- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği (ÖKBYY) Ağustos ayında Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi (MEB, 2005). Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavı (KBYS), 27 Kasım 2005 tarihinde 81 il merkezinde gerçekleştirilecek. ÖSYM tarafından yapılacak olan sınavda başarılı olmak için 60 puan almak yeterli sayılacak. Tek oturumda, üç saatte tamamlanacak olan sınavda adayların Türkçe, Pedagojik Formasyon, Genel Kültür, Millî Eğitim Mevzuatı, Eğitim Yönetimi ve Eğitim Sistemleri ile ilgili bilgileri ölçülecek. KBYS’de adaylara alanları ile ilgili herhangi bir soru yöneltilmeyecek.
KBYS, aralarında Eğitim-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in de bulunduğu bazı eğitim sendikalarının tepkisine yol açtı. Sendikalar, öğretmenlere çeşitli unvanlar verilmesinin eğitimde yaratabileceği sıkıntılara dikkat çekerek, yürütmenin durdurulması amacıyla yargıya başvurdular. Bu yazıda, Uzman Öğretmenlik Sınavı, ulusal eğitim ve hukukİ boyutuyla ele alınmaktadır.
Veterinerler Başöğretmen Oluyor
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Tatil (dinlence) kısaca, çalışmaya ara verme ya da dinlenme demektir. Okulların yarıyıl ve yaz döneminde tatil edilmesi, amaca uygun değerlendirildiğinde, öğrencilerin dinlenmeleri açısından önem taşır. Okulların kapalı olduğu gün sayısının fazlalığı, tatilin verimli bir biçimde değerlendirilmesi için yeterli değildir. İyi bir tatil geçirmek için, planlama ve program en temel gereksinimdir.
Ülkemizde tatillerin verimli bir biçimde değerlendirildiğini söylemek çok güç. Özellikle uzun yaz tatilleri, okul ortamından uzaklaşan öğrencilerin sosyal, kültürel ve ekonomik yönden bazı sorunlarla karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır. Yaklaşık 90 gün süren yaz tatili, iyi değerlendirilmediğinde, öğrencilerin beden ve ruh sağlığının bozulmasına neden olmaktadır. Tatilde yaşanan olumsuzlukların eğitim-öğretime de yansıması, öğrenci velilerini çözüm arayışına yöneltmektedir. Bu arayış, yurt içi ve yurt dışı özel yaz okullarını yaygınlaştırırken, sınırlı sayıda da olsa kamu kampının açılmasını gündeme getirmektedir.
Uzun tatillere seçenek olarak sunulan özel yaz okullarından az sayıda öğrencinin yararlanması, kamp-kurslarda yaşanan çeşitli sorunlar, tatil ve eğitim konusunun tartışılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu soruna, sıkça başvurulan ‘gelişmiş ülkelerle’ Türkiye’yi karşılaştırarak bir çözüm bulunamayacağı açıktır. Çünkü Türkiye, sorunlarına, özgül koşulları ve kendi dinamikleri ile çözüm üretebilir.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Bir haberin ulusal basında yer alması için farklı ölçütler uygulanmaktadır. Manşette yer alabilmek için intihar etmek ya da soyunmak zorundasınız. Eğer bu iki seçenek size uygun değilse, palyaço kılığına bürünerek veya kendinizi yakma girişiminde bulunarak da şansınızı deneyebilirsiniz. Bu ve benzeri seçeneklerden hiçbiri size mantıklı gelmiyorsa, ulusal basın aracılığı ile derdinizi anlatmaya olanak bulamazsınız.
Peki gerçeklere bu kadar yabancılaşan ulusal basın, eğitim ve öğretmeni ne zaman hatırlamakta ve gündeme getirmektedir? Ülke genelinde yayın yapan gazeteler, öğretmen ve eğitime hangi pencereden bakmaktadır? Bu yazıda, ulusal basının haber-yorumlarından yola çıkılarak, yayınlarla nasıl bir eğitim hedeflendiği sorusuna yanıt aranırken, yaratılmak istenen öğretmen imajına da dikkat çekilecektir..
‘Sapık Öğretmen’ Koleksiyonculuğu
Gazetelerde öğretmenin manşet olabilmesi, adeta, sapıklık koşuluna bağlanmıştır! Yayın organları, cinsel taciz vb. haberlerde, sanığın öğretmen olduğunu özellikle vurgulamaktadır. Kesinleşmiş yargı kararı olmaksızın, öğretmeni cinsel taciz vb. suçlamalarla kamuoyuna yansıtmada gösterilen duyarlılık, ulusal eğitimin temel sorunları konusunda yok olmaktadır. Bu değerlendirmenin, basınımızın tamamı için bağlayıcı olmadığını belirtmeliyiz.
Öğretmenleri mevcut sosyo-ekonomik sistemden soyutlayarak değerlendirmek nesnel bir tutum olamaz.Türkiye’de 67 bin 800 okulda 540 bin öğretmen görev yapmaktadır. Yarım milyonu aşkın eğitimci arasında zaman zaman suç işleyenlere de rastlanmaktadır. Eğer öğretmenlerin suç işleme oranı diğer meslek dallarından fazlaysa, bu konu üzerinde ayrıca kafa yorulabilir.
Yayın organları okulları birer ‘pembe dizi’ mekanı olarak algılamaktadır. Okullarda yaşanan bazı olaylar, genelde çarpıtılmış haberlerle kamuoyuna duyurulmakta ve infiale neden olmaktadır. Adana İnkılap İlköğretim Okulu’nda meydana geldiği öne sürülen öğrenciye ‘taciz’ ve ‘tecavüz’ olayı gazeteleri günlerce meşgul etmiştir. Başlangıçta kız öğrencilerin ifadelerine dayanılarak, hazırlık soruşturması süresince ifadelerin basına yansıtılması suç olduğu halde, ‘taciz’ ve ‘tecavüz’e en ince ayrıntısına kadar yer verilmiştir. Yüz kızartıcı ayrıntıların (Milliyet, 30.04.2002) yer aldığı haberlerde okul adı açık bir biçimde yer almış, buna karşın öğrencilerin kimliğini ‘gizlemek’ amacıyla ad ve soyadlarının baş harfleri kullanılmıştır. Gazetelerin manşet haberi, hafta sonu eklerinde de tam sayfa olarak yer almıştır (Hürriyet Pazar, 05.05.2002).
Öğrencilerin ifade değiştirerek komplodan söz etmeleri ile olay yeni bir boyut kazanmıştır. Olayla ilgili olarak basında çıkan ilk haberlerde “Okulda sapık var” (manşet) (Milliyet, 30.04.2002), “Okuldaki seksi ele veren not” (Hürriyet, 30.04.2002), “Okulda seks rezaleti” (manşet), (Posta,30.04..2002), “Seks skandalı itirafı” (manşet) (Posta, 01.05.2002), “4 ayrı okulda aşk yaptık” (Sabah, 03.05.2002) başlıkları dikkat çekmiştir.