SOSYAL BİLGİLER 5 ÖĞRETMEN KILAVUZ, DERS VE ÖĞRENCİ ÇALIŞMA KİTAPLARI (*)
MEB Sosyal Bilgiler 5 öğretmen kılavuz, ders ve öğrenci çalışma kitapları, ders kitaplarının taşıması gereken özellikler ve Cumhuriyetin temel nitelikleri ölçüt alınarak taranmıştır. Söz konusu ölçütlere aykırı noktaların irdelendiği bu yazıda, bir tür Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimi manifestosu niteliği taşıyan eski Sosyal Bilgiler ders kitaplarından neden vazgeçildiği sorusuna da yanıt aranmaktadır. Cümle sonlarında verilen sayfa numaraları, kitap adı belirtilmemişse, öğretmen kılavuz kitabına (Karagöz vd., 2005) aittir. Kitaplardan yapılan alıntılarda, dil ve yazım yanlışları ‘aynen’ korunmuştur.
İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 öğretmen kılavuz (Karagöz vd, 2005), ders (Karagöz vd., 2005 a) ve öğrenci çalışma (Karagöz vd., 2005 b) kitapları, Talim Terbiye Kurulunun (TTK) 18.07.2005 gün ve 283 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilmiştir. Öğretmen kılavuz 14 bin, ders ve öğrenci çalışma kitapları ise toplam 804 bin adet basılmıştır. 2006 yılında 930 bin adet basılan, editörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Cengiz Dönmez, Dr. Bahri Ata ve Dr. Ahmet Sait Candan’ın yaptığı kitaplar, dil uzmanları Müjde Kanıbir ile Abdurrahman Öz tarafından incelenmiştir.
MEB Sosyal Bilgiler öğretmen kılavuz, ders ve öğrenci çalışma kitaplarının tamamı okullara ücretsiz olarak gönderilmiştir. Bu kitapların niçin hazırlandığı konusuna, kılavuz kitabın 228. sayfasındaki Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri Projesi’nin amaçları arasında yer alan şu sözlerle açıklık getirilmektedir: “…dünyaya ve global değerlere açık nesillerin yetiştirilmesi.” Sözü edilen ‘global’ değerlerin emperyalist yayılmacılığın aracı olduğu artık herkes tarafından biliniyor. Yeni kitapların, global değerlere açık nesillerin yetiştirilmesi amacıyla hazırlandığı, yazarları tarafından da böylece dile getirilmiş oluyor.
Âşık Veysel’in Hastalığı Devam Ediyor!
İlköğretim 5. sınıf öğrencilerine, 1973’te yitirdiğimiz halk ozanı Âşık Veysel’in hâlâ hasta olduğu bilgisi veriliyor! Dil ve yazıma özen gösterilmeyen kılavuz kitapta, Âşık Veysel’le ilgili olarak şu bilgi veriliyor: “Bugün Veysel hasta iken eşi onu altı aylık kızı ile yalnız bıraktı.” (Karagöz vd. 2006: 73). İfadeden, ozanın yaşadığı ve hastalığının devam ettiği anlaşılmaktadır! (Eşi tarafından terk edildiği bilgisi, eğitici bir nitelik taşımamaktadır.)
Koyun, ‘Evrim’le Manda Oluyor!
Kılavuz kitaplar, ders ve çalışma kitapları esas alınarak hazırlanır. Öğretmen kılavuz kitaplarında ders ve öğrenci çalışma kitaplarının sayfa örneklerine yer verilir. Kılavuzda yer alan sayfa örnekleriyle ders ve çalışma kitapları arasında tutarlılık olmaması gerekir. Ne var ki bu kurala yeni kitaplarda uyulmamıştır. Örneğin ders kitabında “Ankara’yı Neden Başkent Yaptım?” başlığıyla yayımlanan anının altında “Muzaffer Erendil, İlginç Olaylar ve Anekdotlarla Atatürk, s. 62.” bilgisi yer almaktadır (Karagöz vd. 2006 a: 175). Söz konusu anının kaynakçası kılavuzda farklı yazılmıştır: “Anekdotlarla Atatürk, E. Tümgeneral Muzaffer Erendil” (Karagöz vd., 2006: 229). Ders kitabından aynen alınması gereken sayfa değiştirilmiştir. İlginç olan, kaynakçanın kılavuz ve ders kitabında yanlış yazılmasıdır.
Çalışma kitabıyla kılavuz kitapta da benzer bir çelişkiye rastlanmaktadır. Öğrenci çalışma kitabında, Türkiye’de hayvan dağılımını gösteren bir grafikte, koyun oranı yüzde 72.9 olarak belirtilmektedir (Karagöz vd. 2006 b: 84). Aynı grafik öğretmen kılavuz kitabında da yer almaktadır. Fakat kılavuza göre ülkemizdeki manda oranı yüzde 72.9’dur (Karagöz vd. 2006: 156).
Karaborsacılık Özendiriliyor
Ders kitabı, 5. sınıf öğrencisini karaborsayla tanıştırıyor! Kitaptaki ifadelerden, karaborsanın normal bir ekonomik faaliyet olduğu sonucu çıkarılıyor. Kitapta bir gazete kupürüne yer verilmiş: “Şeb-i Arus biletleri karaborsaya düştü” (s. 41). Ders kitabındaki bu haber, kılavuzdaki açıklamalarla da destekleniyor: “Biletler neden karaborsaya düşmüş olabilir?” (s. 63). Sorudan da anlaşılacağı gibi, karaborsacılık sorgulanmıyor, biletlerin karaborsaya neden düştüğü konusuna açıklık getiriliyor. Kitabın yazarları, Şeb-i Arus törenlerine gösterilen ilgiye dikkat çekmek için yasaların suç saydığı karaborsacılığı ‘sevimli’ bir ‘ticarî’ faaliyet biçiminde sunuyor.
Vahdettin’e ‘Tolerans’ Gösteriliyor
5. sınıf ders kitabının 50. ve 51. sayfalarında Türk İnkılâbı ve Atatürk anlatılmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk ve arkadaşlarının başarılarına değinildikten sonra Vahdettin’den şöyle söz edilmektedir: “İstanbul’da bulunan padişahın Kurtuluş Savaşına desteği olmuyordu.” Vahdettin’le ilgili ilginç düşüncelerden biri de öğretmen kılavuzundadır: “Saltanatın kaldırılmasından sonra, 17 Kasım 1922’de Sultan Vahdettin İstanbul’dan ayrılıp, İngiltere’ye sığınmıştır.” (s. 72).
