Yer gök TOKİ… TOKİ’nin harç dökmediği vatan toprağı yok. Daha doğrusu, TOKİ’nin akıl edip beton dökmediği yerler yok denecek kadar azdır. Yetkilileri kızdırmaya gelmez, arsanıza ‘kamu yararı’ gerekçesiyle el koyabilirler. Bu nedenle, onlarla iyi geçinmek artık bir tür ‘millî’ vazife olarak kabul ediliyor.
TOKİ, Körfezkent’in elde kalan son açık alanında önemli bir ‘amme vazifesi’ni yerine getirerek ölümsüzleşiyor. Körfezkent 1-2-3-4’ün arasında, ‘stratejik öneme’ sahip kavşakta kurum olanaklarıyla dikilen anıt, zengin iş adamlarının açlıktan nefesi kokan yoksullara ikram ettiği bir tabak kuru fasulyeye benzetilebilir.
Ne de olsa zenginlerimiz, bir kap kuru fasulyeyle bütün günahlarından arınmış olmaktadır.
TOKİ, Körfezkent’te diktiği anıtla kuru fasulye bonkörü zenginlerimizi taklit ediyor ve büyük sevap kazanıyor! Toprağı betona gömen bu güzide kurum, anıtını dikerek, geleceğine yatırım yapıyor! Şu fâni dünyada ölümü tadacağından emin müminlerin bir kısmı, varislerini zora sokmamak için daha hayattayken kendine mezar satın alır. Bunlardan hâli vakti yerinde olanların bazılarının mezar imarını şansa bırakmadığı görülür. Hayırsız evlatlarına güvenemeyenler, sağken, mezarını yaptırarak öteki dünyada başını sokacak konuta peşinen sahip olurlar.
TOKİ, kendi mezarını yaptıran fâniler gibi, şu parlak yıllarında heykelini dikerek ölümsüzleşiyor!
Aziz Nesin, Anıtı Dikilen Sinek‘te, cama çarparak kurtulmak isteyen sineğin hazin öyküsünü anlatır. Sinek, arkadaşlarının uyarılarına aldırış etmeden cama çarpmaya devam eder. Sonunda cama yapışır ve ölür. Arkadaşları cama yapışan sinek için anıt yapmaya karar verir. Anıt, cama yapışan sineğin cansız bedenidir. Ev sahibi camları sildiğinde anıttan eser kalmaz. Anıtın ömrü sinekten kısa olur.
Körfezkent’te yükselen TOKİ Anıtı, taşralı siyaset esnafının olağanüstü bir buluşu olarak göz kamaştırıyor. Anıt, ‘esnaf ikramı’ olarak da adlandırılabilir. Ucube yapılarla kentlerin soluğunu kesen anlayış, anıtla, geleceğe önemli bir miras bırakıyor. Yaklaşık dört bin konuttan oluşan Körfezkent’te çocuk parkı, kültür merkezi, kütüphane ya da sağlık kurumu olmasa da olur! Bahçesine şimdiden prefabrik kondurulan ilköğretim okulu ile İHL dışında okul yapmayı akıl edemeyen kurumun, elde kalan dört yüz ya da beş yüz metrekarelik kavşağa anıtını dikmesi takdire şayandır. Toprağa dokunmak isteyenler, öfkeli sürücülerin gazabını göze alarak, kavşaktaki anıtı ziyaret edebilir.
Sabah yürüyüşüne çıkan doğa tutkunları, TOKİ Anıtına el-yüz sürerek bu şaheseri kente kazandıranlara dua edebilirler. Ziraat mühendislerimizden, anıtın dikildiği kavşaktaki toprakta yetiştirilebilecek ürünlerle ilgili araştırma yapmaları beklenmektedir. Deneyimli çiftçilerimizden Nurali Düzgün Ovacıklı‘nın önerisi yabana atılacak türden değildir:
“Bu arazide soğan yetiştirilebilir.”
Soğan ateş pahası… Kurum anıtın çevresinde soğan yetiştirerek ek gelir sağlayabilir. Arazinin, ihaleyle soğan üreticilerine kiralanması da dikkate alınabilecek önerilerdendir. Soğanın farklı kokuları bastırma özelliği, ticareti daha kârlı hale getirebilir.
Deneyimli çiftçinin önerisine kulak verilmesi, efkârıumumiyenin ortak beklentisidir.
(Körfez, 3 Şubat 2019)