Öğretmen Dünyası, Temmuz-Ağustos 2019, Sayı: 475-476
Öğretmen Dünyası, Temmuz-Ağustos 2019, Sayı: 475-476

ÖZET

Bu çalışmada, okul öncesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında uygulanan tatiller irdelenmektedir. Tatillerin yasal dayanaklarının ele alındığı yazıda, kırsal nüfus yoğunluğu dikkate alınarak düzenlenen yaz tatillerinde,  köyden kente göç olgusuyla birlikte, düzenlemeye gidilmesinin önemine işaret edilmektedir. Çalışmayla, uzun yaz tatillerinin örgün eğitim çağındaki çocuklar üzerindeki olası etkilerine dikkat çekilmekte ve çeşitli önerilere yer verilmektedir.

 

GİRİŞ

Tatil kavramı akla ilk olarak öğrenci ve öğretmenleri getirir. Bunda öğrenci-öğretmen  sayısının toplam nüfusa oranının yüksek oluşunun etkili olduğu söylenebilir. Türk eğitim sisteminde tatiller yarıyıl ve yaz tatillerinden oluşur.  İlk ve ortaöğretim kurumlarındaki yaz tatilleri hemen her yıl farklı bir tartışmayla gündeme gelmektedir.

Türkiye bir tatil cenneti olarak bilinir. Bayramlar, yarıyıl ve yaz tatilleri, öğretmenlerin  ‘yattığı’na ilişkin önyargıları güçlendirir. Öğretmenliği bir tatil mesleği sayanların sayısı azımsanmayacak sayıdadır. Bu düşüncede olanları, yaz tatilinin iki ayla sınırlı olduğuna inandırmak güçtür. Ülkemizin tatil cenneti olduğuna ilişkin değerlendirmeler, somut dayanaktan yoksundur. Bu değerlendirmelerden, ülkemizdeki dinlenme süreleriyle çeşitli ülkelerin dinlenme sürelerinin karşılaştırılması beklenir. Söz konusu karşılaştırmada ülkelerin sosyo-ekonomik yapısı, iklim, coğrafi koşullar vb. özgüllüklerin de dikkate alınması gerektiği açıktır.

 

Tatil Nedir?

Türk Dil Kurumu (TDK), Arapça kökenli tatili şöyle tanımlıyor: “Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme. Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre.”  Her çalışma, tatil hakkını da beraberinde getirir.  Çalışan ve  üreten insanın doğal haklarından biri olarak kabul edilen tatil, eğitimin de vazgeçilmez ögesidir. Öğrenci için tatil karnedir. Karne bazı öğrenciler için sevinç, bazıları için hüzündür. Tatili  müjdeleyen karne, Cemal Süreya için sevinçtir:

 

Kısacası o yıllarda ben 
Hayatım karışık çantam gibi 
İki kişiyi birden severdim 
Karnemde sevinç bir aşk iki

Özel Enka İlk ve ortaöğretim okulları haftalık zaman çizelgesi (Kaynak: Enka)
Özel Enka İlk ve ortaöğretim okulları haftalık zaman çizelgesi (Kaynak: Enka)

 

Ülkemizde tatile yüklenen temel işlev, yatarak ya da oturarak zaman ‘öldürmek’tir. Fiziksel yorgunluğun giderilmesi için bireyin dinlenmeye, oturmaya, uyumaya ihtiyacı olduğu kabul edilmelidir. Ne var ki, dinlenme, oturma-uykuya indirgenemez. Kültürel-sanatsal-sportif etkinlikler ve  küçük uğraşlarla, bedenin ve ruhun dinlendirilmesi mümkündür. Tatil yatakta ya da oturularak geçirilen verimsiz bir zaman dilimi değil, beden ve ruh sağlığına katkı sağlayacak etkinlikler bütünü, üretkenlik ve yaratıcılığı geliştiren fırsatlar zinciri olarak görülmelidir. 

 

Yasal  Dayanaklar

Tatillerin temel dayanağı,  2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’dur. İlk ve ortaöğretim kurumlarında tatillerle ilgili hükümlere yönetmeliklerde yer verilmektedir. Eğitim kurumlarının yönetmeliklerinin tatillerle ilgili hükümleri, 2429 sayılı Yasa’ya dayandırılmaktadır.  Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği ile MEB Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde tatillerle ilgili düzenlemeler yer almaktadır.