Vahdettin, Kurtuluş Savaşı’na destek olmuyordu, ama fazlasıyla ‘köstek’ olduğu da bir gerçek. Kitaptaki satırlar düşmanla işbirliği yapan, Kurtuluş Savaşı’nı bastırmak için gerici ayaklanmaları örgütleyen, Mustafa Kemal hakkında ölüm fermanı hazırlatan Vahdettin’le ilgili gerçeklerin perdelenmesine hizmet etmektedir.
Sosyal Bilgiler kitabında, Atatürk’ün sahtekâr olarak nitelendirdiği (Atay, 2005: 128) Vahdettin’in, işgalci İngiltere’ye kaçması bile sıradan bir olay olarak geçiştirilmektedir. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta Vahdettin’le ilgili olarak şunları söyler: “Padişahlık ve Halifelik makamında bulunan Vahdettin, soysuzlaşmış, yalnız kendisini ve tahtını güvenceye bağlayabilmek düşü arkasında alçakça yollar araştırmakta.”
Vahdettin’le ilgili bilgilerin yer aldığı sayfada, “Saltanatın kaldırılmasından sonra halifelik makamı görevine devam etti. Bu durum ülke yönetiminde ikililik oluşturuyordu.” Makamın sözlük anlamı mevkidir (TDK, 1998: 1490). Ders kitabında, halifelik makamına özne işlevi yüklenmiş ve “halifelik görevine devam etmiştir.”
Bir yanlış da ikililik sözcüğünde yapılmıştır. Bu sözcüğün ikilik biçiminde olması gerekmektedir. Söz konusu sayfada yanlış bir ifadeye daha rastlanmaktadır: “…Bu anayasada, 1921 anayasası aynen kabul edilip, ‘Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.’ hükmü eklenmiştir.” Anlatım bozukluğunu gidermek “anayasaya” sözcüğü edilip ulacından sonra eklenmelidir. Tümcenin doğrusu şöyle olmalıdır: “…Bu anayasada, 1921 anayasası aynen kabul edilip anayasaya, ‘Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.’ hükmü eklenmiştir.”
Kapadokya Hristiyanlıkla Özdeşleştiriliyor
Satırbaşından başlaması gereken bir cümle şöyle ifade edilmiştir: “İnanç turizmi bakımından oldukça önemlidir. Bölgede çok sayıda kilise vardır. Bu kiliselerin içinde bulunan freskler, hristiyanlar açısından oldukça önemlidir.” (s. 60). İkinci paragrafta bölgeden söz edilmediği için, inanç turizmi bakımından hangi bölgenin önemli olduğu anlaşılamamaktadır. Diğer bir önemli nokta da, Kapadokya bölgesinin âdeta Hristiyanlıkla özdeşleştirilmesidir. Cümlede geçen hristiyanlar sözcüğünün ilk harfi, yazım kurallarına aykırı olarak, küçük harfle yazılmıştır. Oysa din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını anlatan sözler büyük harfle başlar (TDK, 2004: 23). Paragrafta, oldukça önemlidir ifadesi iki kez kullanılmıştır. Aynı sayfada parantez içinde belirtilen kayak merkezlerinin sonuna nokta konulmamıştır.
Kapadokya’yı Hristiyanlıkla özdeşleştiren anlayış, Müslümanlığı da unutmamış: “Allah öğretmenlerinden razı olsun” (s. 121).
Mantı Tarifine Gerek Var mı?
“Adım Adım Türkiye” ünitesinde Kapadokya’nın Hristiyanlar için önemine işaret edildikten sonra mantı tarifi yapılmıştır (s. 68). Ünitelerden vatan, millet, Atatürk adları çıkarılınca, sayfalar yemek tarifine açılmıştır. Kitapta höşmerim ve tantuni tarifine de yer verilmiştir (s. 66). Vatandaşlık aktarımının en önemli araçlarından biri olan Sosyal Bilgilerde yemek tarifinin yapılması gereksizdir. Ders kitaplarını sevimli yapmanın başka yöntemleri bulunamaz mı? Benzer bir örneğe 4. sınıf Sosyal Bilgiler kitabında da rastlanıyor. Söz konusu kitapta, pişmaniye tarifi yapılıyor (Tekerek vd. 2005: 131).
Özel Kütüphaneler?
Ders kitaplarında kamu bilincinin zayıflatılması için başvurulan yöntemlerden biri de, kamu hizmetlerine değinilirken, özel sektörden de mutlaka söz edilmesidir. Öğretmen kılavuz kitabında verilen bir örnek benzer niteliktedir: “İllerde İl Halk Kütüphanesi ve özel kütüphaneler bulunur.” (s. 158). Türkiye’de ‘özel’ kütüphane kavramının öğretmen kılavuzuyla gündeme getirilmesinin kamu bilincini tahrip etmekten başka işe yaramayacağı açıktır. (Kaç ilde ‘özel’ kütüphane bulunduğu, bunlardan yararlanma koşullarının ne olduğu, 70 milyonluk bir ülkede ‘özel’ kütüphaneciliğin çözüm olup olamayacağı da ayrı bir sorundur.)
Farkılıklara Vurgu
Sosyal Bilgiler 5 ders ve öğretmen kılavuz kitaplarında, kültürel farklılıklara, toplumu ayrıştırma işlevi yüklenmiştir
“Merve Nerede Yaşıyor? 6.5 milyar insanla birlikte dünyada. 4 milyar insanla birlikte Asya ve Avrupa kıt’alarında. 12 milyon insanla birlikte İç Anadolu Bölgesi’nde. 4 milyon insanımızla birlikte başkentimiz Ankara’da. Siz nerede yaşıyorsunuz? Siz de Merve ile aynı ülkede yaşıyorsunuz. Ancak farklı bir bölge, kent ya da semtte yaşıyor olabilirsiniz. … Ama yaşadığınız yerin doğal ve beşerî özellikleri sizi her alanda etkiler.
Örneğin;
Hangi dili öğreneceğinize,
Hangi okula gideceğinize,
Okulda neler öğreneceğinize etki eder.” (s. 96-97).
Farklılıkların öne çıkarıldığı kitapta, Hacivat ve Karagöz’e bile bütünleştirici değil, ayrıştırıcı rol biçilmiştir: “Karagöz ve Hacivat Oyunlarının Tiplemeleri: Laz, Bolulu, Kayserili, Kürt, Kastamonulu, Arnavut, Acem, Rum, Ermeni, Yahudi.” (Karagöz vd., 2006: 72).
