PÜLÜMÜR VADİSİ’NİN FİRARİLERİ: HASAN TOSUN (HESENE HEYDERİZ/PİT ALİ) VE MELEK TOSUN

Hüseyin Canerik

Pülümür Çayı’nın doğusundaki evin hanımı hayvanlarını sağmış, sütü mayalamıştı. Hava kararmıştı.   Ahşap kapı içeriden sürgülenmiş, akşam yemeği yenmişti. Meşe ormanının içinde tek katlı toprak damlı evde yaşayan aile, odun ateşinin aydınlattığı odada sohbet ediyordu.  17 yaşındaki abla,  6 aylık kız kardeşini bacaklarının üzerine yatırmış, sallıyordu. Baba 47, anne 35 yaşındaydı. Ailenin en yakın komşusu,  yaklaşık 1 km uzaklıktaydı.

Hasan-Melek Tosun çiftinin kızları Sultan, Melek, Beser ve Şemike Tosun.

Börtü böceğin,  geviş getiren hayvanların sesinden başka ses yoktu.

O sırada duyulan ses,  tedirgin ediciydi. Eşkıya baskınları ve cinayetler, bölge halkını kaygılandırıyordu.  Baba,  iki mermi sürdüğü tüfeğini yanına aldı. Kapıyı sessizce açtı. Bir süre çevreye kulak verdi. Evin yakınlarında ağaca bağlı katır karnını doyuruyordu. Yaprak ve kuru otlardan ayak sesleri yayılıyordu. Tüfeğinin namlusunu giderek daha az duyulan sesin kaynağına yöneltti:

“Lao sıma kame, vengra xo fiye! Hey siz kimsiniz, ses verin!”

“Paşa, benim,  ben   Hasan!”

Ferhat (Paşa) Arslan (1898-1973) ve eşi Emine Arslan (1911-2000) (Yokluk ve zorluklarla geçen bir ömür)
Ferhat (Paşa) Arslan (1898-1973) ve eşi Emine Arslan (1911-2000), 1940’lı yıllarda, Salördek Gavrag Kulik’teki toprak damlı evlerinde Hasan Tosun’u ağırlar, saatlerce sohbet ederlerdi.

Ev sahibinin seslendiği kişi, Nazımiyeli Hasan Tosun’du. Yörede Pit  Ali adıyla tanınırdı. Bölgede zaman zaman dolaşır, geciktiğinde dostlarının evinde konaklardı. Ferhat Arslan’ın, Salördek köyü Gavrag mezrası Kulik’teki evine defalarca konuk olmuştu. O gün, Arslan ailesinde  belki kısa  süre önce de kaldığından, Gavrag’a, Dursun ailesinin (Doğan) evine gitmek için yola düşmüştü. Katırdan indirdiği tereyağını  yakın bir yere saklamıştı.

Hasan Tosun, Ferhat Arslan’ın evine o gün niçin gelmek istemediğini şu sözlerle ifade etmişti:

“Aliye İvis Ağa’nın oğlu, bir kişinin ekmeğini sık sık yiyen ona düşman olur!”

Paşa,  Nazımiyeli köylüyü alarak evine götürmüştü.

Kulik, başlangıçta Nazımiye Karvanlılara (Hanköy) aitti.  Beyce (Pıriye) köyünde arazisi olan Mezralı Aliye İvis Ağay (Ali Arslan), Beyce’deki arazisini, Karvanlıların Kulik’teki arazisiyle değiştirmişti. 

Pülümür Salördek köyü Gavrag mezrası Kulik bölgesi.

Aliye İvis Ağa’nın oğlu Ferhat (Paşa) Arslan (1898-1973), Mezra köyünün doğusundaki Gavrag Kulik’te yaptığı yayla evine taşınmıştı.  Kamer Ağa’nın (Kamer Sadık) kızı Emine Hanım’la evliydi.   Aile, Pülümür Çayı’nın doğusundaki köyde yaşadığından, sürgün kapsamı dışında tutulmuştu. 

Gavrag, sürgün sonrası yıllarda eşkıya baskınlarına uğrayan mezralardandı. Kan davası vb. nedenlerden kaynaklanan feodal düşmanlıklar, sürgün yıllarında da bir süre devam etmişti. 

Hasan Tosun’un mezarı, Serdeniye Vıle Palaxe.