MEB Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği (MEB, 2014)’nin 5. Maddesinde, tatillerle ilgili şu hüküm yer almaktadır:

(1) Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında ders yılı süresinin 180 iş gününden az olmaması esastır.

  1. a) Ders yılı, yarıyıl ve yaz tatilinin başlama ve bitiş tarihleri, Bakanlıkça her yıl düzenlenen çalışma takviminde belirtilir.”

Yönetmelik’te, ders yılı süresinin 180 iş gününden az olamayacağı; ders yılı, yarıyıl ve yaz tatilinin MEB’in çalışma takvimine göre belirleneceği ifade edilmektedir. Ortaöğretim kurumları için öngörülen ders yılı süresi, yarıyıl ve yaz tatili ile ilgili hükümlere, MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği (MEB, 2013)’nde  yer verilmektedir (Madde 15/1).

MEB, ilgili yönetmelikler gereği,  her öğretim yılı başında  eğitim kurumlarının çalışma takvimini hazırlamaktadır. Okulların açılması, yarıyıl ve yaz tatiliyle ilgili ayrıntılar söz konusu takvimde yer almaktadır. 2018-2019 çalışma takvimine göre 17 Eylül 2018’de eğitim-öğrenime başlayan ilk ve ortaöğretim kurumları   21 Ocak 2019-1 Şubat 2019’da  yarıyıl tatiline, 14 Haziran 2019’da ise  yaz tatiline girmişti.

 

Köy Okullarına ‘Göç’ Olanağı

1961 tarihli 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’yla, kırsal alanda üretim amaçlı toplu yer değişikliklerinde köy okullarına ‘göç’ yetkisi tanınmıştır. Köylülerin bağ, otlak, yayla vb. nedenlerle gerçekleştirdikleri, mevsimsel yer değişikliklerinde okullara tanınan ‘göç’ yetkisinin günümüz koşullarında kullanılmadığı görülmektedir. Yasa’yla, okula, üretimi  destekleyen bir kurum işlevi yüklenmiş olmaktadır:

“Bir köy halkı, iş ve üretim hayatının gereği olarak veya olağanüstü sebeplerle yayla, otlak ve bağ gibi yerlere taşındığında köy okulu da, köy halkıyla birlikte göçecek şekilde düzenlenmiş olmalı ve gidilen yerde hemen günlük çalışmasını ve görevini devam ettirmelidir.” (Madde 10).

 

 

Köylü Nüfusa Göre Planlanan Tatiller

Cumhuriyetin geliştirdiği eğitim sistemi, nüfusunun yüzde yetmiş beşinin  köy-beldelerde yaşadığı Türkiye koşullarına özgüdür. Tarım ve hayvancılığa dayalı üretim, eğitim kurumlarının çalışma takviminde de belirleyici olmuştur. Yaz tatillerinin planlanmasında bu etkenlerin göz önünde bulundurulduğu görülmektedir.  Sık sık eleştiri konusu olan ‘uzun’ yaz tatilleri günün koşullarında bir ihtiyaç olarak uygulamaya konulmuştur.

Günümüz Türkiye’si, köyünü yitirmekte,  köylüsünü kentlere kaptırmaktadır. Cumhuriyetin kuruluş sürecinden 80’li yıllara kadar köylü nüfusun yoğun olduğu ülkemizin demografik yapısı değişmiştir. 80’li yıllardan itibaren köyden kente yaşanan göç dalgası, köyü ve köylüyü âdeta süpürmüştür. TÜİK verilerinden de anlaşılacağı gibi (Tablo 1), ülkemizde nüfusun yaklaşık yüzde 92’si kentlerde, yüzde 8’i ise köylerde yaşamaktadır. Büyükşehirlere bağlanan köylerden dolayı bu veriler sorgulanabilir. Ancak olgular köylü nüfusun eridiğini, köylülüğün eski günlerine dönemeyeceğini gösteriyor.  Nüfus dağılımındaki bu ciddi değişiklik, köylü nüfusa göre planlanan yaz tatillerinde düzenlemeye gidilmesini bir zorunluluk olarak eğitim kamuoyunun gündemine getiriyor. Daha önce köy okullarında uygulanan erken yaz tatilinden zamanla vazgeçilmesi de bu çerçevede değerlendirilmektedir.