Öğrencinin yaşadığı bölge, hangi okula gideceğine nasıl etki edebilir? Zorunlu öğrenim çağındaki öğrenci, nerede yaşarsa yaşasın, bir ilköğretim okuluna gider. Kitapta verilen okul, eğitim ve dil örneğiyle, ülkemizde bugün mevcut olmayan bir sistem savunulmaktadır. Ders kitabıyla, üstü kapalı bir biçimde de olsa, yeni azınlık ve tarikat okulları gündeme getirilmektedir.
Kitabı hazırlayanlar, bölgesel farklılığı, okulda nelerin öğrenileceği konusunda belirleyici öge olarak görmektedirler. Bu düşünceden, Sosyal Bilgiler ünitelerinin yöre koşulları (iklim, üretim vb.) dikkate alınarak esnek işlenmesi sonucunun çıkarılması mümkün değildir. O hâlde bu cümleyle ne anlatılmaktadır? Türkiye’deki bütün okullarda aynı program uygulandığına göre, okullarda öğretilecek konuların bölgelere göre değiştiği iddiası ne anlama gelmektedir? Bizim eğitim programımızda öğrenciye nelerin öğretileceği tek tek belirtilmektedir. Türkçe, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler, Matematik, Yabancı Dil, Müzik, Görsel Sanatlar, Beden Eğitimi, Trafik ve İlk Yardım vb. derslerin programı önceden belirlenir ve bütün okullarda uygulanır. Türkiye’deki bütün okullar bu programı uygulamak zorundadır. Bu da, hangi bölge olursa olsun, okullarda eğitim-öğretim etkinliklerinin bütünlük içinde yürütülmesini sağlar. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, Öğretim Birliği Yasası’nın uygulandığı devlet okullarında yetiştirilir. Okullarda nelerin öğretileceği konusu ilk ve ortaöğretim programlarında madde madde sıralanmıştır.
Sosyal Bilgiler 5 ders ve öğretmen kılavuz kitaplarında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek temel niteliklerine, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda belirtilen Türk Millî Eğitiminin genel amaçlarına ve Anayasaya aykırı bir eğitim modeli savunulmaktadır.
Ders kitabıyla, bugün mevcut olmayan bir eğitim ve devlet düzeninin düşünsel temelleri atılmaktadır.
Atatürk İlkeleri Yanlış Öğretiliyor
Özelleştirmeci ve Türkiye’yi ‘pazarlamak’la meşgul bir anlayış, Atatürk ilkelerini doğru öğretebilir mi? Kitabın sayfalarına bakarak bu soruya olumlu bir yanıt vermek zor: “Özel sermaye yeteri kadar yatırım yapamadığı için çoğu yatırımları devletin yapmak zorunda kaldığı, bunun da devletçilik ilkesiyle ilişkilendirildiği vurgulanır. Ülkede yabancıların kurduğu şirketler birer ikişer satın alınarak millî ekonomik ilkesi uygulanmaya başlandı.” (s. 78). Devletçilikle ilgili benzer görüşler 81. sayfada şöyle dile getirilmiştir: “Cumhuriyetin ilk yıllarında özel sermayenin yetersiz olması, yapılacak yatırımları devletin yapmasını zorunlu kılmıştır. Özel sermayenin güçlenmesiyle birlikte devlet yatırımları özel sektöre bırakmaya başlanmıştır.”
Yukarıdaki metinde millî ekonomi ilkesi yerine yanlışlıkla millî ekonomik ilkesi kullanılmıştır. Bu ‘teknik’ bir hata olarak kabul edilebilir, ama devletçilikle ilgili görüşlerin hata çerçevesinde değerlendirilmesi olanaksızdır. Çünkü ortada bir tahrifat söz konusudur. Türkiye, o yıllarda devletçi ekonomi modelini özellikle tercih etmiştir. Bu olgu, kitapta sıradan bir durum olarak sunulmuştur. Devletçilik ilkesi, Türkiye ekonomisinin, dünyanın 1929’da yaşadığı büyük buhrandan etkilenmeden gelişmesini sağlayan bir modeldir. 1937 yılında Anayasaya giren Atatürk’ün 6 ilkesinden biri de devletçiliktir.
Üniteyle İlgisi Olmayan Açıklamala
“Ürettiklerimiz” ünitesinde “Bir Ekonomik Faaliyet” adıyla işlenen konuyla ilgili açıklamalardan biri de şöyledir: “Öğrencilere bildikleri İngilizce kelimelerden Türkçe’de de kullanılan kelimeler olup olmadığını sorarak dil-kültür ilişkisi ile ilgili kısı bir görüş alışverişinde bulunabilirsiniz.” (s. 130). Açıklamaların yer aldığı sayfa tarımsal üretime ayrılmıştır. Ağırlıklı olarak hayvancılığa yer verilen sayfanın hemen altındaki açıklamalarda, Türkçede kullanılan İngilizce sözcüklerle konu arasında nasıl bir bağ kurulduğu anlaşılamamaktadır. (Türkçeyi kuşatan İngilizce sözcüklerin dil-kültür ilişkisi çerçevesinde açıklanması da ayrı bir tartışma konusudur.)
“Derse Hazırlık” bölümünde, öğretmene, derse nasıl hazırlanacağı ve başlanacağı hakkında bilgiler verilmektedir: “(Derse) Haydi düşünelim sorusu ile başlanabilir.” (s. 108, 132, 134, 206, 210, 216, 254, 258). Ders kitabında “Haydi Düşünelim” kutucuğunda çeşitli sorulara yer verilirken, öğretmen kılavuz kitabında haydi düşünelim ifadesi başlı başına bir soru cümlesi hâline getirilmiştir. Kılavuza göre, “Haydi düşünelim sorusu ile ilgili bir araştırma istenebilir.” (s. 258). Düşünelim ‘sorusu’na başka bir örnekte de rastlanmaktadır: “Neden bu işlerin yapılması için bir iş bölümü yapıldığı konusunda kısaca düşünmelerini sorabilirsiniz.” (s. 214). İfadedeki anlatım bozukluğu, düşünmelerini sorabilirsiniz ‘sorusu’ ile tamamlanmıştır.
5. sınıf öğrencileri, Mehmet Âkif Ersoy’un Safahat adlı eserini okuyup anlayabilir mi? Ders kitabına göre, evet. Sosyal Bilgiler öğretmen kılavuzunda, derse hazırlık konularından biri de Safahat’in sınıfa getirilmesidir (s. 218). Millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un adı geçen eseri, ilköğretim 5. sınıf düzeyinin üzerindedir.
