İlk ve ortaöğretim kurumlarında bir ders yılı, en az 180 iş gününden oluşur (Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 5., Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 15. Maddesi).
İlk ve ortaöğretim kurumlarında 17 Eylül 2018’de başlayan 2018-2019 Eğitim ve Öğretim Yılı, 14 Haziran 2019 tarihinde sona erecek. Böylece öğrencilerin üç aylık uzun yaz tatili başlayacak.
KAR VE SOĞUK ENGELİ NASIL AŞILIR?
İki haftalık yarıyıl tatili, kış mevsiminin en soğuk aylarına denk geliyor. Ocak ve şubat ayları, özellikle karasal iklimin etkili olduğu bölgelerde oldukça soğuk geçer. Eğitim kar, tipi, buzlanma vb. etkenlerden olumsuz etkilenir. Fırtına, tipi, buzlanma, aşırı kar yağışından dolayı okulların tatil edilmesi, kış mevsiminde eğitimin zayıf halkalarındandır. Bu bağlamda yarıyıl tatili, zamanlama yönünden doğru, süre bakımından yetersizdir. Her iklimde eğitime erişim hakkının alabildiğine kolaylaştırılması, kamuoyunun ortak beklentisidir. Karda kışta eğitimin ‘eziyet’ olmaktan çıkarılması da bu çerçevede değerlendirilmelidir. Ne var ki, günümüz koşullarında, en azından yakın bir zamanda bunun gerçekleştirilemeyeceği düşünülmektedir. Altyapı sorunları kökten çözüme kavuşturulduğunda, bugün okulların tatil gerekçeleri arasında sayılan kar vb. etkenler, mutluluk kaynağı olacaktır. O hâlde, yarıyıl tatili, soğuk kış mevsimi dikkate alınarak uzatılmalıdır. Yarıyıl tatilinin, 15 Ocak-15 Şubat tarihlerini kapsayacak biçimde düzenlenmesi, ‘eğitime kar engeli’ni sınırlayacaktır. İklimin yumuşamaya başlaması, kar tatilinden kaynaklanan iş günü kaybını ortadan kaldıracaktır. Bir aylık tatille, doğal olarak, eğitim kurumlarında yakıt tasarrufu sağlanmış olacaktır.
YARIYIL TATİLİ YETERLİ Mİ?
Tatillerin yıla dengeli biçimde dağıtılması beklenir. Yarıyıl tatili, uzun yaz tatilinin yanında oldukça kısa sayılır. Eğitim yılının yarılandığı zamanda öngörülen tatil, dinlenme için yeterli görülmemektedir. Yarıyıl tatilinin bir aya çıkarılmasıyla birlikte uzun yaz tatilinin kısaltılması gündeme gelecektir. Öğretmenlerin görevli oldukları haziran ve eylül ayları, yaz tatilinin kısaltılması için değerlendirilebilir. Verimsiz geçen seminer dönemlerinin eğitime eklenmesi, bir aya çıkarılan yarıyıl tatiliyle ilgili endişeleri ortadan kaldıracaktır.
UZUN YAZ TATİLİ GENÇLERİ TÜKETİYOR
Uzun yaz tatillerinin, özellikle kentlerde öğrencileri tüketen bir zaman dilimi olduğu gözlenmektedir. En verimli dönemlerini İnternet ve tablet başında geçiren genç kuşakların durumu, endişe vericidir. Mayıs sonundan itibaren okula gitmeyen öğrencilerin yaklaşık dört aylık yaz tatilinde gece ve gündüzleri yer değiştirmektedir. Tablet başında sabahlayan gençler, uzun tatile müdahaleyi zorunlu kılan ülke gerçeğidir. Gün ışığında yataktan kalkmayan/kaldırılamayan gençlerin yaşadığı trajedi, toplum sağlığını tehdit etmektedir. Ebeveynler, yılın yaklaşık üçte birini tablet başında ya da yatakta geçiren çocuklar konusunda çaresizdir. Türkiye, bu ölü zamanlarda çocuklarını kaybetmektedir. Millî Eğitim Bakanlığından, ‘yayla’, iklim vb. gerekçelerle uzatılan yaz tatillerini, köy nüfusunun eridiği koşullarda yeniden değerlendirmesi beklenmektedir. Yaz tatilleri için temmuz-ağustos ayları yeterlidir. Sürenin uzaması, özellikle gençler için risk etkenidir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
- Yarıyıl tatilleri, ocağın son iki haftası ile şubatın ilk iki haftasını kapsayacak biçimde bir aya çıkarılmalıdır.
