Bu yazı, ABECE’nin Nisan 2003 tarihli 200. sayısında yayımlanmıştır.
Eğitimde ulusal hedeflerden sapma, çok yönlüdür. Ne yazık ki bunların üzerinde yeterince durulmamaktadır. Örneğin ulusal ekonominin inşa sürecinde okullarda kooperatifleşme özendirilirken, bugün özelleştirmeye paralel bir biçimde kantin vb. işletmeler tercih edilmektedir.
Kooperatif nedir?
Kooperatif, İngilizce ‘cooperative’ sözcüğünden dilimize yerleşmiştir; sözlüklerde,“Ortak çıkarları olan birey ya da ailelerin kurdukları, hakların eşit olduğu ve sağlanan kazancın yalnız ortaklar arasında ortaklığa katkıları oranında bölüşüldüğü ekonomik girişim.” biçiminde tanımlanmaktadır. Yaklaşık 200 yıllık bir tarihi olan kooperatifçilik, geçirdiği evrim sonucunda ekonomik girişimin yanı sıra toplumsal ve eğitsel bir nitelik kazanmıştır. Okul kooperatifleri, bu evrimin en güzel örneğini oluşturmaktadır.
Kooperatifleri birer kapitalist işletme olarak değerlendirmek yanıltıcıdır. Büyümeyi hedeflemeyen, kar amacı gütmeyen ve üyelerinin çıkarlarını esas alan bu kuruluşlarda sosyal boyut daha fazla önem taşımaktadır. Demokratik bir yönetim ve denetim sistemi işletildiğinde, kooperatifçilik, ulusal kalkınmaya büyük katkı sağlar. Kooperatifçilik bilincinin gelişmesi serbest piyasa düşüncesini zayıflatırken, devletçilik düşüncesini güçlendirir. Okul kooperatifleri sadece sağlık, kar-zarar, güvenlik vb. açılardan değerlendirilmemelidir.
Kooperatif kurmak çok kolay
Sınırlı Sorumlu Okul Kooperatifleri Ana Sözleşmesi’nin (10.10.1983 tarih ve 2149 sayılı Tebliğler Dergisi http://mevzuat.meb.gov.tr/dosyalar/255.pdf) son sayfası en az yedi kişi tarafından imzalanıp yetkili kurucu ortaklarca okul müdürlüğüne verildiğinde, kooperatif resmen kurulmuş oluyor (Madde 3). Kurucu ortaklardan, kuruluş işlemlerini yapmak ve ilk genel kurulu toplamakla görevlendirilenlerden birinin reşit olması gerekmektedir. Kooperatifin ortak sayısı sınırsızdır (Madde 7). Okulda öğretimin başladığı tarihten itibaren bir ay içinde okulun kayıtlı öğrencileri, yöneticileri ve diğer personel, kooperatife ortak olabilir. Reşit olmayan öğrenciler beşten fazla pay senedi ile ortak olmak isterse, velilerinden izin belgesi getirmek zorundadır (Madde 8).
Kooperatifler vergi kapsamı dışında
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Yasasının 1/B maddesiyle kooperatifler kurumlar vergisi kapsamına alınmıştır. Yasanın 3. maddesinin ikinci fıkrasında, okul kooperatifleri gibi dernek veya adi şirket mahiyetinde olanların bu Yasanın uygulanmasında kooperatif sayılmayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle, okul bünyesi içinde işletilen ve sadece öğrenci-öğretmenlere hizmet veren kooperatifler katma değer vergisine tabi tutulmamaktadır.
Kooperatif sadece bir satış büfesi midir?
