Derince Huriye Pak İlköğretim Okulu/KOCAELİ
Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Mayıs 2003 tarihli 281. sayısında yayımlanmıştır.
Sözlükler oyuncağı, “Çocukları eğlendirmeye yarayan nesne” biçiminde tanımlamaktadır. Her oyuncağın çocuğu eğlendirme özelliği vardır. Şöyle de ifade edilebilir: Eğlendirme özelliği olmayan nesneler oyuncak olarak adlandırılamaz. Fakat oyuncak, sadece bir eğlendirme aracı olarak nitelendirilemez. Çünkü oyuncağın işlevi eğlendirmekle sınırlı değildir.
Oyuncak bir öğrenme aracıdır. Okulöncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların eğitimlerinde oyuncakların önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Bu önemli işlevlerine karşın, oyuncaklara, anne-baba ya da eğitimciler tarafından gereken önem verilmekte midir? Oyuncak seçiminde hangi ölçütlere başvurulmaktadır? Okulöncesi eğitim kurumlarına oyuncak alınırken niteliklerine mi, yoksa fiyatlarına mı dikkat edilmektedir? Bazı okullarda başvurulan oyuncakların müsaderesi (zoralım) uygulaması, hangi gereksinimden kaynaklanmaktadır? Müsaderede, pedagojik kaygılar mı, onlarca yıllık yanlış anlayışlar mı belirleyici olmaktadır?
Oyun, çocuğu gelecekte oynayacağı role hazırlar. Oyun, türe özgü davranışların geleceğe taşınmasında köprü işlevi görmektedir. Oyuncaklar ve oyunlar, sistem tarafından çocuklara biçilen rollere paralellik gösterir. Her sistem, çocukların dünyasında kendisini yeniden üreterek varlığını sürdürmeye çalışır. Yöneten sınıfların kültürü, sistemin genlerinin kodlandığı oyun ve oyuncaklar aracılığı ile gelecek kuşaklara aktarılır. Kuşkusuz en alttakilerin de bir kültürü vardır. Fakat çağa damgasını vuran kültür, hakim sınıfların kültürüdür.
Çocuk oyun ortamında farkında olmadan öğrenir, diğer çocuklarla diyalog kurar, işbirliği kavramını geliştirir. Çocuğa sunulacak oyun materyali araştırmaya dayanan, hayal gücünü kısıtlamayan, yaratıcılığına ket vurmadan düşünce yapısını geliştirebilen nitelikte olmalıdır (1).
Oyun yalnız çocuklukta değil, insan yaşamının her döneminde rastlanan, değişik amaçlarla yapılan ve farklı türleri olan bir etkinliktir. Oyun türleri arasında yaratıcı oyunlar, taklit oyunları, macera oyunları, açık hava oyunları ve hayali oyunlar yer almaktadır (2).
Çocukların dokunma, dil, düşünme, araştırma, kavrama ve motor becerilerinin gelişmesinde oyuncaklar önemli ölçüde etkili olmaktadır. Oyun- oyuncak, çocuğun toplumsal gelişiminde önemli bir yer tutmaktadır.
Arkeolojik kazılardan çıkan oyuncaklar
Oyuncağın tarihi, insanlığın tarihi kadar eskidir. Küçük mobilyalar, ev eşyası, bölgelere ve yüzyıllara göre kemik, fildişi, ağaç, pişmiş toprak, balmumundan yapılan bebek vb oyuncaklar eski çağlarda ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir. M.Ö 2. Yüzyılda klasik Roma ve Hindistan’da bilinen küçük arabalar ve topaçlar günümüzde de sevilen oyuncaklar arasındadır. Top, aşık kemiği, zarlar, çemberler ve kaydıraklar da eski zamanlarda kullanılmıştır. Erkek çocuklar, askercilik oynamak için oyuncak silahları tercih etmişlerdir (3).
