Fötr şapkalı sürücü, stabilize yolda tozu dumana katarak ilerliyordu. 1973 yılında Almanya’dan getirilen Massey Ferguson’un gaz pedalından ayağını kaldırmayan sürücü 48 yaşındaydı. Traktörün mavi römorkuna un çuvalları yüklenmişti. Kırmızıköprü’de değirmende öğütülmüş buğday ununu Pülümür Uzunevler (Pardiye) köyüne bırakan traktör, kasabaya geri dönmüştü.
Sürücü biraz dinlendikten sonra Salördek-Çatalyaka yolculuğu başlayacaktı.
Römork yüklendikten sonra traktör yeniden yola çıktı. Sarsıla sarsıla yol alan traktörün bir de yolcusu vardı. Un çuvallarının üstünde yolculuk yapan köylü, sarsıntının farkında değildi. Kasketli köylü, boynunda 14 numara gaz lambasının camını taşıyordu. İçinden ip geçirilmiş cam, kolye gibi, köylünün boynuna asılmıştı.
Massey Ferguson’un kaptanı arada bir fötr şapkasını yokluyor, rüzgâra kaptırmamak için çaba harcıyordu.
Karşı yönden gelen bir araç, daracık yolda ilerleyen traktör sürücüsünü heyecanlandırdı. Pülümür Mezra köyünden Kamber (Çavuş) Canerik’in (1912-2005) Yoldaş Çayevini geçen traktör yoldan çıkarak, Hıdır (Müdürağa) Sadıkoğlu’nun (1919-2002) bahçesine devrildi. Kırmızıköprülüler hemen yardıma koştu. Traktör sürücüsü, fötr şapkasının, mavi gömleğinin ve kömürlü ütüyle ütülenmiş kumaş pantolonunun tozunu alarak ayağa kalktı. Aklı, römorktaki yolcudaydı. Üstü başı una bulanmış köylü, römorktan birkaç metre uzakta, boynuna asılı lamba camıyla göründü.
Massey Ferguson’un kazası hafif atlatılmıştı. Ne lamba camı kırılmış ne de köylü yaralanmıştı.
Kazadan sağ kurtulan yolcu, Pülümür Çatalyaka (Denzek) köyü Çoban (Çovan) mezrasından Mustafa Bozkurt’tu (Mıstafaye Hemede -Kult- Ferate Benz, 1922-2002)
Peki, Masssey Ferguson’un mavi gömlekli, ütülü pantolonlu, fötr şapkalı kaptanı kimdi?
SALÖRDEK KEWL’DE KAPISINA KİLİT VURULAN EV
83 yıl önceydi. Keko oğlu Ahmet Aslan (Hemede Kek, Pülümür 1857-1940 Amasya Gümüşhacıköy), Pülümür Salördek’teki (Kewl) toprak damlı evin ahşap kapısını usulca kapatıp ormanın derinliklerine karıştığında 81 yaşındaydı. İki evlilik yapmıştı. İlk eşi Gülüzar Hanım’dan biri kız, iki çocuğu olmuştu. Kızı Fidan Aslan (Dikme, 1884-1967), Pülümür Şampaşakaraderbent köyünde yaşama gözlerini yummuştu. Oğlu Tursun (Dursun) Aslan (1897-1953), resmî kayıtlara göre, 56 yaşında sonsuzluğa uğurlanmıştı.
Keko Ahmet’in ikinci eşi Ğeyal Hanım (1880-1955), Nazımiye Hılves/Xılves (Oğullar) köyünden Süleyman Ayaz’ın (Sılemane Aliye Wusıv) kızıydı. Ğeyal Hanım, Hılves köyünden at sırtında Salördek’e acaba kaç yılında gelin gitmişti. Fetih yorgunu Osmanlı İmparatorluğunun nüfus memurlarının mürekkebi, Salördek köyündeki nikâhın kayıtlarını tutmaya yetmemişti.
Ahmet-Ğeyal çiftinin ilk çocuğu Emine 1894 doğumluydu. Buna göre, Keko oğlu Ahmet’le Süleyman kızı Ğeyal, 1892 ya da 1893 yılında evlenmiş olmalıydı.
Tursun’la Emine’nin doğum tarihlerindeki çelişki, dönemin nüfus kayıtlarındaki karışıklıktan kaynaklanmıştı. Emine’den birkaç yaş büyük olan Tursun, nüfusa Emine’nin küçüğü olarak işlenmişti.
NAZIMİYE HILVES/XILVES (OĞULLAR) KÖYÜNDEN SALÖRDEK’E GELEN GELİN
Ğeyal, Salördek’e gelin gittiğinde çocuk denecek yaştaydı. Ahmet-Ğeyal Aslan çifti, 1931 yılında, Emine Aslan (Dikme, 1894-1983), Ali Aslan (1907-2001), Sabriye (Saray) Aslan (Bektaş, 1920-1938), Hıdır Aslan (1916-1987), Hatice (Fatma) Aslan (1918-1938), Hüseyin Aslan (1928-1974), Musa Aslan (1930) ve Gülüzar Aslan’dan (Fırat, 1931-2019) oluşan sekiz çocuklu bir aileydi.
