Öğretmen Dünyası, bundan böyle her ay bir temsilcisini okurlarına tanıtacak. Dergimizin yayın yaşamına başladığı yıldan itibaren çalışmalarımıza güç veren, 22 numaralı abonemiz, yazarımız ve 15 yıllık temsilcimiz Bilal Dilber’i okurlarımıza kısaca tanıtmaya çalışacağız.
Bilal Dilber, 1949 yılında Sürmene’de doğdu. İlk ve ortaokul öğrenimini Araklı’da tamamladı. Trabzon Erkek Öğretmen Okulunda gündüzlü olarak okudu. 1977-1978 yılında Kayseri Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Ankara Eğitim Fakültesi Eğitim Yönetimi Teftiş ve Planlama bölümünü kazanmasına karşın, terör yüzünden okula devam edemedi.
Öğretmenlik yaşamına 30 Eylül 1969’da Araklı’da başlayan Bilal Dilber, sağlık sorunları yüzünden 1995’te emekliye ayrıldı.
Öğretmen Okulu Yılları
Dilber, öğretmen okulunda aldığı eğitimle ilgili olarak şunları söylüyor: “Son sınıfta haftanın bir günü uygulama okullarında staj yapardık. Köy okulunda staj süremiz ise iki aydı. Öğretmen okulunda en zor dersler resim ve müzik dersleriydi. Son sınıfta Yücel Elmas, müzik öğretmenimizdi.”
Öğretmenler kendi aralarında anlaşarak, bitirme sınavlarında herkese hakkı olan notun verilmesini kararlaştırırlar. Bu karara sadece Yücel Elmas uyar ve Dilber müzik dersinden bütünlemeye kalır. Öğretmen, bütünleme sınavı sırasında bu durumu açıklayarak kendisinden özür diler.
Öğretmen okullarında verilen eğitimin başarılı olduğunu dile getiren Dilber, o yıllarda tanıdıkları İ. Ethem Başaran, Talip Apaydın, M. Rauf İnan’ın yeni kuşaklar tarafından yeterince tanınmadığını düşünüyor. 1968 İlkokul Programını derslerde nasıl tartıştıklarını şu sözlerle ifade ediyor:
“Biz ’68 Programını didik didik ettik. Bizim o zaman yaptığımız tartışmalar şimdi yok. O günkü eğitim bugün yok.”
Her Zaman Örgütlü
Meslek yaşamına TÖS üyesi olarak adım atar, emekli oluncaya kadar öğretmen hareketinin içinde yer alır. Emekli oluncaya değin Eğitim-Sen üyesi olan Bilal Dilber, henüz iki aylık öğretmenken, 12 Aralık boykotuna katılır. 12 Eylül’de kapatılıncaya kadar TÖB-DER üyeliği devam eder. Arkadaşlarıyla birlikte Eğitim-İş Araklı Temsilciliği’nin oluşumunda görev alır.
TÖS’ün, mesleki gelişimine etkisini şöyle anlatıyor:
“TÖS’te her cumartesi günü bir tartışma yapılırdı. Biz de konulara hazırlık yapardık. Okuma alışkanlığımı örgütlü olmaya borçluyum.”
Öğrencilerine Danışmadan Karar Almaz
Bilal Dilber, meslek yaşamında, en bunalımlı dönemlerden başarıyla çıkmasını öğrencilerine borçlu olduğunu belirtir:
“Öğretmenlik yaşamımda en barışık olduğum kişiler öğrencilerim, velilerim ve öğretmen arkadaşlarım olmuştur. En bunalımlı dönemlerimizde öğrenci-veliler-öğretmen arkadaşlarım teselli kaynağım olmuştur. Her kararımı öğrencilerimle almış, velilerime bildirmişimdir. Bu nedenle çocukları çok ‘şımarttığım’ idareciler tarafından söylenirdi.”
Yöneticiler Başarısını Görmezlikten Gelir
Ulusal eğitime yaşamını adayan birçok eğitimcimiz, gerici kadroların hüküm sürdüğü ülkemizde adeta yok sayılmıştır. Birçok önemli başarıya imza atan, mesleki inceleme ve araştırmalar yapan, alanında önemli eserler veren eğitimcilerimize yönelik bu tutum uzun bir geçmişe sahiptir.