Uçurtmanın anayurdu Çin’dir. Çin uçurtmalarının 2500 yıllık yazılı tarihi vardır (4). Bilinen en eski oyun tablası, Sümer Kraliçesi Puabi’nin mezarından çıkmıştır (5). Sus’ta, Lagaş’ta, Pompei’de, Mısır ve Hıristiyan mezarlarında bebekler, küçük döşeme eşyası, tekerlekli çocuk arabaları ve hayvanlar, savaş duruşunda askerler bulunmuştur. Antikçağda oyuncaklar, bazı bayramlar dolayısıyla armağan edilir, bazen de bir simge değeri taşırdı. Antikçağdan 16 Yüzyıla kadar çıngırak genellikle çocuğu nazardan koruma aracı olarak görülürdü (6).
Ah o eski oyuncaklar!
Osmanlılar döneminde oyuncakçıların merkezi, Eyüp’tür. Bumbardan (kalın bağırsak) yapılmış boyalı balonlar, ağza üflenince öten testiler, tahta arabalar,çemberler, küçük tefler dönemin gözde oyuncaklarıdır. O dönemde Anadolu’da doğal malzemelerden yapılan (bez, yün, mısır koçanı, tebeşir kayası vb. araç-gereçlerden yapılan bebekler, tel bükülerek oluşturulan çemberler) oyuncaklar evrim geçirerek günümüze kadar gelmiştir(7).
Osmanlıların Hariciye Nezareti’nde çalışan Franz von Werner (Alman Murad Efendi), 1877 yılında yayımlanan Türkiye’den Notlar adlı iki ciltlik eserinde, oyuncaklar konusunda Osmanlı’nın Batı oyuncak endüstrisinden geri olmasını olumlu olarak değerlendirir. Yazara göre, Osmanlı’nın, oyuncaklar konusundaki katı tutuculuğu kesinlikle doğrudur. Çünkü Murad Efendi, amaca uygun oyuncakların korunmasını, çocuğun iyi eğitilmesinin bir göstergesi olarak kabul etmektedir (8).
Toplu oyunlar tarihe mi karışıyor?
Günümüzde, doğal malzemelerden yapılan oyuncaklar hızla yok olurken, piyasa ,plastik ve metalden yapılan oyuncaklarla kuşatılmıştır. Yalnız doğal malzemeden yapılan oyuncaklar değil, çocuk oyunları da yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Toplu oyunlar, yerini bireysel oyunlara bırakmakta, çocuklar da sistemin doğal bir sonucu olarak yalnızlaşmaktadır.
Prof. Dr. Nermin ÇELEN, Prof. Dr. Bekir ONUR ve Yrd. Doç. Dr. Müge ARTAR tarafından yürütülen “Çocuk Oyunlarında Üç Kuşakta Görülen Değişimler” (9) konulu araştırmada toplu oyunlardaki azalmanın yanı sıra şu sonuçlara da ulaşılmış:
· Birinci ve ikinci kuşak, üçüncü kuşaktan daha fazla oyun oynamış.
· İlk iki kuşakta oyun çeşitleri, üçüncü kuşaktakinden çok daha fazla. Birinci kuşakta 35, ikinci kuşakta 30, üçüncü kuşakta 16 oyun adı verilmiş.
· Oyun araçları konusunda birinci ve ikinci kuşakta taş birinci, top ikinci sırada. Üçüncü kuşakta ise top ilk sırada. Birinci kuşakta çelik-çomak, ikinci kuşakta gazoz kapağı, üçüncü kuşakta ise taso öne çıkan oyun araçlarıdır.
İlk iki kuşağın hiç fabrikasyon oyuncağı olmamış. Sadece ikinci kuşakta plastik kamyonlara rastlanmış. Üçüncü kuşağın oyun araçları arasında ise el yapımı oyuncaklara hiç rastlanmamış!