Ali Aslan (1907-2001), 27 Nisan 1931 tarihinde Salördek/Gavraglı Ali-Şehriban Bektaş çiftinin kızı Melek Hanım’la (1916-1986) yaşamını birleştirmişti. 1935 yılında dünyaya gözlerini açan Hasan, Kewl’deki toprak damlı eve mutluluk getirmişti.
Ali Aslan (Aliye Hemede Kek), o yıllarda, keman çalıyordu. Tasni/Tasniye (Gökçekonak) Jandarma Karakol Komutanı, Ali Aslan’a, ‘Kemaneci Ali’ diye sesleniyordu.
81 YAŞINDA ORMANDA GİZLENEN KÖYLÜ VE AİLESİ
Ahmet Aslan, eşi, çocukları, iki gelini ve 3 yaşındaki torunu Hasan’la birlikte Salördek köyünden ayrılmak zorunda kalmıştı. 1938 yılı yazında köyden ayrılan aile bireyleri Ahmet, Ğeyal; Ali, eşi Melek ve oğlu Hasan; Hıdır, eşi Arzum Çiçek (Nazımiye Hengırvan’dan Aliye Kolek’in kızı); Hüseyin, Musa ve Gülüzar’dan oluşuyordu.
Kemancı Ali, kemanını evde bırakmıştı.
KARVAN’IN TOZLU YOLLARINA DAMLAYAN GÖZYAŞLARI
Emine, Ali Dikme’yle (Gole, 1885-1970); Sabriye, Hüseyin Bektaş’la (Gavrag, 1904-1963); Hatice ise Salördek/Kewl’den Bako (Baki) Arslan’la evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı. Hatice-Bako Arslan çiftinin yolları, Mehmet (Memık) Arslan’ın (1931- 2011) doğumundan kısa bir süre sonra ayrılmıştı. Hatice, yeni emeklemeye başlamış oğlunu Kewl’de bırakmış, Nazımiye Karvan (Hanköy) yoluna düşmüştü. Karvanlı Ali Haydar Aytekin’le (?-1938) evlenen Hatice’nin yüreği Kewl’de kalmıştı.
Pülümür Vadisi, henüz yirmisinde bile olmayan acılı annenin gözyaşlarıyla ıslanmıştı.
Hatice’nin acısı, Karvan’da dünyaya gözlerini açan kızı Emine ve oğlu Ahmet’le biraz dinmişti. Dördüncü çocuğu dünyaya geldiğinde, 20 yaşında genç bir anneydi. Kızı Emine Aytekin ve sımsıkı sarıldığı bebeği Fatma Aytekin’le Karvan’dan alınıp götürüldüğü Hılves (Oğullar) köyü yakınlarındaki Bezik Ormanı’ndan (Gema Besk) bir daha dönmemişti.
Hatice, Salördek köyündeki evlerinin kapısına kilit vurulan anne babası ile kardeşlerinin ormanın derinliklerinde kaybolduğu o zor günleri hiçbir zaman öğrenemeyecekti. Sırtında çuval, elinden tuttuğu oğlu Ahmet ve köylüleriyle Pülümür Çayı’nı geçerken yaylım ateşe tutularak öldürülen eşi Ali Haydar Aytekin’in yasını tutmasına bile izin verilmemişti.
Oğlu Ahmet Aytekin’in, sürgün gönderildiği Afyon Sandıklı’daki mezarında ağıt yakamayacaktı.*
Anne, baba ve biri bebek, iki kız kardeş, geriye dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmıştı.
NAZIMİYE BEZİK ORMANI’NA SAÇILAN GILEYLER
Beser Dönmez (Canpolat), aralarında Hatice’nin de bulunduğu köylüler Bezik Ormanı’na götürüldüğünde 7-8 yaşlarındaydı. O yıllarda kadınlar saçlarına boncuklarla işlenmiş ‘gıley’ler takardı. Gıley, el ürünü bir tür tokaydı. Beser, arkadaşlarıyla oyun oynarken, art arda dizili hâlde yürütülen köylülerin nereye ve niçin götürüldüğünden habersizdi. Yıllar sonra, Bezik Ormanı’nda yıldızlara kavuşan köylü kadınların boncuk vb. süs eşyalarına rastladığında büyük acı çekmişti. Renk renk boncuklarla oluşturulan ‘gıley’ler, meşelik alanda toprağa karışmıştı. Kırmızı, mavi, sarı, pembe boncuklar, Beser’in gözlerinden süzülen damlalarla yıkanmıştı.
PÜLÜMÜR ORMANLARINDA ÖKSÜRÜK NÖBETİNE TUTULAN ÇOCUK
Pülümür ormanlarında haftalarca dolaşan Aslan ailesi 10 kişiden oluşuyordu. Ahmet 81, Ğeyal 58, Ali 31, Melek 22, Hasan 3, Hıdır 22, Arzum ?, Hüseyin 10, Musa 8, Gülüzar ise 7 yaşındaydı. Pardi köyü yakınlarındaki ormanlık alan âdeta kuşatılmıştı. Ormandaki en küçük kıpırtı ailenin yaşamını tehlikeye sokuyordu. Hasan Bebek, günlerce süren ağır ve zor yolculuktan dolayı hastalanmıştı. O tarihte 22 yaşında genç bir anne olan Melek Aslan, öksüren oğlundan dolayı kaygılıydı. Aile, öksürüğün duyulmaması için çocuğun ağzının kapatılması vb. çareler arıyordu.
Hasan’ın o sırada 22 yaşında olan amcası Hıdır Aslan, çocuğun yaşamına mal olabilecek uygulamalar yerine pratik bir çözüm üretir. Eldeki araçlarla bir çukur kazar. Öksürük başlar başlamaz çocuğu çukura koyar, üzerini kapatır. Uygulama işe yarar. Hasan, öksürük nöbetlerini çukurda geçirir.
Yer altındaki ‘sığınak’, küçük çocukla ailesi için can simidi olur.
SALÖRDEK/GAVRAG’DA AĞIT YAKAN KADIN
Aslan ailesinin ormanda can derdine düştüğü günlerde Gavrag’da 18 yaşında genç bir kadın ağıt yakıyordu. Biri kız, iki çocuk annesi kadın ormandan yayılan her sese kulak veriyor, siilah sesi duyar duymaz çığlık atıyordu:
“Wuy wuy wuy… Bizimkileri vurdular!”
Mezra köyünün doğusundaki Gavrag’da gözyaşı döken kadın, Hemede Kek’in kızı Sabriye (Saray) Bektaş’tan başkası değildi. Her kurşun sesinden sonra çığlık atıyor, gözyaşı döküyordu. Uzun süren üzüntü ve gerginlik, Sabriye’nin sağlığının bozulmasına yol açar. Vasiyette bulunur: “Öldüğümde beni Kewl’de toprağa verin.”.
Salördekli dede Hüseyin Düzgün (Quze Herdisin), Gavrag’da Mehmet (Memede Wusu) Doğan’ın (Ali ve Mustafa Doğan’ın babası) evinde cem bağlar. Dedenin, cemde, Sabriye için rüya gördüğü, wuş wuş wuş (vah vah vah) diyerek üzüntüsünü belirttiği ve yakında kurtulacağını söylediği aktarılır. Cem töreninin yapıldığı günün sabahı, Sabriye yaşamını yitirir. Ailesi o sırada Gema Aynıge’de (Akdik Ormanı) saklanmaktadır. Acılı aileye haber verilir. Hemede Kek, kızının cenazesi için gizlice Salördek/Kewl’e gelir. Sabriye Bektaş, 1938 yılında, 18 yaşında, Kewl’de toprağa verilir. Kızı Sabriye Bektaş (1934-1943) ve oğlu Ahmet Bektaş (?-?) küçük yaşta öksüz kalır.
Aile Herıg, Vıroze Sür, Gema Aynıge (Akdik Ormanı), Pardi (Uzunevler), Keymazu (Turluk))-Pıriye (Beyce) köyleri arasındaki ormanlarda haftalarca süren ölüm-kalım mücadelesi verir. Bir süre Salördek/Gavrag’ın güneybatısındaki Herıg’de saklanan ailenin en büyük destekçisi Gavraglı Ali Bektaş (Aliye Musay) olur. Ali Aslan’ın kayınpederi Ali Bektaş, aileye yiyecek yardımında bulunur.
1930’lu yıllarda bölgede yaşanan olaylarla herhangi bir ilgisi olmayan Salördek/Kewlli Aslan ailesinin 1938 yazında başlayan serüveni, aynı yıl Amasya Gümüşhacıköy’de yeni bir nitelik kazanır.
PÜLÜMÜR’DEN AMASYA GÜMÜŞHACIKÖY BEDEN KÖYÜNE YOLCULUK
Aile, 1938 yılında, Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesine bağlı Beden köyüne sürgün edilir. İlçe merkezine 8 km uzaklıktaki köyün Topallar Mahallesi, Aslan ailesine ev sahipliği yapar. Aslan ailesinin en küçük oğlu Musa, o tarihte 8 yaşındaydı. Musa Aslan, Hemede Kek’in şimdi hayatta olan tek çocuğu.
1970’li yıllarda Kırmızıköprü’de Massey Ferguson rüzgârı estiren Musa Aslan’la sıcak bir yaz günü, Pülümür Kırmızıköprü’deki tek katlı evinin bahçesinde buluşuyoruz. Pülümür Kırmızıköprü’nün ‘Kitapçı Musa’sı 91 yaşında! Oğlu Binali Aslan’ın (1955-2010), kayın babası Mustafa Fırat’ın ağabeyi Ahmet (Kamer) Fırat’ın kahvehane-bakkal-otelinin alt katında, 1977 yılında açtığı Umut Kitap Kırtasiyenin sahibi Musa Aslan, yüzyıla yaklaşan ömrüyle yıllara meydan okuyor. Onunla, 27 Ağustos günü, saat 13.10’da, Kırmızıköprü’deki tek katlı evinin bahçesinde sohbet ediyoruz.
