PÜLÜMÜR KIRMIZIKÖPRÜ ORTAOKULUNUN YIKILMASI

Kırmızıköprü YİBO Yatakhanesi

 

Yıl, 1965 olmalı… Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kırmızıköprü bucağında ortaokul yok. Okulsuzluk, halkı arayışa yöneltiyor. Mezra köyünden dayım Müdür Ağa (Hıdır Sadıkoğlu), Hıdır Yaman ile öğretmen Hasan Fırat,  Salördek köyünden Ali Aslan (Ali Ağa),   Uzunevler (Pardi)’den öğretmen Yılmaz Doğan’dan oluşan beş kişilik bir heyet, yetkililerle görüşmek üzere Ankara’ya gidiyor. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkilileriyle görüşülüyor.

O tarihlerde, Suat Hayri Ürgüplü başkanlığındaki AP, YTP, CKMP, MP koalisyonu iktidarda.
Dayım Müdür Ağa, zeki, görgülü, nezaketli ve sabırlı bir insandı… Mezra köyü, ‘ağa’ unvanını, gönlü zengin olduğu için ona vermişti. Edep, erkân bilirdi. Toplulukta nasıl davranılacağını ondan öğrenirdik Çok güçlü bir belleği vardı. Olayları kronolojiye uygun, mantık bütünlüğü içinde anlatırdı. O kadar güzel anlatırdı ki, konuşması bitecek diye endişelenirdik. Onun güzel ve güçlü anlatımından çok etkilenirdim. 
Hasan Fırat, köyümüzün yetiştirdiği idealist öğretmenlerden… 1957 Savaştepe İlköğretmen Okulu mezunu. Savaştepe Köy Enstitüsü, İlköğretmen Okuluna dönüştürülmüş. Cumhuriyet atılımlarının yavaşladığı, Amerikan destekli gericiliğin prim yaptığı yıllar… Hasan öğretmen, İlköğretmen Okulu mezunu, ancak Köy Enstitüsü ruhuyla yetişmiş. Onun yaşamına Köy Enstitülerinin terbiyesi damga vurmuştur.
Hasan Fırat, 1960’lı yıllarda Mezra Köyü İlkokulunda görev yaparken, öğrencilere ücretsiz kurs veriyor. O yıllarda köyde elektrik yok (Köyümüze elektrik 1984 yılında gelmişti). İşi gücü olan öğrencilere akşam saatlerinde lüks ışığında ders anlatıyor.
Hasan Fırat’ın, Mezra Köyü İlkokulundan öğrencisi Hüseyin Güler, hemen her gün ders bitiminde öğretmenin kendilerini sıraya koyarak o gün öğretilen konuları tekrar ettirdiğini, öğrencileri konuyu kavrayıncaya kadar evlerine göndermediğini ifade ediyor. Güler, ayrıca, Hasan öğretmenin, Kırmızıköprü Ortaokulunda derse girmek için Mezra’dan atla yola koyulduğunu, at sırtındayken bile yanındaki öğrencilere ders verdiğini belirtiyor.
Hasan öğretmen, 1970’li yıllarda Türkçe öğretmeni oluyor. Kalemi güçlü bir öğretmen.1975 yılında, “Burası Kırmızıköprü/Günceler” kitabını kaleme alıyor (Güven Matbaası).
Ortaokul Yaptırma ve Yaşatma Derneğinin kurucusu ve ilk başkanı olan Hasan Fırat’ın, Salördek İlkokulu binasına ücretsiz arsa tahsisinde oynadığı rolü az sayıda insan bilmektedir.
Hasan Fırat öğretmenimizi, 21 Kasım 2008’de Bursa’da kaybettik.