Kumar tutkusu
Oyuncakçıların vitrinlerini süsleyen oyunlar arasında “Milyoner”, “Milyarder”, “Trilyoner”, “Milenyum Borsa”, “Banker Kaçtı”, “Kim Emlak Kralı Olmak İster”, “Yeni Emlak Kralı Kim Olacak”, “Emlak Ticareti Oyunu” vb. yüzlerce oyun aracı satılmaktadır. Bu tür oyun araçlarıyla “işini bilen” kuşaklar yetiştirilmekte, çocuklara, kolay yoldan para kazanma ve zengin olma felsefesi aşılanmaktadır. İşportada da rahatlıkla bulunabilen bu hazır oyun araçları, üretim dışı geliri olağan karşılayan mafya ekonomisinin kültürel altyapısını oluşturmaktadır.
Sistem, borsa vurguncularını artık kundakta yetiştirmektedir!
Çocuk yaşta trilyoner olmanın da bir bedeli olmalıdır! Oyuncak satan marketlerde, emlak kralı olmak için şansını denemek isteyen çocukların 20-30 milyon lirayı gözden çıkarmaları gerekmektedir.
Peki çocuklarda kumar tutkusu yaratan oyuncaklar, hangi yasal çerçeveye göre üretiliyor? Oyuncak reklamlarında yasal zorunluluklara uyuluyor mu? Daha doğrusu, kumar tutkusu kazandırmanın yasal bir dayanağı olabilir mi?
4077, 3984 ve 95 sayılı yasalarla, oyuncak vb. nesnelerin reklam ve duyurularının çocuklara verebileceği olası zararların önlenmesi amaçlanmıştır. Anayasanın 41, 56/2, 58/2 ve 59. maddelerinde de çocukların korunmasına yönelik çeşitli hükümlere yer verilmektedir.
Anayasanın, çocukların korunması ile ilgili maddeleri:
Madde 41:Aile, Türk toplumunun temelidir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması …. için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Madde 58/2: Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.
Devletin, çocukları zararlı oyun ve oyuncaklardan korumak için alması gereken tedbirler reklam aşamasında değil, üretim sürecinde düşünülmelidir. Anayasanın ilgili maddelerinden asıl anlaşılması gereken de budur.
3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa:
Madde 4: Radyo ve televizyon yayınları, kamu hizmeti anlayışı içerisinde aşağıdaki ilkelere uygun olarak yapılır:
h)Türk Milli Eğitiminin genel amaçlarına, temel ilkelerine ve milli kültürün geliştirilmesi ilkesine,
m)Çocukların ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ruhsal ve ahlaki gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek yayın yapılmaması esasına uygun olarak yapılır.
Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Tebliğ:
Madde 15: Çocuklara yönelik reklamlar;
a)Çocukların saflıklarını, bilgi eksikliklerini ve tecrübesizliklerini istismar edemez
b)Zihinsel, ahlaki, psikolojik veya fiziksel olarak zarar verebilecek hiçbir ifade ya da görüntü içeremez.
d)Çocukların taklit edebileceği şiddet unsurlarını taşıyamaz.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa:
Madde 16:Ticari reklam ve ilanların yasalara ve genel ahlaka uygun, dürüst ve doğru olmaları esastır. Tüketiciyi aldatıcı, yanıltıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilanlar yapılamaz.
Oyuncak ve şiddet
Mevcut sosyo-ekonomik sistemin doğal bir sonucu olan şiddetin, çocuk oyunları ve oyuncaklarına yansıması kaçınılmazdır. Şiddeti besleyen sosyal ve ekonomik kaynaklar kurutulmadığı sürece, sadece yasa ve yönetmeliklerle çocuklar şiddete karşı korunamaz.