KİRAZ AĞACININ GÖLGESİNDE GEÇMİŞE YOLCULUK
Musa Aslan’ın evine doğru yürürken, yeğeni Kazım Aslan’ın evinin bahçesinde, Murat Fırat’la karşılaşıyoruz. Emekli Mimar Murat Fırat’tan, dayısı Musa Aslan’ın odasında dinlendiğini ve kendisiyle görüşebileceğimi öğreniyorum. Murat Fırat, Musa Aslan’ın kız kardeşi Gülüzar Fırat’ın (1931-2019) oğlu. Son birkaç yıldır memlekete gelemeyen dayısını, bu yaz mevsiminde İstanbul’dan Kırmızıköprü’ye getirmiş. Dayısıyla yakından ilgileniyor.
Çitlerle çevrili evin dış kapısını çalıp içeri giriyorum. Koridorun solundaki odada beni ayakta karşılıyor. Yaşına göre hızlı hareket ediyor. Birlikte bahçeye çıkıyoruz. Mavi gömlekli, kareli fötr şapkalı, gözlüklü… Sırtını kiraz ağacına dönüyor. Onunla, çocukluğundan günümüze doğru yolculuğa çıkıyoruz. Birlikte gülüyor, hüzünleniyoruz. Arada bir nemleniyor gözlerimiz.
Her insanın bir öyküsü olur. İyilerin, kötülerin, zorbaların… Güzellerin, çirkinlerin… Sevimlilerin, sevimsizlerin… Eli açıkların, gönlü zenginlerin, bencillerin…
Kitapçı Musa’nın öyküsünü dinlemek için yaz sıcağında kendisine konuk oluyorum.
GÜMÜŞHACIKÖY SÜRGÜNLERİNE DAVULLU ZURNALI KARŞILAMA
Aslan ailesi, sürgünden ilk dönen ailelerden. Aile, 1947 yılı Eylül ayında sürgünden kayıplarla döner. Hemede Kek ve 5 yaşındaki torunu Ahmet Aslan (Ali oğlu), Gümüşhacıköy Beden köyünde toprağa emanet edilmiştir. Musa Aslan, 8 yaşında ayrılmak zorunda kaldığı Pülümür Salördek köyüne döndüğünde 17 yaşında bir delikanlıdır. Çocuk yaşta gittiği Amasya Gümüşhacıköy Beden köyü Topallar Mahalllesi’nden, eşi Mercan Aslan’la birlikte döner. Aile, Kırmızıköprü’de davul zurnayla karşılanır. Kırmızıköprü-Salördek yol ayrımında Aslan ailesinin gelişini kutlayan köylüler, halay çeker. Davul zurna ekibi, o gün Salördek/Kewl’de düğünü olan Fındık-Ferhat Arslan çiftinin sevincine ortak olmuştur. Aslan ailesinin 9 yıllık aradan sonra memlekete dönmesi, köyde çifte düğüne dönüşür.
TAŞ DUVAR USTASI, MARANGOZ
1950 yılında askerlik görevi için Kars’a gider. Acemilikten sonra Kars Arpaçay Jandarma Karakolunda görevlendirilir. İki buçuk yıllık askerlikten sonra, 1953 yılında memlekete döner ve iş yaşamına atılır.
Musa Aslan, Pülümür Kırmızıköprülü esnaf olarak tanınır. Onun bugün unutulmaya yüz tutmuş bir özelliği de zanaatkârlığıdır. Salördek ve çevre köylerdeki bazı yapılara imza atan Aslan, taş ustasıdır. Taş duvar ustası, aynı zamanda marangozdur. Kapı, pencere, masa vb. nesnelere hayat vermiştir. Hangi yapılara emek verdiğini sorduğumuzda, aklına ilk gelen Salördek köyünden Ali (Ali Bra) Arslan’ın (1940-1978) evi oluyor.
GÜMÜŞHACIKÖY’DE PÜLÜMÜRLÜ BİR GÜREŞÇİ
Musa’nın sürgünde olduğu Gümüşhacıköy’de beş yıl boyunca güreş sporuyla ilgilendiği pek bilinmez. Gümüşhacıköy’e bağlı Kırca köyünde düzenlenen panayırda güreş yarışmaları da yapılır. Pülümürlü Musa, yarışmaya Beden köyünden katılır. Beden ve Kırca köyleri, Gümüşhacıköy’e 8 km uzaklıktadır. Panayır, Kırca köyündeki hareketliliği artırır. Yarışmalar ilgiyle izlenir. Beden’den yarışmaya katılan Musa, rakibini yener. Kırca köylüleri, çevre köylerden panayıra katılan güreşçileri evlerinde ağırlar. Bedenli güreşçi Musa Aslan, yarışmada yendiği rakibinin evinde konuk edilir. Evin, gönlünü kaptırdığı kızın ailesine ait olduğunu öğrendiğinde, rakibine yenilmediği için üzülür!
