Sinirbilimci James Fallon (Hakkı'yla ilgili düşünceleri merak konusu)
Sinirbilimci James Fallon (Hakkı'yla ilgili düşünceleri merak konusu)

 

 

Hak,  Arapça kökenli bir sözcük. Birden çok anlamı var: Adalet, kazanç, doğruluk, pay, emek, gerçek.  Hak,  aynı zamanda özel isim, Allah anlamında da kullanılıyor. İstiklal Marşı’nda, Mehmet Âkif’in ‘Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal’ dizesi buna örnek olarak verilebilir.

Hak, dilimize yerleşen bazı sözcüklerin kaynağıdır. Bugün yaygın olarak kullanılan ‘Hakkı’  ismi de bunlardan biridir. Hakkı artık Arapça değil, Türkçedir. Hakkı'nın kökeni için Arap Dili ve Edebiyatı’nda özel bir çalışmaya girişmek, artık anlamsızdır.

Hakkı;

Komşumuz,

Okulda sıra arkadaşımız,

Eşimiz,

Amcamız, dayımız, babamız, oğlumuz,

Alışveriş yaptığımız esnaf,

Sabanla toprağı işleyen çiftçi,

Ülkeyi sırtında taşıyan işçi,

Yaşamını vatanına adayan sanatçı,

Ameliyathanede yorgun düşen doktor,

Gazetede sabahlayan muhabir,

Anafartalar'da toprağa düşen Mehmetçiktir.

Adım attığım her yerde karşıma mutlaka bir Hakkı çıkar. Bazen sevdiğim bir arkadaştır, bağrıma basmak istediğim. Fabrikada çalışan işçidir,  emeğiyle onurlu bir yaşam sürdüren. Ameliyathanede titiz bir operatör, duyarlı bir komşu, paraya pula değer vermeyen bir gönül adamıdır.

Hakkı var, ‘Hakkı’ var!

 

CAMBAZ HAKKI

0
0
0
s2sdefault
Necmettin Yılmaz'ın kaçırıldığı yer
Necmettin Yılmaz'ın kaçırıldığı yer

Necmettin YILMAZ

16 Haziran 2017 tarihinde, Tunceli-Pülümür kara yolunda aracı durdurulduktan sonra dağa kaçırılan  23 yaşındaki öğretmen Necmettin Yılmaz’ın cansız bedeni Pülümür Çayı’nda bulundu. Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı Çiftçibaşı köyünde görev yapan Necmettin Yılmaz’ın, PKK terör örgütü tarafından kaçırıldıktan bir ay sonra ölüsüne rastlanması, kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. 

Olayın en acı yanı, Pülümür’de yaşanmasıdır. 23 yaşındaki bir öğretmenin cansız bedeninin, tanınmaz hâlde, Pülümür Çayı’ndan çıkarılması daha büyük acıdır. Canı alınan öğretmenin ölüsü bir ay boyunca ailesine teslim edilmemiş, âdeta kurda kuşa yem edilmiştir.

Necmettin Yılmaz’ın, Pülümür Çayı’nda bulunması, bana büyük azap vermektedir.  Çünkü çocukluğum Pülümür Çayı’nın  kıyılarında geçti. Pülümür Çayı, ilkbaharda deli gibi akar. Dağlarda eriyen kar sularıyla birleşen yağmur suları o sakin çayı kükreyen bir deve dönüştürür.

Pülümür Çayı, ilkbaharda çok can almıştır. Bunda ‘kasıt’ arayamayız, bir doğa yasası olarak kabul etmeliyiz. Örneğin özel eşyasını kıyıdaki taşların üzerine bıraktıktan sonra suya atlayan kadının cansız bedeni yaklaşık 500 m sürüklendikten sonra bulunmuştu. Yokluk günlerinde küçük kızının ‘hırsızlık’ yaptığını düşünen bir annenin, elinden tuttuğu kızı ilkbaharda Pülümür Çayı’nın köpüren sularına bıraktığına ilişkin rivayetlere rastlanmaktadır.

Pülümür Çayı’nın, doğayla mücadele eden yoksul köylülerin canına kıymış olsa da,   adı cinayetle hiç anılmamıştır.

Pülümür Çayı, bu yıl ilk kez bir cinayet vakasına tanıklık etti.

