16 Şubat Pazar günü saat 16.00’da, Zeytinin Başkenti Gemlik’te bir evin kapısını çalıyoruz. Düğmeye tereddütsüz dokunuyoruz. Gelişimizi haber vermesek de içimiz rahat. Konuksever bir ailenin kapısında olduğumuzu biliyoruz. Konuklarını dış kapıda karşılayan güler yüzlü insanla selamlaşıyoruz.
1989’da Pülümür Çatalyaka köyüne veda eden Kamer Akdağ’la, otuz yıl sonra, Gemlik’teki mütevazı evinde buluşuyoruz.
1989 yılında memleketine gözü yaşlı veda eden Kamer Akdağ’la birbirimize sarılıyoruz.
Aradan tam otuz bir yıl geçmiş. İnsan ömrünün nerdeyse yarısı… Bir insan için oldukça uzun sayılabilecek bir zaman. Yaşama gözlerini yeni açan bebeklerle sevindiğimiz, bir daha dönmemek üzere gidenlere gözyaşı döktüğümüz yıllar…
Otuz yıl, insandan çok şey alan aynı zamanda katan koca bir ömürdür.
Kamer Akdağ, otuz yıldır eksilmeyen mutlu bir gülümsemedir.
Evinin kapısından dalga dalga yayılan iyimserlik, zor yılların ondan çalamadığı güzelliklerdendir. Sarı Ford minibüsün direksiyonunu özenle çeviren Efsane Kaptanın gözleri mutluluk yaymaya devam etmektedir.
STUTTGART’TAKİ MERCEDES BENZ’DEN PÜLÜMÜR ÇATALYAKA KÖYÜNE DÖNÜŞ
Kamer Akdağ, 1945 Pülümür doğumlu. Aslında 77 yaşında, ama nüfusa iki yıl geç kaydedilmiş. Onun kaptanlık serüveni, Narlıdere’de başlar. 1965 yılında askerlik yaptığı İzmir Narlıdere’de direksiyon eğitimi alır. Usta birliği, Çanakkale Gelibolu Dirikköy’dedir. 26 Temmuz 1967’de Pülümür’de deprem olur. 97 kişi ölür, bin 282 bina yıkılır. Komutanı bir aylık izin verir. İzinle birlikte askerlik görevini tamamlar.
1968 yılı sonunda Almanya’ya işçi olarak gider, Mercedes Benz’de işe başlar. Almanya’da yaklaşık yedi yıl çalışır. Yedi yıllık birikimle Türkiye’ye döner. İstanbul Şişli’de bir oto bayisine gider.
1975 yılında sıfır kilometre bir Ford minibüsün sahibidir artık.
Gıcır gıcır minibüsün kaptan koltuğuna oturur, kontağı çevirir. Şişli’de trafiğe çıkar çıkmaz bir şaşkınlık yaşar:
“Bu taraftan korna, öte taraftan korna. Başa çıkamadım. Dayımın oğlu İstanbul’da şoför. Ona haber verdim. Bindi, saat gibi… Bana, ‘Memlekete götürme, yazık edersin,’ dedi. Ben de, ‘Memlekete hizmet edeceğim,’ dedim ve köye götürdüm.”
Binali Bayram, minibüsü yoğun trafikten kurtardıktan sonra anahtarı halasının oğlu Akdağ‘a teslim eder. Sarı Ford minibüsle Pülümür’e döndüğünde yollar bozuktur. Pülümür-Tunceli kara yolu stabilize, köy yolları ise topraktır. Yağmur ya da kar yağdığında çoğu köy yolu ulaşıma kapanmaktadır. Akdağ, Kırmızıköprü’ye yaklaşık dört km uzaklıktaki Çatalyaka (Denzeg) köyünde oturmaktadır. Yağışlı günlerde minibüsünü Kırmızıköprü’de bırakıp eve yürüyerek gitmektedir.