- Uzun yaz tatilleri, köylü nüfusun yoğun olduğu yıllarda üretim vb. nedenlerden dolayı bir zorunluluk olarak gündeme gelmiştir. Köylerin neredeyse tarihe karıştığı, nüfusun kentlerde yoğunlaştığı koşullarda, uzun tatilin gerekçesi ortadan kalkmıştır.
- Öğrenciler için fiilen dört ayı bulan uzun yaz tatiliyle, ülkenin önemli insan kaynağının örgün eğitim olanaklarından yararlanma süresi sınırlandırılmaktadır.
- Verimsiz geçirilen yaz ayları, öğrenim çağındaki çocuk ve gençler için risk etkenidir. Tablet, İnternet, elektronik oyun, madde bağımlılığı vb. risk etkenleri, ülkenin genç nüfusunu tehdit etmektedir.
- Uzun tatilden dolayı aylarca okuldan uzak kalan öğrenciler eğitim iklimine yabancılaşmaktadır. Öğrencilerin aylarca eğitim ortamından uzak kalması, okuma yazma başta olmak üzere, bazı becerilerde gerilemeye yol açmaktadır.
- Öğretmenlerin yaz ve güz dönemi seminerleri, toplam bir aydır. Seminerlerin, eğitim yılı içinde, kısa süreli, gerektiğinde bir ders saati ve ihtiyaçlar doğrultusunda verilmesi esas olmalıdır. Verimsiz geçtiği konusunda görüş birliği olan seminerler yerine öğretmeni hizmet içinde yetiştirme programlarına ağırlık verilmeli ve söz konusu sürelerde eğitime devam edilmelidir.
- Yaz tatilleri temmuz-ağustos aylarıyla sınırlı tutulmalıdır.
- Okullar, eğitim engeli olarak görülen sıcak ve soğuğa karşı gerekli altyapıya (iklimlendirme) kavuşturulmalıdır.
- Okulların kapanmasına bir ay kala yapılan merkezi sınavlarla, okullar fiilen tatile girmektedir. Bu amaçla, merkezi sınavlar eğitim yılının son haftasına denk getirilmelidir.
- Özellikle ortaöğretim kurumlarında sınav takvimi, öğrencilerin son güne kadar okula devamını özendiren/zorunlu kılan noktalar göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır.
- Okula devam takip işlerine eğitimin her kademesinde özen gösterilmeli, devamsızlığı ödüllendiren girişimlere karşı mücadele yürütülmelidir.
Yarıyıl tatilinin bir aya çıkarılması, yaz tatilinin kısaltılması sadece basit bir ‘iş günü’ mantığıyla açıklanabilecek bir konu olarak görülmemelidir. Örgün eğitim kurumlarının dışında geçirilen ölü zamanlardan kurtulmak, Türkiye için bir zorunluluktur.
Gençlerini ve çocuklarını tablete ya da yatağa mahkûm eden anlayıştan kurtulmak, önümüzde duran zorlu görevlerden biridir.
(Körfez, 15 Ocak 2019)
Kaynakça:
https://ogm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2016_11/01062228_meb_ortaogretim_kurumlari_yonetmeligi_28_10_201629871.pdf Erişim: 15.01.2019.
http://mevzuat.meb.gov.tr/dosyalar/1703.pdf Erişim: 15.01.2019.https://www.meb.gov.tr/2018-2019-egitim-ogretim-yili-calisma-takvimi-belirlendi/haber/16533/tr Erişim: 15.01.2019.