Amerika‘da “elektrikli sandalye” biçimindeki bir oyuncak piyasaya sürülmesinin üzerinden çok geçmeden satış rekorları kırdı. “İdamlık Marv” adındaki oyuncak, tıpkı gerçek bir elektrikli sandalye gibi elektrik kablolarına sahip. Oyuncak sandalyede oturan “Marv” adındaki oyuncak adam, tıpkı gerçek bir insan gibi önce çenesinden deri aparatla bağlanıyor, daha sonra sandalyenin fişi takılıyor. Sandalyedeki kurbanın önce ten rengi beyazlaşıyor, gözleri kırmızılaşıyor, ardından vücudu sarsılarak ve hırlama sesi çıkartarak ölüyor.15 cm boyutundaki oyuncak, Amerika’daki oyuncakçılarda 24 dolara satılıyor! (10)
Ülkemize henüz getirilmemiş de olsa, benzerleri, Marv’ı aratmamaktadır. Şiddet, çocukların dünyasına bilgisayar ve televizyon oyunlarının yanı sıra çeşitli oyuncaklar yoluyla da girmektedir. Kasatura, el bombası, pompalı tüfek, değişik çaplarda tabanca, kelepçe, cop, mayın, roket vb. şiddet içeren oyuncakların üretim ya da satışında herhangi bir engelle karşılaşılmamaktadır.
Serbest piyasa, şiddeti körükleyen oyuncaklar aracılığı ile insanlığın geleceğini karartmaktadır
Türkiye ulusal piyasası yabancılara kayıtsız koşulsuz açılınca, çocuklarımız da Batı tekellerinin yıkıcı etkilerine açık hale geliyor. Ulusal pazarımızın korunması, çocuklarımızı kurtarmak için de büyük önem taşımaktadır. Yıllık ortalama 150 milyon dolarlık (1999 yılı) çocuk oyuncağı satılan ülkemizde, oyuncaklar konusunda da ulusal çıkarlarımızın gözetilmesine büyük gereksinim duyulmaktadır.
Binlerce çocuk ürününün ( E Toys şirketinde 15 bin, ülkemizde şubesi olan Toys R Us’ta 8 bin) sergilendiği dev oyuncak marketlerinde yapılan alışverişin ülkemiz ekonomisine ne kazandırdığı da merak konusudur. Oyuncak sektöründeki acentelik, ulusal ekonomiye katkı sunmak bir yana zarar vermektedir. Yabancı markalı ürünlerin dışalımına Gümrük Birliği ile getirilen kolaylıklar, ulusal oyuncak endüstrisinin gelişmesini önlemektedir.
Ardahan’da üretilen Damal bebekleri(11), Sivas’ta tamamen doğal malzemelerden (Gövdesi kayın ağacından, cilası balmumundan, boyası bitkisel yağlardan üretilen) yapılan ve her yaş grubundaki çocukların oynayabileceği buzdolabından atlı karıncaya kadar çeşitli oyuncaklara (12) ulusal pazarın kapıları adeta kapanmıştır. Bu tür oyuncakların ulusal piyasaya sürülmesini hangi kuvvet engellemektedir? Vatan ulusal ekonomi, ulusal pazar demektir. Ulusal pazarını kaybeden, vatanını da kaybeder.
Oyuncağın yaratıcısı olmak
Çocuk, oyuncağın sahibi değil, yaratıcısı olmalıdır. Oyuncak sadece bir araçtır. Bu araç, çocuğun katılımıyla yapıldığında, daha eğitici olur. Ne kadar unutulursa unutulsun, ülkemizin bazı kırsal alanlarında çocuklar hala kendi oyuncaklarını yapmaktadırlar. Koşullar yaratıldığında, çocuk, oyuncak yapımında zevkle görev alır.
Kibrit. süt ve ilaç kutuları, ip, tahta parçası, yapıştırıcı, çeşitli kumaşlar, makaralar, tel vb. araç-gereçler yardımıyla evde oyuncak yapılabilir. Çocuk eğitimi, birlikte yapılan oyuncaklar yoluyla daha da kolaylaşabilir. Bu nedenle, anne-baba ve öğretmenlerin, oyuncak yapımında çocuklara yardım etmeleri gerekmektedir.