Kırsal nüfusa göre planlanan yaz tatilleri, zamanla, yasadışı cemaat eğitimi için uygun koşullar yaratmıştır. Okullar kapanır kapanmaz öğrencilerin yasadışı eğitim kurumlarına gönderilmesi, tatilden beklenen yararın gerçekleşmesini engellemekte ve eğitim birliği ilkesine zarar vermektedir. 

 

 Tablo 1. Türkiye’de yıllara göre toplam nüfusun il-ilçe-belde ve köylere dağılımı

Yıl 

 

Toplam Nüfus

 

İl ve İlçe Nüfusu

Belde ve Köy Nüfusu

İl ve İlçe Payı

(%)

Belde ve Köy Payı (%)

1927

13 648 270

3 305 879

10 342 391

24,2

75,8

1950

20 947 188

5 244 337

15 702 851

25,0

75,0

1960

27 754 820

8 859 731

18 895 089

31,9

68,1

1970

35 605 176

13 691 101

21 914 075

38,5

61,5

1980

44 736 957

19 645 007

25 091 950

43,9

56,1

1990

56 473 035

33 326 351

23 146 684

59,0

41,0

2008

71 517 100

53 611 723

17 905 377

75,0

25,0

2012

75 627 384

58 448 431

17 178 953

77,3

22,7

2015

78 741 053

72 523 134

6 217 919

92,1

7,9

2018

82 003 882

75 666 497

6 337 385

92,3

7,7

Kaynak: TÜİK

Tatil onların en doğal hakkı
Tatil onların en doğal hakkı

 

Yaz Tatili  

Ülkemizde uzun tatillere ilişkin yapılan değerlendirmelerin sağlıklı olduğu söylenemez. Bir öğretim yılı, yaz tatilinin yanı sıra  ara tatiller, bayramlar, ders saati ve toplam iş günü sayısıyla birlikte değerlendirilmelidir. Türkiye’de tatillerle ilgili değerlendirmelerde bu değişkenler göz ardı edilmektedir. Yaz tatili kısa olan bazı ülkelerde iş günü sayısının yıla dengeli dağılan ara tatiller, düşük ders saatleri vb. nedenlerden dolayı ülkemizden daha fazla olmadığı görülmektedir.

Ülkemizde  ilk ve ortaöğrenim öğrencileri 13 hafta yaz tatili yapıyor. Bu süre Polonya, Almanya, İngiltere ve  Hollanda’da  6 hafta,  Fransa’da 8 hafta, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya’da 9 hafta,  Bosna Hersek’te 10,5 hafta, Finlandiya’da 10-11 hafta, İspanya’da 11 hafta, Yunanistan’da 12 hafta, İtalya’da 12-13 hafta, Arnavutluk’ta 14 hafta, Bulgaristan’da ise 15 haftadır.  Türkiye’de yaz tatili İtalya, Yunanistan, Estonya, İspanya, Finlandiya, Bosna Hersek, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Polonya, Almanya, Hollanda, İngiltere ve İsviçre’den uzun, Bulgaristan ve Arnavutluk’tan ise kısadır (Tablo 2).

  

Tablo 2. Çeşitli ülkelerde yaz tatili ve  iş günü  süresi

Sıra No

Ülkeler

Yaz Tatili Süresi (Hafta)

İş Günü (Bir Öğrenim Yılı)

1

Bulgaristan

15

 

2

Arnavutluk

14

 

3

Türkiye

13

180

4

İtalya

12-13

200

5

Yunanistan

12

185 (Ortaokul), 176 (İlkokul)

6

Estonya

11,5

175

7

İspanya

11

175

8

Finlandiya

10-11

188

9

Bosna Hersek

10,5

 

10

Avusturya

9

 

11

Çek Cumhuriyeti

9

 

