Dayakçı Zabıta Daire Başkanı Tayfun Karali
Dayakçı Zabıta Daire Başkanı Tayfun Karali
Dayakçı Zabıta Daire Başkanı, zabıta Kenan Fidan'ı  döverken
Zabıta Daire Başkanı, zabıta Kenan Fidan'ı döverken
Dayakçı Zabıta Daire Başkanı, zabıta teftişinde
Dayakçı Zabıta Daire Başkanı, zabıta teftişinde!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı  Tayfun Karali’nin, zabıta memuru Kenan Fidan’ı dövmesi, bana yaklaşık yirmi  yıl önce  bir  Devlet Hastanesinde  yaşanan başhekim-hizmetli tartışmasını hatırlattı.  Hastane koridorunda yürüyen başhekim, elleri cepte dolaşan  hizmetliyi görünce uyarır. Aralarında şöyle bir konuşma geçer:

-Başhekim yanından geçiyor, aldırmıyorsun. Çıkar ellerini cebinden, terbiyesiz!

Hizmetlinin, başhekime ‘saygısızlık’ yapmak gibi bir düşüncesi yoktur. Ne var ki başhekimin beklenmeyen çıkışı ve hakaretine dayanamayarak tepki gösterir:

-Çıkarmıyorum!

-Çıkar!

-Çıkarmıyorum!

-Çıkaracaksın!

Koridorda yaşanan tartışma büyür. Başhekim, ısrarına rağmen ellerini cepten çıkarmayan hizmetliyi tehdit eder!  Olay, hastane çalışanlarının araya girmesiyle son bulur.

Olay, başhekimlerin, yardımcı hizmetler personeliyle kavgaya tutuşacağı yılları haber vermektedir.

Zabıta Daire Başkanı Tayfun Karali’nin   hakaret ve saldırısı kameraların önünde gerçekleşti. Dayak ve  hakarete sadece kameralar değil, bazı belediye çalışanları da tanıklık etti. Olay, Daire Başkanı’nın makam şoförü ile bazı zabıtaların gözleri önünde cereyan etti.

Görüntülerden, zabıta memurunun hakaret ve dayak süresince hazır ol duruşunda beklediği, ardından bayıldığı anlaşılıyor.

 Simitçi ve Midyecileri de Dövdü mü?

Dayak olayının, Karali’nin simitçi, gazozcu ve   midyecilerle yaşadığı tahmin edilen tartışma veya çatışmaları da  gündeme getirmesi bekleniyor. Öfkeli belediyecinin,  okul harçlığı için mahallede simit satan bir ilkokul öğrencisinin kulağını çekip çekmediği, başında taşıdığı simit sepetine el koyup koymadığı; Kadıköy Meydanı’nda midye satan Mardinli bir delikanlıya yumruk sallayıp sallamadığı, tepsideki midyeleri müsadere edip etmediği;  makamının kapısından içeri girme 'cüreti'ni gösteren personeli tekme tokat dövüp dövmediği vb.   tam olarak bilinmiyor. Önümüzdeki günlerde bu ve benzer soruların kamuoyunun gündemine gelmesi beklenmektedir.   

 Saldırıya Seyirci Kalma Utancı

İnsanımız, kim olursa olsun, yanında saldırıya uğrayanları korur, olaya müdahale eder. Daire Başkanı,  bir zabıtaya hakaret ederek dayak atıyor. Saldırı, birden çok zabıtanın gözleri önünde gerçekleştiriliyor. Dövülen zabıtanın çalışma arkadaşları olaya seyirci kalıyor! Zorbalığa seyirci kalmak, olsa olsa vicdan erozyonuna bağlanabilir. İş, makam, ekmek parası vb. kaygıların belirleyici olması, insan kişiliğini silindir gibi eziyor.  Olaya müdahale etmek, araya girmek, ‘tokatçı’yı olay yerinden uzaklaştırmak vb. çözümler akla bile gelmiyor!

‘Ekmek parası’ uğruna bir utanca seyirci kalmak,  insani değerlerle çelişiyor.

Saldırıyı hazır ol duruşunda karşılayan mağdur zabıta memurunun davranışı da dikkat çekici. Hakarete ve saldırıya kımıldamadan katlanmasını, tek başına, ‘ekmek parası’yla açıklama olanağı bulunmuyor. Sokak ortasında vatandaşa yumruk sallama cüretini gösteren magandaların toplumun yüreğine korku işlediği anlaşılıyor.  Bunda,  cemaat-tarikat  tezgâhından geçirilen kişilere kazandırılan kayıtsız koşulsuz itaat duygusunun da etkili olduğu düşünülmektedir. 

Türk Ceza Kanunu (TCK)’na göre, Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.” (Madde 25/1).