Oyuncağını yapan çocuk, onu daha iyi korur ve başkaları tarafından yaratılan değerlere saygılı olur. Üretkenlik, çocuğa sorumluluk bilinci kazandırır. Küçük yaşta oyuncağını yapan çocuğun el becerileri ve yetenekleri gelişir.
Çocuğa ne kadar oyuncak almalıyız?
Çocuklara oyuncak seçerken, cinsiyet ayrımı yapılmamalıdır. Kız ve erkek çocuklar için farklı oyuncaklar olmamalı, çocuklar her tür oyuncakla tanıştırılmalıdır (13). Oyuncak tüketimi, üzerinde önemle durulması gereken noktalardan biridir. İşlevsel ve çok amaçlı olmayan pahalı oyuncakların birkaç günlük kullanım için alınması yararsızdır. Kısa sürede özelliğini yitiren oyuncakların sıkça alınması, çocuğa tutumluluk vb. alışkanlıkların kazandırılmasını engeller.
Uzaktan kumandalı ithal oyuncaklarda kullanılan pillerin bir kısmı şarj edilme özelliğine sahip değildir. Bu özelliğe sahip olanlar da ancak ayrıca satın alınan makinelerde şarj edilebilmektedir. Şarj makinelerinin bir standardı yoktur. Çünkü oyuncaklarda farklı çap (AA, C, PP3 vb.) ve özelliklere sahip piller kullanılmaktadır. Bu nedenle, dolum makinelerinin, pillerin çapına uygun olması gerekmektedir. Bu da, her oyuncak için ayrı bir dolum makinesi almak anlamına gelmektedir. Nikel-kadmiyum pillerin dolumu yapılabilmektedir. Alkaline piller, bir defalık kullanımdan sonra çöpe atılmaktadır. Kumandayla çalışan oyuncaklarda kullanılan pillerin ortalama ömürleri 20-30 dakikadır. Bu süre, daha çok güç kaynağı gerektiren bazı araçlarda 5 dakikaya kadar inebilmektedir! Kumanda ve araca ayrı ayrı takılan pil sayısı 8’i bulduğunda, 5 dakikalık eğlencenin bedeli yaklaşık 3 milyon TL olmaktadır!
Türkiye, dışarıdan satın alınan oyuncaklar, pil vb. çabuk tüketilen maddeler yoluyla bir anlamda dış borç abonesi haline getirilmektedir. Ulusal kaynaklar, büyük bölümü çocukların toplumsal gelişimine zarar veren ithal oyuncaklara ödenen paralarla heba edilmektedir. Ayrıca, dışarıdan alınan oyuncaklar Batı’nın tüketim kalıplarına göre yetişen kuşaklar yaratır.
Gereksinim duyulmayan eşyaların sahibi olmak, çocukta bencillik duygusuna yol açar. Bu nedenle oyuncak alınırken, eklemlenebilir özellikte olanlar yeğlenmelidir. Çocuklara çok amaçlı, doğal malzemelerden yapılmış, merak duygusu yaratan oyuncaklar alınabilir. Oyuncak seçiminde, çocuğun oyuncağa olan gereksinimi belirleyici olmalıdır. Oyuncak alırken aşırıya kaçmamanın en doğru tutum olduğu söylenebilir.
Tamir edilemeyen oyuncaklar
Hazır oyuncakların büyük bölümü tamir edilme özelliğine sahip değildir. Çocuk, her yeni oyuncağı yakından tanımak ister. Oyuncağın işleyişi, özellikleri, parçaları çocuk açısından merak konusudur. Bu nedenle, yüksek fiyata satın alınan oyuncakların çocuk tarafından tanınma çabası bazen pahalıya mal olabilir! Eve giren birçok pahalı oyun aracının aynı gün kırılabileceği düşünülerek, onarılabilir özellik taşıyan oyuncaklar tercih edilmelidir.