Genç bir öğretmeni acımasızca katledenler, şehidin bedenini suya atmışlardı. Cinayetin tam olarak nerede işlendiği bilinmemekle beraber, bedenin, suda  kilometrelerce sürüklendiği  anlaşılıyor. Kırmızıköprü’ye 4 km mesafedeki Haskar’da,  Pit’in Mağarası ile Ana Fatma’ya yakın bir yerden kaçırılan Necmettin Yılmaz’ın cenazesinin, Nazimiye yol ayrımına yakın Zülfikâr mevkiinde suda bulunması bu düşünceyi güçlendiriyor. Kaçırıldığı yerle bulunduğu yer arasında kilometrelerce mesafe var.

0
0
0
s2sdefault

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da yaz tatilimizi memleketimizde geçirdik. Pülümür’e 15 km uzaklıktaki Kırmızıköprü’deyiz. Kırmızıköprü deyip geçmeyin. Çok zengin bir köy. Parayla pulla tanımlanamayacak bir zenginlik. Meşe ormanıyla,  masmavi gökyüzüyle, dereleriyle, çeşit çeşit yaban hayvanlarıyla varlığını kanıtlamış bir köy burası.  Daha önce bucak statüsünde olan Kırmızıköprü, bugün Mezra köyünün  mahallesi sayılıyor.

 Çocukluğumuzda onlarca bakkal, kahvehane ve otelin faaliyet yürüttüğü Kırmızıköprü’de sadece  iki iş yeri ayakta: Yol kıyısında yer alan Ezel Kafe ile Dilek Market. Ezel Kafe, bu küçük köyde iyi hizmet sunan, başarılı bir işletme. Kemal Doğan ve eşinin işlettiği kafede kaliteli hizmet veriliyor. Ümit Bayram’ın sahibi olduğu  Dilek Market  temiz ve düzenli. İhtiyaç duyabileceğiniz birçok şeyi markette bulabilirsiniz.

Köyde bu yılın gündemi, ayılar! Ezel Kafe’nin müdavimleriyle sohbet ettiğinizde, ayılar da kaçınılmaz olarak gündeme gelir. Hemen herkesin ayılarla ilgili bir anısı var. Doğa dostu arkadaşım Haydar Gül,  ayılardan korumak için, arılarını yüksek bir yere taşımış. Bu da yetmeyince, ayının yükseğe tırmanmasını engellemek amacıyla  ağaç  kütüklerini sacla kaplamış.

 Ağırlıkları 80-1.000 kg arasında değişen ayılar, otçul (otobur) aynı zamanda etçil (etobur) hayvanlar.  Ağırlıklı olarak bitkilerle beslenseler de ulaşabildikleri bazı canlıları besin kaynağı olarak değerlendirmekten büyük keyif alırlar. Yöre insanı, ayıların adım adım etoburluktan uzaklaştıklarını dile getiriyor..  Yaz aylarında sebze ve meyveler, ayıların temel besin kaynaklarındandır. Elma, erik, armut, ceviz, alıç vb. meyveler, ayıların değişmeyen öğünlerindendir.

Ağır oldukları için çıktıkları meyve ağaçlarının dallarının kırılmasına neden olurlar. Sizin anlayacağınız, dalları kırma kastıyla hareket etmezler.

Ayı, geçen hafta, evimize  20 m mesafedeki erik ağacında yaklaşık 30 dakika zaman geçirmişti. Gümüş’ün avazı çıktığı kadar havlamasına ve bizim çığlıklarımıza aldırış etmemişti.

Karnını doyuran hayvan, Gümüş’e hırlayarak ağaçtan atlamış ve kayıplara karışmıştı.

 Ayıların en zengin öğünlerinden biri de baldır. Bal kokusunu uzaktan alırlar ve kapağını kaldırdıkları kovanlarda ne bal ne de arı bırakırlar. Kış uykusuna yatmaları gereken ayıların,  karlı kış aylarında bal arılarını ziyaret etmeleri, ilgi çekici eylemlerinden biri olarak kayda geçmiştir.

Yaklaşık 20 yıl önce, ortalama 40 cm karın olduğu tarihlerde, Kırmızköprü’deki arı kovanlarımızdan 8’ini midesine indiren ayının, aynı gün Mezra köyüne, ardından  Kaymaztepe’ye uğraması herkes için sürpriz olmuştur.

Ayı, uğradığı  her ‘istasyon’dan payına düşen balı almayı ihmal etmemiştir.

Sekiz kovanını bu sevimli yaratığa  kaptıran babam Hıdır Canerik’in  aklına ayı öldürmek gelmemiştir.

Salördek-Çatalyaka köylerine sabah yürüyüş yaparken karşılaştığım ayı, kurt, domuz vb. hayvanların bana en küçük bir zararı bile dokunmamıştır.  

0
0
0
s2sdefault