kitabı 6.  Ankara: Elit  Yayıncılık.

 

  

 

 

 

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    PÜLÜMÜR AKDİK KÖYÜNDEN ÖĞRETMENİMİZ HIDIR CANPOLAT’I UĞURLUYORUZ: TOPLUMCU ÖĞRETMEN KUŞAĞINA VEDA

    • Aralık 16, 2024
    • 34 views
    PÜLÜMÜR AKDİK KÖYÜNDEN  ÖĞRETMENİMİZ HIDIR CANPOLAT’I UĞURLUYORUZ: TOPLUMCU ÖĞRETMEN KUŞAĞINA VEDA

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDEN SARAY FIRAT: ZORLUKLARLA MÜCADELEYLE GEÇEN KOCA BİR ÖMÜR

    • Aralık 7, 2024
    • 42 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜNDEN  SARAY FIRAT: ZORLUKLARLA MÜCADELEYLE GEÇEN KOCA BİR ÖMÜR

    PÜLÜMÜR KIRMIZIKÖPRÜ ÇAĞILE VE DEMİRE YAYLALARINDAN ESİNTİLER

    • Aralık 4, 2024
    • 22 views
    PÜLÜMÜR KIRMIZIKÖPRÜ ÇAĞILE VE DEMİRE YAYLALARINDAN ESİNTİLER

    TERCAN ESENEVLER KÖYÜNDEN ACILI BABA İMAM DÜZ,  TERCAN KÖKPINAR ORTAOKULU  ÖĞRENCİSİ 12 YAŞINDAKİ OĞLU ALİ KAMİL DÜZ İÇİN ADALET ARAYIŞINDA

    • Aralık 1, 2024
    • 49 views
    TERCAN ESENEVLER KÖYÜNDEN ACILI BABA İMAM DÜZ,  TERCAN KÖKPINAR ORTAOKULU  ÖĞRENCİSİ 12 YAŞINDAKİ OĞLU ALİ KAMİL DÜZ İÇİN ADALET ARAYIŞINDA

    CUMHURİYETİN EĞİTİM  SAVAŞÇISI NAZIM MUTLU, “EĞİTİMİMİZİN KARŞI DEVRİMLE SINAVI”YLA  EMPERYALİZM VE İŞ BİRLİKÇİLERİNE MEYDAN OKUYOR

    • Kasım 28, 2024
    • 38 views
    CUMHURİYETİN EĞİTİM  SAVAŞÇISI NAZIM MUTLU, “EĞİTİMİMİZİN KARŞI DEVRİMLE SINAVI”YLA  EMPERYALİZM VE İŞ BİRLİKÇİLERİNE MEYDAN OKUYOR

    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI

    • Kasım 19, 2024
    • 33 views
    PÜLÜMÜR MEZRA KÖYÜ PİŞİ DERESİ  KIYISINDA ULU BİR CEVİZ  AĞACI