Millî Eğitim Bakanlığı (MEB)nca 2017-2018 eğitim ve öğretim yılında ortaokul öğrencilerine dağıtılan Türkçe Öğrenci Çalışma Kitabı’nda yer alan bir karikatür ortalığı karıştırdı. 6. Sınıf Türkçe Öğrenci Çalışma Kitabı’nın 13. sayfasındaki bir karikatür, sorumluları harekete geçirdi ve kitabın ilgili sayfası ile Öğretmen Kılavuz Kitabı’ndaki 31. sayfanın imha edilmesi istendi. MEB’in kitap imhasına ilişkin kararının uygulandığı ve söz konusu kitabın, eksik sayfayla öğrencilere dağıtılacağı öğrenildi. Karikatürde, buzulların üzerinde yüzen bir kutup ayısının, boğulma tehlikesi geçirenlerin yardım çağrısına ‘müstehcen’ bir pençe hareketiyle karşılık verdiği görülüyor.

Başak Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Talim ve Terbiye Kurulunun (TTK) 10.02.2017 tarih ve 7 sayılı kararıyla 2017- 2018 öğretim yılından itibaren 5 yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir. 

Bu Kitaplar Nasıl Yayımlanabiliyor?

14-16 Kasım 2005 tarihinde Erciyes Üniversitesinde düzenlenen, Yeni İlköğretim Programlarını Değerlendirme Sempozyumu’na, ders kitabı yazarları ile TTK yetkilileri de katılmıştı. O yıl MEB’in yayımladığı Sosyal Bilgiler ders kitapları, skandallarla doluydu. Kitapları Öğretmen Dünyası için incelemiştim. Kitapları bilgi yanlışları ve diğer kusurlardan dolayı ‘ayıplı mal’ olarak nitelendirmiştim. İncelediğim kitaplardan birini de yanıma almıştım. Çay ve kahve arasında yanıma gelen biri kendisini Sosyal Bilgiler kitabı yazarı N. K olarak tanıttı ve savunmaya geçti:

“Benim ailemde de şehit var. Ben de vatanseverim.”

Genç yazar, o günün koşullarında Türkiye’ye ‘posta koyma’nın öyle pek de kolay olmadığını biliyordu. Benden, incelediğim kitaplarla ilgili notları istedi, vermedim. Öğretmen Dünyası’nda yayımlandığında okuyabileceğini söyledim.

Sempozyum, 2004 yılında büyük reklam kampanyalarıyla duyurulan İlköğretim Programlarını Geliştirme Toplantılarının ardından yapılıyordu. Sempozyumda, 4 Mayıs 2004’te, Başkent Öğretmenevinde gerçekleştirilen toplantıya Alman Friedrich Ebert Vakfı ile Soros’un Açık Toplum Enstitüsünün katıldığını açıkladım. Sunumdan, TTK’ya cemaat kontenjanından girdiği düşünülen yöneticiler çok rahatsız oldu ve kürsüye çıkarak bana cevap yetiştirmeye çalıştılar. Bugün onların bir kısmının MEB’den temizlendiğini görüyoruz.

Ders kitaplarındaki skandallarla karşılaştırıldığında, kutup ayısının ayıplanan hareketinin hafif kaldığını söylemek, abartı sayılmaz. 1921 Anayasasının metinlerini 1982 Anayasasının metinleri olarak tanıtmak, küreselleşmeye hayranlık, dil ve yazım yanlışlarında ısrar etmek, Atatürk ve Türk Milletini tırpanlamak, mantık hataları, bilime aykırılıklar vb. örnekler, bugün kitapların imha sürecini anlamak bakımından öğreticidir.

http://www.huseyincanerik.com/index.php/72-sosyal-bilgiler-4-ders-kitaplari

http://www.huseyincanerik.com/index.php/67-turkiye-cumhuriyeti-inkilap-tarihi-kitabi

http://www.huseyincanerik.com/index.php/38-cocuk-kitaplarinda-nelere-dikkat-edilmeli

MEB’deki yetişmiş insan gücünün sudan gerekçelerle sistem dışına sürülmesiyle, bir karikatürü bile okuma yeterliğine sahip olmayan ‘uzman’ların önü açılmıştır. TTK’nın özerk yapısının fiilen sona erdirilmesi, aklı ve bilimi dışlayan uygulamalar, nitelikli insan kaynaklarının heba edilmesi vb. olgular kavranmadan, kitapların imha gerekçelerinin anlaşılması mümkün görünmüyor.

