- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Cumhuriyet yeni ilan edilmişti. Balkanlardan yola düştüler. Yanlarına doğru dürüst bir şey alamadılar. Bebekler, hasta ve yaşlılar da yola koyulanlar arasındaydı. Uzun yolculuk sırasında hayatını kaybedenler oldu. İzmit, Bursa, İstanbul, Bolu, Antalya, Bilecik, Eskişehir, Konya, Niğde ve Kayseri'ye yerleştirildiler. İzmir, Afyon, Çanakkale ve Mersin'e de yerleşenler oldu. Yerleşilen iller arasında Giresun da vardı. Selanik, Siroz, Vodine, Serfine ve Kayalar'dan başlayan uzun yolculuk Bulancak'ta noktalanmıştı.
Kim bilir, Florina'dan Necati Cumalı'nın hemşehrileri de gelmiştir belki
Bulancak, Balkanlardan sürülen Türkleri bağrına basmıştır.
Dr. Selin Karaibrahimoğlu’ndan, toplam 361 kişinin Bulancak'a yerleştiğini öğreniyoruz. Balkanlardan başlayan zahmetli ve yorucu yolculuk, Bulancak'ta sona ermiştir.
Bulancak, 361 kişiye kollarını açmıştır.
Atatürk'ün doğup büyüdüğü Selanik'ten gelmişlerdi. Selanik'in aydınlığını Bulancak'a taşıdılar… Kayalar'dan gelenler, Necati Cumalı'nın "Viran Dağları"nı yıllarca çocuklarına anlattılar. Geride 'Viran Dağlar' bırakmışlardı.... Onlardan sonra Balkanlar öksüz kalmıştı. Kendilerine 'macır' denirdi. Vatanlarında 'muhacir', yani 'göçmen' olarak adlandırılmışlardı. 'Muhacir'lerin çocukları, Karadeniz öfkeyle kıyıları döverken, Balkanlardan sökülüp atılmanın buruk anılarıyla büyüdüler.
Selanik'ten, Siroz'dan, Vodine'den, Serfine'den, Kayalar'dan gelen aydınlık insanlar, Bulancak'ın uygarlık birikimine büyük katkı sundular. Balkan Türkleri sadece Bulancak'ın değil, Türkiye'nin kültür varlığına büyük bir zenginlik katmıştır. Bu yönüyle de onlar ülkemizin yüz akıdır.
Adı Bulancak'la anılan hamsi böreğini yapan Selanikli kadını bilen hatırlayan yok. Belki Kayalar'dan gelen çalışkan bir kadın ilk kez yapmıştır hamsi böreğini. Galdirik mıhlaması, merevcen kavurması, çalıçileği çorbası, ısırgan yağlaşı ve diğer yemekler, sadece Bulancak'ın değil, Türkiye'nin damak zenginliğidir.
Kahvehanelerde bitkin düşen birkaç kişi kimseyi yanıltmasın. Bulancaklılar üretken ve çalışkan insanlardır. Karadeniz'den fındığı sökmek isteyenler karşılarında Bulancaklıları bulmuştur. Onlar fındığın köklerine sarılarak aslında vatanlarına sahip çıkmaktadır. Bulancak'la Pülümür (Kırmızıköprü) kardeş şehir sayılır. Bahçemizdeki fındık ocağının kökleri Giresun'a kadar uzanmaktadır. İsmet öğretmenin yıllar önce bize Giresun'dan getirdiği fındık fidanı çoğalmış ve büyük bir ocak hâline gelmiştir. Böylece Giresun Pülümür'ü, Pülümür de Giresun'u sevmiştir.
Bulancak, yeşille mavinin buluşma noktasıdır. Çam, meşe, gürgen, ladin ve köknar ağaçları gökyüzüne dokunmak için yarışmaktadır. Karadeniz, hamsiden daha hareketlidir. Yöre insanının damarlarındaki coşkunun kaynağı, Karadeniz'dir. Bulancaklılar, Karadeniz gibi coşku doludur. Karadeniz yaylalarında çalınan kemençeden yayılan ezgiler, en derin uykudaki insanı bile uyandıracak türdendir.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Tekerleği icat edenler, Pülümür Vadisi’nin başına gelenleri/gelecekleri hesaba katmış olamazlar. Bu çember biçimli nesnenin doğayı yıkıma uğratan özelliğini de hiç düşünmemişlerdir. Dört tekerlek üzerinde yol alan araçların kurdun kuşun huzurunu bozabileceği, bitkilere zarar verebileceği, doğal güzellikleri yok edebileceğini de akla getirmemişlerdir. Tekerlekle yol alan araçlar için yapılacak yolların yaşamı cehenneme çevirebileceğini düşünmediklerinden de eminiz. O yollarda ilerleyen araçların insanlığın başına bir gün bela olabileceği de öngörülmemiştir.
Tekerleğin malların değişimini kolaylaştırması, üretim fazlasını pazarlama olanağı sunması, hareket olanaklarını artırması vb. özellikleriyle uygarlığın gelişmesine büyük katkı sağladığı yadsınamaz. Tekerlek-uygarlık ilişkisi tek yumurta ikizleri gibidir. Birini diğerinden ayırt edemezsiniz. Tekerleğin uygarlığa katkısı, ulaşım yollarının gelişmesiyle birlikte anlam kazanmıştır. Tekerleğe hayat veren yoldur. Yolun olmadığı koşullarda tekerleğin müzeye kaldırılması kaçınılmazdır.
Günümüz koşullarında yol uygarlık mıdır? Bu soruya, hemen herkesin farklı bir cevabı bulunmaktadır. Sözü edilen cevaplar, sınıfsal konuma, yere ve zamana göre değişmektedir. Yabancı bir kuruluşun ‘yap, işlet, devret’ modeliyle yol inşa eden yöneticisi için, yol, sağımlık bir inektir. Kırk dokuz yıllığına işletilen, kaymağı alındıktan sonra köstebek yuvasına dönüştürülen yollar, tüneller ve köprüler üzerinden Türkiye sağılmaktadır. Bu can sıkıcı tablo, Deli Dumrul’un masumiyetini gözler önüne sermektedir.
Müteahhitler için yol kârlı ihaleden başka bir şey değildir. Boğazın güzelliğiymiş, yaban hayatmış, yok edilen ormanmış… Bütün bunların ne önemi var. Mühim olan insanlık değil, para!
Yol yapılırken yöre sakinlerine soran eden yok. Sadece insanlardan söz etmiyoruz kuşkusuz. Yolun geçtiği yerlerin gerçek sahibi olan canlılardır sözü edilen. Yollar asıl onların huzurunu kaçırmaktadır. Bir dağ keçisi düşünün ki, yoldaki trafik teröründen dolayı güven içinde bir yudum su içmeyi bile zehir etmişiz. İkiz oğlaklarıyla suya inemez hâle gelen keçiler hangi müteahhidin umurunda!
Suyun başını tutanlar, musluklardan zehir akıtmaktadır. Gıdım gıdım akıtılan her damla, küreselleşme çağının zehridir. Bir damla suyu zehir etmişlerdir. Suyun zehirlenme sürecidir yaşanan. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, özetle, doğadaki tüm canlılara su yerine zehir içirilmektedir.
Pülümür Vadisi’ne Yol Yapmak
Tunceli-Pülümür-Erzincan kara yolunun yaklaşık 90 km’lik bölümünün yapımına Haziran 2018 tarihinde başlanacağı açıklandı. Yolun, Pülümür Vadisi’nden geçeceği duyuruldu. Hazirana sayılı günler kalmasına karşın, sorunun yeterince tartışılmadığı gözlenmektedir. Tunceli’de yapılan köy yollarının nerdeyse tamamı bir mühendislik faciasıdır.
- Ayrıntılar
- Hüseyin Canerik tarafından yazıldı.
Google arama motoruna "Mustafa Keser tükürük" diye girildiğinde, otuz üç saniyede, on yedi bin iki yüz sonuç çıkıyor! Aynı arama motorunda "Mustafa Keser" adı sorgulandığında, otuz yedi saniyede, bir milyon beş yüz otuz sonuçla karşılaşılmaktadır. Mustafa Keser bir milyon beş yüz otuz bin, "tükürük" on yedi bin!
Matematikçilere göre, bu sonuç, tükürüğün yenilgisidir. 'Tükürük', sanatın karşısında yenilgiye uğramıştır.
Madenliler Konuksever İnsanlardır
Mustafa Keser, Elazığ Maden doğumlu. Elazığ, Tunceli'ye komşu illerimizden. Bir anlamda hemşehri sayılırız. Maden, kilometrelere karşın, Tunceli'nin yanı başındadır. Tunceli ve Maden benzer kültürel iklime sahip. Maden'de sarı buğday başaklarını okşayan ılık esinti, Tunceli'de de hissedilir. Tunceli'den Diyarbakır'a giderken Maden'e el sallamadan geçemezsiniz. Madenliler, konuksever ve paylaşımcı insanlardır. Susuzluktan boğazı kurumuş yolculara sadece su değil, yüreklerini verirler. Yolda kalırsanız eğer, üstelik hava soğuksa, yani kara kışın tam ortası, rastgele bir Madenlinin kapısını çalın. Ahşap ya da çelik fark etmez. Kapı mutlaka açılacaktır. Kapının ardında el feneriyle beliren yaşlı kadın sizi içeri buyur edecek, sobanın üzerinde demlenen sıcak ıhlamur ikram edecektir. Üstünüz başınız ıslanmışsa, çeyiz sandığında özenle sakladığı kıyafetleri tereddütsüz size giydirecektir. Kapıyı bastonlu bir dede de açabilir. Pos bıyıklı dede, gurbet eldeki çocukları ve torunlarına hasret kalmıştır. Nar gibi kızaran sac sobadan kapıya ulaşan sıcaklık, aslında evde yaşayan iki yaşlı yürekten yayılmaktadır. Bu iki yaşlı karı koca, kapılarını kilitlemeyi bile ayıp saymaktadır. Dedenin candan karşılamasına nine de katılacak ve sizi âdeta kucaklayarak içeri alacaklardır. Onlar için çocuk ve torun hasreti en azından bir süreliğine geride kalmıştır. Kapı kolunu güçlükle çeviren kıvırcık saçlı bir kız çocuğu, sizi dünyanın en mutlu insanı edecek bakışlarla karşılayacaktır. O gün okuldan dönmüş ve akşam vakti ödevlerinin başına oturmuştur. Kıvırcık kız, kalabalık bir ailede yaşamaktadır. Küçük kardeşler, anne-baba ve hasta yatağındaki babaanne bir aradadır.