Kılavuzda, Uluslararası Standart Kitap Numarası (ISBN) hakkında açıklamalara yer verilmiştir. Konuyla ilgili bir örnekte belirtilmeyen 975 sayısının Türkiye’yi gösterdiği ifade edilmiştir (Karagöz vd. 2006: 170).
Dil, Yazım ve Anlatım Yanlışları
Sosyal Bilgiler ders, öğretmen kılavuz ve öğrenci çalışma kitapları, dil ve yazım hatalarıyla doludur. Ders kitabında bulunmaması gereken yazım yanlışlarının sıkça tekrar edilmesi, kitapları hazırlayan ve denetleyen uzmanların yanı sıra, onay veren Talim ve Terbiye Kurulunun da mercek altına alınmasını zorunlu kılmaktadır:
“…öğrenme yöntemi artık demode olmuştur görünmektedir.” (s.16). “…çocuğun kendisi anlamasına ve güven kazanmasına…” (s. 17). “Anket Araştırması…” (s.23). Fransızca kökenli anket sözcüğü, sözlüklerde şöyle tanımlanır: “Soruşturma, sormaca. anket yapmak bir konuda soruşturma, araştırma yapmak.” (TDK, 1998: 111). Öğretmen kılavuzunda, araştırma ve soruşturma anlamına gelen anket yanlış kullanılmıştır. Anket araştırması, anketin bir araştırma yöntemi olarak değil, araştırma konusu olarak algılanmasına neden olmaktadır. Kitaba göre, öğrenci, araştırmada anketten yararlanmak yerine anketi bir araştırma konusu olarak ele almaktadır. Anket araştırması ifadesine Sosyal Bilgiler 4. sınıf kitabında da rastlanmaktadır: “Anket Araştırması Ne Demektir? Anket araştırması, insanların görüşlerini, düşüncelerini ortaya çıkarmak için yapılır.” (Tekerek vd., 2005: 148).
Üç cümleden oluşan bir paragrafta her cümle sonunda söyleyebilirsiniz sözcüğü kullanılmıştır: “…sorumluluk göstergesi olduğunu söyleyebilirsiniz. …belirttiğimizi söyleyebilirsiniz …imza atmamız gerektiğini söyleyebilirsiniz.” (s. 30). Benzer bir örneğe de 31. sayfada rastlanmaktadır: “…şema oluşturmalarını isteyebilirsiniz. …gerekçelerini de belirtmelerini isteyebilirsiniz.”
“…konuyu şekillendirebilirsiniz?” (s. 34). “Öğrencilere peri bacalarını neye benzettikleri sorulabilir? Ülkemizdeki kayak merkezlerimizin isimleri sorulabilir?” (s. 60). “Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına denir?” (s. 84). “…mevsiminde bol su taşır?” (s. 116). Örneklerden de anlaşılacağı gibi, soru cümlesi olmayan bu cümlelerin sonunda soru işareti kullanılmıştır.
“3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. 1926 Medeni Kanun kabul edildi. 1930 kadın ve çocukların korunmasına dair kanun kabul edildi. 1933’te köy muhtar ve heyeti seçimlerine girme hakkı tanındı. 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. 1997 zorunlu temel eğitim sekiz yıla çıkarıldı. 2002 Yeni Türk Medeni Kanunu kabul edildi.” (s. 38). Yasaların kabul tarihlerinden sonra bulunma hâli ekleri ile virgül ya da iki nokta kullanılmaması, anlam karışıklığına neden olmuştur. Cümlelerden, 1930 kadın ve çocuk, 1997 zorunlu temel eğitim vb. anlamlar çıkarılabilir. 1933’te köy muhtar ve heyeti seçimlerine girme hakkının kime tanındığı belirtilmemiştir. Benzer bir ifade milletvekili seçimleri için de kullanılmıştır. 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkının Türk kadınına tanındığı belirtilmelidir.
Kılavuzun 42. sayfasında yer alan bir kamp programında üç kişinin imzası kullanılmış. İmzalar, doğru bir biçimde, ad ve soyadın üzerine atılmıştır. Aynı kitabın bir başka sayfasında, imza yanlış yere, ad ve soyadın altına atılmıştır (s. 41). Ders kitabında bu tür hatalara yer verilmemesi gerekir. Kılavuz kitabın 57. sayfasında, kısaltılmış bazı kurum adlarının sonuna nokta konulmuştur: “TTK. … MEB.” Kısaltmalarda kurum adları büyük harfle yazılır, ama sonlarına nokta konulmaz.
Yayın evi adlarının ilk harfleri büyük yazılır. Kılavuzun 29. sayfasında kaynak gösterilirken, bu kurala uyulmamıştır: “ Çınar yayın evi.” Özel yayın evi adı başka bir sayfada doğru olarak yazılmıştır (s. 49).
Anlatım bozukluklarına birkaç örnek: “Günlük hayatta uymak zorunda olduğumuz kurallardan hangileri hukuk kurallarına aittir?” (s. 73). “Atatürk’e göre … ilkesi Türk toplumunun her yönüyle sürekli olarak geliştirmeyi, çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkmayı amaçlar.” “Atatürk siyasî alanlardaki çalışmalarının yanında ekonomik ve diğer alanlardaki çalışmaları da birlikte yürütmüştür.” (s. 84-85). “Hiç dağa tırmandınız mı?, dağ sporları ve dağcılık hakkında neler bildikleri yönünde sorularla derse başlayabilirsiniz.” “Daha sonra Türkiye haritası üzerinde çizilen yerler, tek tek her öğrenciye en az üç yer göstererek öğrencilerin bulmalarını sağlayınız.” “75. sayfadaki fotoğrafın hangi bölgemizde olabileceği Türkiye fizikî haritasına bakılarak yorumlatılabilir.” (s. 98). Son cümlede geçen fotoğrafın hangi bölgemizde olabileceği sözüyle ne anlatılmaktadır? Ders kitabının 75. sayfasındaki dağ fotoğrafının hangi bölgemizde olabileceği değil, olsa olsa hangi bölgemize ait olabileceği sorulabilir.
“Öğrencilere ‘Haydi düşünelim’ kutusundaki soruyu sorarak giysilerimizin kalın ya da ince olması, yediğimiz yiyeceklerin benzer ve farklılıkları ile ilgili öğrencilerimizin hâlihazırda bildikleriyle iklimin üzerimizdeki etkilerini fark etmeleri sağlanır.” (s. 100). “Haydi düşünelim” ifadesindeki düşünelim sözcüğünün ilk harfi küçük yazılırken, 108. sayfada büyük yazılmıştır: “ Derse ‘Haydi Düşünelim’ sorusuyla çevresinde gördüğü güzelliklerin korunması ve kalıcı olması için kişisel temizlikle başlayıp çevre temizliğine ve korunmasına, sahiplenilmesine uzanan süreci öğrencilere hatırlatarak başlanabilir.” Bu satırlar, Derse Hazırlık başlığı altında sunulmuştur. Öğretmenlerin, anlam karışıklığı olan bu cümlelerden ne anladıkları/anlayacakları merak konusudur.