Bilal Dilber’in, eğitimle ilgili yüze yakın araştırması yayımlanmıştır. Fakat meslek yaşamı boyunca hiçbir yönetici inceleme ve araştırmalarını dikkate almaz, görmezlikten gelir. Hatta bazı çalışmaları görevli olduğu okulun yöneticileri tarafından engellenmek istenir. Dayakla ilgili bir araştırması da bunlardan biridir. Söz konusu dosyada öğrencilerden birinin, “Evde anne-baba, okulda öğretmen ve yöneticiler döver; bakanın eli yetişse, o da döver.” sözlerine de yer verir. Araştırma Öğretmen Dünyası’nda yayımlanınca, okul müdürü öğrencileri çağırır ve öğretmenle yüzleştirmeye çalışır!
Okul müdürü, Bilal Dilber’i basına demeç vermenin yasak olduğu konusunda uyarır! Bilimsel bir araştırmayla demeci birbirinden ayırt edemeyen müdüre anında cevap verir:
“Öğrencilere ödül vereceğinize, uyarıyorsunuz.”
Sağlıkla ilgili sorunlarının artması üzerine sınıf okutma konusunda zorlanır. Görevli olduğu İstanbul Gaziosmanpaşa Yunus Emre İlköğretim Okulunda müdür yardımcılığı kadrosu açığı doğar, başvuruda bulunur. Değerlendirme formunda en yüksek puana sahip olduğu hâlde atanmaz, yerine yedi yıllık bir öğretmen atanır. Atanmama gerekçesi müdür tarafından şöyle ifade edilir: “Kadrolarımla uyum içinde çalışmak istiyorum.”
Öğretmen Dünyası Okulu
Bilal Dilber, Öğretmen Dünyası’nın kuruluş sürecini sahiplenir, katkı sunar. Derginin çıkacağı haberi üzerine heyecanlanır: “Yaşadığımız dönemde, 12 Eylül’den dolayı, iki kişinin yan yana yürümesi bile tehlikeli olarak görülüyordu. Öğretmenlerde dağınıklık vardı; kahvelere dağıldılar, oyun masalarında zamanlarını tükettiler. ‘12 Eylül koşullarında dergi çıkar mı?’ diyen solcu arkadaşlarımız vardı, ama biz dergiyi sahiplendik. Derginin 22 numaralı abonesiydim, yakın arkadaşlarımı abone yaptım. Öğretmen Dünyası benim için okul oldu. Dergiye 1990 yılında resmen temsilci oldum. Dergi, hiçbir zaman elimden düşmeyen bir kılavuz oldu; çantamda, okuldaki masamda. Dergi okudukça, insan farklılaşıyor, değişiyor. Nereye otursam, dergi de yanımda olurdu. Dergiyi tanıtır, çevremdeki insanları sağlayabilecekleri katkı konusunda bilgilendirirdim. Araklı’da çay ocaklarının önünde oturur, sohbet eder, dergi okurduk. Adresim bu çay ocaklarıydı. Dergi benim için okuldu. Bu okulun öğrencisi olduğum için mutluyum.”
Mesleki bir sorunla karşılaştığında, Öğretmen Dünyası’na başvurur: “Tıkandığım anda önümü açtı. Öğretmeni pedagojik yönden geliştiren bir dergidir. Meslekî formasyon kazandırmada, öğrencilerimi tanıma ve eksikliklerimi gidermede bana kılavuzluk yaptı.”
Öğretmen Dünyası’nın verdiği şükran plaketinin kendisine yaşamının en mutlu anını yaşattığını söyleyen, ulusal eğitim mücadelemizin çalışkan ve alçakgönüllü dava adamı Bilal Dilber; ulusal, halkçı, lâik ve bilimsel eğitim mücadelesiyle anıtlaşmıştır. Türkiye, ulusal eğitime yaşamını adamış, gösterişten uzak bu dava adamıyla ne kadar övünse de azdır. Öğretmen Dünyası’nın çeyrek asırlık yürüyüşünün sırrını kavramak isteyenler için, şimdi hastane koridorlarında sıra bekleyen bu anıt en değerli kaynaktır.
Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Haziran 2006 tarihli 318. sayısında yayımlanmıştır.