Kırmızıköprü’ye ortaokul kazandırma mücadelesi verenlerle ilgili bilgilerimiz sınırlı. Çaba gösterse de öne çıkmayan, adını bilmediğimiz başka insanlarımızın da bu değerli çalışmanın içinde yer aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
İlk kez Terzi Hüseyin’den (Düzgün) öğrendiğim ilginç bir eylemden söz etmeliyim. Ortaokul mücadelesine renk katan, ilgi çekici bir eylem. Bunu, “Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı okula ikna eylemi” olarak da değerlendirebiliriz. 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın, Erzincan-Tunceli kara yolundan geçeceği bilgisi, kasabalıları heyecanlandırıyor. Kırmızıköprü, Erzincan-Tunceli kara yolunun kıyısında yer alıyor. Halk, yol üstüne dikkat çeken bir okul tabelası asıyor: “Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Ortaokulu”
Kırmızıköprülüler, olmayan ortaokula, “Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Ortaokulu” adını veriyorlar!
Cevdet Sunay’ın dikkatini çekerek okula sahip olma düşüncesi, Ankara’da yürütülen çeşitli girişimlerle birlikte başarıya ulaşıyor. Kırmızıköprü Ortaokulu, 1970-1971 eğitim ve öğretim yılında hizmete açılıyor. MEB, okul binası yaptırmadığı için, Kekil Dikme (Löriz), Kamer Canpolat (Mezra) ile Musa Arslan’a (Avurtojige) ait iki katlı iş yerlerinin üst katları derslik ve müdür odası olarak kullanılıyor. Üç derslik ve bir müdür odasında faaliyet yürüten okul, 1982 yılında Kırmızıköprü Sağlık Ocağının üst tarafındaki yeni binasına kavuşuyor.
Okulun yeni binaya taşınma sürecine Okul Müdürü Kemal Kılıç öncülük ediyor. 1982 yılında, öğrencilerle birlikte Tunceli-Erzincan kara yoluna inen Kemal Kılıç, Kırmızıköprü’den geçen dönemin Tunceli Valisine (Hakkı Borataş olmalı) bina ile ilgili sorunları anlatıyor. Vali yeni binanın tamamlanarak, okulun kısa sürede taşınması talimatını veriyor. 
Hasan Fırat, “Burası Kırmızıköprü/Günceler” kitabında, ortaokula kavuşma heyecanını okurlarıyla paylaşır:
“İstanbul’dan bir dostumuz mektup yazıyor ve diyor ki ‘Ey Atatürkçü! Gerçekçi öğretmen, 600 yıldır uyuyan halkımızı uyandır. Ümmiliği yurttan tamamen kazı!’.
Böylesine candan desteklerle hız kazanıyor Kırmızıköprü Ortaokulu. Öğretmenler şevkleniyor, öğrenciler aşklanıyor…
17 Ocak 1971 pazar günü tekmil Kırmızıköprü köylerinin takip ettikleri birinci bilgi yarışması yapıldı. Bu ortaokulda, halk heyecandan boğuluyordu, sınıf alkışlarla çınlıyordu. Kırmızıköprü’de bir şeyler oluyordu…
Yeni bir nesil doğuyor burada. Atatürk nesli. Yaşamanın, var olmanın, medeniyetin gereklerine ermenin ihtiyacını duyan yeni bir nesil… Bu nesil, küflü paslı gelenekleri kökünden söküp atacak! Bu nesil, ilmin de, dinin de en gerçeğine, en hayırlısına bir solukta kavuşacak.” (s. 131-132).
Sözü edilen bilgi yarışmasında 1/B sınıfını arkadaşlarıyla birlikte temsil eden İsmail Aslan, bir kişi dışında, bütün katılımcıları hatırlıyor: 1/A sınıfından Medine Fırat, Şükrü Aslan (Prof. Dr); 1/B sınıfından Ali Pekin, Güler Erginoğlu, İsmail Aslan).

 