Günümüz oyuncak endüstrisinde, “teknoloji harikası” oyuncaklar bozuluncaya kadar kullanım esasına göre üretilmektedir. Bozulan oyuncak çöpe atılacak ki, yerine yenisi alınabilsin! Oyuncak sektöründe gereksinime göre üretim yapılmamakta, üretime göre gereksinim yaratılmaktadır. Oyuncak elektrikli sandalye, herhangi bir gereksinimden kaynaklanmamıştır. Fakat bu gereksiz ürüne, pazarlama sürecinde yapay talep yaratılmıştır.
Eğitim-öğretimde oyuncağın rolü
Okullarda sıkça yakınılan sorunlardan biri de araç-gereç yetersizliğidir. Peki oyuncak, aynı zamanda bir eğitim aracı olarak kullanılamaz mı? Oyuncaktan, eğitim amacıyla yeterince yararlanıldığı söylenemez. Oysa temel eğitim kurumlarında, çeşitli oyuncaklar, eğitim amacıyla her sınıfa ve derse uyarlanabilir. Çünkü oyuncak, oyun çağındaki ilköğretim öğrencilerinin yaşamında büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, eğitim-öğretim etkinliklerinde oyuncaklardan yararlanma olanakları yaratılabilir .
Günümüzde eğitim amacıyla oyuncaklardan yeterince yararlanıldığını söylemek çok güç. Eğitim araç-gereçleri hazırlanırken, oyuncaklardan da yararlanma düşüncesi akla pek gelmemektedir. Oysa yalnız okulöncesi eğitimde değil, ilköğretimde de oyuncaklardan eğitim amacıyla yararlanılabilir. Bu nedenle oyuncak yapımı ciddiye alınmalı ve buna zaman ayrılmalıdır. Oyuncak yapımı eğitim-öğretimden ayrı bir etkinlik olarak görülmemelidir.
4. ve 5. sınıf Fen Bilgisi’nde Maddenin Doğası, Madde ve Enerji, Gezegenimiz, Canlılar ve Doğayla Etkileşim, Ses ve Işık, Isı ve Isının Maddedeki Yolculuğu, Hareket ve Kuvvet; 6., 7. ve 8. sınıf Fen Bilgisi’nde Mekanik, Elektrik, Maddenin Yapısı vb. üniteler işlenirken, okul ortamında yapılan oyuncaklardan yararlanılabilir. Sadece Fen Bilgisinde değil, Matematik derslerinde de oyuncak iyi bir öğretim aracı olarak kullanılabilir. Matematik öğretiminde karşılaşılan bazı zorluklar, oyun araçlarıyla güçlendirilmiş bir eğitim ortamında aşılabilir. Örneğin geometri, kümeler, dört işlem, ölçüler vb. konuların oyun araçlarından yararlanılarak kavratılması daha kolaydır. Oyun araçlarından yararlanmanın gereğine inan bazı eğitimciler, okul ortamında bazı araçların hazırlanması için yeterli zaman bulunmadığını düşünebilir. Bu sorun, en kolay biçimde İş Eğitimi derslerinde çözülebilir. İş Eğitimi dersi, ilköğretim okullarının 4.-8. sınıflarında haftada iki saattir. Her sınıf, İş Eğitiminde, gereksinim duyabileceği ders araç-gereçlerini hazırlayabilir.
Okullarda oyuncaklara el konulmalı mıdır?
İlköğretim öğrencilerinin okulda oyuncak bulundurmaları zaman zaman çeşitli gerekçelerle engellenmektedir. Bazı okullarda, niteliğine bakılmaksızın, öğrencilerin bütün oyuncaklarına el konulmaktadır. El konulan oyuncaklardan bazıları şunlardır: Bilye, fırfır, araba, güneş gözlüğü, hayvan modelleri, top, kibrit kutusu, oyun halkası, resim, oyun kartları, küpe, yüzük, künye, kolye, boncuk, tespih, bilezik, maske vb.