“Kent merkezinde yaşıyorsanız buradaki ev tiplerine ve yapı malzemelerine nelerin etki etmiş olabileceği ile ilgili yorumlar yapmaları sağlanır.” (s. 105).
“Öğrencilerden ‘insanlar niçin şehirlerde yaşarlara?’ sorusu ile ilgili nedenler bulmaları istenir.” (s. 106).
“Çevre kirliliği başlığı altında Hava-Su-Toprak-Gürültü kirlenmeleri öğrencilerin oluşturduğu gruplarca ayrıntılı olarak hazırlanarak sınıf ortamında paylaşılması sağlanır ve çözüm önerileri belirlenir.” (s. 108). Anlatım bozukluğu bir yana, bu ifadelerden ne anlaşılması gerektiği belirsizdir. Sözgelimi öğrenci grupları hava-su-toprak ve ‘gürültü kirlenmeleri’yle ilgili ne hazırlayacaktır? Gürültünün kendisi kirliliktir ve gürültü kirliliği biçiminde ifade edilir; gürültü kirlenmesiyle, gürültü temiz bir ‘nesne’ olarak tanıtılmaktadır. Kitabın yazarları, hava, su, çevre ve toprak gibi, gürültüyü de kirletmişlerdir! Anlatımın bozuk oluşu, sınıf ortamında paylaşılması gerekenin ne olduğunun kavranmasına olanak tanımamaktadır.
“Örneğin; tarımı, ekonomik faaliyet olarak seçenler farklı bir grup şeklinde gruplandırabilirsiniz.” (s. 126). “Eskiden ayçiçeği eskiden tek tek koparılıp vura vura taneleri ayıklanıp geniş arazilerde kurutulurmuş.” (s. 127).
“Ormancılık konusunda” (s. 138). Konuyla İlgili Açıklamalar bölümündeki bu cümle yarım bırakılmıştır.
“Bu sorunun neden ciddi bir problem olduğunu düşününüz.” (s. 185). “Sınıfı gruplara ayırıp, yaşadıkları yerle ilgili bir problemi yazmaları istenir.” (s. 191). “Neden bu işlerin yapılması için bir iş bölümü yapıldığı konusunda kısaca düşünmelerini sorabilirsiniz.” (s. 214).
“Karagöz-Hacivat, ortaoyunu, Meddah vs. ile ilgili edinmeleri istenir.” Karagöz vd. 2006: 72).
“Ayrıca televizyonda Anıtkabir’i ziyaret edenlerin Anıtkabir defterine neler yazdıklarına öğrencilerden dikkat etmeleri istenebilir.” (s. 220). Televizyonda Anıtkabir ziyaret edilebilir mi? Öğrenci, televizyondan, Anıtkabir defterine ne yazıldığını nasıl anlayacak? Özel olarak belirtilmemişse, deftere yazılanların içeriğinden nasıl haberdar olabilir?
“Ankara’da ve çevre illerdeki öğrencilere Ankara gezisi düzenlenebilir.” (s. 221).
“Aşağıdakilerden hangisi yasalarımıza göre yapmak zorunda olduğumuz bir durum değildir?” (s. 225).
“İstiklâl Marşı ve başkent, bağımsız devletlerin sembollerindendir.” (s. 237). Öğrenci çalışma kitabındaki bu ifadenin hemen altında, okullarda her pazartesi ve cuma günleri İstiklal Marşı okunduğu hatırlatılmaktadır. Bağımsız devletler ifadesi, Türkiye Cumhuriyeti dışındaki devletleri de kapsar. Tırnak içindeki cümleden, İstiklâl Marşı’nın, Türkiye’nin bağımsızlık sembolü olduğu anlamı çıkarılabilir mi? Millî marşımız, Türkçe dilbilgisi yetersiz yazarlar tarafından, yabancı devletlerin bağımsızlık sembolü olarak tanıtılmakt
Kılavuz kitapta yer alan “Derse Hazırlık” bölümündeki yedi cümleden altısında aynı sözcükler tekrar edilmiştir: “Türkiye’de balıkçılıkla ilgili bir araştırma istenebilir. Türkiye’de ormancılıkla ilgili bir araştırma istenebilir. Türkiye’de çevrecilik konusuyla ilgili bir araştırma istenebilir. Türkiye’de enerji kaynakları konusunda bir araştırma istenebilir. Türkiye’nin ekonomik alışveriş yaptığı ülkelerle ilgili bir araştırma istenebilir. Türkiye’nin en çok ithal ettiği ürünlerle ilgili bir araştırma istenebilir.” (s. 252). “…Kaç tanesi eserin bulunduğu yer doğrudur?” (s. 263). Başka etkinliği, etkinlik türü olarak 137. ve 157. sayfalarda yer alıyor. Diğer bütün etkinliklerde etkinliğin baş harfleri büyük yazılırken, bu etkinlikte küçük yazılmıştır.
Doğru-Yanlış Cetveli
Eski kitaplarda dil ve yazım yanlışlarını düzeltmek amacıyla bir doğru-yanlış cetveli yer alırdı. Genelde kitap basıldıktan sonra hazırlanan bu cetvel kitap sayfalarının arasında okuyucuya sunulurdu. Sosyal Bilgiler 5 öğretmen kılavuz kitabında saptanabilen bazı yanlışlar aşağıda belirtilmiştir:
Sayfa Yanlış Doğru
80-99-108 bu gün bugün
83 varlıkları varlıklarını
84 ayılmasına ayrılmasına
84 kaynaklara belgelere kaynaklara, belgelere
85 eserlerde eserlerden
85 Aşağıda Aşağıdakilerden
85 TBMM TBMM’nin
85 Kurulması kurulması
85 kadın erkek kadın-erkek
85 Kabulü kabulü
86 kulanız kullanınız
86 gurup grup
90 yerleri yerlerin
94 faali-yetlerine faaliyetlerine
94 Hangi Bölgemizin Hangi bölgemizin
95 ip uçlarını ipuçlarını
96 resimlerinde resimlerin de
98 İlk Çağlardan İlk çağlardan
100 (….kış) (….kış),
105 malze-melerden malzemelerden
108 olan, olan
110 eğitilmelerisi eğitilmeleri
116 gösterir? gösterilir?