OKULUN İLK ÖĞRETMENLERİ
Kırmızıköprü Ortaokulunun ilk müdürü, Türkçe Öğretmeni Mustafa Cankara. Okulda müdür ile Matematik öğretmeni Mehmet Ali Yılmaz’dan başka kadrolu alan öğretmeni olmadığı için çevre ilkokullarda görev yapan bazı sınıf öğretmenleri ücret karşılığı ders okutuyor. Bu öğretmenler arasında Hasan Fırat, Yılmaz Doğan, Ferhat Fırat, Nuriye Fırat ve Nuri Şen de yer alıyor.
İbrahim Erkan, okula ilk kez kaydolan bazı öğrencilerin hatırlayabildiği öğretmenlerden biri…
Okulda İngilizce derslerinde ‘kâtip’ olarak tanınan bir kişi görevlendiriliyor.
Mustafa Cankara’dan sonra müdürlük görevine Cemalettin Savaş getiriliyor.
Okulda, öğretmenlerden Adnan Adıvar Ünal ve Veysel Narin, belleklerdeki yerini koruyor. Veysel Narin, okul müdürlüğü görevini de yürütüyor.
Hikmet Buğday, okulda görev yapan ve adı unutulmayan öğretmenlerden.
Benim öğrenim gördüğüm 1977-1980 yıllarında görev yapan öğretmenlerden şu isimler aklımda kalmış:
İbrahim Kaygısız (Türkçe), Osman İşler (Türkçe), Bülent Koska (Türkçe), Muhammet Altınbaş (Fen Bilgisi), Celal Kukul (Fen Bilgisi), Hüseyin Öztürk (Fen Bilgisi), Ali Küçükaydın (Matematik), İsmail Katırcıoğlu (Resim), Sultan Makal (Beden Eğitimi).
Ortaokulda bazı derslerimize sınıf öğretmenleri girerdi. Bu öğretmenlerin, alan öğretmenleri kadar çaba gösterdiklerini belirtmeliyim.
1977-1980 yıllarında derslerimize giren bazı sınıf öğretmenleri:
Kemal Cahit Akçiçek (Matematik), Nuri Fırat (Beden Eğitimi), Hüseyin Fırat (Resim), Hüseyin Sarı (Sosyal Bilgiler), Binali Kanik, Mustafa Tunç, Abbas Doğan (Ahlak), Bedri Toptaş, Fikri Bakış (Tarım), Selahattin Fırat (İngilizce), Hıdır Canpolat.
Bize ders veren sınıf öğretmenlerine çok şey borçlu olduğumuzu belirtmeliyim. Kemal Cahit Akçiçek, karmaşık matematik problemlerini bizim için kolay kavranır hâle getirirdi. 
Beden Eğitimi dersimiz, Nuri Fırat sayesinde çok keyifli geçerdi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda sunduğumuz jimnastik gösterilerini izleyenler, Nuri Fırat’ın bu alandaki başarısını bilirler. Sandalyede oturarak Beden Eğitimi dersi veren kadrolu öğretmenlerle bir arada çalışanlar, Nuri Hoca’nın önemini daha iyi anlarlar. http://www.huseyincanerik.com/…/128-derince-de-19-mayis-tor…
Hüseyin Fırat, çok yetenekli bir öğretmendi. Kırmızıköprü’deki iş yeri tabelalarının çoğunda onun imzası vardı: Halk Restaurant, Hotel Konak, Hotel Girne vb. Hüseyin öğretmen, öğrencilik yıllarımızda fotoğraf da çekerdi. Arkadaşlarım Barış Güler ve Zülfü Akkılıç’la birlikte, okulun önünde Hüseyin Öğretmen’e çektirdiğimiz siyah beyaz fotoğraf albümlerdeki yerini koruyor.
Abbas Doğan’ın, sosyoloji ve felsefe konularında bize büyük katkıları olmuştur. İlk İngilizce şarkıyı, Selahatin Fırat’tan öğrenmiştik: “Are You Sleeping”. Hüseyin Sarı ile Binali Kanik’in dersleri oldukça keyifli geçerdi. Marmelat yapımı konusunda bize ilk dersi veren öğretmen, Fikri Bakış’tı.
Okulda Yusuf Yıldırım’dan sonra Ali Pekin, kadrolu memur olarak görevlendirilmiştir. Okulun ilk yardımcı hizmetler personeli, Akdik köyünden Yusuf Yıldız’dı. 1976 yılına kadar görev yapmıştır. Aynı göreve, 1976 yılında Akdik köyünden Mustafa Şahin atanmıştır. Daha sonraki yıllarda okulun yardımcı hizmetlerinde Turabi Yıldırım (Kovuklu), Hüseyin Ateş, Kemal Korkut görev yapmıştır.
1980’den sonra okul müdürlüğüne Resim öğretmeni Kemal Kılıç atanmıştı.
Kemal Kılıç, 1980’den sonra göreve başlamanın bazı sıkıntılarını göğüslemek zorunda kalmıştır. O yıllarda, Sıkıyönetim Komutanlığının emri gereğince, okulların önemli araç ve gereçlerinin mesai saatleri dışında karakola bırakılması gerekiyor. Daktilo, teksir makinesi vb. araç gereçlerin yasa dışı örgütlerce çalınmasını engellemeye yönelik bu uygulama, dönemin yöneticilerini çeşitli sıkıntılara sokmuştur.
Kemal Kılıç, yardımcı hizmetler personeli Mustafa Şahin’e, ilgili emir gereğince, depodaki teksir makinesini Kırmızıköprü Jandarma Karakoluna bırakmasını söyler. Teksir makinesi bozuk olduğu için kullanılmamaktadır. Mustafa Bey, makineyi yerinde bulamayınca telaşla müdürün yanına gelir:
-Müdür Bey, her yeri aradım, ama teksir makinesi yok!
Makinenin okul dışına nasıl çıkarıldığı saptanamaz. Durum Kırmızıköprü Jandarma Karakoluna, ardından Pülümür İlçe Jandarma Bölük Komutanlığına bildirilir. Okul Müdürü Kemal Kılıç, yardımcı hizmetler personeli Mustafa Şahin ve memur Ali Pekin, gözaltına alınır. Üç görevli yaklaşık 10 gün Tunceli’de gözaltında tutulur. İlgililer, şüphelendikleri kişilerin isimlerini isterler. Okul görevlilerinin kuşkulandığı kişi ya da kişiler bulunmamaktadır. Sıkıntılı bir süreçten sonra serbest bırakılırlar ve beraat ederler.
Teksir makinesi bir süre sonra Uzunevler köyü yakınlarında kayak kayan çocuklar tarafından bir mağarada bulunur.
Kemal Kılıç, bu üzücü olaydan dolayı bir süre görevi bırakır. Göreve tekrar dönen Kemal Bey, 
1983 Kasım’ına kadar göreve devam eder. 
Kemal Kılıç’tan sonra müdürlüğe Pülümür Lisesinden Fizik öğretmenimiz İbrahim Ataç atanmıştı. O tarihlerde Turgut Turunç, İlhami Kayhan, Yalçın Şahin, Ahmet Kar, Şaban Tayfur ve Bekir Yeşildağ birlikte görev yapmıştır. 
Ortaokul, 1990 yılında Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO)na dönüştürülmüştür. İsmet Şenyüz, 1990-1993 yıllarında okul müdürü olarak görev yapmıştır. Şenyüz, görevini Ağustos 1993’te Ali Sosun‘a devretmiştir. 
Mehmet Karaali’nin okulda iz bırakan öğretmenlerden biri olduğu, öğrencileri tarafından da dile getiriliyor. Belkıs Keçebaş, Durali Çolak, Ali Aytekin, Nihat Ödüget, Rıza Öktem, Turan Yürümez de çeşitli tarihlerde okulda görev yapan öğretmenlerden. Rıza Öktem adı, sosyal etkinliklerle birlikte anılıyor. 
Kırmızıköprü Ortaokulunda en uzun süre görev yapan öğretmen unvanını Matematik öğretmeni Şaban Tayfur hak etmektedir. Şaban öğretmen, Karamürsel’de (Kocaeli) birkaç yıl çalıştıktan sonra Kırmızıköprü’ye gitmiş, emekli oluncaya kadar orada görev yapmıştır. Şaban Tayfur’un Kırmızköprü anıları, özel bir çalışma gerektirmektedir.