 Ne Yapılmalı?

Millî Eğitim Bakanlığının, onay verdiği ve okullara ücretsiz dağıttığı bir ders kitabını imha etmesi, Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir uygulamadır. Bu olayın sorumluluğunun karikatürcü Selçuk Erdem ya da Başak Yayınları’na yüklenmesi, MEB üst düzey yöneticilerini sorumluluktan kurtaramaz.

Sorumluluğu, kitabı inceleyen ‘panelist’lere yükleyip sıyrılma olanağı da bulunmuyor. Çünkü ders kitaplarını inceleyen öğretmenler, yetkililer tarafından belirlenmektedir. Bu bağlamda, TTK’dan kovulan yüzlerce deneyimli öğretmenin yerine yapılan atamaların sorgulanması gerektiği ortadadır.  Olayın sorumlusu, TTK  Başkanı Alpaslan Durmuş’tur.   Onurlu bir yöneticiden beklenen, skandalın sorumluluğunu üstlenerek istifa etmesidir.   

Selçuk Erdem’in açıklamasından, karikatürün izinsiz kullanıldığını öğreniyoruz. Bir ders kitabında kullanılan görsel için izin alınmaması, süreci özetliyor. Bu uygulama da ders kitaplarının hazırlık ve inceleme sürecinin kâğıt üzerinde yapıldığını gösteriyor.

Çocuk Yayınları ‘Facia’!

MEB’in yayımladığı ders kitaplarında karşılaşılan sorunların, edebî nitelik taşıması gereken çocuk kitaplarında fazlasıyla yaşandığı biliniyor. MEB çocuk kitaplarının, ‘facia’ olarak nitelendirilmesi için eleştirmenlerde yeterli kanıt bulunmaktadır.

Kısa sürede yapılması gereken, MEB’in yayımladığı edebî eserleri gözden geçirmek ve bilim dışı olanları ayıklamaktır. Edebî niteliği tartışmalı, akıl ve mantıkla çelişen, dil ve yazım yönünden kusurlu kitapların yayımından vazgeçilmesinin,  MEB’in öncelikli görevlerinden biri olduğu değerlendirilmektedir.

Sonuç

Kitap sayfalarının imhasında gösterilen özen inceleme sürecinde gösterilmiş olsaydı bu acı verici olay gündeme gelmezdi. Bu olayın, öğretim programlarını millî içerikten arındırma süreciyle eş zamanlı olarak kamuoyuna yansıması, alarmdır. MEB, çığlık atmaktadır. MEB’in karanlık odalarından yükselen çığlık, öğretmenleri, velileri, öğrencileri kısacası Türk Milletini göreve çağırmaktadır. En önemli millî kurumlarımızdan biri olan MEB,  boğulmaktan kurtulmak için âdeta çırpınmaktadır.

Türk Milleti, MEB’in yardım çığlığına kulaklarını tıkayamaz!

Öğretim programlarından ve ders kitaplarından Atatürk’ü ve Türk Milletini tasfiye girişimi, kutup ayısı gerçeğiyle bozguna uğramıştır. Bu tablo, makam odalarını hayvanat bahçesine çeviren üst düzey yöneticilerin uzun süre görev başında tutulamayacağının da en önemli kanıtlarından biridir.

MEB’i kurtarmak için öncelikle basılı eserlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle,  ders kitaplarının yanı sıra çocuk kitaplarına büyüteç tutulması, yaşamsal öneme sahiptir. MEB Yayımlar Dairesinin özellikle son on yılda yayımladığı bütün kitaplar süzgeçten geçirilmelidir. Kalitesiz ‘eser’leri yayımlayanlar hakkında yasal işlem yürütülmelidir.

Kutup ayısı, MEB’i yıkıma uğratma çabalarının yenilgisini simgelemektedir. Yüzme bilmeyen yıkım ekibi,  o soğuk sularda çırpınmaktadır. Kutup ayısı, Türkiye’yi felakete sürükleme sürecinin piyonlarına elini uzatmayarak onları serin sularda kaderleriyle baş başa bırakmaktadır.  Kaderlerini Türkiye düşmanlarıyla birleştirenleri o soğuk sulardan kurtaracak bir  kutup ayısı yeryüzüne gelmeyecektir.   

Türkiye, eğitimdeki çürümeye karşı ayağa kalkmaya mahkûmdur!

Kutup ayısı,  çürümeye karşı gelişen toplumsal duyarlılığın itici gücüdür. 

(Körfez, 11.09.2017)