Kooperatifler ‘satış noktası’ biçiminde algılanmamalıdır. SS Okul Kooperatifleri Ana Sözleşmesi’nin 5. Maddesinde kooperatifin amaçları şöyle belirtilmektedir:
- a) Öğrencilerin ve diğer ortakların eğitim, öğretim ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılıklı yardım ve dayanışma ile sağlamak,
- b) Okul içi ve okullararası kooperatifçilikle ilgili açık oturum, seminer ve yarışmalar düzenlemek, yayınlar yapmak, kooperatif üretimlerinden diğer okulları yararlandırmak gibi yollarla öğrencilerin karşılıklı güven, yardım ve dayanışma duygularını güçlendirmek,
- c) Öğrencilere, ortak bir amaç etrafında, bir arada çalışmayı, işbirliği ve işbölümü ilkelerini ve bunların uygulanmasını öğreterek, onları toplumsal yaşantıya hazırlamak,
ç) Öğrencilerin, kooperatiflerde görev almalarını, kendilerine verilen yetkileri, ortakların yararına kullanmalarını ve buna alışmalarını sağlamak, böylece sorumluluk alma ve taşıma bilincini geliştirmek,
- d) Öğrencilerin derslerde kazandıkları bilgi ve becerileri, iş hayatında uygulamalarını sağlamak,
- e) Öğrencilerde, kooperatifçiliğin, sosyal ve ekonomik bir çalışma olduğu bilincini oluşturarak, toplumsal kalkınmadaki yer ve önemini kavratmak
Ana Sözleşme’nin 6. Maddesinde okul kooperatiflerinin çalışma konuları ifade edilmiştir:
- a) Öğrencilerin ve ortakların ihtiyaç duydukları her türlü eğitim ve öğretim, araç ve gereçleriyle giyecek, yiyecek ve içeceklerini sağlamak, satışa sunmak.
- b) Okul özelliğine ve imkânlarına bağlı olarak arıcılık, tavukçuluk, sebzecilik ve diğer ders konuları ile ilgili deneme ve uygulama yapabilecek nitelikte girişimlerde bulunmak, bu konularda çalışan çevre kooperatifleri ile işbirliği yapmak.
- c) Eğitsel kolların, spor çalışmalarının, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve yoksul öğrencilere ders araç ve gereçlerinin sağlanması gibi sosyal yardım çalışmalarında bulunmak.
En zengin laboratuvar: Kooperatif
Yukarıdaki maddelerden de anlaşılacağı gibi, okul kooperatifleri aynı zamanda laboratuvardır. Öğrencilerin yardımlaşma ve dayanışma duygularını güçlendiren kooperatifçiliğin en önemli özelliklerinden biri de uygulamalı eğitim-öğretim etkinliklerine olanak sağlamasıdır. Okullarımızda kurulacak kooperatifler, çeşitli alanlarda öğrenciye uygulama olanağı sağlayacak ve eğitimin kalitesini yükseltecektir. Ezberci eğitime karşı yürütülecek çalışmalarda, derslerde uygulama olanağı sağlayacak birimlerin (kooperatif, okul uygulama bahçesi, kütüphane vb.) kurulması, yaygınlaştırılması ve bunlardan en üst düzeyde yararlanma düşüncesi esas alınmalıdır.
Kooperatifler, sosyal ve kültürel çalışmaların yürütülmesinde önemli işlevlere sahiptir. Kooperatif, etkinliklerin gerçekleştirilmesinde gereksinim duyulan maddi kaynakların yaratılmasında önemli bir araçtır. Çünkü kooperatiflerin olumlu gelir-gider farkının yüzde 25’i öğrencilerle ilgili sosyal ve kültürel hizmetler fonuna ayrılmaktadır (Madde 40). Kültürel yarışmalar (halkoyunları, bilgi yarışmaları, tiyatro vb.) ve eğitici kolların giderleri bu fonda biriken paralarla karşılanır (Madde 44).
Demokratik katılımcılık
Kooperatifler, demokratik katılımcılığın gelişmesinde de önemli roller oynamaktadır. Öğrenciler tarafından yönetilen ve denetlenen kooperatifler, okullarda demokratik ortamın yaratılmasına hizmet etmektedir. Okullarda sınıf başkanlığı ya da okul temsilciliği seçimleri dışında, öğrencilerin görüşlerine pek önem verildiği söylenemez. Kooperatifçilik, öğrencilerin, okul yönetimine dolaylı katılımına olanak tanıyarak, okullarda demokrasi bilincinin gelişmesine katkı sunmaktadır. Okul kooperatifleri, bir anlamda okulların demokrasi laboratuarlarıdır.
Kantine evet, kooperatife vize
Maliye Bakanlığı’nın 17.08.1990 tarih 3364-0/28461 sayılı bir genelgesinde tüm okullardaki kantin, çayocağı, büfe gibi yerlerin beş yıllığına kiraya verilmesi istenmiştir. Dönemin Maliye Bakanı Adnan KAHVECİ’nin imzasıyla yayımlanan genelgede, okul kooperatiflerinin hedeflenen amaçlara ulaşmadığı öne sürülerek, dolaylı olarak kooperatifçilik düşüncesi hedef alınmıştır. Bu uygulamanın amacı ‘ek kaynak yaratma’ biçiminde ifade edilmiştir.