OKULUN BELİRLENEBİLEN İLK ÖĞRENCİLERİ 
Kırmızıköprü Ortaokulunda, ağırlıklı olarak, çevre köylerde ikamet eden öğrencilerin öğrenim gördüğü anlaşılıyor. Mezra, Uzunevler, Salördek, Akdik, Gökçekonak bu köylerin başında yer alıyor. Okula, Kırmızıköprü’ye oldukça uzak köylerden bile öğrenci gelmesi, o dönem halkın tercihini ortaya koymak bakımından önem taşıyor. Nazımiye’ye bağlı Oğullar (Hılves) köyünden Kırmızıköprü Ortaokuluna gelen bazı öğrencilerin okula yakın köylerdeki yakınlarının yanında barındıkları görülüyor.
Kırmızıköprü Ortaokuluna 1970-1971 eğitim ve öğretim yılında ilk kez kaydolan öğrencilerden adları belirlenebilenler (Alfabetik sıraya göre):
Ahmet Canerik, Ahmet Doğan, Ahmet Pınar, Ali Akkılıç, Ali Arslan, Ali Binat Yıldırım (Binali Yıldırım), Ali Canpolat (Mezra köyü), Ali Demirbilek, Ali Gerçek, Ali Haydar Kaya, Ali Hıdır Akkılıç, Ali Hıdır Ateş, Ali Hıdır Düzgün, Ali Sadık, Ali Şahin, Alişan Arslan, Alişan Polat, Aslan Aslan, Binali Aslan, Binali Pekin, Dilber Aslan, Doğan Zeki Şen, Elif Canpolat, Emine Aslan, Emine Canpolat, Fevzi Çelik, Güler Erginoğlu, Gülsüm Fırat, Hakkı Canpolat (Mezra köyü), Hakkı Canpolat (Akdik köyü), Hakkı Çelik, Halil İbrahim Pekin, Hasan Canpolat (Mezra köyü), Hasan Hüseyin Gerçek, Hasan Solmaz, Hasan Yıldız, Haşim Çelik, Hayriye Sadıkoğlu, Hüseyin Erez, Hüseyin Karakaş, Hüseyin Yıldırım, İbrahim Aslan, İbrahim Satık, İmdat Yıldız, İsmail Aslan, Kadir Çiçek, Kamer Çelik, Lütfiye Sağlam, Medine Fırat, Musa Ateş, Musa Canpolat, Musa Demirtaş, Musa Erez, Musa Işık, Musa Kazım Kaya, Musa Kesen, Remzi Doğan, Rıza Dalkılıç, Seçmen Fırat, Şükrü Akkılıç, Şükrü Aslan, Timur Kaya,Veli Gök, Veli Yıldız, Yaşar Erdoğan, Yıldırım Aslan, Zeki Yıldırım, Zülfü Çınar.
1970-1971 yılında, öğrenildiği kadarıyla, öğrenim gören 68 öğrenciden 8’inin kız, geriye kalan 60’ının ise erkek olduğu görülmektedir. Dilber Aslan Kartal (Salördek), okulun açıldığı ilk yıl ziyarete gelen bazı eğitim yöneticilerinin yörede tanınan ve sözü geçen Ali Aslan (Salördek), Hıdır Sadıkoğlu (Mezra) ve Hüseyin Kılıç’la (Uzunevler), kız çocukların okula gönderilmesi konusunda görüştüklerini ifade ediyor. Ali Aslan’ın iki kızıyla (Dilber ve Emine Aslan), Hıdır Sadıkoğlu’nun kızının (Hayriye Sadıkoğlu), okulun ilk öğrencileri arasında yer alması, bu bilgiyi doğruluyor. İki ismin (Hıdır Sadıkoğlu ile Ali Aslan), okul için Ankara’ya gitmesi ve okulun kuruluş sürecine omuz vermesi, kız çocukların okullaşmasına olumlu katkı sunmuştur.
Kırmızıköprü Ortaokulunda öğrenim gören kız öğrenci sayısında yıllara göre istikrarlı bir artış olduğu ve zamanla bütün kız çocukların okula gittiği görülüyor.
O dönemde ortaokula kaydolanlardan kaza, hastalık ya da farklı nedenlerle yitirdiğimiz Ali Canpolat (Mezra), Emine Canpolat (Mezra), İbrahim Aslan (Salördek), Remzi Doğan (Uzunevler) ve Şükrü Akkılıç’ın (Mezra) bugün aramızda olmaması büyük üzüntü kaynağı… 