SARI FORD MİNİBÜSLE TOZLU YOLLARDA GEÇEN BİR ÖMÜR
Acaba sarı Ford’un Kırmızıköprü’de uğramadığı bir köy var mıdır? Yoktur! Tozlu yollar, sıfır kilometrelik minibüsün ömründen çalmıştır! Varsın çalsın! Efsane Kaptan, tercihini Kırmızıköprülülerin mutluluğundan yana yapmıştır. Ford minibüs, Pülümür Kırmızıköprü’nün tozlu köy yollarında eşe, dosta, sevgiliye kavuşma özlemi çekenlere yoldaş olmuştur. Sarı Ford Gökçekonak (Tasniye), Uzunevler (Pardiye), Mezra, Kaymaztepe (Meçiye), Akdik (Aynige), Şihan, Kovuklu (Harşiye), Kocatepe (Asgireg), Çakırkaya (Panciras), Karagöz (Gurk), Dağbek, Salördek, Çatalyaka (Denzeg), Beğendik, Doğanköy, Gökçekonak, Dereboyu (Danzik), Beyce (Pıriye), Kangallı (Alikaraman), Bozağa Karaderbent, Balpayam vd. köy yollarında derin izler bırakmıştır.
PÜLÜMÜR KIRMIZIKÖPRÜLÜ HANGİ ÖĞRENCİLERİ TUNCELİ’YE GÖTÜRDÜ?
İlçe ve kent merkezinde okuyan öğrenciler, yolcu taşımacılığını hareketlendiren etkenlerdendir. İlçe ya da kent merkezinde öğrenim gören öğrencilerin birçoğu kiralık evlerde oturmakta, hafta sonlarını köylerinde geçirmektedir. Haftada bir gün köye dönen öğrencilerden bazıları iller arası otobüslerle, bazıları ise minibüslerle Kırmızıköprü’ye gidip gelmektedir.
Ortaöğrenim öğrencileri, Kırmızıköprü’de yolcu taşımacılığı yapan minibüslerin hatırı sayılır müşterilerindendir.
1970’li yıllar Tunceli’nin aydınlık yıllarıdır. Aileler çökelek ve hayvan satarak çocuklarını okutmak için çaba harcamaktadır. Pülümür’ün ilk ve tek lisesi, 1977 yılında açılmıştır. Pülümür Lisesi, 1977 yılında açılmadan önce, ilçe ve köylerde yaşayan öğrenciler Tunceli il merkezindeki Kalan Lisesinde öğrenim görmüştür. Kalan Lisesinde öğrenim gören Pülümür Kırmızıköprülü öğrencilerden belirlenebilenler:
Ahmet Aslan (Salördek), Ahmet Canerik (Mezra) Ahmet Pınar (Gavrag), Ahmet Yaman (Mezra), Ali Arslan (Mezra), Ali Canpolat (Akdik), Ali Hıdır Akkılıç (Mezra), Ali Korkmaz (Hınzori), Ali Satık (Mezra), Düzgün Arslan (Mezra), Hakkı Doğan (Gavrag), Halil İbrahim Pekin (Akdik/Şihan), Hamza Dikme (Çatalyaka), Hasan Hayri Aslan (Salördek, İkinci sınıfta sürgün), Hasan Yaman (Mezra), Hasan Yıldız (Akdik/Şihan), Hayri Canpolat (Akdik), Hıdır Günal (Hınzori), İbrahim Satık (Mezra), İmam Canpolat (Akdik), Mehmet Akkılıç (Mezra), Mehmet Ali Canpolat (Mezra), Musa Ateş (Akdik), Musa Canpolat (Akdik), Rıza Dalkılıç (Akdik), Selahattin Fırat (Mezra), Şükrü Aslan (Salördek).
Efsane Kaptan, 1975’ten itibaren, Kalan Lisesindeki bazı öğrencileri Tunceli-Kırmızıköprü arasında taşımıştır.
İNGİLİZ MOTORUN TIPASI KAYIPLARA KARIŞINCA
Havaların soğuması, araç sahipleri için kâbustan farksızdır. Kırmızıköprü’de üzerine kar yağan araçları çalıştırmak hiç de kolay değildir. Buz kesilen minibüslerin insan gücüyle itilmesi ya da bir araç tarafından çekilmesi gerekmektedir. Akdağ’ın arabası çalışmayınca meslektaşı Musa Yıldırım’ın minibüsüyle çekilir. Minibüs, bir km uzaklıktaki Gavrag/Kulik’in altına kadar çekilir. Bu arada, İngiliz motorlu Ford minibüsün tıpası kaybolur. En yakın oto tamircisi, 50 km uzaktadır. Yol kıyısındaki ağaçlardan kopardığı bir dalı tıpa olarak kullanır. Ford minibüsün motoru, yedi sekiz ay boyunca meşe dalından yapılan ‘tıpa’yla çalışır!