KAŞI YILDIZLI NURKUŞ
Nurkuş, Gümüşhacıköy Kırca köyündendir. Beden’de ilkokulu okuyan, güreşle ilgilenen Pülümürlü Musa, Kırcalı kıza gönlünü kaptırır:
“Bir kız vardı, adı Nurkuş. Kaşlarının arasında sanki yıldız vardı. O kız bana âşık oldu. Gece rüyalarıma girerdi. Babam ölmüştü, anneme anlattım. Annem, Ali abime söylemiş, kabul etmedi. Onun denginde bir kadın yoktu.”
Kırca’da evine konuk olduğu Nurkuş, 91 yaşındaki Musa’nın hâlâ yüreğinden silip atamadığı acı bir aşk öyküsüdür.
MASSEY FERGUSON RÜZGÂRI
Aslan ailesinin Almanya’da çalışan çocukları, 1973’te Massey Ferguson traktör satın alır. Traktöre Ali, Hüseyin ve Musa Aslan kardeşler ortak olur. Traktör, Kırmızıköprü ve köylerinde çalıştırılır. Almanya’dan getirilen traktör, Aslan ailesine sürücü kazandıran önemli araçlardan biri hâline gelir. Musa Aslan, İbrahim Aslan (1956-2015) ve Haydar Yaşar Aslan’ın (1961) sürücülük deneyimlerini traktöre borçlu olduğu söylenebilir.
Traktörün ‘bakım’ işlerini genelde Süleyman Nazlıcan (1953) üstlenir..
İbrahim Aslan’ın, amcası Musa Aslan’la yaşadığı belirtilen bir olay, sürücü eğitimiyle ilgili dikkat çekici örneklerden. İbrahim, traktörü kullanan amcasının yanına oturur. Amca, direksiyon çevirirken vites değiştirmekte zorlanır. İki işi bir arada yürütemez. Vites değiştirirken direksiyonu unutan amca, yeğenini yardıma çağırır:
“İbrahim, sen vitesi değiştir, ben direksiyonu çevireyim!”
Massey Ferguson, kazayla anılan bir traktör olarak belleklerde kalır. Salördek, Kırmızıköprü, Uzunevler vd. köylerdeki kazaların hiçbiri ölümle sonuçlanmaz. Traktörün başına gelmeyen kalmaz! Kimi el frenini çekmeyi unutur, kimi yokuş inerken durmayacak korkusuyla yere atlar! Mavi römorkun, Pülümür-Kırmızıköprü kara yolu üzerinde ‘unutulduğu’ bile olur.
Ortaklar, bakım ve onarım giderlerinden kurtulmak için 1978’de traktörü satmak zorunda kalır.
ALMANCA TUTKUSU
1968 yılında Almanya’ya işçi olarak gider. Gurbette tornacılık yaparak yaşamını kazanır. Ağabeyi Hüseyin Aslan’la birlikte aynı pansiyonda (heim/haym) kalır. Almanca merakı, sosyal yaşamına renk katar. Almanlarla dostluk kurmaya çalışır. Pansiyonda çalışan işçilerden Almanca öğrenmek için çaba gösterir. Dil sorununu, sarı saçlı, uzun boylu Alman işçilerle kurduğu sıcak ilişkilerle çözmeye çalışır.
BEDEN KÖYÜ İLKOKULUNDA BİR PÜLÜMÜRLÜ
Türkiye’de beş yıllık zorunlu eğitim uygulamasına 1923’te geçildi. Uygulamanın yürürlükte olduğu yıllarda sürgün edilen ailelerin çocuklarının birçoğunun ilkokul eğitiminden yararlanmadığı görülüyor. Pülümür’den Batı illerine sürülen ailelerin öğrenim çağındaki çocuklarının okulu ve öğretmeni olan köylerde temel eğitim hakkından yeterince yararlanamaması, başlı başına bir inceleme konusu. Aslan ailesinden sadece Musa Aslan ve Hasan Aslan, sürgünde eğitim hakkından yararlanabilmiş. Amca-yeğen, Gümüşhacıköy Beden köyünde ilkokul öğrenimi görmüş şanslı Pülümürlülerden.
MAYIN PATLAMASINDAN NASIL KURTULDU
Pülümür Kırmızıköprü Jandarma Takım Komutanlığının çevresi, olası terör saldırılarına karşı mayınlanır. Geniş bir alana döşenen mayınlar zaman zaman çeşitli sorunlara yol açar. Mayınlı alanlara girilmesi, risklidir. Kırmızıköprü’nün Kitapçı Musa’sı, mayınlı olmadığı düşünülen Kırmızıköprü-Salördek kara yolunun kenarında sabah saatlerinde odun toplar. Kuru odunları, Kırmızıköprü-Salördek kara yoluna yakın çıplak alana doğru atar. Yüksekten attığı bir ağaç yere düşer düşmez patlama olur. Toprağa gömülü mayın patlamıştır. Patlama sesi, uzaktan duyulur. Yengesi Gülüzar Aslan (1928-2006), o sırada kardeşi Hıdır Canerik’in Kırmızıköprü’deki evinin balkonunda oturmaktadır. Patlama, Kırmızıköprü-Salördek kara yolunun başlangıcına yakın bir yerde, Aslan ailesinin Salördek köprüsünün yanındaki evinin az ilerisinde gerçekleşmiştir. Patlama, Salördek Çayı’nın karşı kıyısında da duyulur. Patlama sesine, balkonda oturanların çığlığı karışır. Neyse ki üzücü bir durum yaşanmaz.