OKUL ARSASI MEZRA KÖYLÜLERİNE AİT
Okul arsası, Mezra Köyü’nden amcalarımız Kamber Canerik (Çavuş) ve İbrahim Canerik tarafından bağışlanmış. Bağışlanan arsanın diğer ortağı, amcamız Ali Arslan (Koca Ali), o tarihlerde Almanya’da olduğu için, protokole imza atmamış.
Kesin olmamakla birlikte, inşaata, 1979 yılında başlandığı düşünülüyor. İnşaat birkaç yıl sürmüştü. Mezra köyü yolunun altındaki inşaat alanının temizlenmesi uzun bir zaman almıştı. İş makineleri okul inşaatının hafriyatında oldukça zorlanmıştı. İnşaat alanında yürütülen hafriyat çalışmaları sırasında hepimizi şaşırtan görüntüler ortaya çıkıyordu. Toprağın altından sağlam taş duvarlar yükseliyor, tarihlenemeyen bazı toprak kaplar iş makinesinin paletleri altında eziliyordu. 1973 yılında, Paşa dedemin bir kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği yerde, hiç kimsenin haberdar olmadığı bir uygarlığın izlerine rastlanıyordu.
Kalıntıların ortaya çıktığı yerde ne bir arkeolog görevlendirilmişti ne de bir müze görevlisi! Yer altından çıkan küpler ve toprak borular ya kırılıyor ya da ortadan kayboluyordu. Bazı toprak borular evlere baca yapılmıştı! Devlet, eski bir uygarlığa ait kalıntıları gün ışığına çıkarmak ve korumak için bir çaba göstermiyor, ancak altınları kaptırmamak için iki jandarma eri görevlendiriyordu. Devlet bu, işini sağlama alır! Sadece altın peşindeydi! Altınlar bir türlü bulunamadı, o tarihi yapı bilinçsizce yok edildi.
Üzerinde hayvan otlattığımız, yorulunca soluklandığımız yerin altından gün yüzüne çıkan uygarlık bir moloz yığını muamelesi görmüş ve yok edilmişti.
Tarihlenmeyen o uygarlığın üzerine inşa edilen Kırmızıköprü Ortaokulunda son olarak 2009 yazında çalışmıştım. Marmara Üniversitesinde Ekim 2009’da gerçekleştirilen 4. Sosyal Bilimler Kongresi’ne, Kırmızıköprü Ortaokulunda hazırlanmıştım. Sevgili arkadaşım İsmail Turan, o tarihlerde okulda çalışıyordu. O yıllarda okulun güzel bir kütüphanesi vardı. Okul kütüphanesinin oluşturulmasında, eski okul müdürü İbrahim Ataç’ın büyük katkısı olmuştu. İbrahim Hoca, Pülümür Lisesinde Fizik öğretmenimdi. Kırmızıköprü’de müdür olarak görevlendirilince kolları sıvamış, okulda güzel çalışmalara imza atmıştı.
1993 yıllında görev yapan, çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle tanınan okul müdürü Ali Sosun’u da burada anmadan geçemeyiz.
Kırmızıköprü Ortaokulu, 1990-2011 yılları arasında Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) olarak faaliyet yürüttü. Okul yeni binaya kavuştuğunda köyde elektrik yoktu. Bu nedenle, okulda jeneratör kullanılıyordu. 1980’den sonra okulun adı değiştirildi. Okul, Barbaros Hayrettin Paşa Yatılı İlköğretim Bölge Okulu adını aldı. Sadece bir okulun yer aldığı küçük yerleşim biriminde yapılan bu değişikliğin olumlu karşılandığını söylemek güç. Bizim gibi, bu okuldan mezun olanların hiçbiri bu isim değişikliğine sıcak bakmamıştı. Büyük denizcimiz Barbaros Hayrettin Paşa’nın adı, yeni açılan okullara verilebilirdi.
Kırmızıköprü ve çevre köylerdeki çocukların eğitiminde büyük rol oynayan okul, yemekhane-konferans salonu, üç katlı derslikler, dört katlı yatakhane ve dört katlı lojmandan oluşan dört ayrı binaya sahipti.
Okuldan mezun olanlar arasında öğretmen, eğitim yöneticisi, mühendis, hukukçu, psikolog, akademisyen, sağlıkçı, iş adamı vd. meslek sahipleri bulunuyor.
2011 yılında kapatıldıktan sonra okul yağmalanmış, Tunceli İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile Pülümür İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü yetkilileri kılını kımıldatmamıştı! Odalarından dışarı bile çıkmayan mülki amirler, bu olaya seyirci kalmıştı. Bu örnek, kamu yönetimindeki çürümenin acı örneklerinden biri olarak hatırlanacaktır. Okulun pencereleri, kalorifer petekleri, kapıları, tel örgüleri sökülerek göz göre göre çalınmıştı.
Tunceli gibi sıkı korunduğu düşünülen bir ilin okulundaki malzemeler kamyona yüklenerek Elazığ’a götürülebilmişti! Bu soyguna, Almanya’da çalışan ve o tarihlerde köyde yıllık iznini geçiren amcamın oğlu Hakkı Canerik’ten başka kimse tepki göstermemişti.http://www.huseyincanerik.com/…/55-pulumur-kirmizikopru-ort…