Kulik,   mezar taşına doğum tarihi 1848 olarak işlenen Hasan Tosun’un uğrak yerlerinden biriydi.  Hasan Tosun, Melek-Ahmet çiftinin oğluydu.  Bölgede adım atılmadık yer bırakmayan köylü, Nazımiye Gome Sooti’dendi (Alacık).   Gome Sooti,   Pülümür Çayı’nın batısında, Zağge yakınlarında küçük bir mezraydı.

Metin Tosun, babası Hasan Tosun’un mezarı başında.

Hasan Tosun, Nazımiye Oğullar (Hılves) köyünden  Süleyman Ayaz’ın (Sılemana Aliye Wusif)  kızı Melek Ayaz’la (1889-1961) evliydi. Evlendikten sonra Gome Sooti’ye yerleşmiş, 1937’ye kadar orada kalmışlardı.

Haydaran (Heyderu) aşireti lideri Hıdır Alparslan. Fotoğraf: Serhat Baran paylaşımı

Haydaran aşireti lideri Hıdır Alparslan’la (Hıdıre Aliye İsme) yakın bağları vardı.

Melek-Hasan Tosun çiftinin 6  kız çocuğu doğmuştu:  Fatoş Aydın, Melek Çarkçı, Beser Aydın, Şemike Karakaş, Sultan Güler ve  Ğeyal  Yıldız. Kamer Yıldız’la (Sünnetçi Kamer)  evlenen  Ğeyal  Hanım, Nazımiye  Mıstu köyünde kaya düşmesi sonucu yaşamını yitirecek, yıllar sonra da okuldan köyüne dönen Öğretmen Okulu öğrencisi oğlu Hıdır Yıldız, çığ altında kalarak yaşama veda edecekti.  

Hasan Tosun’un oğlu Metin Tosun, Hollanda’da restoran işletmeciliği yapıyor.

Melek Tosun,  oğlunu yitirmiş,    erkek evlat için eşinin evlenmesine onay vermişti.  Hasan, Melek dâhil, yedi evlilik yapmıştı. Haydaranlı Emine-Ahmet Diribaş (Heme   Heriş) çiftinin kızı Şehriban Diribaş’la (1932-2017) evliğinden oğlu  Metin Tosun dünyaya gelmişti.

Hasan Tosun’un torunu Kazım Güler, dayısı Metin Tosun’un restoranında çalışan uluslararası üne sahip aşçılarımızdan.

Mezar taşına doğum tarihi 1848 olarak işlenen köylü, acaba kaç yılında doğmuştu?

Torunu Emekli Öğretmen Ali Rıza Çarkçı’nın arşivinde yer alan fotoğrafa göre, 1858 doğumluydu.  Köylünün anlatımına dayandırıldığı anlaşılan fotoğraf altyazısında şu ifade yer alıyor:

“1858 yılında doğdum ve şu anda 123 yaşındayım. Hâlen yaşıyorum.”

Altyazıdan, fotoğrafın, 1981’de çekildiği öngörülebilir. 1983 yılında yaşama veda eden köylünün,  kalıcı dişleri döküldükten sonra,  altta sıkıştığı için çıkamayan dişleri çıkmıştı.  

Hasan Tosun (Hesene Heyseriz/Pit Ali) Fotoğraf: Ali Rıza Çarkçı arşivi

Tosun çifti, Nazımiye Gome Sooti’de mutlu bir yaşam sürdürüyordu. Melek Hanım, cura çalar, deyiş söylerdi.  Muharrem ayında, Kerbela şehitleri için yas tutardı.  12 İmam orucu boyunca yere serilen cacim (astır)  üzerinde uyur,  vücuduna konan böceklere bile dokunmazdı.  Kap kacak ve çamaşırları,  aşure dağıtıldıktan sonra yıkardı.

Melek Hanım, eşine kero (qero/sağır) diye seslenirdi.  

Ele güne muhtaç olmadan yaşayan ailenin yaşamı, 1938’de alt üst olmuştu. Bölgede askerlik yapan sayılı insanlardan biri olan Hasan Tosun, kaçak duruma düşmüştü!

Gome Sooti’deki toprak damlı evden yayılan cura sesi kesilmişti.

Can derdine düşen aile,  Pülümür Vadisi’nde zorlu yürüyüşe çıkmıştı. 

Hasan-Melek Tosun çiftinin bir süre barındığı Pit’in Mağarası (Eskete Pit).