KIRMIZIKÖPRÜ-KOCATEPE (ASGİREG) YOLUNA LASTİK Mİ DAYANIR?
Köy yollarında tozu dumana katan sarı Ford’un kaptanı Kamer Akdağ, Kırmızıköprü’den Kocatepe (Asgireg)’ye gider. Minibüs, aralarında bir hâkimin de yer aldığı, keşif ekibini taşımaktadır. 22 km’lik zorlu yolculuktan sonra Kocatepe’ye ulaşılır, ancak Kocatepe’de lastik patlar!
Hâkim endişelenir:
“Eyvah! Dağ başında kaldık!”
Kaptan, sarı Ford’un dilinden iyi anlamaktadır. Kırık makasları değiştiren Akdağ için lastik değiştirmek sıradan bir iştir. Endişelenen hâkimi rahatlatır:
“Hâkim Bey, bizim dağ arabasıdır… Hemen değiştiririz!”
Araç lastiğini değiştirir.
Kocatepe’den Kırmızıköprü’ye dönülürken bu kez Kovuklu köyünde lastik patlar!
YOL ÜCRETİNE YAPILAN ZAM AKDAĞ’A FATURA EDİLİR!
Pülümür Kırmızıköprü’de yolcu taşıyan minibüsçüler yol ücretini acaba nasıl belirliyordu? Enflasyonu bol bir ülkede yolcularla fiyat tartışması yaşanıyor muydu? Yılda bir memlekete tatile gelen Almancılara fiyat artışlarını anlatmak kolay mıydı? Akdağ’a göre, fiyatlar, mazot-benzin tüketimi esas alınarak belirleniyordu. Kırmızıköprü’de Alişan Arslan (Salördek), Musa Yıldırım (Gökçekonak), İsmail Karakaş (Gökçekonak), Binali Doğan (Salördek), Ali (Şahin) Derman (Akdik) da minibüsle yolcu taşımaktadır. Minibüsçüler akaryakıt zammından olumsuz yönde etkilenmektedir. Mazota para yetiştirmekte zorlanırlar. Konuyu görüşmek üzere bazı minibüsçüler bir araya gelir. Ali Derman ve Musa Yıldırım o gün olmadığı için toplantıya Ali Derman’ın kardeşi Hasan Şahin ile Musa Yıldırım’ın oğlu Zeki Yıldırım katılır. Fiyat artışları konusunda anlaşmaya varılır. Kararı uygulamak sanıldığı kadar kolay olmaz. ‘Zam’ kararı yolcuların tepkisini çekince fatura Akdağ’a kesilir:
“Akdağ zam yaparsa böyle olur.”
PÜLÜMÜR-KIRMIZIKÖPRÜ YOLUNDAKİ ÇUKURLARLA MÜCADELE
Sarı Ford, 18 km’lik Pülümür-Kırmızıköprü yolundaki çukurların yorgunudur. Tecrübeli kaptan ne kadar dikkat etse de Ford’un arada bir çukura düşmesini engelleyememektedir. Haydar Aslan, Akdağ’a, ‘çukur’ların öyküsünü hatırlatınca ardından ayrıntılar geliyor. Salördek köyünden İbrahim Aslan, amcası Musa Aslan’ın birkaç kez kaza yaptığı Massey Ferguson traktörün direksiyonunda köy yollarını ve çukurları âdeta ezberlemiştir. Bir gün, Akdağ’ın, sarı Ford minibüsle çukura düşmesini eleştirir:
“Akdağ, hiçbir çukuru kaçırmıyorsun!”
Sarı Ford’un deneyimli kaptanı, köstebek yuvasına dönen Pülümür-Kırmızıköprü yolunda aracı kullanması amacıyla anahtarı İbrahim Aslan’a verir.