Musa Aslan, şans eseri patlamadan yara almadan kurtulur.
UMUT KİTAP KIRTASİYENİN, ‘SÜPER MARKET’E DÖNÜŞMESİ
Umut Kitap Kırtasiye, Kırmızıköprü’nün en canlı döneminde bir ihtiyaç olarak gündeme gelir. 1977’de Binali Aslan’ın açtığı dükkânda başlangıçta kitap, kaset, gazete, kırtasiye malzemeleri satılır. Dükkân, 12 Eylül Darbesinden sonra bölgede estirilen terörden payına düşeni alır. Kırtasiye sahibi Binali Aslan, keyfi uygulamalardan etkilenir ve Erzincan’a yerleşir. Aslan, Erzincan Barbaros Mahallesi’nde açtığı Bereket Gıda Pazarıyla yeniden ticaret yaşamına atılır.
Umut Kitap Kırtasiye, 12 Eylül’den sonra kitap, kırtasiye ve kaset dükkânı olma niteliğini kaybeder. Dükkân yiyecek, giyecek, ayakkabı, ilaç (ağrı kesici, Gripin, Opon, ilk yardım malzemeleri), kırtasiye, manifatura, züccaciye, TEKEL ürünleri, yapı malzemeleri vb. satılan küçük bir ‘süper market’e dönüşür.
Musa Aslan, Umut Kitap Kırtasiyeyi zamanla ‘süper market’e dönüştürür. Tabeladan, Kitap-Kırtasiye ifadeleri çıkarılır, yerine Bakkaliye yazılır. İş yerinin adı Umut Bakkaliyesi olur. Dükkân, 1978’de, Mustafa-Ahmet (Kamer) Fırat kardeşlere ait iki katlı binanın alt katındaki yerden yeni yerine taşınır. Aslan, daha önce Ahmet Yaman’ın işlettiği yeri Karvanlı (Hanköylü) Hasan Fırat’tan (Hesene Derg) satın alır.
Umut Bakkaliyesinin kibar sahibi, müşterilerine hangi kahvehanelerden çay söylerdi? Müşterilere çay ikramı, iki ayrı kahvehaneden yapılır. Umut Bakkaliyesinde ağırlanan konuklar, Mezra köyünden Ahmet (Kamer) Fırat’la (1924-2014) Akdik köyünden Süleyman Pekin’in kahvehanesinden söylenen çayları yudumlar.
Umut Bakkaliyesinde satılan tereyağı, çökelek, yumurta vb. ürünlerin kaynağı, çevre köylerdir. Musa Aslan, hemen her köyden müşteri kazanır. Kırmızıköprü’de görev yapan kamu çalışanları, jandarma personeli ve köylülerle kurduğu sıcak ilişki, ticaret yaşamına yansır:
“Çok titizdim. Çok para kazandım. Hiç dolandırılmadım. Kocatepe, Kovuklu, Sarıgül, Gökçekonak, Uzunevler köylüleri; öğretmenler, öğrenciler ve askeriye benden alışveriş yapardı. Müşterilerimden memnunum. Kimsenin veresiyesi kalmadı.”
UMUT KİTAP KIRTASİYENİN SOYULMASI
Umut Kitap Kırtasiye, 1979-1980 yıllarında iki kez soyulur. Dükkânın ahşap kapısını kırarak içeri giren kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, manifatura dâhil, birçok şeyi alıp götürür. Söz konusu dükkân, Ahmet Yaman’ın esnaflık yaptığı 1977 yılı sonbaharında da benzer yöntemle soyulmuştur. Soyguncuların farklı tarihlerde gerçekleştirdiği eylem, Musa Aslan’ı önlem almak zorunda bırakır. Dükkâna demir kapı takılır, pencerelere kepenk yaptırılır. Kitapçı Musa ve eşi Serfiraz Hanım (1922-1994), birkaç ay dükkânda nöbet tutar.
Soygun aydınlatılamaz. Küçük kasabada gerçekleşen dükkân soygunu, kayıtlara ‘faili meçhul’ olarak geçer!