YANITSIZ KALAN SORULAR
Aşağıdaki sorular, 2011 yılında Pülümür’de görev yapan yetkililer tarafından yanıtsız bırakıldı:
Okul kapatıldıktan sonra niçin koruma altına alınmadı?
Okulun demirbaşlarına (Yemekhane ve yatakhane malzemeleri, eğitim araç-gereçleri, kalorifer kazanı ve eklentileri vb.) ne oldu?
İbrahim Ataç’ın büyük emek verdiği kütüphanedeki kitaplar nerede?
Okul bahçesindeki minibüs niçin çürümeye bırakıldı?
Okul belgelerinin ortalığa saçılmasına niçin göz yumuldu?
Binanın kalorifer petekleri, güneş panelleri ve diğer malzemelerine ne oldu?
Profesyonel soyguncular okulu yağmalarken, Pülümür’de görev yaptığınız kurumda mutlu muydunuz?
Tunceli’yi o dönem yöneten kamu yöneticilerinin, bu sorumsuzlukla ilgili herhangi bir idari ya da adli soruşturmaya öncülük etmedikleri biliniyor.
Vali, sorumlu olduğu bir ilçede, bir devlet okulunun göz göre göre yağmalanmasına göz yumuyor. Makam koltuğuna oturarak vali olunmuyor.
Kaymakam, makamına 15 km mesafedeki okulun soyulmasına seyirci kalıyor. Makarna ve kömür dağıtarak kaymakam olunmuyor!
Pülümür İlçe Millî Eğitim Müdürü, toplam öğrenci sayısının 300’ü geçmediği bir ilçede, sorumluluğu altındaki okulla ilgilenecek zaman bulamıyor!
Tunceli İl Millî Eğitim Müdürü, makamına 50 km mesafedeki Kırmızıköprü’ye uğrayıp olay hakkında bilgi almıyor ve ilgililer hakkında herhangi bir işlem yapmıyor! Makam odasının kapısındaki İl Millî Eğitim Müdürü levhası, o unvanın hak edilmesi için yeterli olmuyor.
Bir insan niçin vali, kaymakam, il-ilçe millî eğitim müdürü olur? Niçin okul müdürü olur? Yönettiği ilin, ilçenin kamu binalarının yağmalanmasına göz yummak için mi?
Ne ağır bir suç, değil mi? Bundan daha ağır ve yüz kızartıcı bir suç olabilir mi?
Millî Devleti yıkma süreci, yeni bir kamu yöneticisi modeli yarattı. Yeteneksizlik, birikimsizlik, beceriksizlik ve kültürsüzlükte derece yapanlar, devletin tepelerine oturtuldu. Bunlarda kamu yararı gözetme, vatana ve millete bağlılık ve fedakârlık duygularından eser yok.
Cumhuriyetin devraldığı enkaz gibiler… Türkiye’yi yüceltmek için değil, batırmak için çalıştıkları sanılır. Aralarında namuslu olanlara yaşam hakkı tanınmıyor. Kirli sistem, temiz insana tahammül edemez. Ya kirleterek teslim alır ya da sistem dışına sürer.

OKUL YIKILIYOR!
Kırmızıköprü’ye, bu yıl 26 Ağustos’ta geldik. Yolda hastalandığım için yaklaşık bir hafta boyunca evin bahçesinden dışarı bile çıkamadım. Kocaeli’nin kirli ve gürültülü ortamından köye gelmek, bir yıl boyunca en büyük özlemimiz oluyor. Köyde dikkat çeken bir gürültü ve tozla karşılaştık. Hepimiz için şaşırtıcı… Tertemiz bir doğası olan, yeşile ve maviye gömülen köyümüzdeki gürültü ve tozun kaynağının, Kırmızıköprü Yatılı İlköğretim Bölge Okulu olduğunu öğrenince hayretler içinde kaldık.
Okul yıkılıyordu!
Devlet, okulu yıkmak için harekete geçmişti!
İş makineleri; yatakhanelere, lojmanlara, dersliklere, yemekhane-konferans salonuna darbe üstüne darbe indiriyordu. Kocaeli’nde hepimizi çıldırtan sarı kamyonlar Kırmızıköprü’ye de gelmişti. Yıkımdan yükselen toz bulutu binanın yakınında oturanları nefes alamaz hâle getiriyordu. Arı kovanlarının üstüne çöken toz bulutu, bal üretimine büyük zarar veriyordu.
İlk darbe, yemekhane-konferans salonuna indirilmişti. Sistem, yıkımda bile tercihini sanattan yana (!) yapmıştı.
Okulun niçin yıkıldığı konusunda elle tutulur bir gerekçe yok. Binaların, çürük olduğu için yıkıldığı iddiasının gerçeği ne kadar yansıttığı bilinmiyor. Farklı tarihlerde yapılan dört ayrı binanın tamamının çürük olması, kuşkuları güçlendiriyor. Binanın yıkılırken iki kamu yöneticisinin konuşmasına tanık olan bir köylüye göre, bina yıkılacak ve arsalar satışa sunulacak. Bazı iddialara göre ise yıkılan alana TOKİ konutları yapılacak.

 

OKUL ALANI BAŞKA AMAÇLARLA KULLANILAMAZ, SATILAMAZ
Okul alanını satışa çıkarma, konut yapma ya da farklı amaçlarla kullanımı, hukuken mümkün görünmemektedir. Kırmızıköprü ve civar köylere hizmet veren okul yıkıldıktan sonra, arsanın piyasaya sunulması hukuk dışıdır. Bu arsa, hak sahipleri tarafından okul yapılması amacıyla bağışlanmıştır. Okulu yıkıp arsayı satmak ya da konut yapmak, idari yönden kusurlu bir karardır ve iptal gerekçelerinden biri olarak görülmektedir.
Arsanın bağışlanması ile ilgili belgelerdeki eksiklikler, alanı kötü niyetle değerlendirme çabalarını başarısızlığa mahkûm edecektir. Bu olgunun, olası kanunsuzlukları önlemesi beklenmektedir. Bağış, idari yönden kusurlu ve hukuksuz bir işlem sonucunda gerçekleştirilmiştir. Halalarım ve babamın da, amcam gibi, arsanın okul alanı olarak kullanılmasına bir itirazları olmamakla birlikte, arsanın ticaretin konusu yapılması, kabul edilemez niteliktedir.
Hak sahiplerinden usulsüz olarak alınan alanı bugün ticari amaçla kullanmaya kalkışmak, kamu yararıyla ilişkilendirilemeyecek bir uygulamadır.
Alanın tahsisinde amcam Ali Arslan’ın onayının olmamasına karşın, yıkılan okul yatakhanesinin amcama ait yerde olması, okul arsası ile ilgili keyfi kararların başarı şansını sıfırlamaktadır. 
Tarımsal amaçlarla kiraya verilen alan, çay bahçesine dönüştürülebilir mi? İkamet amacıyla kiralanan ev, dükkâna çevrilebilir mi? Bunlar ne kadar hukuksuzsa, okul arsasının satışa sunulması da o kadar hukuksuzdur. Sosyal amaçlarla bağışlanan bir alanın, hak sahiplerinden izinsiz satışa sunulması, devlet ciddiyetiyle örtüşmeyen bir durumdur.