12

Fransa

8

193

13

Polonya

6

 

14

Almanya

6

185

15

Hollanda

6

189

16

İngiltere

6

 

17

İsviçre

5-11

 

18

Danimarka

 

200

 

Kaynak: The Organisation  Primary and General Secondary Education

2018/19 Eurydice – Facts and Figures of School Time in Europe

 

Uzun Tatiller Risk Etkeni

Tarımsal üretimin yoğun olduğu yıllarda uzun tatiller  risk etkeni olarak görülemezdi. Köyde yaşayan öğrenciler, okullar kapandığında tarlaya, yaylaya, bağa-bahçeye koşardı. Küçük çaplı üretimde çocuk iş gücüne duyulan ihtiyaç, risklerden uzak bir yaşam olanağı sağlardı. Bahçe sulamak, fındık toplamak, bağı-bahçeyi korumak, hayvan otlatmak, ev işlerine yardımcı olmak vb. görev ve sorumluluklar, çocukları yaşama hazırlama konusunda önemli işlevler görürdü. Nüfusunun  yüzde 92’si kentlerde yaşayan bir ülke için fiilen dört ayı bulan yaz  tatili, sorgulanması gereken  sorunlardan biri olarak önümüzde durmaktadır. Bu nedenle öğrencilerin yaz tatilini nasıl değerlendirdikleri konusu, açığa kavuşturulmayı beklemektedir.  Bilgisayar, İnternet, TV başında geçirilen uzun tatil,  madde kullanımı vb. olası risklerle birlikte öğrencileri ciddi biçimde tehdit etmektedir. Bu riskler, yasa dışı oluşumların denetimindeki çeşitli kurs ve eğitimlerle birlikte öğrencilerin kişilik gelişimine zarar vermekte, beden ve ruh sağlığını  bozmaktadır.  

 

Tatiller, İş Günü ve Haftalık Ders Saatiyle Birlikte Ele Alınmalı

Tatil süreleri bir eğitim yılındaki iş günü sayısı ve haftalık ders saati toplamı vb. etkenlerle birlikte değerlendirilmelidir. Sözgelimi yaz tatili süresi uzun bir ülkede haftalık ders saatinin fazla, ara tatillerin ise kısa olması durumunda, eğitim kurumlarında geçirilen zaman artmaktadır. Tatil süresi kısa olduğu hâlde haftalık ders saati toplamı az olan bazı ülkelerde eğitim kurumlarında geçirilen süre doğal olarak kısalmaktadır. Yıllık iş gününün 185 olduğu  Almanya’da, ilkokul 1. sınıflarda haftada 21 ders okutulmaktadır (Tablo 3). Türkiye’deki resmî ilkokulların 1. sınıflarında okutulan haftalık ders sayısı toplamı, 30’dur. Bazı özel ilk ve ortaokullarda (Galatasaray, Enka vd.)  haftalık ders saati toplamı 40’tır. Almanya’da öğrenim gören ilkokul 1. sınıf öğrencileri, yılda 777 derse girerken, ülkemizde Devlet ilkokullarında okuyan 1. sınıf öğrencileri yılda 1080 derse girmektedir. Türkiye’de 1. sınıf öğrencileri (resmî), Almanya’da okuyan 1. sınıf öğrencilerinden yılda 303  ders fazla görmektedir. Galatasaray İlkokulu/Ortaokulu, Özel Enka İlkokulu/Ortaokulu vd. özel okul öğrencileri bir yılda 1440  derse girmektedir. Bu sayı, Almanya’daki ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin gördüğü toplam derslerin yaklaşık iki katı kadardır.  Bu verilerden de görüleceği gibi ülkemizde öğrenim gören ilkokul öğrencilerinin okulda geçirdiği zaman, uzun yaz tatiline karşın, Almanya’dan fazladır. Almanya’da bir ders saatinin 45, Türkiye’de ise 40 dakika olduğu dikkate alınsa bile ülkemizdeki ilkokul öğrencileri Almanya’daki öğrencilerden daha uzun süre okulda zaman geçirmektedir. Alman eğitim kurumlarında işlenen ders saati, temel eğitimin diğer kademelerinde de Türkiye ortalamasının altındadır.  

