Doç.Dr.Orhan YavuzDoç. Dr. Orhan Yavuz, 1941 yılında Kars’ın Sarıkamış ilçesinde doğdu. Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölüm Başkanıydı. Evinden, görev yaptığı üniversiteye yürüyerek gidiyordu.  Tarih, 15 Haziran 1977’yi gösteriyordu. Yanında arkadaşı Dr. Halil Çivi de vardı. Üniversiteye girişte, sekiz kişi  tarafından  zorla bir otomobile bindirilerek üniversite fidanlığına götürüldü.

Fidanlıkta bıçaklandı.

Erzurum’a kış erken gelir. Ağustos ayından itibaren yavaş yavaş üşümeye başlarsınız. Kış, Erzurum’a, 1977 yılında daha erken geldi.

Yapraklar çabuk sarardı...

Çiçekler tez kurudu...

Kuşlar vaktinden önce sıcak bölgelere göç etti.

Orhan Yavuz’un katledilmesine isyan eden iri gözlü bir kartal, Erzurum semalarına küstü.  

Ayçiçekleri güneşe sırtını döndü.

Arılar çiçek özü toplamadı o gün.

O yıl kovanlardan bal çıkmadı.

Keçiler sütten kesildi.

Anneler, o gün doğan bebeklerini bir türlü susturamadı. 

Tek katlı, iki göz  toprak evlerin çatlak duvarlarından yayılan çocuk ağlamaları,  günlerce  sürdü.

Evlerin bacalarından gökyüzüne hüzün yükseldi.

Erzurum dağlarında günlerce öten baykuş, yorgun düştü.

Orhan Hoca, vücudunun sekiz ayrı yerinden aldığı bıçak darbelerinden dolayı 37 yaşını göremedi.

Doktorlar, “Bu tür cinayetleri eğitilmiş kimselerin yaptıkları görülüyor” demişti. Katiller, bıçak kullanma konusunda kasaplarla yarışıyordu. Bir insan nasıl kesilir, nasıl acı çektirilir vb. alanlarda ‘ihtisas’ yapmışlardı.

0
0
0
s2sdefault

  

Sinirbilimci James Fallon (Hakkı'yla ilgili düşünceleri merak konusu)
Sinirbilimci James Fallon (Hakkı'yla ilgili düşünceleri merak konusu)

 

 

Hak,  Arapça kökenli bir sözcük. Birden çok anlamı var: Adalet, kazanç, doğruluk, pay, emek, gerçek.  Hak,  aynı zamanda özel isim, Allah anlamında da kullanılıyor. İstiklal Marşı’nda, Mehmet Âkif’in ‘Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal’ dizesi buna örnek olarak verilebilir.

Hak, dilimize yerleşen bazı sözcüklerin kaynağıdır. Bugün yaygın olarak kullanılan ‘Hakkı’  ismi de bunlardan biridir. Hakkı artık Arapça değil, Türkçedir. Hakkı'nın kökeni için Arap Dili ve Edebiyatı’nda özel bir çalışmaya girişmek, artık anlamsızdır.

Hakkı;

Komşumuz,

Okulda sıra arkadaşımız,

Eşimiz,

Amcamız, dayımız, babamız, oğlumuz,

Alışveriş yaptığımız esnaf,

Sabanla toprağı işleyen çiftçi,

Ülkeyi sırtında taşıyan işçi,

Yaşamını vatanına adayan sanatçı,

Ameliyathanede yorgun düşen doktor,

Gazetede sabahlayan muhabir,

Anafartalar'da toprağa düşen Mehmetçiktir.

Adım attığım her yerde karşıma mutlaka bir Hakkı çıkar. Bazen sevdiğim bir arkadaştır, bağrıma basmak istediğim. Fabrikada çalışan işçidir,  emeğiyle onurlu bir yaşam sürdüren. Ameliyathanede titiz bir operatör, duyarlı bir komşu, paraya pula değer vermeyen bir gönül adamıdır.

Hakkı var, ‘Hakkı’ var!

 

CAMBAZ HAKKI

0
0
0
s2sdefault
Necmettin Yılmaz'ın kaçırıldığı yer
Necmettin Yılmaz'ın kaçırıldığı yer

Necmettin YILMAZ

16 Haziran 2017 tarihinde, Tunceli-Pülümür kara yolunda aracı durdurulduktan sonra dağa kaçırılan  23 yaşındaki öğretmen Necmettin Yılmaz’ın cansız bedeni Pülümür Çayı’nda bulundu. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Çiftçibaşı köyünde görev yapan Necmettin Yılmaz’ın, PKK terör örgütü tarafından kaçırıldıktan bir ay sonra ölüsüne rastlanması, kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. 

Olayın en acı yanı, Pülümür’de yaşanmasıdır. 23 yaşındaki bir öğretmenin cansız bedeninin, tanınmaz hâlde, Pülümür Çayı’ndan çıkarılması daha büyük acıdır. Canı alınan öğretmenin ölüsü bir ay boyunca ailesine teslim edilmemiş, âdeta kurda kuşa yem edilmiştir.

Necmettin Yılmaz’ın, Pülümür Çayı’nda bulunması, bana büyük azap vermektedir.  Çünkü çocukluğum Pülümür Çayı’nın  kıyılarında geçti. Pülümür Çayı, ilkbaharda deli gibi akar. Dağlarda eriyen kar sularıyla birleşen yağmur suları o sakin çayı kükreyen bir deve dönüştürür.

Pülümür Çayı, ilkbaharda çok can almıştır. Bunda ‘kasıt’ arayamayız, bir doğa yasası olarak kabul etmeliyiz. Örneğin özel eşyasını kıyıdaki taşların üzerine bıraktıktan sonra suya atlayan kadının cansız bedeni yaklaşık 500 m sürüklendikten sonra bulunmuştu. Yokluk günlerinde küçük kızının ‘hırsızlık’ yaptığını düşünen bir annenin, elinden tuttuğu kızı ilkbaharda Pülümür Çayı’nın köpüren sularına bıraktığına ilişkin rivayetlere rastlanmaktadır.

Pülümür Çayı’nın, doğayla mücadele eden yoksul köylülerin canına kıymış olsa da,   adı cinayetle hiç anılmamıştır.

Pülümür Çayı, bu yıl ilk kez bir cinayet vakasına tanıklık etti.

Genç bir öğretmeni acımasızca katledenler, şehidin bedenini suya atmışlardı. Cinayetin tam olarak nerede işlendiği bilinmemekle beraber, bedenin, suda  kilometrelerce sürüklendiği  anlaşılıyor. Kırmızıköprü’ye 4 km mesafedeki Haskar’da,  Pit’in Mağarası ile Ana Fatma’ya yakın bir yerden kaçırılan Necmettin Yılmaz’ın cenazesinin, Nazimiye yol ayrımına yakın Zülfikâr mevkiinde suda bulunması bu düşünceyi güçlendiriyor. Kaçırıldığı yerle bulunduğu yer arasında kilometrelerce mesafe var.

0
0
0
s2sdefault