Söz konusu genelgeyle, okulları rant kapısı haline getiren uygulamaların da önü açılmıştır.
Okullar, rant kurbanı
Okul kantinleri il özel idareleri tarafından ihale yoluyla kiraya veriliyor. İhalelere yoğun ilgi olduğunda, tahmini kira bedelinin üzerinde teklif veren işletmeciler ihaleyi kazanır. Seka İlköğretim Okulu’nun 400 milyonluk aylık tahmini kira bedeli, ihale sırasında 1 milyara yükselmiştir. Aralık 2000 tarihinde Antalya Lisesi‘nin bir milyar 250 milyon lira aylık muhammen bedelli okul kantini ihaleyle 3 milyar 5 milyon lira ile bir işletmeciye verilmiştir(1)!
Kocaeli’ndeki bazı okul kantinlerinin aylık kirası şöyledir: Dürdane Özdilek İlköğretim Okulu 900 milyon, Körfez 100. Yıl Atatürk İlköğretim Okulu 100 milyon, Yeniyalı İlköğretim Okulu 275 milyon, Atatürk ilköğretim Okulu 280 milyon, Uluğbey İlköğretim Okulu 150 milyon, 30 Ağustos İlköğretim Okulu 850 milyon, 29 Ekim İlköğretim Okulu 450 milyon, Köseköy İlköğretim Okulu 100 milyon, Ulusal Egemenlik İlköğretim Okulu 300 milyon, Kullar Mustafa Kemal İlköğretim Okulu 400 milyon, Acısu 16 Mart İ.O 160 milyon (2).
Kocaeli İl Daimi Encümeni 27 Şubat 2003 tarihinde toplanarak, yıllık tahmini kira bedelleri belirlenen 14 okul kantinin daha ihaleye çıkarılmasını kararlaştırmıştır. Buna göre, Pakmaya İ.O 1 milyar 200 milyon, Muammer Aksoy İ.O 3 milyar, Körfez Halide Edip Adıvar İ.O 900 milyon, Ahmet Taner Kışlalı İ.O 960 milyon, Körfez Fahri Korutürk İ. O 2 milyar 160 milyon, Derince Nenehatun İ. O 420 milyon, Seka Çocuk Dostları Lisesi 900 milyon, Derince Öğretmenler İ.O 1 milyar 800 milyon, Abidin Pak İ.O 2 milyar 400 milyon, Anadolu Ticaret Meslek Lisesi 2 milyar 400 milyon, Dumlupınar İ.O 3 milyar 120 milyon, Hürriyet Lisesi 4 milyar 200 milyon, Gebze Zeki Gezer İ.O 5 milyar 600 milyon tahmini kira bedeliyle ihaleye çıkartılacaktır. Tahmini bedellerin ihale sürecinde ne kadar yükseleceği bilinmez, ama her artışın öğrenci ve öğretmenlere yansıtılacağı kesindir.
Kocaeli’ndeki kantin kiralarından okullara artık pay ayrılmamaktadır. Aralık 2002’ye kadar kantin kiralarından okullara pay ayrılırken, bu uygulamaya Ocak 2003 tarihinde son verilmiştir. Böylece kantinlerin kira gelirlerinin tamamı İl Özel İdaresi’ne bırakılmıştır.
Kantinde fiyatlar yüksek ml?
Kantinlerde kira, vergi vb. giderler kaçınılmaz olarak fiyatlara yansımaktadır. Kantinler, okullarda öğrencilerin zorunlu gereksinimlerinin karşılanmasında tek seçenek olarak düşünüldüğünde, zaman zaman piyasa fiyatının üzerinde yapılan satışlar, ihalelerde yükseltilen kira bedellerinin öğrencilere ödetilmesinden başka bir anlam ifade etmemektedir. İhaleler, öğrenciye ne kadar bedel ödetileceğinin diğer bir ifadesi olmaktadır. Öğrencinin ödediği para okuluna dönmemekte, işletmeci ve diğer kuruluşlar arasında eriyip gitmektedir. Yüksek kiralarla, öğrenciler, kantinlerin finansmanına zorlanmaktadır.
Kantincilikte silahlar konuşur!