 

KÖYDE OKUL ALANINA HER ZAMAN İHTİYAÇ DUYULACAK
Kırmızıköprü ve civar köylerde, öğrenci sayısının az oluşu, okul alanlarının satış gerekçelerinden biri olarak görülemez. Bu bölgede, önümüzdeki yıllarda okula ihtiyaç duyulmayacağı varsayımı, gerçekçi değildir ve bilime aykırıdır. Akla ve mantığa aykırı bu varsayım, uygulamanın, hukuki niteliklerden yoksun olduğunu göstermektedir Nüfusu düşük de olsa yerleşim birimlerinde okul vb. kamu kurumları için yer ayrılması, zorunluluktur.
Kırmızıköprü, koşullar ne olursa olsun, okul alanlarından yoksun bırakılamaz.

 

KAMU ZARARINA SEBEBİYET
Mezra köylülerinin okul için bağışladığı alandaki okul binalarının yıkılması kararı sorunludur ve idari-adli inceleme konusudur. Kamu binalarının bu kadar rahat ve keyfi gerekçelerle yıkılabilmesi, hepimizi düşündürmelidir. Uygulamayla, kamu kaynaklarının israfına sebebiyet verilmiş, kamu zararına neden olunmuştur. Yıkım, idari yönden kusurlu bir karar olarak nitelendirilmektedir. Birden çok depremden herhangi bir zarar görmeyen, faaliyetlere devam edilen binaları yıkma kararı, arsanın ticari amaçlı değerlendirileceği söylentileriyle birlikte değerlendirildiğinde, iyi niyetten yoksundur.

 

KIRMIZIKÖPRÜ’DE KAMU KURUMU KALMADI
Okulun yıkılmasıyla birlikte Kırmızıköprü’de kamu kurumu kalmadı! Yıllarca hizmet veren kurumların adı bile unutuldu. Yeni kuşaklardan, Kırmızıköprü’de bir zamanlar kooperatif olduğunu bilenlere rastlamak olası değil. Oysa benim bildiğim, 1977 yılında Kırmızıköprü’de Tarım Kredi Kooperatifi vardı. Kooperatif, 1982 yılına kadar açıktı (Kurum fiilen 1980’de kapanmış, resmî olarak 1982’de kapatılmıştı). Kooperatifin Müdürü Nurettin Asal’dı. Öğretmenimiz Gülseren Aydın bize kooperatifle ilgili ödev verince hemen Nurettin Bey’in makamına gitmiştik. Kooperatif binası, Salördek İlkokulunun yanındaydı. Kendisine konuyla ilgili bazı sorular sormuş, bilgi almıştık. Konu hakkında bizi bilgilendiren Müdür Bey, kurşunkalemle not düştüğü çizgili A-4 kâğıdını bize vermişti.
Dik temel harflerle yazılan okunaklı yazı, kâğıdın üçte biri kadar yer kaplamıştı. 
Kırmızıköprü’de Sağlık Ocağı da yıllarca hizmet verdi. Sağlık Ocağında görev yapan doktorlardan iz bırakanlar oldu. Kuşkusuz onların başında, Prof. Dr. Ali Haydar Demirel geliyor. Öğrenme tutkusu, bilime bağlılığı ve entelektüel kişiliğiyle dikkat çeken doktorumuz Ali Haydar Demirel’in görev yaptığı Sağlık Ocağı da kapalı artık.
Bir sağlık kurumunu, nüfusun düşük oluşunu öne sürerek kapatma düşüncesi, ancak tüccar mantığıyla açıklanabilir.
Kırmızıköprü PTT’si de kapısına kilit vurulan kamu kurumlarımızdan. Adı, Bülent Ecevit’e benzerliğiyle tanınan Ali Ekber Yavuz’la anılan PTT’nin kapatılması, Kırmızıköprü’yü dünyadan koparmıştır.
Kırmızıköprü Jandarma Karakolu, köyün çok uzağına taşındı.
Kırmızıköprü’de devlete ait bir kurumun kalmaması, hepimizi düşündürmelidir.
MEB, 2011 yılında kapısını bile kilitlemeden terk ettiği Kırmızıköprü Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna ait bütün binalara balyoz indiriyor. Devlet, sağlam okulunu yıkarak Kırmızıköprü’yü devletsiz bırakıyor! Kırmızıköprü’de, T.C. başlığını taşıyan hiçbir kurum bulunmamaktadır. 
Bu girişime izin verilemez.
Bugün öğrenci sayısı yetersiz bile olsa, okul ve okul alanlarının korunması gerekir. Okul için bağışlanan alandaki binaları yıkarak, alanı satma ya da konut yapma düşüncesi, iyi niyetli bir girişim olarak görülemez. Bağış belgesindeki usulsüzlüklerin, okul alanının farklı amaçlarla kullanılmasını engelleme çalışmalarının önemli hukuki dayanaklarından biri olması beklenmektedir.
Okul için bağışlanan alanı satma ya da başka ticari amaçla kullanma düşüncesinden vazgeçilmelidir. Bu hukuksuz bir uygulama olarak anılacak ve yargıdan dönecektir. 
Adı köyle özdeşleşmiş Kırmızıköprü Ortaokulunun yıkılması, 1950’li yıllarda okullaşma oranının en yüksek olduğu Tunceli’ye büyük haksızlıktır. Bu yıkım kararının altında imzası olanlar, işi kılıfına uydursalar da, sorumluluktan kurtulamayacaklardır. Okulun, öğretmen Necmettin Yılmaz’ın, Pülümür yakınlarında, 12 Haziran 2017 tarihinde şehit edilmesinden kısa bir süre sonra yıkılması acı vericidir.
Hasan Fırat, Kırmızıköprü Ortaokulu açıldıktan üç ay sonra, 17 Ocak 1971’de duygularını şöyle ifade etmiştir:
“Daha üç ay önce açılan bu okulun öğrencilerine baktıkça, sorulara verdikleri cevapları dinledikçe öylesine duygulandım ve etkilendim. Tanrıma dönerek, gözlerimde yaşlarla, ellerimi açarak ‘Artık ölebilirim’ diye haykırdım.
Artık ölsem de gam değil. Gömülü bulunacağım topraklara değen eller-ayaklar hayatın sırrına da ermiş mutlu insanların olacak çünkü. Çünkü bundan böyle çocuklarımız okuyor, okuyacak, okur. Hasan Fırat da hiçlik âleminde rahat uyur.”
Yıkıma onay verenler, devleti zarara uğratmış, Kırmızıköprü’nün ışığını söndürmüştür. Bu haksız uygulama, Cumhuriyet yargısının görev alanı içindedir.
Cumhuriyetin yürekli yargıçlarından, okulumuzu yıktıranların yakasına yapışarak kamu vicdanını rahatlatmaları beklenmektedir.
Aydınlanma tutkunu köylülerimiz, bize okulu çok görenlerin görev başında olmalarından büyük azap duymaktadır.
Okulun yıkılması için gerçek dışı rapor düzenleyen ve onay veren yetkililerin Cumhuriyet kurumlarından temizlenmesi, aydınlık bir Türkiye’nin en büyük ihtiyacıdır.
O zaman, Bursa’da ebediyete uğurladığımız değerli öğretmenimiz Hasan Fırat, Mezra Köyü Mezarlığı’ndaki sevgili dayımız Müdür Ağa ile Salördek Köyü Mezarlığı’ndaki dünürümüz Ali Aslan gönül rahatlığıyla uyuyacaktır.

