Fatma Yazıcı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) 1979 yılı mezunu. SBF’yi iyi dereceyle bitiren Yazıcı, kaymakamlığa geçişin ilk durağı olarak nitelendirilen maiyet memurluğu sınavı için İçişleri Bakanlığına başvurur. İçişleri Bakanlığı koltuğunda Adalet Partisi’nden Mustafa Gülcügil (1917-2008) oturmakta. Yazıcı, kaymakam olmak ister. Başvurusu, “Kadın olduğu ve ata binemeyeceği” gerekçesiyle reddedilir (Hürriyet, 16.05. 1980).
Fatma Yazıcı, mevzuatı tarar, ilgililere, ‘maiyet memurluğu’nda erkek olma şartının aranmadığını anlatır. Bununla da yetinmez, ata binebileceğini kanıtlamak için harekete geçer. Gazetecileri çağırır, onların huzurunda ata biner. Ne var ki SBF’nin zeki öğrencisinin tüm çabaları sonuçsuz kalır.
Sistem, Yazıcı’nın kaymakamlığına izin vermez!
Funda Kocabıyık, 1972 doğumlu. Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu. Eğitim Fakültesinden mezun olmadığı hâlde 1995’te öğretmenliğe atanır. Ortaöğretim kurumlarında Felsefe öğretmenliği yapar. Kocabıyık, 2005 yılından itibaren hızla yükselir. Millî Eğitim Bakanlığında hızla yükselen Funda Kocabıyık, 27 Ekim 2018 tarihinde, öğretmenlikle ilişkilendirilemeyecek bir göreve atanır:
Valilik!
Türkiye, 27 Ekim 2018’de Uşak’a kadın bir vali atandığı için sevinir.
Funda Hanım, koronavirüs salgınına karşı alınan önlemlere uyulup uyulmadığını denetlemek amacıyla, 31 Mart’ta, İsmet Paşa Caddesi’ne çıkar. Bej rengi paltosu, hakim yaka pembe ceketi ve sağ elde taşıdığı pahalı bir cep telefonuyla dikkat çeker.
Koronavirüs salgınıyla ilgili denetime çıkan Vali maske takmaz. Vali, yanındaki görevlilerle yan yana yürürken ‘sosyal mesafe’ kuralını akla getirmez.
İsmet Paşa Caddesi’ndeki bazı Uşaklılar banka kuyruğunda oldukça samimi pozlar verir. Birkaç dakikalık kuyruk, çoğu emekli vatandaşa, ‘izolasyon’u unutturmuştur. Vali’nin unuttuğu ‘sosyal mesafe’ kuralı, vatandaşların da aklına gelmez. Uşaklıların salgına ‘kayıtsızlığı’ Vali’yi öfkelendirir. Vali’nin jest ve mimiklerine öfke hâkim olur. Birçok vatandaş, İsmet Paşa Caddesi’ndeki bu şık hanımefendinin davranışlarına anlam veremez. Caddede vatandaşlara bağıran Funda Kocabıyık salgından korunma dersi verir:
“ Sosyal mesafeyi ayarlayın! Düzelt! Herkes! Hadi!”
Vali Funda Kocabıyık‘ın, tepkiler üzerine yaptığı açıklama, dil ve yazım yanlışları bir yana, öz eleştiriden oldukça uzak görünüyor. Açıklamada, özürden çok, ‘avam’a salgınla ilgili ‘ders’ veriliyor. Davranışın yanlışlığı kabul edilmiyor. Resmî açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
Vatandaşlarımızı kıracak her türlü davranıştan edep ederim. Dün yaşanan hadiseyle ilgili yanlış anlaşılmış olmak beni üzer, böyle bir yanlış algı var ise, kusurumuz affola.”
Arapça kökenli edep sözcüğünü yanlış kullanan Vali, ‘yanlış algı var ise, kusurumuz affola’ diyor. Yanlış yaptığım için üzgünüm, özür diliyorum, demek yerine, koşul öne sürüyor.
Funda Hanım’ın davranışı, akla, 80’li yıllarda Erzincan’da bastonuyla korku salan bir Paşa’yı getiriyor. Paşa, Ordu Caddesi üzerindeki Doruk Pasajı, Metinler Pasajı vd. iş merkezlerinin önünden geçerken küçük esnaf korkudan kayıplara karışırmış. Neden mi? Paşa, iş yerinin önü kirli olan esnafa dayak attırırmış!
Halka yabancılaşma duygusu, öfke ve nefreti de beraberinde getirir. Yeni nesil bürokratlarımızın şaşkınlık yaratan tutum ve davranışları halka yabancılaşma duygusunun doğal bir sonucu.
Uşak Valisi Funda Kocabıyık’ın sokaktan ekranlara yansıyan öfke dili, köylüye takla attıran sabık ‘nazır’ın davranışından daha masum sayılabilir mi? Bu davranış, kamu yönetimindeki temel sorunun ‘cinsiyet’ olmadığını da göstermiş oldu. Sistem, SBF’li Fatma Yazıcı’ya kaymakamlığı çok görmüştü. Başarılı SBF’liyi ‘maiyet memurluğu’ sınavına kabul etmeyen sistem, Fen Edebiyat çıkışlı Funda Kocabıyık’ın valiliğine itiraz etmedi. Hızla yükselen bürokratın devlet vakarıyla örtüşmeyen dili, kamu yönetimindeki temel sorunun ‘cinsiyet’ kaynaklı olmadığını gözler önüne serdi.
Karşı karşıya kaldığımız zorluklar, Türkiye’yi, kamu yönetiminden ‘fiyaka’yı tasfiyeye mecbur ediyor. Gelişmeler, ‘fiyaka’ya düşkün yöneticilik döneminde sona gelindiğinin ipuçlarını veriyor. Büyük sorunlar, çözüm üretme yeteneği olanları sahaya davet ediyor. Yetenek ve birikimler sahada test ediliyor artık. Uşak İsmet Paşa Caddesi’nden Türkiye’ye yayılan öfke dili, ‘saha’da ‘fiyaka’ya yer olmadığını hepimize öğretmiş oluyor.
(Yalova, 3 Nisan 2020)