Bu uygulamanın kaynağında, oyuncağın, öğrencinin derslerini aksattığı düşüncesi yatmaktadır. Bu düşünce ile, yaşamdan ve öğrenciden soyutlanan derslere adeta mitolojik bir karakter kazandırılmaktadır. Öğrencilerin can güvenliğini tehlikeye düşürebilecek nitelikteki oyuncakların (Tabanca, mermi, roket, bıçak vb.) okullara sokulmaması doğru bir tutumdur. Kolay yoldan para kazanma alışkanlığı kazandırabilecek (Taso, borsa, milyoner, trilyoner vb.) oyun araç-gereçleri de uygun yöntemlerle engellenebilir. Ayrıca sınıfta dikkat dağıtabilecek oyuncakların ders saatlerinde kullanılmalarına izin verilmeyebilir. Zararlı oyuncaklar engellenirken, öğrencilere, oyuncakların zararları mutlaka anlatılmalı ve engellemede pedagojik boyut dikkate alınmalıdır..
Okullarda, ayrım gözetmeksizin, bütün oyuncakların eğitim-öğretim etkinliklerine zarar veren bir tehdit unsuru olarak algılanması, eğitimin amaçlarına aykırıdır. Oyun çağı çocuklarının eğitimi oyuncaksız düşünülemez. İlköğretim okullarında, öğrencilere, dinlenme saatlerinde oyuncaklardan yararlanma olanağı sağlanmalıdır. Okul bahçeleri düzenlenirken, öğrencilerin yaşları göz önünde bulundurulmalıdır. Toplumsal yaşamdan kopuk, öğrencinin toplumsal ve psikolojik özelliklerini dikkate almayan bir eğitim anlayışının başarılı olması olanaksızdır. Eğitim, sınıfta anlatılan derslere indirgenemez. Eğitimciler, oyun ve oyuncağı, oyun çağındaki ilköğretim öğrencilerinin eğitilmelerinde bir araç olarak kabul etmelidir. Oyuncak bir eğitim aracı olarak kabul edildiğinde, okullarda yaşanan oyuncakların müsaderesi uygulaması da doğal olarak sona erer.
Sağlık ve oyuncak
Oyuncaklarla ilgili yasal düzenlemelerin çerçevesini “Gıda Maddelerinin ve Umumi Sağlığı İlgilendiren Eşya ve Levazımın Hususi Vasıflarını Gösteren Tüzük” oluşturmaktadır. Dışarıdan satın alınan ya da patent yoluyla ülkemizde üretilen oyuncakların büyük bölümünde, genelde bu yasal çerçeveye uyulmadığı gözlenmektedir. Çocukların beden ve ruh sağlığını tehdit eden oyuncakların üretim ve pazarlanmasında serbest piyasa anlayışı belirleyici olmaktadır.
Oyuncak üretiminde kullanılan malzemelerin gıda tüzüğüne uygun olması yasal zorunluluktur. Ayrıca oyuncakta kanserojen hammadde kullanılmaması, doğaya zarar vermemesi, ısı değişikliğinde özelliğini yitirmemesi (Renginin solmaması, biçiminin bozulmaması), dayanıklı olması vb. özelliklere dikkat edilmelidir.