Oğullar Serdeniye Vıle Kunıke,   Çola Runu, Parçe Düldüle Kemere Laek,   Merga  Han, Eskete Pit (Han/Xan), Lona Gau,  Vere Mağu (Vıle Kunıke Mağarası), Nazımiye Uzuntarla’nın karşısında Markasor tarafında Hıştıku (Xıştıku), Pagavesayiye, gizlendikleri yerlerden bazılarıydı. 

Hasan Tosun, 1974 ya da 1975’te, kaynı Ali Hıdır Ayaz’ın oğlu Kemal Ayaz’a, zor yıllarını    52 yayla evinde geçirdiklerini anlatmıştı.

Mosurvanlı Kamer Çelik (Kamer Özkan’ın dedesi), ailenin yanında bir süre saklanmıştı.

Yörede Pit Ali ya da Hesene Heyderiz (Haydaranlı Hasan) adıyla tanınan köylü, İnekler Mağarası’nın (Lona Gau)  önüne duvar örerek,  barınmaya elverişli duruma getirir.   Oğullar köyünden Ahmet Güzel  (Hemede Wuşen), mağarada saklandıklarını öğrendiğinde üzülür. Niye bizim haberimiz yok, çocuklarınla aç susuz kalıyorsun, der. İhbar edilmekten korktuğu için söylemediğini anlatır. Ahmet Güzel, mağarada yaşayan aileye yiyecek desteğinde bulunur. 

Munzur Şanlı (1889-1992) ve oğlu Ali (Hüseyin, 1937) Şanlı. Fotoğraf: Hüseyin Düzgün arşivi

Pagavesayiye yakınlarında bir mağarada  barındığı zaman, Efeağılı (Waremir) köyünde Bava Munzur’un (Munzur Şanlı)   kapısını çalar. Zorlu kış koşullarında Efeağılı’ya giden köylü Şanlı ailesinin evine konuk olur. Aradan zaman geçer, Bava Munzur’u dua etmesi için barındığı mağaraya götürür.  Bava, ayı hayvanlarını yemiyor mu, diye sorar. O da ayı gelir hayvanlarımın karşısında oturur, ama zarar vermez, der. Munzur Şanlı, oğlu Hüseyin’e (Ali), bu olaya tanıklık ettiğini anlatır.

Nazımiye Oğullar Serdeniye’den Hüseyin Güler, oğlu Hüseyin, kızı Fadime ve eşi Sultan Güler’le bir arada.

Damadı Hüseyin Güler, Munzur Şanlı’ya bal göndermek ister.  Hüseyin Şanlı, tahminen 1980 sonbaharında,  Efeağılı’dan yürüyerek Serdeniye’ye, bal almaya gider. Hasan Tosun, yatakta son yıllarını geçirmektedir.  Efeağılılı köylüye,  kendisinin, babası Munzur’dan yaşça büyük olduğunu söyler. Serdeniye’de yaşamının sonbaharını yaşayan köylü, yaşını 120 olarak açıklar. 

Pülümür Vadisi

Mağaralarda ve yakınlarının yanında yaklaşık 9 yıl saklanan aile, 1947’de normal yaşama döner.

Gome Sooti’ye çöken hüzün dağılır. 

Zağge yakınlarındaki mezrada hayvancılık yapan aile bir süre sonra Oğullar’a yerleşir.

Oğullar Parçe Düldüle’de (Ağlayan Kayalar’ın karşısı) yayladaydılar. Hasan Tosun, Büyükyurt (Hakis) köyünde topladığı armutlarla çıkagelir. Melek Hanım, torbadaki armutların kaynağını merak eder:

“Kero, bunları  sana biri verdiyse getir. Kendin topladıysan, haram, sakın getirme!”

Armutların, eşi tarafından toplandığını öğrenir öğrenmez Pülümür Çayı’na döker:

“Bunlar haram, hayvanlarımız bile yemesin!”

Pülümür Vadisi’nde saklı anılar.

Torunu Fecire Sağlam, dedesi ve anneannesinin anlattığı ‘hırsız tilki’ öyküsünü bugünkü gibi anımsıyor.   Asıl (kaliteli çarık) ceviz kovuğunda saklanırmış. Çarık, bir gün ortadan kaybolur. Melek Hanım, tilkiden kuşkulanarak ‘beddua’ eder:

“Tilki,  bu Düldül, o çarığı senin içinden çıkarmasın!”