Meral TAMER, “İlköğretimde kantin mafyası ne işe yarar?” başlıklı köşeyazısında ilköğretim okullarında öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesi önerisini dile getirirken, okurlarının, kantin mafyasının bedava yemeğe izin vermeyeceğine ilişkin sözlerine yer veriyor (3). Aynı yazıda, tam gün eğitim verilen okullarda çıkan paralı yemeğin bile kantin mafyasının baskısıyla yer yer iptal edildiği belirtiliyor.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin merkez kampusundaki sosyal tesislerini basan saldırganlar, işletmecilerden Osman İPEK ile çalışanlardan Hasan ŞAHİNBAY’ı öldürmüş, Fatih Hüseyin İPEK ve Mehmet GÜMEN’i de yaralamışlardı. Kanlı baskının, işletmeci ile eski ortağı arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı öne sürülmüştü (4).
Kantin bir ihtiyaç mı?
Öğrencilerin dinlenme, beslenme vb. gereksinimlerinin okul ortamında karşılanması zorunludur. Kooperatifler başta olmak üzere, okul tarafından, kar amacı taşımayan sosyal amaçlı çeşitli işletmelerin açılması doğaldır. Okullarımızda kooperatifçiliğin yerine kantinciliğin tercih edilmesi bu gereksinimden kaynaklanmamıştır. Bu tercihte, sosyal devletin en küçük kazanımlarına bile duyulan tahammülsüzlük belirleyici olmuştur.
Okul kooperatiflerinin yerine kantinciliğin ikamesi, bir sistem tercihi olarak algılanmalıdır Bu nedenle, kantinler sadece ekonomik yönden değil, kültürel yönden de irdelenmelidir. Çünkü kantin, soyut özgürlük taleplerinin televole kültürüyle yaşam bulduğu bir tür ‘kurtarılmış bölge’dir. Bu bölgede ulusal kültüre ‘vize’ uygulanırken, kozmopolit kültüre (müzik, beslenme, yaşam tarzı) sınırsız bir özgürlük tanınmaktadır. Çok küçük yaşlardan itibaren bu Avrupa seralarında ulusal kültüre yabancılaşan öğrenciler yetiştirilmektedir.
Kantinlerde öğrenci sağlığına önem veriliyor mu?
Okul kooperatifleri ve kantinlerde satılan yiyecekler, ilgili sağlık kuruluşları ve belediyeler tarafından denetlenmektedir. Denetimlerde, besin maddelerinin son kullanma tarihleri ve kantinlerin hijyenik olup olmadıklarına dikkat edilmektedir. Öğrenci sağlığını tehdit eden başka etkenler, kantin denetimlerinde dikkate alınmamaktadır. Kantin denetimleri sonucunda verilen para cezaları etkili olmamaktadır. Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde Mart ayı başlarında sağlık ocağı, zabıta, emniyet ve vergi dairesi yetkilileri tarafından denetlenen 12 okul kantininde (bir kısmı okul önlerinde olmak üzere) görülen aksaklıklardan dolayı kesilen para cezası toplamı 320 milyondur (5) ! Bu miktarın caydırıcı olması pek de mümkün görünmemektedir.
Kooperatiflerde kar amacı güdülmediğinden dolayı, öğrenci sağlığını tehdit eden yiyeceklerin bulundurulmadığı gözlenmektedir. Okul kooperatiflerinde besin değeri düşük ve bağımlılık yaratan sağlıksız yiyeceklere pek rastlanmamaktadır.
Ya kantinler?
Kantinlerde, öğrencide bağımlılık yaratan yiyecek ve içeceklerin satışına herhangi bir sınırlama getirilmemektedir. Yağ, un ve şeker oranı yüksek besinlerin (hamburger, ‘cips’, gazlı içecekler vb.) aşırı biçimde tüketilmeleri, beyinde ve vücutta “hayır” demeyi zorlaştıran bazı değişikliklere yol açmaktadır (6). İnsan ne kadar çok yağlı yiyecek yerse, vücut daha fazla yağlı yiyecek ister. Yağ oranı yüksek yiyecekler, yeme ihtiyacını uyaran ve tüketilen enerjiyi yavaşlatan galanin adlı beyin salgısını arttırmaktadır (7). Bu durumda, okul kantinlerinde satılan hamburger vb. yiyecekler başta olmak üzere yağ ve şeker yönünden zengin yiyecekler, öğrencilerde bağımlılık yaratarak şişmanlamalarına ve küçük yaşta vücutlarının olumsuz biçimlenmesine neden olmaktadır.
