Nazım Mutlu, Türkçenin engin söz varlığını etkili kullanma yeteneğine sahip yazarlarımızdan. Ona, dil ve yazıma takılan dostlarının yardımına ilk koşan Hızır Acil Servis diyebiliriz. Nahif yapısı, ağırbaşlılığı ve alçak gönüllülüğü, günümüz Türkiye’sinde ender rastlanan özelliklerden.
En gergin insanı bile yatıştıran ses tonu, bir bebek için ninni sayılabilecek anlatımı, öfke patlamasının yaşandığı ülkemizde özlemi duyulan niteliklerden. Bu niteliği, yazarın yetiştiği kültürel iklim, mesleki ve kültürel birikiminin yanı sıra aydınlık geleceğe duyduğu inançla açıklanabilir.
Nazım Mutlu, ekranlardan evimize yayılan kirli ses kaynaklarını utandıran birikimin adıdır.
O, bütün gücü ve enerjisini, Cumhuriyet Devriminin yarattığı eğitimin geliştirilmesi için çaba harcayan aydınlarımızdan. Para kazanmak yerine yıllarını Öğretmen Dünyası’nın mütevazı binasında geçiren Mutlu, Cumhuriyetin laik ve bilimsel eğitim sistemini hedef alanlara karşı mücadele eden eğitim emekçilerine güçlü bir kaynak sunuyor:
Başlangıcından Cumhuriyet’in 100.Yılına Eğitimimizin Karşıdevrimle Sınavı, Cumhuriyet Kitapları, Ağustos 2024.
Küreselleşme afyonuyla yurduna ve insanına yabancılaşan kitleleri ayağa kaldıracak güçlü kaynak, yıllarca süren bir çalışmanın ürünü. 400 sayfadan oluşan kitap, altı ana başlıktan oluşuyor:
Karşıdevrim, Cumhuriyet Öncesi Eğitimimiz, Cumhuriyet’in Eğitim Devrimi, Cumhuriyet Devrimi’nde Kırılma Noktası: 2. Dünya Savaşı Sonrasından 2000’li Yıllara, Siyasal İslam İş Başında: AKP’li Yıllar, Sonsöz ya da “Fikri İktidarsızlığın Dayanılmaz Ağırlığı”
Yazar, kitabın birinci bölümünde karşıdevrim kavramına açıklık getiriyor. Eğitimin, karşıdevrimin ‘şamar oğlanı’ olduğu gerçeğinin altını çiziyor.
İkinci bölümde, İslamiyet öncesi ve sonrası eğitimle ilgili tarihsel bilgilere yer veriliyor; Medreseler, Sıbyan Mektepleri, Tekke ve Zaviyeler, Rüştiyeler, İdadî(ye)ler ve Sultanî(ye)lere büyüteç tutuluyor. Söz konusu bölümde 2. Meşrutiyet döneminde özellikle eğitim alanında yaşanan ileri-geri mücadelesine örnekler veriliyor.
Üçüncü bölümde, Cumhuriyet’in eğitim devrimi ayrıntılarıyla ele alınıyor. Yazar, Cumhuriyet’in eğitimle ilgili ilk girişimini, Ankara Hükûmeti’nin 9 Mayıs 1920’de TBMM’de okunan izlencesine dayandırıyor:
“Öğretimi tüm okullarımızda bilimsel, çağdaş temeller ve sağlık kurallarıyla yeniden düzenleme ve izlencelerini düzenlemek.” (s. 111).
Üçüncü bölümde ayrıca 1921 Maarif Kongresi, Öğretim Birliği Yasası, Cumhuriyet’in İlk Çeyreğindeki Yasalarda ve Hükûmet İzlencelerinde Eğitim (1923-1950), Yazı Devrimi, Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, Üniversite Reformu ve Köy Enstitüleri irdeleniyor.
Dördüncü bölümde, eğitimimiz, 2. Dünya Savaşı sonrasından 2000’li yıllara kadar ele alınıyor. Köy Enstitülerinin kapatılması, eğitimde emperyalist müdahalelere boyun eğme, laik eğitimden ödün verilmesi, özelleştirmeler, eğitim sendikalarının sahneye girmesi vb. konular somutlamıyor.
Kitabın beşinci bölümünde, Siyasal İslam’ın, Türk eğitim sistemine müdahalesi, eğitim programlarında yapılan değişiklerden başlanarak özetleniyor. Eğitimde liyakat sorunu, tarikat etkisi, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, 4+4+4 vb. uygulamalar yalın bir dille anlatılıyor.
Nazım Mutlu, 2000’li yılların başında, öğretim programları ve ders kitapları üzerinden Türk eğitim sistemini hedef alan yabancı müdahalelere, arkadaşlarıyla birlikte, Öğretmen Dünyası’nda net tavır almış, eğitim kamuoyunu aydınlatmak için yoğun çaba göstermişti. O tarihte sendikaların sessiz kaldığı müdahalelerle, pozitif bilimleri örgün eğitim kurumlarından tasfiye sürecinin önü açılmıştı.
Eğitimimizin Karşıdevrimle Sınavı’yla, ders kitaplarını ulusal, laik ve bilimsel içeriğinden arındırma süreci kayıt altına alınıyor. Eğitim yönetiminde gözlemlenen liyakat sorununun ‘kökeni’ne iniliyor. Eğitim sistemimizin yüz elli yıllık öyküsünü özetlemeyi başaran yazar, kahvehane köşelerinin okey yorgunu mütekait öğretmenler dâhil, Cumhuriyet’in eğitim emekçilerini ayağa kaldıracak bir yapıtla Atatürk’ün öğretmeninden beklenen görev ve sorumluluğu yerine getiriyor.
Yazar, kitabın son bölümünde Cumhuriyet kürsüsünden Türkiye’ye sesleniyor. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasından güç alan Nazım Mutlu, aklı ve bilimi dışlayan, küresel güçlerin ve iş birlikçilerinin dayattığı eğitim modeline meydan okuyor:
Karşıdevrimler geçici, devrimler kalıcıdır!
(Körfez, 28 Kasım 2024)