Kanun’dan da anlaşılacağı gibi, haksız saldırıya uğrayan kişi, saldırıya karşı koyma hakkına sahiptir. Zabıta memurundan beklenen, kendisini tokatlayan Daire Başkanı’nı, TCK’dan kaynaklanan meşru savunma hakkını kullanarak defetmesiydi. 

 Makam Otosuyla Suça Seyahat

Tayfun Karali, kavga için makam otosunu kullanıyor! Zabıta memurunu dövmek ve hakaret etmek amacıyla Devlet’in tahsis ettiği aracı kullanıyor! Kamu hizmeti için görevlendirilen makam şoförünü,  görevleri arasında olmayan dayak olayına alet ediyor. Dayak mahalline giderken cebindeki  beş kuruşa bile kıyamıyor.  Suç işlemek için yol parasını  bedavaya getiriyor!

 ‘Tokat’çı Millî Güreşçiymiş!

Tayfun Karali’nin özgeçmişi, ‘parlak’ sicili hakkında yeterli bilgi veriyor:

1967, Ankara doğumlu.

1987, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.

1993’te Sivas katliamı sanıklarının avukatı.

1995-1999 yıllarında  Fatih Belediye Başkan Yardımcısı.

1999, Fatih Belediye Başkan adayı.

1999’da Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı.

2004-2011 yıllarında İstanbul Darülaceze Müdürü.

Aralarında Mazlumder,  İstanbul Eğitim Kültür ve Hizmet Vakfı, KOCAV ve Hukukçular Derneği’nin de  yer aldığı bazı ‘sivil’ örgütlerin kurucusu olan Karali, aynı zamanda millî güreşçi! Millî güreşçi Tayfun Karali,  dayak ve küfürlerle yere serdiği zabıta sayesinde, uzak kaldığı minderlere hakkını veriyor. Eski güreşçi Karali, sokak ortasında zabıtayı yere sererek,   ata sporu güreşe duyduğu özlemi giderme fırsatı buluyor. Ağzından çıkan küfürleri de rakibini alt etme konusundaki kararlılığına yormak gerekir.

Küfürsüz maç mı olur!

Atatürk’ün, “Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaklısını severim.”  özdeyişinin  değerini bugün yeniden keşfediyoruz!

 Sivas Katliamı Sanıklarının Avukatı!

‘Tokatçı’nın en önemli marifetlerinden birinin de Sivas Madımak Katliamı sanıklarını savunmak olduğunu öğreniyoruz.  Avukatın, 1993 yılında gerçekleştirilen katliamda yargılananları savunmasıyla birlikte bahtı açılıyor.  İstanbul’daki kritik koltuklar,   Madımak’tan yargılananların avukatına tahsis ediliyor. Mesleğiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan Darülaceze’de yedi yıl müdürlük yapması, ‘hizmet’lerinin karşılıksız kalmadığını gösteriyor!

‘Tokatçı’nın Avukatlığını  Hürriyet Üstlendi

Hürriyet, tokatçılığıyla nam salan Karali’nin başarılarını olaydan iki gün sonra keşfetme becerisini gösteren ender yayın organlarından. Gazetenin, açığa alınan Tayfun Karali’nin ‘terfi’si için özel çaba harcadığı görülüyor:

1995-1999 yılları arasında Fatih Belediyesinde belediyecilik adına birçok başarılı projeye imza attı.” (Hürriyet, 23.12.2017).

Hürriyet’in,  ‘tokatçı’yı, kamuoyunun tepkisi ve  Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt  Uysal’ın, “Zabıta memuruna şiddet görüntüleri çok üzücü ve insanlık adına utanç vericidir. Ben de haklı tepkilerini gösteren vatandaşlarımızla aynı duyguları yaşadım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde konumu ve sıfatı ne olursa olsun her çalışanımız saygıdeğerdir.”  açıklamasından bir gün sonra keşfetmesi, basınımız adına utanç verici ve yüz kızartıcıdır.  

Hürriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan gibi, saldırıdan duyduğu rahatsızlığı köşesine taşıyanlardan. Özkök, Karali’yi ‘küçük şef’ olarak tanımlıyor (Hürriyet, 23.12.2017).

 Çağın Hukukçusu

Otuz kırk yıl önce sokakta zabıta kovalayan hukukçu hayal bile edilemezdi. Çağın hukukçusu, artık  farklı. ‘İşini bilen memur’ kavramını ülkeye armağan eden mafya sisteminin temsilcilerinin yetiştirdiği hukukçu, iş adamı, memur ve bürokratlar, edep-erkân konusunda, kabile toplumlarının da gerisine düşmüşlerdir.  Üretimin âdeta yasaklandığı bir ülkede ‘değnekçiliğin’ nerdeyse  tek geçim kaynağı  olarak görülmesi, iç pazara dayanan  millî devletlerde rastlanması mümkün olmayan  yeni bir yönetici modeli  yaratmıştır.  Toplum ağzı bozuk,  devlet geleneklerine yabancı, saldırgan, para-pul için tüm değerleri ayaklar altına alan, görgüsüz bir yönetici kuşağıyla karşı karşıyadır.  