Çarıksız kalan köylü çok geçmeden ölü tilkiye rastlar. Bu sevimli yaratık, büyük olasılıkla kayadan düşerek ölmüştür. Tilkinin derisini yüzer,  henüz sindirilmemiş çarıklarını bulur!

1961 yılında, Koye Qer’de   yaşama gözlerini yuman Melek Hanım, Nazımiye Koye Qer’de toprağa verilir.

Melek Hanım’ın ölümünden (1961) sonra bir süre  kızları  Beser ve Melek bakar.  1970’li yıllarda, Serdeniye’de yaşayan  kızı ve damadının yanına yerleşir. Sultan-Hüseyin Güler çifti, konuğunu el üstünde tutar. 

Nazımiye Oğullar köyü Serdeniye mezrasının çalışkan taş ustası Hüseyin Güler (ortada), oğulları Hüseyin, Kamber ve Hasan Hüseyin Güler.

Mahsuni Sağlam, ilkokul çağındayken, annesinin dedesini Serdeniye’de ziyaret eder. Oğullar köyünün hareketli çocuğu, ziyaretten eli boş dönmez. Dedesinin yakın gözlüğünü takar, köyüne döner!

Nazımiye Hengırvanlı Hasan Tosun (Pıt Ali/Pıto Heyderız, 1848-1983) Fotoğraf: Turan Fırat/Dersimde Bir Köy Karvan, s. 276
Hasan Tosun, Mehmet Çakır, Ali Büyüktaş. Fotoğraf: Turan Fırat, Dersimde Bir Köy Karvan, s. 276

Serdeniye’den,  Nazımiye Uzuntarla’da yaşayan iki dostunu ziyarete gider, arada bir evlerine konuk olur. Arkadaşları Mehmet Çakır (Memede Seydıze) ve Ali Büyüktaş’la  (Aliye Gulavi) saatlerce sohbet eder, evlerinde kalır. Serdeniye’den Uzuntarla’ya giderken,  kendisine torunu Hüseyin Güler eşlik eder.

Serdeniye’de son günlerini geçiren Hasan Tosun, vasiyetini açıklar:

“Ölürsem beni Uzuntarla’da,  Sampırular’ın yanında gömün, Serdeniye mezarları çığ altında kalıyor.”

Hasan Tosun, son yıllarını kızı Sultan Güler’in (1926-20 Şubat 2024) Serdeniye’deki evinde geçirmişti.

Kızı Sultan Hanım, “Vıle Palaxe’yi beğenirsen oraya gömelim. Biz de öldüğümüzde oraya gömülürüz.” der.

Torunu Hüseyin Güler, eline kürsüyü   (kırşi) alır,  yüzyılı deviren dedesiyle yola çıkar. Serdeniye’yle Oğullar’ı ayıran Vıle Palaxe’ye giderler.

Hasan Tosun,   kürsüde oturur. Oğullar’a ve kutsal Oli’ye yakın sırtta gömülmeye onay verir. 

Hüseyin Güler, dedesi Hasan Tosun’u Serdeniye Vıle Palaxe’ye götürmüş, orada gömülmesi konusunda ikna etmişti.

1983 yılında kalbi son bir kez çarpan Pit  Ali,   Vıle Palaxe’de sonsuz uykusunda şimdi. Zorlukları, eşiyle yenmeyi başaran anıt isim, bugün adım atılması bile güç o coğrafyada tek başına yatıyor.  Bir zamanlar onu yaşatmak için bağrında saklayan doğa, sonsuz uykusunda yine ona kanat geriyor. Erişilmesi güç o görkemli doğa, dirençli evladına  ev sahipliği yapıyor.

Hasan Tosun, yaşamının son yıllarını damadı Hüseyin Güler’in (1933-12 Haziran 2023) Nazımiye Serdeniye’deki evinde geçirmişti.

Pülümür Vadisi’ndeki mağaraların, ormanların ev sahipliğinde yüzyılı geride bırakan yaşlı bilge,  ayakta kalma becerisini doğaya borçluydu. Zorluklarla mücadelede edindiği deneyimler ona yüzyılı aşkın sağlıklı yaşam olanağı sağlamıştı.  Görme yeteneğini yitirmemiş, son nefesine kadar akıl sağlığını korumayı başarmıştı. Fecire Sağlam, dedesinin, ölümünden birkaç yıl önce Serdeniye’den vadinin batı yakasındaki Murerike’yi gördüğüne tanıklık etmişti.  