Dr. Muzaffer KUŞHAN ve Dr. Meral ÜNLÜ’nün İstanbul’da 3 bin 634 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmada, çocukların şişmanlık hastalığına yakalanmasında özel okullar ve kantinlerin birinci derecede etkili oldukları sonucuna varılmıştır(8). Dr. Kuşhan, genç yaşta şişmanlayan çocukların kilo vermekte zorlandığını ve her yüz şişman öğrenciden 80’inin yaşam boyu şişman kalacağını ifade ediyor. Dr. Kuşhan’a göre, şişmanlayan çocuklarda horlama, huzursuz uyuma, boğulma korkusuna kapılma, yorgunluk, düz tabanlık, yüksek tansiyon, az da olsa kolesterol ve bazı erkek çocuklarında cinsel organın yeterince gelişememesi gibi hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Dr. Ender SARAÇ, 10-11 yaşlarındaki çocuklarda selülite rastlandığını belirtirken, plastik cerrah Prof. Dr. Onur EROL da 15-16 yaşındaki gençlerin yağ aldırma talebiyle doktora başvurduklarını söylüyor(9).
Kantin ve okulların güvenliği
Kantin, deyim yerindeyse, bir tür ‘serbest ticaret bölgesi’dir. Ulusal devlet, serbest ticaret bölgelerinin kurulduğu alanlarda, uluslararası ticari kuruluşların yararına egemenlik haklarından feragat eder. Bu ticaret bölgelerinde, ulusal devletin yasaları fiilen işlemez.
Kantinlerde de okul kuralları uygulanamaz. Okul müdürlerinin, ilköğretim müfettişlerinin, belediyelerin denetim yetkisi daha çok teknik amaçlıdır. Binlerce öğrencinin öğrenim gördüğü okullarda kantinlerin denetlenmesi sanıldığı kadar kolay değildir. Esasen okula ait bir bölüm olarak görülmemeleri, nöbetçi öğretmen ya da yöneticilerin işini zorlaştırmaktadır.
Kantinlerde çalışan personelle ilgili okul yönetimlerinin herhangi bir yetkisi yoktur. Kantinde çalıştırılacak personelde hangi niteliklerin aranacağına ancak işletme sahibi karar verebilir. Kantin personelinin okullarda yaratabileceği güvenlik sorunları ancak adli yönden soruşturulabilmektedir. Kantincilerle okul yöneticileri arasında zaman zaman çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Aydın’ın Nazilli İlçesi Fatih İlköğretim Okulu Müdürü Şebnem YATAĞAN, kantin işletmecilerinin saldırısına uğramış ve üç günlük işgöremez raporu almıştır (10).
Kantinlerde öğrencilerin güvenliği değil, milyarlarca liralık sözleşmeye imza atan işletmecilerin ticari kaygıları öncelik taşımaktadır. Özellikle büyük kantinlerde öğrencilere, sigara başta olmak üzere, bazı olumsuz davranışların kazandırılmasına zemin hazırlanmaktadır.
Sorunun kaynağı kantinci mi?
Bu yazıda, devletin küçültülmesi adına, okul kooperatiflerine bile tahammül edilemeyen yeni anlayışa dikkat çekilmesi amaçlanmıştır. Bu nedenle, okullarda çeşitli zorluklara karşın özveriyle çalışan kantincilerin hedef alınması söz konusu değildir. Onların karşı karşıya oldukları çeşitli sorunlar biliniyor. Yüksek kira, vergi ve bazı okul yöneticilerinin keyfi tutum ve davranışlarından yakınan kantincilerin sorunun kaynağı olarak gösterilmesi yanlıştır.
Kooperatiflerde yerli malı satılmalıdır
Kooperatifçiliğin ulusal kalkınmadaki önemi dikkate alınarak, okul kooperatiflerine yerli malı bulundurma zorunluluğu getirilmelidir. Bunun için Okul Kooperatifleri Ana Sözleşmesi’nin 5. maddesindeki amaçlar bölümüne “Öğrencilere ulusal ekonomi bilinci kazandırmak”, 6. maddedeki çalışma konularına da “ Okul kooperatiflerinde satışa sunulan, öğrenci ve ortakların ihtiyaç duydukları her türlü eğitim-öğretim araç ve gereçleriyle giyecek, yiyecek ve içeceklerin yerli malı olması zorunludur.” fıkrasının eklenmesi yeterlidir. Yerli malı kullanma zorunluluğu, kamu kurumlarında (YİBO’lar başta olmak üzere) yaygınlaştırılabilir.