UMUT BAKKALİYESİNİN KAPATILMASI
Bölgede yaşanan olaylar, yoğun göç vb etkenlerden ticaret yaşamı da etkilenir. Musa Aslan, Umut Bakkaliyesini 2003 yılında Kovuklu köyünden Kazım Yıldız’a devreder. Kazım Yıldız’ın, 2008’de Beğendik köyünden Sinan Demirtaş’a devrettiği bakkalı bu kez Alişan Polat işletmeye başlar. Bakkal son olarak, Nazımiye Oğullar (Hılves) köyünden Hüseyin Güler tarafından Munzur Yöresel Dünya Mutfağı adıyla lokantaya dönüştürülür. Lokanta, 2017 yılında kapatılır. Dükkân sahibi, ilerleyen yaşından dolayı, 1978 yılında satın aldığı yeri yeğeni Pir Ahmet Dikme’ye satar.
KATI POLİTİK TERCİHLERE MESAFELİ
Katı politik tercihlerin dışında kalmasında, hoşgörülü ve esnek kişiliğinin etkili olduğu söylenebilir. Bu özelliği, siyasilerle sıcak ilişki kurmasına engel olmaz. 1957 Genel Seçimlerinde Tunceli’den milletvekili adayı olan Abbas Altınkaş, 14. Dönem (1969-1973) CHP Tunceli Milletvekili Öğretmen-Müfettiş Hüseyin Yenipınar (1928-1991), 15. Dönem (1973-1977) CHP Tunceli Milletvekili Av. Hüseyin Erkanlı (1927-1988) ve 18. Dönem (1987-1991), 19. Dönem (1991-1995), 21. Dönem (1999-2002), 23. Dönem (2007-2011), 24.Dönem (2011-2015) Tunceli Milletvekili Kamer Genç (1940-2016) yakından tanıdığı isimler. Pülümür’de görevli bazı kamu çalışanlarının atama vb. sorunlarını çözmek için Ankara’nın yolunu tutan Aslan, 1959 yılında bucak statüsü kazanan Kırmızıköprü’yü canlandırma çalışmalarının içinde yer alır. Kırmızıköprü’ye yaklaşık 2 km uzaklıktaki 1 numaralı tünelin yakınındaki Jandarma Karakolunun merkeze getirilmesi ve Salördek İlkokulunun Salördek köyü yerine Kırmızıköprü’de açılması için çaba gösterir. Bu çalışmalara, ağabeyleri Ali, Hıdır ve Hüseyin Aslan da destek verir.
YÜREĞİNE ÇÖKEN KOCA DAĞLAR
Musa Aslan, babası Hemede Kek’ten devraldığı acılarla büyümüş. Amcası Ali Aslan (Aliye Kek), 17 Ağustos 1938’de, 16 köylüyle birlikte kurşuna dizildiğinde 8 yaşındaydı. O sırada can derdine düşen ailesiyle birlikte, 91 yıldır öğrenemediği ‘suç’tan dolayı, ormanda gizleniyordu. Nazımiye Karvan’da (Hanköy) yaşayan saçı gıleyli ablası Hatice’nin (Fatma, 1918-1938) ince bedeni Bezik Ormanı’nda toprağa karıştığında, Herıg, Gema Aynıge ya da Pıriye-Keymazu yakınlarındaki ormanda ayağında çarık, ayak parmaklarının ucuna basarak yürüyordu. Babası, Hemede Kek’i, Amasya Gümüşhacıköy Beden köyünde kaybettiğinde, 10 yaşındaydı.
Onun yüreğine koca bir dağ gibi çöken acılar, yaşlanmaya başladığı yıllarda art arda geldi. 36 yaşındaki oğlu Mehmet Ali Aslan (24.07.1951-23.11.1987) ile 55 yaşındaki oğlu Binali Aslan’ı (02.03.1955-23.05.2010), Salördek köyünde toprağa verdiğinde acıların büyüğünü yaşamıştı. Eşi Serfiraz Hanım’ı 6 Nisan 1994’te sonsuzluğa uğurlamış, Kırmızıköprü’deki evinde yalnız başına kalmıştı. Şiddetli bir kış sonrası evinin üzerine düşen çığın altında yapayalnızdı artık. Koca kar kütlesinin altında sanki yüreği kalmıştı.
İki oğlu ve eşinin ardından torunlarını kaybetmesi, acılarını katladı. Kısa aralıklarla iki torununu birden toprağa verdi. 36 yaşında yaşama gözlerini yuman oğlu Mehmet Ali Aslan’ın iki kızının kaybı, yüreğinde acıların çetelesini tutan yaşlı adamı derinden sarstı. Leyla Aslan Tomaç. (Pülümür, 30.06.1975-Almanya, 18.11.2017), sevenlerine veda ettiğinde 42 yaşındaydı. Ayla Aslan Kalkan (Almanya Ludwigsburg, 24.12.1976-Almanya, 05.04.2020), 44 yaşında, nemli gözlerle son bir kez bakmıştı çocuklarına.
Ağabeyi Ali Aslan, 16 Haziran 2001’de, 94 yaşında, Erzincan’da yaşama gözlerini yumduğunda, Türkiye Kızılay Derneği 2001 Masa Takvimine, el yazısıyla şu notu düşer:
“Ali Ağabeyim, bugün 10’u 10 geçe dünyasını değiştirdi.”
