1958 yılı yazıydı. 2 bin rakımlı köyün sakinleri uyandığında mavi gözlü usta çoktan yola düşmüştü. Katır sırtındaydı. Köye yaklaşık 3 km uzaklıktaki Kır/Kırğ/Kırx Yaylası’na gidiyordu.
Katırın kolanını sımsıkı bağlamıştı. Kolan, keçi kılından dokunmuştu.
Semere asılı torbada murç, keski ve balyoz vardı.
Güneş, Meydan Dağı’nın doruğundan gülümsediğinde iş başı yapmıştı.
26 yaşındaki taş ustası, Hınzori (Boğalı/Söğütlü) köyünden Hasan Günal’dı (1932).
Yörede Hasan Çakır olarak tanınıyordu.
Yayla yakınlarında yassı taş çıkarmak için ter döküyordu. Taşlar, Hınzori’ye çeşme yapımında kullanılacaktı. Köy, dağın eteğinde yan yana dizilmiş toprak damlı evlerden oluşuyordu. Köyün sırtını yasladığı dağın doruğu, ulu ardıç ağaçlarıyla kaplıydı.
Hınzori, Pülümür ilçe merkezinin güneybatısında yer alıyor. Köy, meşe ormanının yerini ardıca bıraktığı alanda kurulmuş. Pülümür’ün bu güzel köyü, meşeyle ardıcın buluşma noktasını merak edenler için güzel bir örnek.
Pülümür Hınzori, resmî kayıtlara göre ‘mezra’, ama biz çocukluğumuzdan beri köy olarak tanımlarız. Bir ya da iki haneden oluşan, köyün dışında kalan yerleşim birimleri mezra olarak adlandırılır. Bir zamanların hareketli yerleşim birimlerinden olan Hınzori, bağlı bulunduğu Boğalı (Zimage/Zmage/Zimek) köyüne en az bir saat uzaklıkta. Hınzori, hane sayısı dikkate alındığında, köy tanımına uygun yerleşim birimlerinden.
Hınzori, adından da anlaşılacağı gibi, Kavimler Kapısı Anadolu’dan miras. İmparatorluk birikimine sahip uygarlıklardan, her tür kültürel mirasa sahip çıkmaları beklenir. Büyük uygarlıklar, kendilerini, devraldıkları kültürel mirasın ‘yabancı’sı ya da ‘rakibi’ olarak göremez.
Hınzori’ye, masa başında Söğütlü adı uygun görülmüş. Söz konusu adın, resmî yazışmalar dışında kullanıldığını söylemek güç.
Yaklaşık 30 yıldır hiç kimsenin yaşamadığı köyün ayakta kalmaya başaran iki çeşmesi var. Bunlardan biri, köyü ikiye ayıran yolun kenarında. Hüseyin Han’ın evinin yanındaki çeşme, yolcuların soluklandığı yerde. Köyün diğer çeşmesi, köy evlerinin sıralandığı yerde. Birer birer yıkılmış binalar. Çeşme, en üstteki üç kesme taş dışında, olduğu gibi duruyor.
Yıkıntıların az ilerisindeki çeşmede elimizi yüzümüzü yıkıyoruz. Köyde yan yana sıralanmış evlerin yakınındaki çeşmede, lüle dışında, metal boru vb. gereçler kullanılmamış. Boru, dikey biçimde ikiye ayrılarak lüleye dönüştürülmüş. Yosun kaplı lüleyi temizliyoruz. Rüzgârın savurduğu toprak, çeşmenin kurnasını doldurmuş. Ali Korkmaz’ın evinin yakınındaki çeşmenin önündeki dev kavak ağaçları en az elli yaşında. Çeşmenin yosunlu lülesinden akan su kavak, armut (ahlat), söğüt ve erik ağaçlarına can vermiş. Yere devrilen ahlat meyve yüklü. Kavakların kalınlaşan gövdesi, aradaki mesafeyi iyice azaltmış. Yan yana dizili dev kavaklar önümüzdeki birkaç yıl içinde tek gövdede birleşecek gibi görünüyor.