Askerliğini yapan sayılı insanlardan biri olmasına karşın firari duruma düşmüş,  yaşamak için yaklaşık 9 yıl vadinin hücrelerine kadar saklanmıştı.

Hasan Tosun

Pülümür Vadisi, kanat gerdiği ulu çınara ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

Gome Sooti’nin iyi yürekli sakini,  görkemli Vıle Palaxe’de huzur içinde uyuyor.

Dünyayı kasıp kavuran hoyratlık, bencillik ve kötülüklerden habersiz…

Bu çalışmaya katkı sunan Sayın Ali  (Hüseyin) Şanlı, Sayın Ali Rıza Çarkçı, Sayın Hüseyin Güler, Sayın Çiçek Dönmez, Sayın Fecire Sağlam, Sayın Leyla Sağlam Güler,  Sayın Mahsuni Sağlam, Sayın Metin Tosun, Sayın Nimet Aslan ve   Sayın Şehriban Sağlam’a candan teşekkür ederim.  

Hüseyin Güler’in Nazımiye Oğullar (Hılves) Serdeniye’deki evi.

(Körfez, 13 Ekim 2025)

Related Posts

PÜLÜMÜR AKDİK KÖYÜNÜN YÜZYILLIK ANITI BESER CANPOLAT

HÜSEYİN CANERİK Beser Canpolat (1927), Nazımiye Oğullar (Hılves) köyünden Ecma-Ali Dönmez’in kızı. Dokuz çocuklu ailede büyüdü.  Kardeşlerinden Ali Kamer, Ali Binat, Mehmet Ali, Mercan, Emine, Hatice  ve Sengal, gökte yıldızlara…

GÖNÜLLERİN ALBAYI HÜSEYİN FIRAT

Hüseyin Canerik Pülümür Mezra köyünden Süleyman Ağa (Sadık, 1854–1935), Areli (Areyiz) aşiretinin lideriydi. İkisi kız, üç çocuk babasıydı. Oğlu Kamer Ağa (1885–1926), bir kan davası sonucu gerçekleşen aşiret saldırısında hayatını…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kaçırdıkların

PÜLÜMÜR AKDİK KÖYÜNÜN YÜZYILLIK ANITI BESER CANPOLAT

  • Kasım 7, 2025
  • 78 views
PÜLÜMÜR AKDİK KÖYÜNÜN YÜZYILLIK ANITI BESER CANPOLAT

GÖNÜLLERİN ALBAYI HÜSEYİN FIRAT

  • Kasım 2, 2025
  • 90 views
GÖNÜLLERİN ALBAYI HÜSEYİN FIRAT

PÜLÜMÜR YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULUNDAN (YİBO)  TIP DÜNYASININ DORUĞUNA YOLCULUK: GÖĞÜS CERRAHİSİ  UZMANI PROF. DR. EKBER ŞAHİN

  • Ekim 26, 2025
  • 109 views
PÜLÜMÜR YATILI İLKÖĞRETİM BÖLGE OKULUNDAN (YİBO)  TIP DÜNYASININ DORUĞUNA YOLCULUK: GÖĞÜS CERRAHİSİ  UZMANI PROF. DR. EKBER ŞAHİN

PÜLÜMÜR VADİSİ’NİN FİRARİLERİ: HASAN TOSUN (HESENE HEYDERİZ/PİT ALİ) VE MELEK TOSUN

  • Ekim 13, 2025
  • 151 views
PÜLÜMÜR VADİSİ’NİN FİRARİLERİ: HASAN TOSUN (HESENE HEYDERİZ/PİT ALİ) VE MELEK TOSUN

CEVİZ AĞACI

  • Ekim 2, 2025
  • 84 views
CEVİZ AĞACI

PÜLÜMÜR VADİSİ’NDE KURŞUN SAĞANAĞINA TUTULAN YOKSUL KÖYLÜ 81 YAŞINDA

  • Eylül 22, 2025
  • 238 views
PÜLÜMÜR VADİSİ’NDE KURŞUN SAĞANAĞINA TUTULAN  YOKSUL KÖYLÜ 81 YAŞINDA