Hemen her yaştan işçiler… İşçi aileleri… Bebekler, çocuklar, ergenlik çağında delikanlılar… Genç kızlar… Aralarında ellisine merdiven dayamış olanlar da var. Henüz anne karnında, olup bitenlerden habersiz, gözlerini açmak için sabırsızlananlar da… Kırklı ellili yaşları yirmisinde yaşayanlar… Okul yüzü görmeyen çocuklar… Tamamı sosyal güvenceden yoksun anneler, babalar, delikanlılar, genç kızlar ve çocuklar…
Mardin Mazıdağı’ndan Erzincan Girlevik köyüne gelmişler. Girlevik tarlalarında odun kömürü üretiyorlar. Çadırlarda barınıyorlar. Nisan ayından bu yana çadırlarda yaşıyorlar. Eylül ya da Ekim ayına kadar çalışmaları bekleniyor.
Yılın yarıdan fazlasını elektriksiz, susuz çadırlarda geçiriyorlar.
Yıllık kazançları aile başına ortalama 30 bin lira! Girlevik’e beş aile gelmiş. Aileler ortalama 8 kişiden oluşuyor. Her aileden beş-altı dolayında yetişkin çalışıyor. Altı işçinin beş aylık kazancı, 30 bin TL! Bir kişi ayda bin lira, beş ayda 5 bin lira para kazanabiliyor!
Piyasa fiyatı 10 TL ve üstü olan mangal kömürünün kilosunu 2 buçuk liraya satıyorlar.
Çoluk çocuk, kadın erkek demeden işe koyuluyorlar. Mazıdağlı işçilerin odun kömürü deneyimi 3 ile 14 yıl arasında değişiyor. Elektrikleri yok. Yiyeceklerini saklama olanağından yoksunlar. Erzincan Ovası’na yayılan dumandan en çok onlar etkileniyor. Girlevik, Kalecik, Çağlayan ve Karatuş’u nefessiz bırakan kömür dumanın yaratabileceği sağlık sorunlarından habersiz görünüyorlar. Erkekler maske kullanmıyor. Kadınlar, yazmalarını maske yerine kullanıyor. Hindilerini de yanlarında getirmişler. Yakın zamanda iki hindi kayıplara karışmış!
Bütün ‘suç’ tilkide!
Kendilerine yaşamı dar eden tilkilerden habersiz, bütün gün ter döküyorlar.
Av. Avni Aksu’nun tarlalarında beş aile odun kömürü üretiyor. Toplam 40 kişiden oluşan aile bireylerinin 14’ü çocuk. Üç aylık Yusuf ve ablası Rojin de onlardan biri. Mavi metal beşiğinde sallanan Yusuf… Beşiğin üst kısmı sarıya boyanmış. Mavi renk yer yer silinmiş. Üç aylık bebek, ablası Rojin’in utangaç ve ürkek bakışlarından habersiz, uykuya dalıyor. Nurgül, yirmili yaşlarda, üç çocuk annesi. Nurgül Hanım, kirlenmiş dünyaya fazla gelen temiz yüreğinden süzülen ninniyle bebeğini uyutuyor. Yanı başında yükselen dumanı unutmuş görünüyor.
Erzincan Girlevik köyünden duman yükseliyor.
Kömür tozu işçilerin rengini bile değiştirmiş. Kansermiş, hastalıkmış, ölümmüş… Hiçbir şey umurlarında değil. Bir ekmeğe muhtaç edilenlerin öncelikleri farklı olur. Sofraya ekmek, peynir, zeytin gerek. Yusuf’un, Rojin’in anne ve babası için kömür tozunun lafı mı olur. Bir anne ya da baba, çocuğu için, uçurumları yol eder.
Nisan ayından bu yana aralıksız yakılan meşe odunundan yükselen duman Girlevik, Çağlayan, Kalecik ve Karatuş’un soluğunu kesiyor. Özellikle akşam saatlerinde kapı pencere aralığından içeri sızan duman, yaşamı çekilmez hâle getiriyor.
Yusuf, Mardin Mazıdağı’ndan, anne karnında düşmüş yola. Gözlerini dumanlı Girlevik’te dünyaya açmış. Anne karnında solumuş zehirli havayı. Nurgül, bebeğini zehirden korumak için çadırın kapı ve pencerelerini sımsıkı kapamış.
Çadırın önündeki kuzinede ateş yanıyor. Alüminyum güğüm ve kazanda su kaynıyor. Yerde kapağı kapalı alüminyum bir tencere duruyor. Söğüt dalına plastik mavi leğen, pembe sırt çantası ve poşet asılmış. Kuzineye yakın bir yere üç adet mavi su bidonu konmuş. Girlevik köylüleri, içme suyunu Mardin Mazıdağlı işçilerle paylaşmış. Köyün içme suyundan, çadırın yakınına kadar su getirilmiş.
Bulaşıklar dışarıda, tezgâh olarak kullanılan masa üzerinde yıkanıyor. Bulaşık tezgâhlarını kendileri yapmış. Masanın üzerinde sarı bir bulaşık sepeti, plastik kova ve kasalar yer alıyor. Kap kacak, söğüt dalı üzerindeki rafa dizilmiş. İpe serilen çamaşırlar, işçilerin erken saatte mesaiye başladığını gösteriyor.
Erzincan’a yarım saat uzaklıktaki Girlevik köyünde yılın yarısını duman soluyarak geçiren Mazıdağlı işçilerin çocukları okul yüzü görmemiş. Uzaktan eğitim, bilgisayar, internet, yüz yüze eğitim, defter, kalem, kitap, boya onlar için bir şey ifade etmiyor. Gösterişli reklamlar eşliğinde pazarlanan tablet ve internet onların semtine bile uğramamış. Anne ve babalar sosyal güvenceden yoksun. Anneler çamaşırı elde yıkıyor. İlkel koşullarda banyo yapmak bile olanaksız.
Bir ülkede, zorunlu tüketim nesnesi olmayan mangal kömürü için işçilerin zehirlenmesine göz yumulması, kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet’in getirildiği noktaya işaret ediyor. Türkiye, önceliği insan ve doğa olan sisteme âdeta mahkûm. Yusuf’u, Rojin’i, Emine’yi, Nurgül’ü, Elif’i, Şahin’i, Medine’yi, Mahsun’u odun kömürü zehrinden kurtaracak, insanca koşullar sağlayacak sistem…
Mardin Mazıdağlı işçilere veda ederken, gözlerimiz kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet’i arıyor!
(Erzincan Girlevik köyü, 24 Temmuz 2021)