Sarı Ford, gözden kaçan bazı çukurlara düşmekten yine kurtulamaz!
Akdağ, ‘çukur’ eleştirisini kendine özgü üslupla yanıtlar:
“İbrahim, ben gitsem de artık gözüm arkada kalmaz!”
MİNİBÜSÇÜLER ÇOK MU PARA KAZANIRDI?
Yörede hemen herkes minibüsçülerin iyi para kazandığına inanır. Oysa gerçek farklıdır. Pülümür Kırmızıköprü köylülerini taşıyan minibüsçülerin bazen parasız gezdiğini bilenlerin sayısı azdır. Mazot, benzin, yağ, yedek parça, vergi vb. giderler, minibüsçüler için yaşamın pek de kolay olmadığını gösteriyor. Akdağ’ın, 14 yıl aralıksız çalıştığı Pülümür Kırmızıköprü’de parasız günler geçirdiğini sadece yakın arkadaşları bilir. Sözgelimi Çatalyaka köyünün az ilerisinde park hâlindeki Ford’un yoldan çıkarak meşe ormanına yuvarlanması ona pahalıya mal olmuştur. Paramparça olan sarı Ford, Antakya’da onarılır. Onarımdan sonra sık sık arızalanan Ford’u Erzincan’da satar, İsmail Karakaş’ın minibüsünü alır. Olup bitenler Akdağ’ı ekonomik yönden olumsuz yönde etkiler.
Cebinde bir çorba parasının olmadığı zor günler geçirir:
“1985 yılında Erzurum’a hasta götürdüm, ama parasını alamadım. Dönüşte, Sansa Boğazı’nda kaza geçirdim. Arabayı Erzincan’da Kâzım Dikme’nin kantarına bıraktım. Telefon edecek param yok. Erzincan’da Haydar Aslan’ın yanına (Hotel Beyti) gittim. Otelden, Almanya’ya telefon ettim. Sabah kalktım, cebimde bir çorba parası bile yok. En yakın arkadaşımdan bile para alamadım.”
BİNALİ DOĞAN’IN MİNİBÜSÜ SALÖRDEK’TE ‘ASKI’DA KALIR
Her minibüsçünün bir ‘kaza’ öyküsü vardır. Akdağ, 1975-1994 yıllarında kesintisiz taşımacılık yapmıştır. 19 yılını direksiyon başında geçiren Efsane Kaptan Kamer Akdağ, biri Gemlik-Bursa yolunda olmak üzere, toplam üç kaza geçirmiştir. Kazalarda sadece aracı hasar görmüştür. Deneyimli kaptanın adı, ölümle sonuçlanan herhangi bir kazaya karışmamıştır.
Minibüsçüler, kaza vb. zor durumlarda meslek dayanışmasına önem verirler. Kırmızıköprü Salördek köyü yakınlarında yaşanan bir kaza, Akdağ’ı harekete geçirmiştir. Binali Doğan (Bava Binali), minibüsüyle, Salördek’ten Kırmızıköprü’ye gitmektedir. Şilavende Çeşmesi’nin yaklaşık beş yüz m ilerisinde, mağaraların olduğu yerde aracın direksiyonu kilitlenir! Arabanın sağındaki dereye yuvarlanma olasılığı bile ürkütücüdür. Neyse ki araba geniş virajın olduğu yerde havada asılı kalır. Kaza ucuz atlatılmıştır. Sürücü, bir kısmı havada asılı kalan aracın frenine basmaktadır! Akdağ, arkadaşlarıyla birlikte, tekerleri yerden kesilmiş minibüsü güvenle çektirir.
GEMLİK-BURSA YOLUNDA BİR PÜLÜMÜRLÜ
Akdağ ailesi, 1989’da, bazı eşyalarını bile almaya vakit bulamadan Gemlik’e taşınır. Bölgede yaşanan olaylar, köylülerin yaşamını zora sokmuştur. Köylerin, köylülerin huzuru kaçmıştır. Bölge, köylüler için güvenli bir alan olmaktan çıkmıştır. Yaşanan olaylar, köylülere fatura edilmektedir. Bir olay olduğunda köylüler karakola çağrılmaktadır. Akdağ ailesinin Çatalyaka’daki evi, Kırmızıköprü-Çatalyaka yolunun üzerindedir. Akdağ, en küçük kıpırtıda bile rahatsız edilmektedir. Aile, sorumlusu olmadığı sürecin sıkıntılarından dolayı köyden kente taşınmaya karar vermek zorunda kalır.