Sağlık Bakanlığı tarafından 1998 yılında yürürlüğe konan Oyuncak Yönetmeliği’nde, oyuncaklarda aranan bazı koşullar şunlardır:
“Oyuncaklar ve parçaları, zorlanmaya karşı sağlam ve mekanik dayanıklılığa sahip olacak. Oyuncaklar, yutma, teneffüs etme veya deri, mukoza dokusu ve gözle temas etmesi halinde sağlık veya fiziksel yaralanma riski yaratacak şekilde tasarlanmayacak ve üretilmeyecek. Mermili oyuncaklarda, kullanan kişiyi veya üçüncü kişiyi yaralama riski bulunmayacak. Oyuncaklar, çocuğun çevresinde yanabilir tehlikeli bir element ve patlayıcı maddeleri içermeyecek. Paten, kaykay gibi oyuncaklar üzerinde, ‘Koruyucu ekipmanla birlikte kullanılmalıdır’ ibaresi bulunacak. Elektrikli oyuncaklar ve parçaları 24 voltu geçmeyecek. Oyuncaklar, hastalık ve mikrop kapma riskini önleyici temizlik şartlarına uygun olacak, radyoaktif maddeler içermeyecek”
Yönetmeliğin yeterince uygulandığı söylenemez. Kütahya’nın Dumlupınar ilçesinde ‘sürpriz yumurta’dan çıkan oyuncak uçağı yutan 5 yaşındaki Enes KART’ın boğularak yaşamını yitirmesi, çocuk oyuncaklarının yaratabileceği trajik sonuçlardan sadece biridir.(14)
Kozmopolit kültür taşıyıcılığı
Ulusal devletlerin tasfiyesini hedefleyen emperyalizm, bizim gibi mazlum milletlerin yalnız ekonomilerini değil, ulusal bilincini ve moral değerlerini de çökertmeyi amaçlamaktadır. Batı tarafından Üçüncü Dünya ülkelerine pazarlanan oyun ve oyuncakların bir bölümü, ulusal kültüre büyük zararlar vermektedir. Aslında her oyuncak, bir yaşam biçimini ve kültürü temsil etmektedir.
Oyuncaklarla ilgili yasal düzenlemelerde, ulusal kültürün korunmasını amaçlayan bir tek maddeye bile yer verilmemiştir! Oyuncakların teknik özellikleri hakkında en ince ayrıntının yer aldığı Oyuncak Yönetmeliği’nde, oyuncaklarda ulusal değerlere uygunluk koşulu aranmamaktadır!
Barbie, Donna, Shelly, Sindy, Bratz, Kathy, Chubby vb. bebekler ülkemizde özgün ambalajları içinde piyasaya sunulmuştur. Yalnız bebekler değil, bütün ithal oyuncaklar aynı biçimde satılmaktadır. Ambalajlarda ürünün markası dışında, özellikleri de yabancı dille belirtilmektedir. Avrupa ve Amerikan yaşam biçimi, çocuklarımızın odasına işte bu tür oyuncaklar aracılığı ile girmektedir. İnsan kişiliğinin biçimlendiği 0-3 yaş grubundaki çocuklar, İngilizce konuşan ve ortak hiçbir yönü olmayan “Wispy Walks’in sağ omzundan tutarak beraber yürüyebilir, Sindy ve konuşan pastasına dilekte bulunabilir”!
Cumhuriyet Devrimine, ulusuna ve yurduna yürekten bağlı, bağımsızlıkçı, aydınlanmacı ve yurtsever kuşakların yetiştirilmesinde izlenecek ulusal eğitim politikası, çocuklara kundakta bulaştırılan kozmopolit kültürün bütün kaynaklarının kurutulmasını zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde ulusal devleti yaşatma kararlılığının, eğitimdeki Batı dayatmalarına son vereceği günlere hızla ilerliyoruz.
Atatürk Türkiye’si, tarihsel sorumluluğunun bilinciyle, ulusal eğitim alanında da yeni bin yıla damgasını vurmaya hazırlanmaktadır!
Kaynaklar
(1) Sibel Çağlayan, Bilim ve Teknik, Ocak 1980, Sayı:146
(2) Doç. Dr. Abide Güngör, ABECE, Sayı:190
(3) Meydan Larousse, Cilt: 15
(4) Bilim ve Ütopya, Sayı: 65
(5) Yıldız Cıbıroğlu, Bilim ve Ütopya, Sayı: 65
(6) Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 17
(7) Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 17
(8) Dr. Cemal Sakallı, Bilim ve Ütopya, Sayı: 62
(9) Radikal, 21.05.2002
(10) Hürriyet, 31.08.2000
(11) Cumhuriyet, 02.01.2003
(12) Milliyet, 27.02.2003
(13) Yrd. Doç. Dr. Neslihan Avcı, ABECE, Sayı:190
(14) Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, 20.01.2003