Devrim Akkılıç, 14 Nisan’da, genç yaşta aramızdan ayrıldı.
Geride hüzün, acı ve keder kaldı.
Yüreğe işleyen acı bir de…
Erken ölümler kahredicidir.
Azrail’in, insan ömründen ‘çalması’, alışılması güç acılardandır.
Evlat acısından beteri var mı?
Zamansız ölüm, geride gözü yaşlı anne ve baba bıraktı.
Yürekte kardeş acısı…
Erken ölüm, geride kalanlardan çalınmış ömürdür.
Annesi Senem Akkılıç ve babası Düzgün Akkılıç’ın kararan dünyasını, ancak evlat acısı çekenler anlayabilir.
Hiçbir anne ve baba, çocuğunun ölümüne tanık olmak istemez.
Büyüklerimizin birçoğu, gün doğarken, yönünü Güneş’e dönerek şu duayı yapar:
“Allah’ım bize evlat acısı verme…”
Devrim, gözü yaşlı anne ve babanın unutamayacağı derin bir acının adıdır şimdi.
Devrim’in dayısı Dursun Ali Yaman, “Dilim varmıyor söylemeye, elim varmıyor yazmaya, sözün tükendiği yerdeyim. Canım yeğenim Devrim’i kaybetmenin acısını yaşıyorum. Genç ve kocaman bir yüreği yitirmek insanın zoruna gidiyor, acıyı daha da artırıyor. Devrim babam, arkadaşım, yeğenim…” diyerek akıtıyor gözyaşlarını.
Dursun Ali’nin gözlerinden süzülen yaşlarla ıslanıyor satırlar.
Devrim, dedesi, babaannesi, amcası ve diğer yakınlarının ebedî uykuda olduğu Pülümür Mezra Köyü Mezarlığında yatıyor şimdi.
Onu sevgiyle, özlemle anıyor, gözü yaşlı anne ve babasının, kardeşlerinin ve yakınlarının acısını yürekten paylaşıyoruz…