Çeşmenin üzerine kazınan tarihten, 1958 yılında yapıldığını öğreniyoruz. Pülümür Hınzori Çeşmesi 65 yaşında! Hasan Günal (Hasan Çakır, 1932) ile Kovuklu köyünden Hasan Karaaslan’ın (Hesene Klaçi, 1924-1964) birlikte yaptığı çeşme, 1958 yılından bu yana aralıksız akıyor. Çeşmenin su deposu, bölgede ‘sal’ olarak adlandırılan, yassı taşlardan yapılmış. Büyük yassı taşlar, Hınzori’ye tahminen 3 km uzaklıktaki Kır/Kırğ/Kırx Yaylası’ndan getirilmiş. Kırx Yaylası, Pülümür Akdik/Şihan köylerine ait.
Taşlar, katır sırtında taşınmış.
Depoyla çeşmenin bağlantısını sağlamak için hazır boru kullanılmamış. Ustalar, suyu, çeşmeye birkaç yüz metre mesafedeki dere yatağında yaptıkları depodan akıtmış. Su, çeşmeye, yassı taşlardan yapılan ve toprağa gömülen kanaldan akıtılmış. Tunceli Ovacık Yalmanlar (Lertik/Lertıg) köyünden Süleyman Tava, söz konusu taş kanalın, bölgede hakuku adıyla adlandırıldığını ifade ediyor. Çeşmenin yapıldığı tarihte köy muhtarı Ali Binat Atıcı’ymış. Ustalara herhangi bir ödeme yapılmamış.
Çeşme yapıldığında Hasan Günal (Çakır), 26; Hasan Karaaslan 34 yaşındaymış.
Çeşmede, lüle dışında, metal herhangi bir gereç kullanılmamış.
Çeşmenin yapımı yaklaşık bir hafta sürmüş.
Hınzori’nin ikinci çeşmesi, yol kenarında, Hüseyin Han’ın evinin yanına yapılmış. Söz konusu çeşme, 1958’den birkaç yıl önce, büyük olasılıkla 1956’da yapılmış. Çeşmeyi Hasan Günal (Çakır) ve Ahmet Aybek, birlikte yapmış. Çeşmenin mimarisi, 1958 tarihli çeşmeyle benzerlikler taşıyor. Kesme taşlar, köye yakın yerlerde ustalar tarafından hazırlanmış. İkinci çeşmenin deposu ve taşları kısmen zarar görmüş. Bunun, çeşmenin yola yakın oluşundan kaynaklandığı düşünülüyor. Çeşme, aralarında Yılmaz Günal’ın da yer aldığı, bazı köylüler tarafından onarılmış. Yerinden oynayan taşlar, yıkıntılardaki kesme taşlarla değiştirilmiş.
Hınzori, 30 yıldır insana hasret. İnsansız köyün çeşmelerinden biri 67, diğeri 65 yaşında. Çeşmelerin mavi gözlü ustası Hasan Günal, 91 yaşında. Çeşmelere emek veren ustalardan Ahmet Aybek, yıllar önce yaşama gözlerini yummuş. Hasan Karaaslan, henüz 40 yaşındayken yaşama veda etmiş.
Çayımızı, Hınzori’nin şimdi 65 yaşındaki çeşmesinin suyuyla demliyoruz. Soframıza ustaları davet edememenin burukluğunu yaşıyoruz. Hınzori’de ayakta kalmayı başarmış iki çeşmenin ustalarını saygıyla anıyoruz.
Hasan Günal’ı, Ahmet Aybek’i ve Hasan Karaaslan’ı selamlıyoruz!
Sırtımızı ulu ardıç ağacının gövdesine yaslıyoruz. Çalışkanlığı, üretkenliği, başı dik yaşama geleneğini miras bırakan ustaları yürekten alkışlıyoruz…
(Körfez, 17 Mart 2023)