116 yeşeren yeşeren,
117 bulunsaydı idi bulunsaydı
119 ili ilini
119 sayısın sayısını
121 bilmeme bilmemek
122 bölgesini bölgesinin
130 Türkçe’de Türkçede
130 kısı kısa
134 ekteki ekindeki
134 kronolijide kronolojide
136 Öğrencilerde Öğrencilerden
138 bilg-iniz bilgi-niz
138 etkinliği etkinlik
140 basın basım
142 aşamalırını aşamalarını
145 faaliyetlerde faaliyetler de
146 İlginizi İlginize
147 olmasını olduğunu
174 bilim adam bilim adamının
188 solurulur sorulur
197 hayır sever hayırsever
205 Ve ve
205 Yücel, Hasan Ali Yücel, Hasan Âli
205 MEB. MEB
206 Etkinliği yaptırırken etkinlik yaptırılırken
208 gördün mü? gördünüz mü?
208 ben-im be-nim
208 etkinlikleri etkinlikler
209 çözüle-ceğine çözüleceğine
214 etsinlikleri etkinlikleri
216 yararlanılması yararlanmaları
218 marşı marş
219 …Onat Doç. …Onat, Doç.
220 Altıordu Altınordu
222 içeris-indeydim içeri-sindeydim
222 şekiller şekillerde
223 bakanlar Kurulu Bakanlar Kurulu
223 Ahmet Necdet Sezer’de Ahmet Necdet Sezer de
224 doyanan dayanan
225 polis polisi
228 vatanlaşlarının vatandaşlarının
232 bayrakların da bayraklarında
232 Kök Türkler Köktürkler (Göktürkler)
238 metinin metnin
242 Bunu Bunun
245 olan alan
254 kuhve kahve
254 hali hâli
255 Orman Bakanlığı’nda Orman Bakanlığında
256 antrönör antrenör
256 takımına takımınıza
Belirli Gün ve Bakanlık Adlarından Hangisi Doğru?
Ders kitaplarında, Türk Dil Kurumunun (TDK) dil ve yazım kurallarının uygulanması zorunludur. Kitaplarda dil ve yazım bütünlüğünün korunmasına özen gösterilmezse, Türkçe öğretiminde ciddi sorunlarla karşılaşılır. Grup sözcüğü, kılavuz kitabın 86. sayfasındaki (çalışma kitabı, s. 31) 4. etkinlikte iki farklı biçimde de kullanılmıştır: “İki gurupta incelenir. …Hangi gruba giriyor?” Bu sözcük, 30. ve 49. sayfalarda doğru yazılmıştır. Peki öğrenciye bunlardan hangisi öğretilecektir?
Kılavuz kitapta, coğrafi sözcüğünün nasıl yazılması gerektiği konusunda da görüş birliği sağlanamamış. Coğrafi sözcüğünün geçtiği bir sayfada düzeltme işareti kullanılırken (s.24), başka bir sayfada kullanılmamıştır (s. 92).
Küçükbaş (hayvan) sözcüğü 136. sayfada ayrı (küçük baş), 146. sayfada ise bitişik (küçükbaş) yazılmıştır. Küçükbaş sözcüğü kılavuz kitapta yanlış, öğrenci çalışma kitabında ise doğru yazılmıştır. TDK İmlâ Kılavuzu’na göre, küçükbaş ve büyükbaş sözcüklerinin bitişik yazılması gerekmektedir.
Kitaplarda dil ve yazım bütünlüğünün önemsenmediğini gösteren bir diğer örneğe de bakanlık adlarında rastlanmaktadır. Kitapların yazarları Dış İşleri ve İç İşleri Bakanlığının nasıl yazılması gerektiği konusunda bir türlü görüş birliğine varamamışlardır: “Dışişleri Bakanlığı” (s. 225). “İçişleri Bakanlığı” (s. 224). “Dış İşleri Bakanlığı. İç İşleri Bakanlığı” (s. 214). “Dış İşleri Bakanlığı” (s. 236).
Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası, kılavuzun iki sayfasında da farklı biçimde yazılmıştır. Hafta adı, kitabın 93. sayfasında Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası; 125., 142., ve 152. sayfalarda ise Tutum, Yatırım ve Yerli Malları Haftası şeklinde yer almıştır.
Ölçme ve Değerlendirmede Yetersizlik
Boşluk doldurma: “Doğduğunuz andan itibaren kendinizi ……….. buluruz.” (s. 48). Cümlede özne-yüklem uyumsuzdur. Anlatım bozukluğunun giderilmesi için, cümle, doğduğumuz andan itibaren kendimizi ………. buluruz biçiminde değiştirilmelidir.
Boşluk doldurma ile ilgili başka bir örnek: “Biz çocuklar yaşama ve eğitim öğrenim gibi ………. sahibiz.” (s. 48). Cümledeki anlatım bozukluğunun giderilmesi için ve bağlacının yaşama sözcüğünden sonra değil, eğitim sözcüğünden sonra kullanılması gerekirdi.
Kitabın yarısında “Çalışma Kitabı ile İlgili Açıklamaları” ifadesine rastlanmaktadır (s. 58, 60, 62, 64, 66, 68, 70, 98, 100, 102, 104, 106, 108, 110, 112, 114, 130). Yanlış ifadenin, açıklamalar biçiminde düzeltilmesi gerekir.
“Bu kitaba bakınca bende yeni yerler görme isteği uyandırdı.” (s. 58). Cümleyle, görme isteğini uyandıran nesnenin kitap olduğu anlatılmak istenmiştir. Fakat ifade bozukluğundan dolayı böyle bir anlam çıkarmak zordur. Söz konusu ifade, bu kitap bende yeni yerler görme isteği uyandırdı biçiminde düzeltilmelidir.
Çoktan seçmeli bir soru örneği: “Atatürk, Türk kadınının toplum hayatında hak ettiği yeri alması için bazı düzenlemeler yapmıştır. Aşağıdakilerden hangisini yapmamıştır?
A) Medenî Kanun çıkarmak B) milletvekili seçme seçilme hakkını vermek C) belediye meclisine üye seçme ve seçilme D) zorunlu eğitimin 8 yıl olması” (s. 49). Soru sorulurken, bütünlüğe dikkat edilmelidir. Doğrusu, Atatürk’ün, Türk kadını ile ilgili düzenlemeler yaptığı belirtildikten sonra, seçeneklerden hangisinin bu düzenlemelerden biri olduğu ya da olmadığının sorulmasıdır. Aşağıdakilerden hangisini yapmamıştır? sorusu geniş kapsamlı olduğundan dolayı, sadece Türk kadını ile ilgili düzenlemeleri içermemektedir.