 Devlet Gelenekleri Ayaklar Altında

Bir daire başkanının, asgari ücretle çalışan taşeron elemanı bir zabıtayla olası bir görev kusurundan dolayı  bire bir tartışmaya girmesi,  Devlet’in işleyişine aykırıdır. Çünkü İstanbul Zabıta Daire Başkanlığına bağlı beş ayrı zabıta müdürlüğü bulunmaktadır. Zabıta görevlisi, ilgili zabıta müdürlüğünün alt birimlerinde çalışmaktadır. İşleyebileceği herhangi bir görev kusurundan birim amiri sorumludur. Daire Başkanı, kendisine bağlı müdürlüklerden birinde görev yapan bir memuru döverek Devlet’in bin yıllık işleyişini tokatlamış olmaktadır.

 Belediyeler En Çok Yozlaşan Kurumlardan

Tayfun Karali, ‘hukukçu’.  Daha açık biçimde ifade etmek gerekirse avukat.  Bu görevini, Sivas Madımak Katliamı sanıklarını savunarak hakkıyla yerine getirdiği ifade ediliyor. Zabıta, kolluk gücü demektir. Daha doğrusu zabıta, belediyenin emrindeki polise verilen addır. Bir avukatın, mesleğiyle ilişkilendirilemeyecek  kolluk gücüne başkanlık yapmasını anlamak mümkün görünmemektedir. Belediyelerde yapılan görevlendirmelerde kariyer ve liyakatin dikkate alınmadığı biliniyor. Belediyeler, kamu kurumlarında yaşanan yozlaşmalarda ilk sıralarda yer almaktadır. Belediyelerdeki yozlaşma, 1993 yılında, Erzincan’da,  makamında bizi kabul eden Vali Recep Yazıcıoğlu’nun yerel yönetimlerle ilgili eleştirilerinde ne kadar haklı olduğunu  gösteriyor.

 Baro Soruşturma Başlatmalı

‘Tokatçı’ Daire Başkanı’nın hukukçu kimliği, artık tartışma konusudur. Baro, bir hukukçudan beklenmeyen ve  hukukçuların saygınlığını zedeleyen davranışlar sergileyen  Avukat Tayfun Karali hakkında soruşturma açmalıdır.

 Mazlumder ve Hukukçular Derneği Seyirci mi Kalacak?

Mazlumder ve Hukukçular Derneği üyesi olan Tayfun Karali’nin eylemine, üyesi olduğu derneklerden bugüne kadar herhangi bir tepki gelmemiştir. Mazlumder ile  Hukukçular Derneği, mazlum bir zabıta memuruna  fiziksel ve sözel şiddet uygulayan üyeleri Tayfun Karali’nin eylemini kınamalı ve disiplin soruşturması başlatmalıdır. 

 Devlet Memurluğundan Atılmalı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Tayfun Karali’nin zabıta memuru Kenan Fidan’a hakaret ederek saldırması, hem idari hem de adli yönden inceleme/soruşturma gerektiren suçlardandır. Adli soruşturma konusu ilgili yargı organlarını ilgilendirmektedir. İdari inceleme/soruşturma yetkisi, bağlı olduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aittir. Saldırı olayı,   657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E/f  (Değişik: 13/2/2011 - 6111/111 md.) maddesindeki suç tanımıyla  bire bir örtüşmektedir:

“Amirlerine, maiyetindekilere ve iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak.”

Söz konusu suçu işleyenlere yönelik yaptırım, “Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.”  İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’dan beklenen, açığa alındığı düşünülen ‘tokatçı’ Daire Başkanı’nı, Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E maddesini uygulayarak, “Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.

 (Körfez, 24 Aralık 2017)

 Kaynakça:

http://www.hurriyet.com.tr/tayfun-karali-kimdir-40686195 Erişim: 23.12.2017.

https://zabita.ibb.istanbul/birimlerimiz/zabita-daire-baskanligi/ Erişim: 23.12.2017.

http://www.hurriyet.com.tr/zabita-daire-baskanindan-bayiltan-dayak-40686116 Erişim: 23.12.2017.

http://www.hurriyet.com.tr/son-dakika-tum-turkiye-isyan-etmisti-zabita-kenan-ilk-kez-konustu-40687318 Erişim: 23.12.2017

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/boylelerine-kucuk-sef-derler-calisan-en-cok-ondan-ceker-40687287 Erişim: 23.12.2017.

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

0
0
0
s2sdefault