 

Yetiştirme Kursları  

Ülkemizde tatil, iş günü ve haftalık ders sayısı tartışılırken ilk ve ortaöğretimde  uygulanan yetiştirme kurslarının yeterince göz önünde bulundurulmadığı değerlendirilmektedir. Devlet ilkokullarında 3-4. sınıftan itibaren başlayan ve haftada 10 saati bulan yetiştirme kurslarıyla,  ilkokullarda okutulan haftalık ders sayısı 40’ı bulmaktadır. Devlet ortaokullarında haftalık ders sayısı 35, Anadolu Liselerinde  ise  40’tır. Liselerde haftada 12 saat yetiştirme kursuna katılan bir öğrencinin haftalık ders sayısı 52 olmaktadır.  Yetiştirme kursları uygulandığında, kurs programı,  ilk ve ortaokullarda haftalık ders sayısının üçte birini, liselerde ise dörtte birini oluşturmaktadır. İlk-ortaöğretim kurumlarında eğitim bilim ilkelerine aykırı uygulanan ders programlarıyla, öğrenci ve öğretmenlerin soluğu kesilmekte, erken yaşta tükenmişlik duygusu yaratılmaktadır. Yoğunluktan beklenen yararın gerçekleşmemesi, insan-maddi kaynak savurganlığı yönünden değerlendirilmesi gereken sorunlardan biridir.    

 

Tablo 3- Türkiye ve Almanya’da ilkokul 1. sınıfların yıllık toplam ders saati

Sıra No

Ülke

Ders Süresi

(Dakika)

Ders Sayısı

(Haftalık)

Yıllık Ders Sayısı Toplamı

Yıllık Ders Saati Toplamı

İş Günü

1

Türkiye (Devlet İlkokulu, 1. Sınıf)

40

30

1080

720

180

 

 

2

Türkiye (Galatasaray İlkokulu/Özel Enka İlkokulu vd. Özel  İlkokullar)

 

 

40

 

 

40

 

 

1440

 

 

960

 

 

180

3

Almanya (Devlet İlkokulu, 1. Sınıf)

45

21

777

580

185

 

 

Ara Tatillerden Öğretmenler Yararlanamayacak

Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2019-2020 eğitim-öğrenim yılında ara tatillerde değişikliğe gidileceğini açıkladı.  Yeni çalışma takvimine göre 18-22 kasım 2019'da ilk ara tatil yapılacak (Hafta sonu tatilleri ile birlikte 9 gün) Yarıyıl tatili 20-31 ocak 2020 tarihleri arasında olacak (Hafta sonu tatilleri ile birlikte 16 gün) İkinci yarıyıl eğitim-öğretim dönemi 3 şubat 2020'de başlayacak. 6-10 nisan 2020 tarihleri arasında ikinci ara tatil verilecek (Hafta sonu tatilleri ile birlikte 9 gün) 13 nisanda başlayacak ikinci dönemin ikinci yarısı ise 19 haziranda tamamlanarak 11 haftalık yaz tatiline girilecek  (meb.gov.tr, 15.05.2019). Yarıyıl tatili dışındaki ara tatillerde öğretmenler çalışmaya devam edecek. Bu durumda söz konusu ara tatillerden sadece öğrenciler yararlanabilecek. Tatil ihtiyacının öğrencilerle sınırlandırılması, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ara tatil açıklamasıyla da çelişiyor:

“Bunun temel sebebi, verimliliği artırmak, daha etkin çalışmalar yürütebilmek ve bu anlamda da öğretmenlerimizin nefes almasına, çocuklarımızın öğrendiklerini içselleştirmeleri ve bıktırmadan belirli bir süreci yaşayabilmeleri için imkan tanımaktır.” (meb.gov.tr, 15.05.2019).

Bazı ülkelerde ara tatil hakkı, öğretmenlere de tanınmıştır. Bunlardan biri de  Fransa’dır. Fransa’da görev yapan  öğretmenler,  eğitim yılı başında, öğrencilerden bir gün önce okula gitmektedir. Ülkemizde öğretmenlerin ara tatilde görev yapmalarını açıklayacak haklı bir gerekçe bulmak olanaksızdır. Tatil, öğretmen ve öğrencileri kapsamak durumundadır. Bir tatilin, sadece öğrencilerin yorulduğu varsayımına dayandırılması bilimsel dayanaktan yoksundur. Öğrencilerle sınırlandırılan ara tatil hakkı, öğretmenlerin yorulmadığı varsayımından kaynaklanmaktadır. Ders yükü, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, yabancı uyruklu öğrenciler, eğitim yönetiminden kariyer ve liyakatin dışlanması,  ulaşım  vb. sorunlar, ara tatil hakkının öğretmenlere de tanınmasının önemine işaret etmektedir.  

 

 

Sonuç ve Öneriler

  • Tatil sorunu, Türk eğitim sisteminin, ders yükü, yetiştirme kursları,  eğitim bilimin temel ilkeleri,  iş günü, yaz-ara tatiller, okulların fiziksel koşulları, iklim, köy-kent nüfus dağılımı vb. etkenlerle birlikte ele alınması gereken önemli sorunlarından biri olarak görülmektedir.
  • Türkiye’nin, sanıldığı gibi bir tatil cenneti olmadığı, ancak tatillerin yıla dengeli dağılımı ve amaca uygun değerlendirilmesinde sorun yaşayan ülke olduğu değerlendirilmektedir.
  • Öğrencilerin zamanının önemli bir bölümünü okulda geçirdiği Türkiye’nin sorunu okulda kaliteli ve verimli zaman geçirilmesini sağlamaktır..
  • Tatilin verimsiz bir zaman dilimi olarak geçirilmesini önlemek amacıyla çeşitli önlemlere başvurulması gerektiği belirtilmektedir. Devlet gözetiminde yaz ve kış kampları, kırsalda yaşayan yakınların yanında zaman geçirmek, geziler, üreticiye destek vb. çözümlerin bu amaca hizmet edebileceği öngörülmektedir.   
  • 2019-2020 eğitim-öğrenim yılından itibaren kasım-nisan aylarında uygulanması planlanan ara tatillerden öğretmenler de yararlandırılmalıdır.
  • Ara tatillerde öğretmenlerin göreve devam etmesinin, anne-babası öğretmen olan öğrencilerin bakım-güvenlik vb. sorunlarını gündeme getirebileceği  düşünülmektedir.
  • Yarıyıl tatili, yeni ara tatiller dikkate alınarak, üç haftaya çıkarılmalıdır. Bu amaçla, toplam iş günü sayısı değiştirilmeden, eylül ayı seminer programında bir haftalık kesintiye gidilmelidir.
  • Devlet ilkokullarında haftalık 30 ders, bazı özel okullarda ise haftalık 40 ders okutulması konusu masaya yatırılmalıdır. Öncelikle Devlet-özel okulların ders sayıları eşitlenmeli ve kademeli olarak azaltılmalıdır.
  • İlk ve ortaöğretim kurumlarında haftalık zorunlu ders saatleri azaltılmalı, destek eğitimleri mevcut zaman çizelgeleri doğrultusunda verilmelidir.
  • Öğretmen ve öğrencilerde tükenmişlik duygusunu tetikleyen yoğun programlardan vazgeçilmelidir. Bu amaçla, dinlenme ve oyuna ayrılan zaman artırılmalı, ders saatleri azaltılmalıdır. Öğleden sonraki zaman dilimi sosyal, kültürel ve sportif çalışmalar için değerlendirilmelidir.
  • Ders sayısının azaltılması, okullarda kültürel-sanatsal-sportif etkinlikler için açık-kapalı mekân ihtiyacını gündeme getirecektir. Programın başarısı, çok katlı apartman okullara sıkıştırılan öğrenciler için uygun oyun alanları ve spor salonlarının planlanmasına bağlıdır.     
  • Uzun yaz tatilleri, köylü nüfusun yoğun olduğu yıllarda üretim vb. nedenlerden dolayı bir zorunluluk olarak gündeme gelmiştir. Köylerin neredeyse tarihe karıştığı, nüfusun kentlerde yoğunlaştığı koşullarda, uzun tatilin gerekçesi ortadan kalkmıştır.
  • Öğrenciler için fiilen dört ayı bulan uzun yaz tatiliyle, ülkenin önemli insan kaynağının örgün eğitim olanaklarından yararlanma süresi sınırlandırılmaktadır.
  • Verimsiz geçirilen yaz ayları, öğrenim çağındaki çocuklar ve gençler için risk etkenidir. Tablet, İnternet, elektronik oyun, madde bağımlılığı vb. risk etkenleri, ülkenin genç nüfusunu tehdit etmektedir.
  • Uzun tatilden dolayı aylarca okuldan uzak kalan öğrenciler eğitim iklimine yabancılaşmaktadır. Öğrencilerin aylarca eğitim ortamından uzak kalması, okuma-yazma başta olmak üzere, bazı becerilerde gerilemeye yol açmaktadır.  
  • Öğretmenlerin yaz ve güz dönemi seminerleri, toplam bir aydır. Seminerlerin, eğitim yılı içinde, kısa süreli, gerektiğinde bir ders saati ve ihtiyaçlar doğrultusunda verilmesi esas olmalıdır. Verimsiz geçtiği konusunda görüş birliği olan seminerler yerine öğretmeni hizmet içinde yetiştirme programlarına ağırlık verilmeli ve söz konusu sürelerde eğitime devam edilmelidir.
  • Yaz tatilleri temmuz-ağustos aylarıyla sınırlandırılmalıdır. Haziran ayının son iki haftası kültürel-sanatsal etkinlikler, toplum hizmeti, yıl sonu sergileri, mezuniyet, okul gezileri vb. etkinlikler için değerlendirilmelidir.
  • Okullar, eğitim engeli olarak görülen sıcak ve soğuğa karşı gerekli altyapıya (iklimlendirme) kavuşturulmalıdır. Özellikle yeni yapılan okul binaları sıcak-soğuğu eğitim engeli olmaktan çıkaran teknolojik altyapıyla donatılmalıdır.    
  • Merkezi sınavlar dâhil, tüm sınavlar eğitim yılının son haftasına denk getirilmelidir. Özellikle ortaöğretim kurumlarında sınav takvimi, öğrencilerin son güne kadar okula devamını özendiren/zorunlu kılan noktalar göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır.
  • Okula devam takip işlerine eğitimin her kademesinde özen gösterilmeli, devamsızlığı ödüllendiren girişimlere karşı mücadele yürütülmelidir.
  • Kökleşmiş yaz tatili alışkanlığından kopuş sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Bunu sağlamanın yolu, kültürel seferberlikten geçer.  

