Sayın Prof. Dr. Ali Haydar Demirel,
Bu mektup, Kırmızıköprü’de 1985 yılında görev yapan sevgili doktorumuz Prof. Dr. Ali Haydar Demirel’e 2007 yılında yazılmış, ancak ulaştırılamamıştır. Prof. Dr. Demirel, ardında iz bırakan fedakâr doktorlarımızdandır. Onun tutum ve davranışları biz gençlere örnek olmuştur. Ali Haydar Demirel, köylülerin gönlünde taht kuran, paraya pula önem vermeyen, bilimsel çalışmayı yaşamının temel ilkesi hâline getiren saygın bilim insanlarımızdan biridir. Biz Kırmızıköprülüler, doğa ve spor tutkunu, mesleğine âşık,, klasik ve caz müzik hayranı Prof. Dr. Ali Haydar Demirel’le, dün olduğu gibi, bugün de övünüyoruz….
Sayın Hocam,
Bunca yıl aradan sonra adınızı duymak bile heyecan verici…
Kırmızıköprü’de bana klasik müziği sevdiren genç doktor olarak belleğimde hep canlı kaldınız. Kırmızıköprülüler çalışkan, fedakâr ve en önemlisi, birikimli doktorlarıyla ne kadar övünseler de azdır.
Kırmızıköprü, sizden bir süre sonra doktorsuz kaldı. Bir gece vakti rahatsızlanan hastalar sizinle özdeşleşen sağlık ocağına değil, ilçeye ya da ile götürülüyor artık.
En kötüsü, hiç kimse görev yapmak istemiyor burada…
Doğal gazımız, sinemamız, tiyatromuz, ışıklı caddelerimiz yok ne de olsa… Yol boyunca uzanan kahvehanelerimizden sadece biri duruyor, sıcak çayların yudumlandığı, hoş sohbetlerin edildiği…
Kar yine yağıyor Kırmızıköprü’ye, iklim yine aynı…
Köylerde her ilkbaharda çiçekler yine açıyor.
Şimdi sonbahar ve sarı yapraklar savruluyor.
Işığı sönen evlerde çocuk çığlığı duyulmuyor artık. Bacalar tütmüyor.
Gökyüzüne kanat çırpan kartallardan eser yok.
Bu Kırmızıköprü, genç doktorun bana Vivaldi’yi, Albeniz’i, Ravel’i sevdirdiği Kırmızıköprü değil artık.
Şimdi Kırmızıköprü’nün vadilerinde genç bir doktorun hatıraları yankılanmaktadır…
Candan sevgi ve saygılarımla…
02.10.2007
Hüseyin Canerik