Çözüm: Kooperatifleşme
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 07.12.1953 tarih ve 776 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan bir genelgede, “Her okulda bir kooperatif kurulması gayedir.” denilmektedir(11). Türk Kooperatifçilik Kurumu, okullarda kooperatifçiliğin yaygınlaşması üzerine 1956 yılında Okul Kooperatifleri Birliği Statüsü’nü hazırlamıştır. Birlik Statüsü şu gerekçelerle hazırlanmıştır:: “İlerde kurulacak Milli Birlik veya Türkiye Okul Kooperatifleri Federasyonu gibi daha şümullü teşekküllerin kuruluşları sırasında çeşitli güçlüklere sebebiyet verecek olan bu farklı gelişmenin şimdiden önlenmesinde fayda mülahaza edilmiştir.” (12).
Okullarda, 21 Aralık Dünya Kooperatifçilik Günü her yıl kutlanmaktadır. Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün 25.11.2002 tarih ve 2002/93 sayılı genelgesinde; okullarda Dünya Kooperatifçilik Günü’nün çeşitli etkinliklerle kutlanarak, öğrencilerde kooperatifçilik bilincinin geliştirilmesi istenmektedir. Müsteşar Prof. Dr. İsmail BİRCAN’ın imzasıyla bütün okullara gönderilen bu genelgede, Atatürk’ün “Kooperatif yapmak; maddi ve manevi kuvvetleri, zeka ve maharetleri birleştirmektir.” görüşüne yer verilerek, kırsal alanların kalkındırılması ve gelir düzeyi düşük kesimlerin gelirlerinin yükseltilmesinde kooperatifçiliğin önemine işaret edilmektedir.
Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün 13.11.2001 tarih ve 2001/93 sayılı bir başka genelgesinde, yukarıdaki görüşlere ek olarak, şu görüşlere yer verilmektedir:
“Toplumun her kesimine zenginliği yayan kooperatifçilik, günümüzde hayatın bir çok alanında faaliyet gösteren etkili bir araç durumuna gelmiştir. Ülkemizde de kooperatifçilik ekonominin can damarlarından biri olmuştur.”
Genelgelerde yer alan düşünce ve öneriler olumludur. Ne var ki kooperatiflere indirilen darbelerle, ekonominin can damarları kesilmektedir. Kooperatifçiliğin adım adım tasfiye edildiği günümüzde, bu önerilerin yaşama geçirilmesi pek de mümkün olamamaktadır. Çünkü kooperatifi olmayan okullarda kooperatifçilik bilinci gelişmez. Bu güzel önerilerin gerçekleştirilmesi için okullarda mutlaka kooperatifleşmeye gidilmelidir.
Okullarda kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması için kantinlerin kiraya verilmesi uygulamasına son verilmelidir. Kirada olan kantinlerin süresi uzatılmamalı, yeni ihaleler yapılmamalıdır. Bu nedenle, Maliye Bakanlığı’nın 17.08.1990 tarih 3364-0/28461 sayılı genelgesi yürürlükten kaldırılmalıdır. Devlet okullarındaki çeşitli bölümlerin (kantin, çayocağı, büfe, okul bahçesi vb.) ticari amaçlarla kiraya verilmemesi, okulların güvenliği açısından da büyük önem taşımaktadır.
İlköğretim okullarında kooperatifçiliğin geliştirilmesi için kooperatif koluna işlerlik kazandırılmalıdır. Kooperatifçilik kolu ile okul kooperatifi arasında güçlü bir ilişki kurulmalıdır. Okul kooperatiflerinin, öğrencilerin yardımlaşma ve dayanışma duygularını güçlendiren en önemli pratik olduğu unutulmamalıdır.
(İzmit, 7 Mart 2003)
Kaynaklar:
- Hürriyet, 27.12. 2000.
- Özgür Kocaeli, 03.02.2003.
- Meral Tamer, Milliyet, 08.12.2002.
- Soner Kavak-Hasan Örnekoğlu, Hürriyet-Milliyet, 27.01.2003.
- Zonguldak Net, 03.03.2003.
- Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 15.02.2003, sayı: 830.
- Nörobiyolog Sarah Leibowitz, Cumhuriyet Bilim ve Teknik, 15.02.2003, sayı: 830.
- Esra Tüzün,Sabah, 31.01.2003.
- Esra Tüzün,Sabah, 31.01.2003.
- Vakit, 20.12.2002.
- Mustafa Cura, Okul Kooperatifleri Birliği, 1956.
- Mustafa Cura, Okul Kooperatifleri Birliği, 1956.