Konuları Basitleştirmek Doğru mu?
Yeni programın gerekçelerinden biri de, eski programın bilgi yüklü olduğu savıdır. Bu sav, yeni ders kitaplarının hazırlık sürecinde de dikkate alınmıştır. Müfredatın basitleştirilmesi, bazı ders kitaplarının içeriğinin öğrenci düzeyinin altında olmasına neden olmuştur.
5. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabında “Teknolojinin Serüveni” şöyle anlatılıyor: “Hepimizin evinde yiyeceklerimizi koruyabildiğimiz (koruyabilmemiz) için buzdolaplarımız, temiz giysiler giymemize yardım eden çamaşır makinelerimiz vardır. Bunun yanında her alanda kullandığımız bilgisayarlarımız, hepsi elektrik sayesinde çalışmaktadır.” (s. 158). 5. sınıf öğrencilerinin buzdolabı, çamaşır makinesi ve bilgisayarın işlevi ve enerji kaynağı konusunda bilgilendirilmesine ihtiyaç var mı? Sadece 5. sınıf öğrencisi değil, 1. sınıf öğrencisi de giysilerinin çamaşır makinesinde yıkandığını, besinlerin buzdolabında saklandığını bilir. Yiyeceklerimizi koruyabildiğimiz için buzdolaplarımız vardır ifadesi, besin maddelerinin buzdolabı dışında saklandığı anlamına gelir. Teknolojinin serüveni 5. sınıf öğrencisine böyle mi anlatılır?
5. sınıf öğrencileri, ders kitaplarından çamaşır makinesi ve buzdolabının elektrikle çalıştığını öğrenirken, 1. sınıf Hayat Bilgisi kitabında (Uysal ve Elbistan, 2005: 67) öğrencilere şu soru yöneltilmektedir: “Teknolojik ürünler nelerdir? Araştır.”
Eski Sosyal Bilgiler ders kitaplarında yer alan Atatürk,vatan, millet vb. konuları soyut bulan anlayışın damgasını taşıyan yeni kitapta bazı bakanlıklar eski adlarıyla tanıtılmaktadır (Bu adlar çok mu ‘somut’?): Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Nezareti, Hariciye Nezareti, Müdafa-i Millîye Nezareti, Dahiliye Nezareti, Adliye Nezareti, Maarif Nezareti (s. 214).
Sivil Toplum, Toplumun Temel İhtiyaçlarını Karşılayabilir mi?
Kitaba göre, evet! Kitapta, ‘sivil’ hizmetler, sosyal devlete seçenek olarak sunulmaktadır. “Toplum İçin Çalışanlar” ünitesinde sivil örgütlere 11 sayfa, Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ise 2 sayfa ayrılmıştır (s. 182-195). Sivil toplum örgütleri, bu üniteye göre, “toplumun temel ihtiyaçlarıyla bu ihtiyaçlara hizmet eden kurumlardır” (s. 180).
Kitapta, her şeyin devletten beklenmemesi düşüncesi işlenmektedir (s. 192). “Toplum sağlığının korunması sadece devletin görevi midir? Toplumu oluşturan biz insanların sorumluluğu yok mudur? Ülkemizde sağlıklı ve mutlu bir toplumun oluşabilmesi için kurulan birçok sivil toplum örgütü vardır” (s. 182). Kitap, halk sağlığını koruma görevini devletten alarak sivil toplum kuruluşlarına devrediyor. Kitabın bu sayfasında adı geçen sivil örgütlerin sağlığın hangi alanında çalıştıkları tek tek belirtilmiş. Örnek, bakanların görev dağılımını çağrıştırıyor: Lösemili Çocuklar Vakfı (Lösemili çocukların sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuştur.), Türk Kalp Vakfı, Türk Diyabet Vakfı, Türk Böbrek Vakfı.
Sivil toplumun el atmadığı sorun yok: “…Bir tane vakıf az. Ülkemizde bu vakıfların sayısı fazla olursa kültürel varlıkların korunması, tanıtılması ve yeni eserlerin ortaya çıkarılması mümkün olmaz mı?” (s. 190). Yeni ‘vakıf’ ihtiyacını gündeme getiren bu satırların yer aldığı sayfada, Profesör Dr. Manfred Osman Korfmann’ın kurduğu Troya Vakfı tanıtılıyor. Anlaşılan ülkemizin kültürel zenginliklerini koruma ve ortaya çıkarma görevi de artık devlete ait değil.
“Resimde el sallayan çocuğun tişörtünde ‘Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’ yazıyor. Bu adı, daha önce duydun mu? Bu yazı ne anlama gelebilir? Arkadaşlarınızla tartışınız ve yazınız.” (s. 201). Huzurevini ziyaret eden ‘gönüllülerin’ reklamında, yaşlıların figüran olarak kullanılması kabul edilemez niteliktedir. Ders kitabının reklam aracı olarak kullanılmasının yaratacağı sakıncalar bir yana, yardımlaşma ve dayanışmanın, reklam faaliyetlerinin birer parçası hâline getirilmesi, ahlaki de değildir.
Yoksulluk Devamsızlık Nedeni
“Ülkemizde çok sayıda çocuk okula gönderilmemektedir.” (s. 238). Oysa ilköğretim zorunlu ve devlet okullarında parasızdır. Ayrıca okula devam etmemek suçtur. Ders kitabı, Anayasanın bu hükmüne rağmen, yoksulluğu devamsızlık nedeni saymakta ve sivil toplum ‘sadakası’nı çare olarak görmektedir:
“Mehmet çok zeki bir öğrencidir. Babasının maddî durumu iyi olmadığı için okulunu bırakmak zorunda kalır. Çalışıp aile bütçesine katkıda bulunması gerekir. …Okul arkadaşları, ‘Bizlere yardımcı olacak birileri vardır.’ diye düşünürler. …Okul idaresi Eğitim Gönüllüleri derneği ile görüşür. Durumu öğrenen gönüllüler, hemen aileye gerekli yardımı yaparlar. Mehmet okula geri döner.” (s. 187). Bu açıklamanın yer aldığı Sivil Toplum Kuruluşları başlığının altında öğrenciye ilginç bir soru soruluyor: “Sivil toplum örgütleri olmasaydı ne olurdu?” (s. 186). Öğrencilerin, Mehmet’in öyküsünü okuduktan sonra ‘sivil’leri kahraman olarak görmelerinden daha doğal ne olabilir?
