Ülkemizde tanımlanması güç kötülüklere tanık olur; hoyratlık, şiddet ve magandalığın sayısız örneklerine rastlarız. Yüzümüzü kızartan akıl almaz olayların yükünü taşıyamadığımız zamanlar olmuştur. Hayvanlara yönelik şiddet de bunlardan biridir. Sokak hayvanlarına eziyet eden, katleden insan görünümlü bazı yaratıkların eylemi, koca bir ülkeyi umutsuzluğa sürükler. Kedi-köpekleri zehirleyen ya da sakat bırakanlar, ülkenin geleceğine duyulan güveni sarsar. Hayvan katilleriyle aynı mahalleyi, sokağı ya da apartmanı paylaşmak, aynı havayı solumak duyarlı insanların katlanamayacağı bir durumdur. Medyanın, yüz kızartıcı olayları pazarlama tekniğine ne demeli peki? Tecavüz, cinayet, hoyratlık, magandalık çürümüş sistem medyasının temel besin kaynağıdır. Sistem medyasının acı/utanç verici olayları pazarlama tekniği, olayların etki alanını genişletmektedir. Olayların işlenme biçiminin, özendirici olduğu söylenebilir. Rezillik, izlenme oranıyla paraleldir. Rezaletin boyutu ile izlenme oranı arasındaki ilişki şaşırtıcıdır. Sistem medyasının, Türkiye’yi bir kötülükler ülkesi olarak tanıtma çabası, sorgulanmaya muhtaçtır. Türkiye eğer kötülüklere tamamen teslim olmuş insanların ülkesi hâline gelmişse, yapılacak bir şey kalmamış demektir. O zaman bu ülkede okumanın, çalışmanın, yaşamanın ne anlam var? Ülkemizde bazı işlerin yolunda gitmediği doğrudur. Öfke, gerginlik, çatışma, tahammülsüzlük, hoyratlık, şiddet vb. davranışlar ciddi sorunlardandır. Bu olumsuzluklara karşın hâlâ ayakta kalan, direnen bir yanımız olduğunu kabul etmeliyiz. Sözgelimi her insanımızın hayvanlara eziyet ettiğini söyleyebilir miyiz? Sokak hayvanlarını besleyen, yaralarını saran, onlara kucak açan insanlara, TV ekranlarının niçin cimri davrandığını hiç düşündük mü? Ekranlarını utanca açan TV’lerimiz, bazı güzellikleri niçin görmek istemez?
Bu fotoğraflar, Körfez ve Derince’nin farklı yerlerinde çekildi. Sokakta, durakta, iş merkezinin kapısında şekerleme yapan köpeklere dokunan yok! Yenikent Venüs İş Merkezinin kapısında uykuya dalan köpeği rahatsız etmek istemeyen yurttaşların duyarlılığı, birçoğumuzu şaşırtıyor. Mert Ayakkabı Salonunun önünde özgürce dinlenen köpek, yanı başında sohbet eden esnafı rahatsız etmiyor. Sanıldığı kadar kötü ve hoyrat değilmişiz meğer.
Tütünçiftlik merkezde araç bekleyen yolculardan bir kısmı, sabah kahvaltısını köpeklerle paylaşıyor. Bir sürücünün, arabasının gölgesinde öğle uykusuna dalan köpeği uyandırmamak için gösterdiği özene tanık olmak ne güzel… Körfez ve Derince’de sayıları belki yüzü bulan köpeklere karşı toplumun gösterdiği duyarlılık, akşam ekranlardan evimize yayılan o umut kırıcı görüntülerin bizim gerçeğimiz olmadığını gösteriyor. Kentin değişik noktalarında şekerleme yapan köpekler, Türkiye’yi ayakta tutan güzel değerlerin öyle kolay yıkılamayacağına olan inancı besliyor. Şekerleme hakkını özgürce kullanan köpekler, insancıl damarımızı besleyen tarihsel birikimimize duyulan güveni yine haklı çıkarıyor.
(Dilovası, 26 Haziran 2019)