Pülümür Kırmızıköprü Sağlık Ocağının bahçesindeki çam ağaçlarıyla birlikte büyüyenlerdenim. Çamlarla yaşıt olmasam da aynı kuşağın ‘çocukları’ sayılırız. Çamların ne zaman, kim/kimler tarafından dikildiğini bilemiyorum. Minik fidanlar, Ebe Okulundan yeni mezun olmuş, saçları örgülü henüz on sekizinde genç bir ebenin elinden toprağa kavuşmuştur belki. Adı? Ayşe, Emine, Altın, Keklik, Arzu, Gönül, Gülay ya da Kadriye… Kim bilir hangisi? Sağlık Kolejinden mezun olur olmaz Kırmızıköprü Sağlık Ocağına atanan gencecik bir sağlık memuru da olabilir.
O fidanları, genç bir doktor ya da sıtma memurunun da dikmiş olması güçlü olasılık.
Fidanları keçilerden korumak için yapılan çitler peki?
Mezra köyünün medarıiftiharı Veli Usta (Veli Çınar), ağzından birer birer çıkardığı çivileri kullanmış mıdır, bilen yok. Belki Sağlık Ocağı personelinin tamamı ter dökmüştür çitler için. Fidanlar dikilmiş, çitlerle koruma altına alınmış, ya sonra? Çamlar su ister, sevgi ister. Oysa Kırmızıköprü’de yaz mevsimi çok sıcak ve kurak geçer. Fidanlar büyüyünceye kadar kovayla kim su taşımıştır? Kırmızıköprü’nün sevinç kaynağı Ali Çınar (Ali Şeker) kaç kova su vermiştir fidanlara? Köyden kucağında bebekle Sağlık Ocağına gelen yorgun ve uykusuz anneye iğne yapmadan önce, şırıngayı suda kaynatan o esmer tenli ebenin elinden kaç kova su dökülmüştür çam fidanlarına? Bebek bileği kalınlığındaki gövdeden köklere doğru emilen su hemen kurumuş olmalı. Çamlara bir kova su mu dayanır o yaz sıcağında? Ebe, hastayı köyüne uğurladıktan sonra yine çeşme başına gitmiştir. Çeşmeden sevgi, umut, aşk ve yaşama sevinci akmaktadır.
Ebe, çam fidanına sadece çeşmenin sevgisini değil, yüreğini akıtmıştır.
Kırmızıköprü Sağlık Ocağının önünde yükselen çam ağaçları ebelerin, hemşirelerin, sağlık memurlarının, sıtma memurlarının, sekreterlerin, yardımcı hizmetlilerin ve doktorların sevgisiyle derinlere kök salmıştır. Umuda, aşka ve sevgiye tanıklık eden çamlar, her sabah mavi gökyüzünü, her gece yıldızları ve dolunayı selamlayarak insanlığın aydınlık geleceğine duyulan inancı beslemektedir. Onların Kırmızıköprü’de toprağın derinliklerini kavrayan kökleri, çürütülmek istenen bir toplumu boğulmaktan kurtaran can simididir.
Sağlık Ocağı kapanalı yıllar oluyor. Sağlık Ocağı kapatıldığında anne karnını tekmeleyen bebekler şimdi askerlik çağında. Çamları diken, sulayan, koruyan ve büyüten ebeler, hemşireler, Asağlık memurları, hizmetliler ve doktorlar da, köylüler gibi, yurdun dört bir yanına dağıldı. Çamların gölgesinde Albeniz‘in Asturias‘ını dinleyen Prof. Dr. Ali Haydar Demirel, Op. Dr. Alp Alaluf, Hemşire Nuray Güllü ve diğer sağlıkçılardan geriye kalan sevgi, kardeşlik ve çalışkanlık, çocuğunu okula zamanında yetiştirme telaşındaki genç bir annenin sabah öpücüğü gibidir.
Kırmızıköprü Sağlık Ocağının yeniden açılması, çam dallarına küsen serçelere, Kırmızıköprü Ortaokulundan yayılan çocuk çığlıklarına, yaşama gözlerini açan bebeklere, gençlere, yaşlılara, Pülümür Vadisi’nden kanatlanan güvercinlere, sincaplara, dağ keçilerine, vaşaklara, kırmızı benekli alabalığa, özetle, Pülümür Kırmızıköprü’ye hayat verecektir.
(Körfez, 24 Şubat 2019)