1989 yılında Gemlik’e taşınan aile için minibüsçülük dışında bir seçenek bulunmamaktadır. ‘Yabancı’ plakalı araçların Gemlik-Bursa yolunda çalışması sorunlara yol açmaktadır. Akdağ, Bursa plakalı ticari bir araç alır, Gemlik-Bursa hattında çalışmaya başlar.
Gemlik’te yolcu taşıma işini 1994’e kadar sürdürür. Aynı yıl geçirdiği kazayla mesleğe nokta koyar. 1994’te Gemlik’te yapı malzemeleri dükkânı açar. 2017 yılında dükkânı kapatır.
MERT VE GÜLER YÜZLÜ BİR İNSAN
Mercedes Benz’den arkadaşı Hıdır Canerik, Akdağ’ı mert bir insan olarak tanımlıyor. Kırmızıköprü’de, babası Hüseyin Susam’ın işlettiği Susam Bakkaliyesinin çalışanlarından Düzgün Susam, Akdağ için şunları söylüyor:
“İyi bir dost, güler yüzlü bir esnaftı. Parası olmayana, ‘Canın sağ olsun,’ diyordu. Her zaman insana değer veren bir karaktere sahip. Ağzından kötü söz çıkmazdı. Yaşlılara hürmetkârdı. Espriliydi.”
1974-1975 Kalan Lisesi mezunu, emekli kooperatif müdürü ve Mezra Köyü Muhtarı Düzgün Arslan, Akdağ’la ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle özetliyor:
“İyi ve temiz bir insandı, güzel insandı.”
Sağlam kişiliğiyle gönüllerde taht kuran Akdağ, uzun bir süredir yaşadığı sağlık sorunlarıyla başa çıkmaya çalışıyor.
AKDAĞ, HASTALIKLARLA MÜCADELE EDİYOR
Pülümür Kırmızıköprü’nün Efsane Kaptanı Kamer Akdağ, Gemlik’teki evinde hastalıklarla mücadele ediyor. Yakın bir zamanda kalp ameliyatı geçirmiş. KOAH ve akciğer kanseriyle savaşıyor. Bursa’da tedavi görüyor. Son aylarda yaklaşık altı kilo vermiş.
Onu yakından tanıyanlar, hastalıklarla giriştiği mücadeleyi kazanacağına yürekten inanıyor.
Pülümür Çayı’nın kıyısında yılan gibi kıvrılan yollarda ölüme kafa tutan Efsane Kaptan, hastalıklara boyun eğmeyecek. Atlattığı tehlikelerin kaydını tutmaya vakit bulamayan bu gönül eri, hastalıkları yenilgiye uğratacak.
Akdağ, sarı Ford minibüsün tamponunda gururla taşınan bir markadır. Hilesiz hurdasız bir marka… Pülümür Kırmızıköprü Çatalyaka köyünün kıvırcık saçlı Efsane Kaptanı, yörenin sevilen sayılan beyefendisidir. O, Erzincan, Erzurum, Elazığ, Tunceli yollarında sarı Ford’un rüzgârıyla gönülleri ferahlatan ilkyaz esintisidir.
Gemlik’ten ayrılma vakti… Güle oynaya geldiğimiz evden hüzünle ayrılıyoruz. Efsane Kaptanla bir daha görüşmek üzere vedalaşıyoruz. Onu, Gemlik’teki mütevazı evinde, konuksever eşi ve çocuklarıyla baş başa bırakıyoruz. Zeytinin Başkenti Gemlik’e ve Efsane Kaptana, hüzünlü bir türküyle veda ediyoruz:
Şu diyarı gurbet elde
Şen değil gönlüm şen değil
(Yalova, 19 Şubat 2020)