Bu çalışmaya katkı sunmak isteyenler, ellerindeki bilgi ve belgeleri huseyincanerik@gmail.com adresine gönderebilirler. 
(Pülümür/Kırmızıköprü, 8 Ağustos 2017) 

Bu yazı,  “Tunceli Emek”te yayımlanmıştır.

 

 

 

  • Related Posts

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    Hüseyin Aslan (1928-1974). Fotoğraf: Ali Rıza Aslan arşivi   Keko oğlu Ali’nin dillere destan malvarlığının, bir ailenin, daha doğrusu bir köyün kaderinde oynayabileceği rol kimsenin aklına gelmemişti. Ali Arslan (Aliye…

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    Musa Pekin, Kahramanmaraşspor formasıyla.   Pülümür Vadisi’nin batısında yükselen toprak damlı evler… Usta ellerin işlediği kesme taş yapılar. Tek ya da iki katlı evler, zorluklarla mücadele eden bir kuşağın ürünü.…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Kaçırdıkların

    ERZİNCAN SANSA VADİSİ’NDE FIRTINALARA MEYDAN OKUYAN PÜLÜMÜRLÜ DEMİRYOLCU HIDIR KELEŞ

    • Eylül 15, 2024
    • 23 views
    ERZİNCAN SANSA VADİSİ’NDE FIRTINALARA MEYDAN OKUYAN PÜLÜMÜRLÜ DEMİRYOLCU HIDIR KELEŞ

    PÜLÜMÜR GOMEDERİ YAYLASINA  VEDA

    • Eylül 15, 2024
    • 9 views
    PÜLÜMÜR GOMEDERİ YAYLASINA  VEDA

    PÜLÜMÜR DEREBOYU’NDA AĞLAYAN  ÇEŞME

    • Eylül 5, 2024
    • 25 views
    PÜLÜMÜR DEREBOYU’NDA AĞLAYAN  ÇEŞME

    SONGÜL BUDAK ASLAN, “BİR ZÜMRÜT ON ÜÇ KADIN”LA ÇÜRÜMÜŞLÜĞE NEŞTER VURUYOR

    • Eylül 3, 2024
    • 29 views
    SONGÜL BUDAK ASLAN, “BİR ZÜMRÜT ON ÜÇ KADIN”LA ÇÜRÜMÜŞLÜĞE NEŞTER VURUYOR

    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU HÜSEYİN ASLAN

    • Ağustos 9, 2024
    • 621 views
    AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNDE BİR DERSİM SÜRGÜNÜ: PÜLÜMÜR SALÖRDEK  KÖYÜNDEN KEKO AHMET OĞLU  HÜSEYİN ASLAN

    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN

    • Temmuz 27, 2024
    • 506 views
    PÜLÜMÜR AKDİK ŞİHAN KÖYÜNÜN ÜNLÜ FUTBOLCUSU MUSA PEKİN