Komşularımız Tanıtılmıyor
İlköğretim okulu öğrencisine öncelikle komşu ülkelerin tanıtılması gerekmez mi? Ne var ki, ABD’nin hedef aldığı İran, Suriye, yavru vatan KKTC ve işgal altındaki Irak, Sosyal Bilgiler ders kitabında tanıtılmaya değer görülmemiştir. Bu olgu bile, tek başına, ders kitaplarındaki Batı etkisini kanıtlamaya yeterlidir. İlköğretim 5. sınıf öğrencisinin tanımasına izin verilen ülkeler şunlardır: Almanya, Mısır, Japonya, Brezilya ve Özbekistan. Derse hazırlık yapılırken Almanya, Mısır, Özbekistan ve Brezilya’nın komşuları ile ilgili bilgiler verilmesi gerektiğine işaret edilmektedir (s. 242, 246, 254, 258). “Derse Hazırlık”ta, öğrencilerden, Türkiye ile Özbekistan arasındaki mesafeyi tahmin etmeleri istenmektedir (s. 258). 5. sınıf öğrencisinin, iki ülke arasındaki uzaklığı tahmin edebilmesi için ölçek konusunu kavramış olması gerekir.
Kozmopolit Kültür Kuşatması
Almanya sadece Aspiriniyle değil; kiliseleri, katedralleri, manastırları ve ‘Octoberfest’leriyle ders kitaplarımıza giriyor (s. 244). 5. sınıf öğrencisi, katedralin ne anlama geldiğini Sosyal Bilgiler dersinde öğreniyor. Ders kitabında, Münih’te düzenlenen Ekim Şenliği (Octoberfest)’nin dünyadaki benzerlerinin en büyüğü olduğu ve Alman kültürünün tanıtılması amacıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştirildiği bilgisi de yer alıyor.
Ders kitabında, Brezilya’nın Rio Karnavalı’ndan da övgüyle söz ediliyor (s. 256).
Yabancı Markaların Reklamı Yapılıyor
Yürürlükteki mevzuata göre, ders kitapları reklam niteliğindeki ögeleri içermez (MEB, 1995). Kılavuz kitapta, yerküreye dokunan bir öğrenciye yabancı marka kıyafet giydirilmiştir (s. 241). Fotoğrafın bir dalgınlık sonucu basıldığını düşünenler ilerleyen sayfalarda ‘düş kırıklığı’na uğratılmaktadır. Kılavuz kitapta, Türkiye’de başka markalarla rekabet hâlinde olan Alman markalarından söz edilmektedir: Aspirin, Bayer, Siemens, Bosch, Pelikan, Faber Castell, Montblanc, Lamy, Mercedes, Wolkswagen, Porsche, Audi, Rolls-Royce (s. 243). Volkswagen, 2006 baskısında da yanlış yazılmıştır (Karagöz vd. 2006: 247).
Yukarıda belirtilen ürünlerin neredeyse tamamı ülkemizde satılmaktadır. Aralarında eğitim araç ve gereçlerinin de bulunduğu Alman markalarının kitap aracılığı ile öğrencilere tanıtılması reklam amaçlı olup, serbest rekabet mantığıyla çelişmektedir. Kitapta, markaların bu şekilde tanıtılması, mevzuata da aykırıdır. Ders kitaplarında mal ve hizmet tanıtımının markayla değil, daha genel ifadeler kullanılarak, sektör adıyla (otomotiv, beyaz eşya, ilaç vb.) yapılması gerekir. Haksız rekabete neden olan bu duruma, diğer üreticiler müdahale hakkına sahiptir.
Sonuç ve Öneriler
- Sosyal Bilgiler 5 ders, öğretmen kılavuz ve öğrenci çalışma kitapları içerik, dil ve yazım yönünden okutulamaz nitelikte olduğundan dolayı bütün ilköğretim okullarından toplatılmalıdır.
- Cumhuriyetin temel nitelikleri, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nda belirtilen Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve Anayasaya aykırı bir eğitim modelinin savunulduğu bu kitapları hazırlayan ve onay veren kişi, kurum ve kuruluşlar hakkında yasal işlem yapılmalıdır.
- Kitaplar bilimsel süzgeçten geçirilmeli, bilim dışı ögelerden arındırılmalıdır
- Sosyal Bilgiler kitaplarıyla öğrencilere Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık, vatan sevgisi, yurttaşlık ve ulusal tarih bilinci kazandırılmalıdır.
- Ders kitapları, kozmopolit kültürün yıkıcı etkisinden kurtarılmalıdır.
- Kitaplarda yardımlaşma, dayanışma, kardeşlik, barış, paylaşma, insan ve doğa sevgisi, tutumluluk vb. kavramlar işlenmeli; tüketim alışkanlığını körükleyen reklam vb. ifadelerden kaçınılmalıdır.
(*) Bu çalışmaya.Sema Koral katkı sunmuştur.
Kaynaklar
Atay, Falih Rıfkı. (2005). Mustafa Kemal’in Ağzından Vahidettin. İstanbul: Pozitif Yayınları.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K.. (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Öğretmen Kılavuz Kitabı. Ankara: MEB Devlet Kitapları, Yayın Nu: 4119.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K.. (2005 a). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Ders Kitabı. Ankara: MEB Devlet Kitapları. 1. Baskı.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2005 b). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Öğrenci Çalışma Kitabı. Ankara: MEB Devlet Kitapları. 1. Baskı.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K.. (2006). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Öğretmen Kılavuz Kitabı. Ankara: MEB Devlet Kitapları, 2. Baskı,, Yayın Nu: 4119.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K.. (2006 a). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Ders Kitabı. Ankara: MEB Devlet Kitapları, 2. Baskı, Yayın Nu: 4118.
Karagöz, D.; Tekerek, M.; Kaya, N.; Azer, H.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K.. (2006 b). İlköğretim Sosyal Bilgiler 5 Öğrenci Çalışma Kitabı. Ankara: MEB Devlet Kitapları, 2. Baskı, Yayın Nu: 4118.
TDK. (1998). Türkçe Sözlük. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
TDK. (2004). İlköğretim Okulları İçin İmlâ Kılavuzu. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, Yayın Nu: 850.
Tekerek, M.; Kaya, N.; Alıç, M. D.; Yılbat, B.; Yıldırım, T.; Koyuncu, M.; Ulusoy, K. (2005). İlköğretim Sosyal Bilgiler 4 Ders Kitabı. İstanbul: Devlet Kitapları, 1. Baskı, Feza Gazetecilik A. Ş.
Uysal, S.: Elbistan, F. İlköğretim Hayat Bilgisi Ders Kitabı 1. Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Yayın Nu: 4102.