Murat Fırat, masaya çayları koyduğunda kiraz gölgesindeki dalgın adam gözlüklerini düzeltiyor. Sütlü çayından bir yudum alıyor. Bir süre susuyor. Cebinden çıkardığı 20 lirayı bana uzatıyor. BAĞ-KUR emeklisi yaşlı adamın harçlık ısrarına hayır diyemiyorum. 20 lirayı değerli bir anı olarak not defterimin sayfaları arasına yerleştiriyorum. Pülümür Kırmızıköprü’nün Kitapçı Musa’sıyla birlikte çıktığımız yolculuk uzaklara, çok uzaklara götürüyor bizi. Kim bilir aklı nerede kalmıştır. Bezik Orman’nda meşe fidanı olarak boy veren ablası Hatice (Fatma) Aslan Aytekin’de mi kaldı yüreği? Sonsuzluğa uğurladığı iki oğlu ve torunları, Amasya Gümüşhacıköy Beden köyüne emanet edilen babası ve yeğeni, zamansız yitirdiği eşi Serfiraz Hanım, çocukluk yıllarında nedensiz yere kovalandığı günler yeniden canlanıyor yaşlı adamın yüreğinde… Ah şu kötülükler… Zalimlikler… Zorbalıklar… Pülümür Kırmızıköprü’nün tatlı dilli esnafı Musa Aslan, ailesine yaşatılan kötülüklere beyefendiliğiyle meydan okuyor.
ASLAN AİLE MECLİSİNDEN PLAKET
Keko Ahmet Aslan Meclisinin, 31 Temmuz 2018’de, İstanbul Kadıköy’de Prof. Dr. Şükrü Aslan onuruna verilen yemekte kendisine sunduğu plaket, Kırmızıköprülü beyefendiyi özetliyor:
“Sayın Musa Aslan, naif yapınız ve kendinize özgü yaklaşımınızla hep özel oldunuz. Ailemizin yaşayan en büyük bireyi olarak, size sağlıklı bir ömür diliyor, saygılarımızı sunuyoruz.”
Saat 13.10’da kapısını çaldığım Musa Aslan’la sohbetimiz yaklaşık iki buçuk saat sürüyor. Veda zamanı geliyor. Yaşamında ayrılığın her türüne tanıklık etmiş, çoğu ayrılıkları yaşamış Kırmızıköprülü beyefendi hemen ayağa kalkıyor.
Ayakta karşılamıştı bizi, ayakta uğurluyor bu kez.
Bir hafta sonra, İstanbul Bağcılar’da yaşayan oğlu Metin’le yengesi Gülümser’in yanına gidecek. Geçen yıl memlekete gelememişti. Bu yıl Kırmızıköprü’ye gelmenin sevinci bütün bir ömre bedel. İstanbul’dayken, Kırmızköprü’yü, doğup büyüdüğüm yeri çok özlüyorum, diyor. Onu çok özlediği memleketine getiren yeğeni Murat Fırat’la el sıkışıyoruz.
Gelecek yıl yolda olacak gözümüz yine. Sabah erken saatte ya da öğleden sonra, Tuncelililerin ön ya da arka kapısından inecek yolcular arasında gözlerimiz onu arayacak. .
Hep birlikte ayağa kalkıyoruz. Bahçe kapısını kendi elleriyle açıyor. Pülümür Çayı’nın yanı başındaki evine birkaç gün sonra veda edecek. Birbirimize el sallıyoruz. Koşar adım geldiğim evden, ağır adımlarla uzaklaşıyorum. Evin önünde Salördek köyünün sevilen isimlerinden, yeğeni Ali Rıza Aslan’la karşılaşıyoruz. Mizah ustası yeğeni, amcasının Almanya anılarını anlatıyor ayak üstü.
Hüzün yerini umuda bırakıyor.
Musa Aslan, kötülüklere ve zorbalıklara karşı ayakta kalmayı başaran bir kuşaktan günümüze kalan değerli bir armağan. Onun yaşama tutunma çabasıyla övünüyor, yüreğimizi, umudumuzu besleyen güzelliklere açıyoruz…
*Ali Haydar Aytekin’le ilgili bilgiler, Turan Fırat’ın, Dersim’de Bir Köy Karvan kitabından derlenmiştir.
TEŞEKKÜR: Her aşamada çalışmaya destek veren, Salördek köyünün hafızası Ali Rıza Aslan büyüğümüzün katkılarından söz etmeliyim Bu çalışmaya yüksünmeden büyük katkı sunan değerli büyüğümüz Ali Rıza Aslan’a candan teşekkür ederim. Amcası Musa Aslan’la ilgili çalışma için sunduğu karşılıksız emek, son derece değerli. Aslan ailesinin naif, hoşgörülü, yardımsever bireyi olarak sunduğu katkı, övgüye değer. Çalışmada değerlendirilen fotoğrafların çoğunu benimle paylaşan, her sorumu kısa sürede yanıtlayan, esprileriyle yüreğimizi ferahlatan Ali Rıza Aslan ağabeyime candan teşekkürlerimi sunarım.
(Yalova, 10 Ekim 2021)
FOTOĞRAFLAR