  

Bu yazı, Öğretmen Dünyası’nın Temmuz-Ağustos  2019 tarihli 475-476. sayısında yayımlanmıştır.

 

Kaynakça:

MEB. (2013). MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği, Resmî Gazete: 07.09.2013, Sayı: 28758.

MEB. (2014). MEB Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, Resmî Gazete: 26.07.2014, Sayı: 29072.

http://www.mmfdergi.gazi.edu.tr/article/viewFile/1061000831/1061000796 Erişim: 16.05.2019.

http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/21308.pdf Erişim: 16.05.2019.

https://dergipark.org.tr/download/article-file/27061 Erişim: 22.05.2019.

https://holidaycalendar.com/tr/takvim/2019/Almanya/Nordrhein-Westfalen

https://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_02/01120131_2018_iY_takvimi.pdf Erişim: 26.05.2019.

http://www.hurriyet.com.tr/egitim/okullar-onlarda-da-aciliyor-40579909 Erişim: 26.05.2019.

https://dhgm.meb.gov.tr/yayimlar/dergiler/Milli_Egitim_Dergisi/167/index3-ari.htm Erişim: 30.05.2019.

 https://eacea.ec.europa.eu/national- policies/eurydice/sites/eurydice/files/school_calendar_2018_19_final_report_0.pdf  Erişim: 01.06.2019.

https://www.enka.k12.tr/istanbul/tr/hizli-linkler/okul-gunluk-acilis-ve-kapanis-saatleri/ Erişim: 08.06.2019.

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault