Pülümür Kırmızıköprü Halk Lokantası (Mustafa Fırat'ın güler yüzünü  özlemek)
Pülümür Kırmızıköprü Halk Lokantası (Mustafa Fırat'ın güler yüzünü özlemek)

Mustafa Fırat, Pülümür Mezra köyünün beyefendilerindendir. Kibar, nazik ve hoş sohbettir. Askerliğini Kore’deki Türk birliğinde yapmıştır.  İlerlemiş yaşı, onun mutluluğundan hiçbir şey eksiltmemiştir.  Çevresiyle kurduğu güzel ilişkiler, hayranlık uyandıran türdendir. Yüreği sevgi doludur. Büyük küçük fark etmez, herkese karşı son derece saygılı ve duyarlıdır. Birkaç yıl önce, akşamüzeri,  evinin bahçesinde bize anılarını anlatırken hepimiz pürdikkat kesilmiştik. Onun ağzından çıkan bir sözcüğü bile kaçırmamaya özen göstermiştik. Kore’yle ilgili askerlik anılarını ilgiyle dinlemiştik.

Mustafa Fırat (ortada), eşi ve çocukluk  arkadaşı Hıdır Canerik'le birlikte
Mustafa Fırat (ortada), eşi ve çocukluk arkadaşı Hıdır Canerik'le birlikte

Mustafa Fırat, Pülümür Kırmızıköprü’nün ünlü aşçılarındandır. İlkokul ve ortaokul yıllarımızda işlettiği Halk Lokantasının aşçısı, garsonu, bulaşıkçısı ve patronuydu.  Halk Lokantası, Mustafa Fırat demekti. Lokanta, Kırmızıköprü Ortaokulunun yanındaydı. Halk Restaurant  tabelasını, Mezra köyünden öğretmen Hüseyin Fırat yazmıştı. Lokantanın beyaz önlüklü aşçısı, Uzunevler, Salördek,  Çatalyaka, Beğendik, Mezra, Kaymaztepe, Akdik, Gökçekonak, Kovuklu vd. köylerden Kırmızıköprü’ye gelen köylülere hizmet sunardı. Sabah erken saatlerde Pülümür ya da Erzincan’a giden yolcular, Halk Lokantasının mercimek çorbasını tatmadan arabaya binmezdi. Lokanta menüsü mercimek çorbası, kuru fasulye, pilav ve haşlamadan oluşurdu. Mustafa amca yaşlanınca lokantayı başkaları işletmiş, yoğun göçten sonra lokantanın kapısına kilit vurulmuştu.

Halk Lokantası (Yalnızlığın ve zor yılların yorgunluğu)
Halk Lokantası (Yalnızlığın ve zor yılların yorgunluğu)

Halk Lokantasının iki katlı binası şimdi terk edilmişliğin acısını yaşıyor. Üst katta faaliyet yürüten lokanta merdiveninin sıvası dökülmüş, demirler açığa çıkmış. Merdiven, ha yıkıldı ha yıkılacak. Basamaklar bir yetişkinin ağırlığını taşıyamayacak durumda. Balkonu taşıyan direkler, mecalsiz kalmış. Balkon korkuluklarından eser yok.  Merdiven girişinde sağda erik ağacı, solda ise söğüt ağacı boy vermiş. Lokantanın kapısı açık, bazı camlar kırılmış, çerçeveler  yerinden oynamış. Beyaz renkli kapının asma kilidi paslı zincirin ucunda sallanıyor. Rüzgârlı havalarda kapı gıcırtısına kilit ve zincir eşlik ediyor.  Lokanta salonunda paslanmış bir çiviye asılı ceket  sahibin yolunu gözlüyor. Binanın güneyindeki taş duvara monte edilmiş bir çanak anten yerinde duruyor.

Bir dönemin  damak zevkini simgeleyen Halk Lokantasının sonuna kadar açık kapısında Mustafa amcayı görür gibiyim. Onun insana mutluluk ve güven veren sesi hâlâ kulağımda. Lokantada  sabırsızlıkla yemek bekleyen müşterilere o güzel Türkçesiyle nasıl seslendiğini nasıl unuturum:

-Hoş geldiniz… Ne arzu ederdiniz?

Halk Lokantasının hüzün veren binasının yanındaki çeşmeden birkaç avuç su yudumlarken o  güzel  insanı düşünüyorum. Hoyratlaşan sisteme kurban verdiğimiz nezaketi, hoşgörüyü, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, güveni özlüyoruz.

Sözün kısası, Mustafa Fırat’ı özlüyoruz…

Sen çok yaşa Mustafa amca!

 

(Pülümür/Kırmızıköprü, 8 Ağustos 2019)

Yorumlar   

0 # Alihan Adıgüzel 14-08-2019 19:19
Hoca gideli beri yazını bekliyordum, hem sağlık haberini ve hemde kesin Pülümür ü yazacaktiniz, yazdınız, ancak gine iyi başlar hüzün ile biten yazınız, çok güzel duygu temalı yaşayan bir öykü çok güzel anlatmış sınız, bende okudukça oralarda gezinip yaşadım, iyi tatiller dilerim görüşmek üzere, iyi akşamlar. Alihan
Cevap | Alıntıyla Cevapla | Alıntı

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault